Önce meclislerde konferanslarda 11-12. Yüzyıl İslam aydınlanmasının ne kadar ileride olduğunu anlatmaya başladılar, ama neden bir Pasteur, bir Einstein bu toplumlardan çıkmadı kısmına hiç girmediler.
Ellerinde kocaman akıllı telefonlar vardı, ama Steeve Jobs niye Amerikalı diye düşünmediler.
Bizim de bilimsel projelerimiz vardı, mesela iki kavanozun birine kötü, birine güzel söz söylemişler, kötü söz söylenen küflenmişti ve Kuran’da da hep güzel söz söyleyin yazıyordu. Bilim şöleninde sergilenen projesiydi öğrencilerimizin.
Aziz Sancar’ın ABD’de yetiştiği gerçeği de önemli değildi, Türk’tü ya, yeterdi, biz de bu projelerle yarının Aziz Sancarlarını yetiştirebilirdik.
İnanıyorlardı ki, bir dua ya da ayeti belli bir sayıda tekrar ederlerse, mesela zengin olabilirler, ya da hasta iseler iyileşebilirler, her otobüste görüyordum, ellerde Çin malı zikirmatikler... O senin yerine sayarken, sen habire aynı cümleleri tekrar ediyorsun. Yetmedi kardeşim, okul duvarına astılar, “bir salavat da sen getir” kampanyası yaptılar. Gazetelerde haberdi, öğrenci sınıfa girerken salavat çekip butona basıyordu 1 milyon bilmem kaç bin olmuştu.
Artık hiçbir öğrenci sınıfta kalmadığı gibi neredeyse hepsi teşekkür-takdir alıyordu. Meslek liseleri etkisizleştirildi, her taraf işe yaramaz üniversiteler ve İmam Hatip okullarıyla doldurulup, Suud kralının altın kaplı uçağıyla zenginlik reklamı yapıldıkça, bizim ahalide zikirmatik kullanımı arttı...
Atrofi bir tıp kanunudur, kullanılmayan organ zayıflar.
Bu koşullarda gazetelerin yazdığı sınav sonuçlarını bile tercüme etmek gerek, çünkü o ondalıklı rakamlar anlaşılmayabilir.
Sınava giren 2 milyona yakın öğrenci, toplam 40 matematik sorusunun sadece 4 tanesine doğru cevap verebilmiş. 14 fizik sorusunun birini dahi bilememiş, 13 kimya ve 13 biyoloji sorusunun sadece birer tanesini bilmiş. Coğrafya, tarih, edebiyat, Felsefe rezalet durumda, doğru cevap ortalaması 1 ya da 2... En trajik olanı da Din Bilgisi, sadece 6 soruda 2 doğru... Yani din öğretmek için kurulan İmam Hatip sistemi öğrenciyi dinden de etmiş...
Uzun zamandır durumun farkında olan ana-babalar çocuklarını İmam Hatiplere yerleştirmiyor, 100 binden fazla kontenjan boş kalırken aynı oranda açıkta kalan öğrenci var...
İşte bu planlı ekonomiye ve üretim ihtiyaçlarına göre mezun veren mesleki eğitime karşı kurulan İmam hatip uygarlığının karnesidir.
Oktay YILDIRIM
05.08.2018/Aydınlık