13 Ocak 2019 Pazar

Suriye, Araplar; Suriye'de Yeni Bir Dönem Başlıyor



Suriye’yi Arap Kucaklamasının Jeopolitiği

Suriye savaşında, Suriye, asla gerçek hedef olmadı. Suriye, şimdi açıkça ortaya çıktığı  gibi, İran ve Rusyaya karşı sadece bir savaş alanıydı ve hedef, bölgeyi Asya’nın içine doğru Suudi ve Amerikan yayılması amacıyla açık tutarak, Rusya ve İran’ın Ortadoğuda hem ekonomik hem de askeri olarak etki ve varlıklarını kesin olarak sonlandırmaktı. IŞİD, şimdilerde batı ana akım medyasında bile inanıldığı gibi, ABD tarafından sırf bu amaç için yaratılımıştır. Rusya ve İran, bu imal edilen ‘iç savaş’ın sınırlarını biliyordu ve bu nedenle, İran ve Rusya (İran Rusyadan epeyce erken katılmış olmakla birlikte) bunu engellemek amacıyla, şimdilerde oldukça başarıya ulaşmış görünen bir görevi gerçekleştirmek üzere olaya dahil oldular. Ve açıkcası Suriye, şimdi, kaotik 7 yıldan sonra yeniden ortaya çıkıyor. ABD birliklerini geri çekmeye karar verdi ve Arap devletleri, daha şimdiden, kürkçü dükkanına geri dönerek yavaş yavaş Suriyeyi kucaklamaya doğru ilerliyorlar ve tüm bunlar sadece tüm Suriye projesinin yenilgisini değil, aynı zamanda eski hasımlar arasında yeni bir rekabet türünün başlangıcını da işaret ediyor. Ancak bu kez, vekalet güçlerini ve silahları içeren bir savaş değil, Suriye’nin yeniden inşası üzerinden paranın tekrar hükmünü göstereceği bir savaş olacak.

ABD’nin Suriye’den çekilmesinin en önemli jeopolitik sonucu, Esad’ın evine gönderilmesine bel bağlayan Arap Devletleri’nin, şimdi, Suriye üzerinden İran ve Rusya’ya karşı savaşı daha uzun bir süre sürdüremeyeceklerini tam olarak kavramış olmalarıdır. Onların vekil milisleri zaten yenilgiyi kabul ettiler ve ABD’nin geri çekilmesi, İran’ı püskürtme meselesinin dolaylı ya da dolaysız herhangi bir askeri yöntemle desteklenemeyeceğine işaret ediyor; bu nedenle, Suriye ile kaybedilmiş olan bağların tekrar hızlı bir şekilde iyileştirilmesi gerekiyor. Arap devletleri’nin Suriye’yi adeta kucaklaması (Suriye’yi, 2019’da Arap Birliği’ne geri döndürme görüşmeleri bile söz konusu), bu devletlerin (BAE, Suudi Arabistan) yeni Suriye gerçeğini kabul ettikleri ve sadece uyum sağladıkları anlamına gelmiyor; iyi niyetleri işin görünen kısmı, dahası da var.

BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin Suriye oyununda kalmanın bir yolu olarak, ülkenin savaş sonrası yeniden yapılanması çabalarında sürekli bir rol üstlenmek emeliyle bir B planı uygulanmaktadır. BAE dışişleri bakanı Anwar Gargassh’ın söylediği gibi, “Suriye'deki Arapların rolü, İranlı ve Türkler’in bölgesel arzularına karşı daha gerekli hale geliyor” ve “BAE, bugün, Şam’daki varlığı ile bu rolü etkin kılmaya çabalıyor.” BAE’nin açıklamasından birkaç saat sonra, Bahreyn, Suriye ile “ilişkileri sürdürmek için çok istekli” olduklarını, “Arapların rolünü güçlendirmek istediklerini, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumak için bu ilişkiyi tekrar canlandırmak ve işlerine bölgesel (Türkiye ve İran) müdahale riskini önlemek” istediklerini     söyleyerek, Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açma niyetine işaret etti.

Suudi Arabistan doğrudan Suriye'ye yaklaşmasa da, ABD Başkanı, Suudilerin 100 milyon dolar vaadinde bulunarak Suriye yeniden inşasının faturasını ödemeyi kabul ettiklerini ifade etti. Bu bağlamda, Sudan devlet başkanı Ömer el-Beşir’in ziyareti, sadece Suriye’yi ziyaret eden ilk Arap lideri olması nedeniyle değil, aynı zamanda, Yemen’deki savaşta Suudi Arabistan’ın yakın bir müttefiği olan Beşir’in bölgedeki başlıca müttefiğine (Suudiler) danışmadan Suriye’yi ziyaret edemeyeceği düşünüldüğünde, Esad’a yeni bir dönemsel ilişkiye dair bir mesaj götürmekten başka bir amaca hizmet  ediyor olması açısından önemli.

Bu nedenle, (Sünni) Arap dünyasının Suriye’yi canı gönülden kucakladığına şüphe yok. Esad için, zamanında yönetiminin değişmez muhalifi olan ülkelerle uzlaşmak ille de olumsuz bir şey değil. Zaten, Arap dünyası ile uzlaşmaya dönük konuşmalarına, barışa yönelik resmi adımların duyurulmadığı daha Ekim 2018’de başlamıştı. Bir Kuveyt gazetesine verdiği röportajda, Esad, Arap devletleriyle ülkenin sivil savaşındaki düşmanlık yıllarından sonra ‘büyük mutabakat’tan söz etmişti. Ona göre, ülkenin yeniden yapılanmasında bir Arap rolü yaşamsal öneme sahip olabilir ve onlarla böyle bir yakınlaşma, Suriye’nin bölgesel çevredeki değişime uyum sağlamasına izin verecektir. Bu tutum, Esad'ın yakınlaşma ve Arap ülkelerinden fon kabul etme konusunda daha önce söylediklerinden tamamen farklı. O zamanlar, ülkenin onu yok etmek için çalışanlar tarafından yeniden inşa edilmemesi gerektiğini savunmuştu.

Bununla birlikte, İran için işler bu kadar kolay değil. Arap sermayesinin Suriye’ye girişi, kaçınılmaz olarak Suriye’nin, İran nüfuzunu açıkça etkisiz hale getirmeyi amaçlayan bu ülkelere daha fazla bel bağlaması anlamına gelecek. İran’ın açmazı, ağır ABD yaptırımlarıyla darbe yemiş olması, Suriye savaşında zaten milyarlar harcamış olması ve dolayısıyla Suriye’nin yeniden inşası için yeterli fonlara sahip olmaması. Hatta, Astana müttefiklerinin (iran, Türkiye ve Rusya) toplam finansal kapasitesi bile,  gereken 250- 400 milyar doların üzerindeki miktarı karşılamaya yeterli değil.

İran için diğer açmaz, o Arap devletleriyle olumlu ilişki kurmak istiyor olsa bile, BAE bakanının açıklamasının gösterdiği gibi, Arap devletlerinin farklı yollarla da olsa İran’a karşı ajandalarını hala sürdürüyor olmalarıdır. Bu ajandanın sürekliliği, Arap devletlerinin, potansiyel ABD çekilmesini güçlerini genişletmek ve ortaya çıkacak boşluğu hızla doldurmak için bir fırsat olarak değerlendirdiklerini gösteriyor. Aslında, yakınlaşma ve yeniden inşa fon haberlerinin ABD’nin çekilme haberleriyle aynı zamana rastlaması sadece bir tesadüf değil;  ABD aracılığıyla, bundan sonra Suriye’deki bölgesel oyunun bir parçası olarak kalmaları için Körfez Araplarına güvence vermek amacıyla bir Arap jandarma gücünün yerleştirildiği B planının bir parçası.

Müttefikleriyle olduğu kadar Suriye için de, zorlu konu, yeniden inşa sorununu Arap devletlerinin ülkenin siyasi yapıları üzerine çok fazla şey söylemelerine izin vermeden yönlendirmek olacaktır. Bu nedenle, ‘yeni işbirliği dönemi’ adı altında yeni bir jeopolitik satranç tahtası çizilmektedir. Suriye’de savaş bitmiş olabilir, ancak bölgesel rekabet henüz daha sona ermedi ve yeniden yapılandırmanın jeopolitiğini etkilemeye devam edecek.

04.01.2019-  Salman Rafi Sheikh 

Salman Rafi Sheikh, Pakistan’lı uluslararası ilişkiler araştırmacı analisti.

Çeviri: IŞIK

Makalenin Orijinali için Bakınız: