Suriye’yi Arap Kucaklamasının Jeopolitiği
Suriye savaşında, Suriye, asla gerçek hedef olmadı. Suriye, şimdi açıkça ortaya çıktığı gibi, İran ve Rusya’ya karşı sadece bir savaş alanıydı ve hedef, bölgeyi Asya’nın içine doğru Suudi ve Amerikan yayılması amacıyla açık tutarak, Rusya ve İran’ın Ortadoğu’da hem ekonomik hem de
askeri olarak etki ve varlıklarını kesin olarak sonlandırmaktı. IŞİD, şimdilerde batı ana akım medyasında bile inanıldığı gibi, ABD tarafından sırf bu amaç için
yaratılımıştır. Rusya ve İran, bu imal edilen ‘iç savaş’ın sınırlarını biliyordu ve
bu nedenle, İran ve Rusya (İran Rusya’dan epeyce erken katılmış olmakla birlikte) bunu engellemek amacıyla, şimdilerde oldukça başarıya ulaşmış görünen bir görevi gerçekleştirmek üzere olaya dahil oldular.
Ve açıkcası Suriye, şimdi, kaotik 7 yıldan sonra yeniden ortaya çıkıyor. ABD birliklerini geri çekmeye karar verdi ve Arap devletleri, daha şimdiden, kürkçü dükkanına geri dönerek yavaş yavaş Suriye’yi kucaklamaya doğru ilerliyorlar ve tüm
bunlar sadece tüm Suriye projesinin
yenilgisini değil, aynı zamanda eski hasımlar arasında yeni bir rekabet türünün
başlangıcını da işaret ediyor. Ancak bu kez, vekalet güçlerini ve silahları
içeren bir savaş değil, Suriye’nin yeniden inşası üzerinden paranın tekrar hükmünü göstereceği bir savaş olacak.
ABD’nin
Suriye’den çekilmesinin en önemli jeopolitik sonucu, Esad’ın evine gönderilmesine
bel bağlayan Arap Devletleri’nin, şimdi, Suriye üzerinden İran ve Rusya’ya
karşı savaşı daha uzun bir süre sürdüremeyeceklerini tam olarak kavramış
olmalarıdır. Onların vekil milisleri zaten yenilgiyi kabul ettiler ve ABD’nin
geri çekilmesi, İran’ı püskürtme meselesinin dolaylı ya da dolaysız herhangi
bir askeri yöntemle desteklenemeyeceğine işaret ediyor; bu nedenle, Suriye ile kaybedilmiş
olan bağların tekrar hızlı bir şekilde iyileştirilmesi gerekiyor. Arap
devletleri’nin Suriye’yi adeta kucaklaması (Suriye’yi, 2019’da Arap Birliği’ne
geri döndürme görüşmeleri bile söz konusu), bu devletlerin (BAE, Suudi
Arabistan) yeni Suriye gerçeğini kabul ettikleri ve sadece uyum sağladıkları
anlamına gelmiyor; iyi niyetleri işin görünen kısmı, dahası da var.
BAE
ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin Suriye oyununda kalmanın bir yolu olarak,
ülkenin savaş sonrası yeniden yapılanması çabalarında sürekli bir rol üstlenmek
emeliyle bir B planı uygulanmaktadır. BAE dışişleri bakanı Anwar Gargassh’ın
söylediği gibi, “Suriye'deki Arapların rolü, İranlı ve Türkler’in bölgesel
arzularına karşı daha gerekli hale geliyor” ve “BAE, bugün, Şam’daki varlığı
ile bu rolü etkin kılmaya çabalıyor.” BAE’nin açıklamasından birkaç saat sonra,
Bahreyn, Suriye ile “ilişkileri sürdürmek için çok istekli” olduklarını,
“Arapların rolünü güçlendirmek istediklerini, Suriye’nin toprak bütünlüğünü,
egemenliğini ve bağımsızlığını korumak için bu ilişkiyi tekrar canlandırmak ve
işlerine bölgesel (Türkiye ve İran) müdahale riskini önlemek” istediklerini söyleyerek, Şam'daki büyükelçiliğini
yeniden açma niyetine işaret etti.
