18 Haziran 2018 Pazartesi

Hintli Eski Diplomat: "Yüksek Bahisli Türk Seçimleri Son Dakikaya Giriyor"


Türkiye’nin yaklaşmakta olan 24 Haziran başkanlık ve parlamento seçimlerinin, ülkenin ekonomi politikasının çok ötesine geçtiği tartışılmaz. Avantaj Erdoğan’dan yana olmakla birlikte, parlamento çoğunluğunu da elde etmesi gerekiyor.

Türkiye’nin yeni anayasası, yürütme yetkisine sahip bir başkanlığı öngörüyor, ancak parlamento hala yasama yetkisine sahip. İki kurum da birbirine etle tırnak gibi bağlı; bu nedenle, farklı yönlere çekilmeleri halinde bir uyumsuzluk durumu ortaya çıkacaktır. Egemenliği elde edecek Erdoğan, gerçek bir sultan olabilir. Türkiye, şimdiye kadar denenmemiş zeminlere kayıyor ve tüm bunlar, 24 Haziranseçimlerinin sonucunu çok önemli kılıyor.

Erdoğan’ın zaferi ABD ve Avrupa’yı sıkıntıya sokacak, İsrail’i sarsacak ve ABD’nin Ortadoğu’daki müttefikleri hayal kırıklığına uğratacaktır. Daha mutlu zamanlarda, bölgesel başkentler, Türkiye’nin kontrolünü Washington’a bırakmayı adet edinmişlerdi. Ancak, Washington’ın bugün baskı gücü yok; Paşalar bile işbirliği yapmaz. Onların son valsleri, birçok Türk’ün, Erdoğan’ı devirmek amacıyla  CIA’nın teşvik ettiği bir komplo olduğunu düşündüğü başarısız 2016 Temmuz darbe girişimiydi. Bu girişim, ordunun itibarında bir düşmeye ve sivil egemenliğin güçlenmesine neden oldu. Ancak, başka yollarla da darbe yapılabilirdi; örneğin, seçimlerin arifesinde görevdeki lideri zayıf bir ışığa maruz bırakmak amacıyla  Türk ekonomisinde kargaşaya neden olmak gibi. Bu tür girişimler muhtemelen sürdürülüyor. S&P, Moody’s and Fitch, geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin kredi notunu düşürdüler. Bu durum, alışıldık bir hikaye. Kuşkusuz, Türkiye'nin kısa vadeli paraya ve doğrudan yabancı yatırımlara ihtiyacı var ve ekonomisi ticaret, yatırım ve teknoloji açısından AB'ye bağımlı.

Bu arada, batılı analistler Türk siyasetinde bir huzur bozucu ve örnek teşkil eden bir asi olan, hitabet yeteneği Erdoğan’la eşleştirilebilen muhalefet adayı Muharrem İnce’nin görüşlerinin reklamını yapıyorlar. Türkiye’de enflasyon % 12.5, işsizlik oranı % 10’un üzerinde ve lira, bu yıl dolar karşısında % 25 değer kaybetti. Bu nedenle, İnce’nin hangi duygularla konuşmalarını keskin zeka ürünü esprilerle süsleyebildiği açık olmaktan uzak. Yakın zamanda yaptığı bir konuşmada, “un var, yağ var, şeker var fakat ‘helva’ yapamıyoruz, çünkü şef unu çalıyor”  dedi. Seyirciler arasında bir uğultu yayılıyor, ancak İnce “hırsız”ın  kim olabileceğini söylemiyor bile.

Yine de, hiç kimse İnce’nin 24 Haziran’daki ilk turdaki çok köşeli mücadelede % 51 oy alacağını beklemiyor. Asıl soru, iki hafta sonra yapılacak ikinci tur seçimde zorlayıp zorlamayacağı. Batılı analistler, ikinci turda ‘Erdoğan’ karşısında parçalanmış muhalefetin arkasında toplandığı ‘İnce’ olasılığına bel bağlamış durumdalar.

Destek çok yüksek, çünkü Erdoğan iktidarda kalırsa Türkiye’nin Batı’yla olan ilişkileri sorunlu olmaya devam edecek ve daha da kötüleşebilecek. Türkiye’nin ABD ile olan bağlantısı da inişli çıkışlı durumda ve bir öngörülemezlik durumu hakim. 4 Haziran’da Washington’daki dışişleri bakanları düzeyindeki toplantıyı takiben, Ankara’nın ısrarla talep ettiği “Kürt militanların Suriye’nın kuzeydoğusu’ndaki Menbiç kasabasından Fırat’ın doğusuna çekilmesi” ile ilgili olarak üzerinde anlaşmaya varılan yol haritasını kutlamak için birkaç gün dahi bile vermedi. ABD dışişleri bakanlığı, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Washington’u terk etti demeğe kalmadan adeta ayaklarının altından kırmızı halıyı çekti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, 5 Haziran’da sert bir şekilde şunları söyledi: “Bakan (Mike Pompeo), Türkiye Dışişleri Bakanı ile birlikte genel bir yol haritasını onayladı. Bunun koşullara dayandığını açıkça belirtmek istiyorum. Bu, zeminde zamanla koşullar değiştiğinde durum da değişebilir anlamına geliyor.”  Bu kötü muamele, şu üç durumu ifade ediyor:

Bir, Washington Ankara’yı, tavrını öğrenmek için elinin altında tutacak ve ipteki bir kuklaya benzer şekilde çıkarları doğrultusunda yönlendirmeyi umuyor.

İki, ABD Kuzey Suriye zemininde yeni bir durum oluşturmaya niyetleniyor ve tüm seçenekleri açık tutacak. Kürtlerle ittifak, sadece bölgedeki Amerikan varlığı için önemli olmayıp, aynı zamanda orta vadeli bir perspektife göre de Erdoğan’ı kontrol altında tutmak için vazgeçilmezdir.

Üç, Washington yaklaşan seçimlerin sonuçlarını görene kadar işleri askıya almayı tercih ediyor ve İnce’nin beklenmedik bir zafer kazanabileceği umudunu taşıyor gibi görünüyor. ABD, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi halinde güçlü bir sultan haline gelmesi kesin gibi olduğundan, onu zaptetmek için zorlayıcı yöntemlerin gerekli olabileceğinden endişe ediyor. Ambargo ve yaptırımları da içine alan, Amerika’nın Venezuela’ya karşı uyguladığı provokatif ve kısıtlayıcı tedbirlere benzer bir durum gerekli hale gelebilir ve burada Kürt militanlar bir amaca hizmet edebilir.

Washington için bahane bulmaktan daha kolay bir şey yoktur: Beklenen Rus S-400 füzelerinin Türkiye’ye teslimatından (ve misilleme olarak yaptırımlar) F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye transferini geciktirmeye ve 2016 darbe girişimine katıldığı iddiasıyla 35 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya olan bir Amerika’lı papazı hapsettiği için Türkiye’yi cezalandırmak amacıyla utanç verici Magnitsky Yasası’nı uygulamaya kadar. Bir Türk seçiminde, bahisler hiç bu kadar yüksek olmamıştı.

Melkulangara BHADRAKUMAR
07.06.2018 / strategic-culture.org

ÇEVİRİ: IŞIK

Melkulangara BHADRAKUMAR, Hindistan Dışişlerinde eski diplomat. Kariyerinin 30 yıldan fazlasını, Dışişleri Bakanlığı’nın Pakistan, Afganistan, İran masalarında ve eski Sovyetler Birliği topraklarındaki görevlerde geçirdi. Emekli olduktan sonra çeşitli yayın kuruluşlarında yazilar yazmaya başladı.