Rand Corporation adı bir düşünce kuruluşunun ötesinde,bizim gibi ülkeler için karanlık ilişkiler, entrika, karmaşa demektir..
Baykal olayında da adresin bu karanlık kuruluşu göstermesi şaşırtıcı değil..
Baykal’ın bir komplo sonucu CHP’nin başından uzaklaştırıldığı sır değil..Ama dikkat çekici olan,hiçbir basın kuruluşu bu çok kolay bir şekilde ortaya çıkarılacak olan komplo üzerinde durmaması,gazetecilik mesleğinin yerine getirilmemesi..
Sebep basit..
Komplo da ,hakim medyanın işbirliği de söz konusu..
Ve tabii,komplonun asıl patronunun ABD patentli olması..
ABD,Baykal’ın ipini “teskere” sonrası hazırlamıştı..
"ABD karar vericileri, ‘2003 yılında Tezkere’ye karşı tavrından sonra artık CHP’ye güvenilmez’ değerlendirmesi yapıyorlardı "
CIA denetiminde çalışan RAND Corporation, 2010 yılı başında, Amerikan Hava Kuvvetleri için bir rapor hazırladı.
Raporun adı: "Troubled Partnership : U.S.- Turkish Relations in an Era of Global Geopolitical Change"
Türkçesi: "Sıkıntılı Ortaklık - Küresel Jeopolitik Değişim Çağında Türk-Amerikan İlişkileri" Rapor, RAND'ın Avrupa Güvenliği Masası görevlisi Stephen Larrabee tarafından kaleme alınmış.
Raporun 28. sayfada Amerika'nın CHP'nin üzerini çizdiği şöyle açıklanıyor:
"Türk demokrasisi, güçlü laik bir muhalif parti eksikliğinin sıkıntısını yaşamaktadır. Son yıllarda laik ana muhalefet partisi CHP, giderek dozunu arttıran milliyetçi ve Batı karşıtı bir siyaset izlemektedir. CHP, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği davasına öncülük etmek yerine, AB'ye en şiddetli eleştirileri yapar hale gelmiştir ve Türk ordusunun maşası olmaktan biraz daha ötede olduğu izlenimini vermektedir. "
"CHP'nin değişime karşı direnci, partinin halk içindeki itibarını keskin bir şekilde düşürmüştür. Son seçimde parti %22-23'ü geçememiştir ve acil olarak bir siyasi gençleşmeye ve üst yönetimde değişikliğe gereksinimi vardır. Deniz Baykal 20 yıldır parti lideridir. Bu süre içinde CHP hiçbir seçimi kazanamamıştır. Buna rağmen, modası geçmiş parti iç yapısı nedeniyle Baykal ciddi bir muhalefetle karşılaşmamıştır. Çünkü bu modası geçmiş yapıda delegeleri parti lideri seçer, ve, konumlarını parti liderine borçlu olan delegeler lidere görevine devam etmesi için oy verme zorunluluğu hissederler. Bu durum, Baykal'a parti üzerinde sıkı kontrol kurma imkanı vermiş; partinin modernleşmesi ve Türkiye'nin büyüyen siyasi ve sosyal sorunlarına cevap verme çabalarını engellemiştir."
Amerika'nın Baykal ve CHP'yi ne ile suçladığını ayrıntılayalım..
-Milliyetçi olmak
-Batı (emperyalizm) karşıtı bir siyaset izlemek
-Avrupa Birliği üyeliğini körü körüne savunmamak
-Avrupa Birliği'ni eleştirmek.
-Türk ordusu ile iyi ilişkiler içinde olmak
Raporu kalemme alan Larrabe, ABD’nin Yahudi lobilerine yakınlığı ile ünlüdür..
Larrabee Rand raporunda ,Baykal’a komplodan üç ay önce şöyle yazıyor..“CHP’nin üst yönetimi değişmelidir” Yani,CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a karşı yapılan komplo'nun izleri Stephen Larrabee'nin Şubat ayında ele aldığı RAND Raporunda açıkça görülüyordu. Larrabe, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ve CIA'nın en önemli strateji uzmanlarından biri olarak tanınıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bu kilit adamının , Türk Dışişleri'nin 'başdanışmanı'. Pentagon'un Türkiye uzmanı gibi ünvanlarından da bahsediliyor..
RAND Raporundan satırlara bakalım.. "Türk siyasetinde Amerika karşıtlığı net bir şekilde görülebilir. Özellikle ana muhalefet partisi CHP'nin siyasi evrimi buna en iyi örnektir. CHP geleneksel olarak en Batı ve Amerikan yanlısı partilerden birisidir. Ancak parti 2003 yılından bu yana (1 Mart Tezkeresi), giderek artan bir boyutta, daha millici ve Amerikan karşıtı bir duruş benimsemiştir. Bunun en büyük nedeni, ABD'nin Irak siyaseti ve Türkiye'nin PKK'ya karşı verdiği mücadeleye ABD'nin destek vermek konusundaki isteksizliğidir." (S. 17- 'Irak ve Kürtlerin Meydan Okuması / Iraq and the Kurdish Challenge' başlığı.)
RAND Raporu, CHP'nin AB'ye karşı tutumundan rahatsızlığı da dile getiriyordu: "Türk demokrasisi, güçlü bir laik muhalif partinin eksikliğinden dolaya, sıkıntı çekmektedir. Son yıllarda laik ana muhalefet partisi CHP, giderek yükselen bir milliyetçi ve Batı karşıtı siyaset izlemektedir. CHP, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği davasına öncülük etmek yerine, AB'ye en şiddetli eleştirileri yapar hale gelmiştir ve Türk ordusu için maşa olmaktan daha öte olduğu izlenimini vermiştir."(S.102- 'Sıkıntılı Ortaklık / Troubled Partnership' başlığı.)