Suudi
Arabistan doğrudan Suriye'ye yaklaşmasa da, ABD Başkanı, Suudilerin 100 milyon
dolar vaadinde bulunarak Suriye yeniden inşasının faturasını ödemeyi kabul
ettiklerini ifade etti. Bu bağlamda, Sudan devlet başkanı Ömer el-Beşir’in
ziyareti, sadece Suriye’yi ziyaret eden ilk Arap lideri olması nedeniyle değil,
aynı zamanda, Yemen’deki savaşta Suudi Arabistan’ın yakın bir müttefiği olan
Beşir’in bölgedeki başlıca müttefiğine (Suudiler) danışmadan Suriye’yi ziyaret
edemeyeceği düşünüldüğünde, Esad’a yeni bir dönemsel ilişkiye dair bir mesaj
götürmekten başka bir amaca hizmet ediyor olması açısından önemli.
Bu
nedenle, (Sünni) Arap dünyasının Suriye’yi canı gönülden kucakladığına şüphe
yok. Esad için, zamanında yönetiminin değişmez muhalifi olan ülkelerle uzlaşmak
ille de olumsuz bir şey değil. Zaten, Arap dünyası ile uzlaşmaya dönük
konuşmalarına, barışa yönelik resmi adımların duyurulmadığı daha Ekim 2018’de
başlamıştı. Bir Kuveyt gazetesine verdiği röportajda, Esad, Arap devletleriyle
ülkenin sivil savaşındaki düşmanlık yıllarından sonra ‘büyük mutabakat’tan söz
etmişti. Ona göre, ülkenin yeniden yapılanmasında bir Arap rolü yaşamsal öneme
sahip olabilir ve onlarla böyle bir yakınlaşma, Suriye’nin bölgesel çevredeki
değişime uyum sağlamasına izin verecektir. Bu tutum, Esad'ın yakınlaşma ve Arap
ülkelerinden fon kabul etme konusunda daha önce söylediklerinden tamamen
farklı. O zamanlar, ülkenin onu yok etmek için çalışanlar tarafından yeniden
inşa edilmemesi gerektiğini savunmuştu.
Bununla
birlikte, İran için işler bu kadar kolay değil. Arap sermayesinin Suriye’ye
girişi, kaçınılmaz olarak Suriye’nin, İran nüfuzunu açıkça etkisiz hale
getirmeyi amaçlayan bu ülkelere daha fazla bel bağlaması anlamına gelecek.
İran’ın açmazı, ağır ABD yaptırımlarıyla darbe yemiş olması, Suriye savaşında
zaten milyarlar harcamış olması ve dolayısıyla Suriye’nin yeniden inşası için
yeterli fonlara sahip olmaması. Hatta, Astana müttefiklerinin (iran, Türkiye ve
Rusya) toplam finansal kapasitesi bile,
gereken 250-
400 milyar doların üzerindeki miktarı karşılamaya yeterli değil.
İran için diğer açmaz, o Arap
devletleriyle olumlu ilişki kurmak istiyor olsa bile, BAE bakanının açıklamasının
gösterdiği gibi, Arap devletlerinin farklı yollarla da olsa İran’a karşı
ajandalarını hala sürdürüyor olmalarıdır. Bu ajandanın sürekliliği, Arap
devletlerinin, potansiyel ABD çekilmesini güçlerini genişletmek ve ortaya
çıkacak boşluğu hızla doldurmak için bir fırsat olarak değerlendirdiklerini
gösteriyor. Aslında, yakınlaşma ve yeniden inşa fon haberlerinin ABD’nin çekilme
haberleriyle aynı zamana rastlaması sadece bir tesadüf değil; ABD aracılığıyla, bundan sonra Suriye’deki
bölgesel oyunun bir parçası olarak kalmaları için Körfez Araplarına güvence
vermek amacıyla bir Arap jandarma gücünün yerleştirildiği B planının bir
parçası.
Müttefikleriyle olduğu kadar Suriye
için de, zorlu konu, yeniden inşa sorununu Arap devletlerinin ülkenin siyasi
yapıları üzerine çok fazla şey söylemelerine izin vermeden yönlendirmek
olacaktır. Bu nedenle, ‘yeni işbirliği dönemi’ adı altında yeni bir jeopolitik
satranç tahtası çizilmektedir. Suriye’de savaş bitmiş olabilir, ancak bölgesel
rekabet henüz daha sona ermedi ve yeniden yapılandırmanın jeopolitiğini
etkilemeye devam edecek.
04.01.2019-
Salman Rafi Sheikh,
Pakistan’lı uluslararası ilişkiler araştırmacı analisti.
Çeviri: IŞIK
Makalenin Orijinali için Bakınız: