29 Nisan 2015 Çarşamba

ERMENİLER TARAFINDAN ÜRETİLEN SAHTE BELGE VE RESİMLER


ERMENİLERİN TARAFINDAN ÜRETİLEN SAHTE BELGE VE RESİMLER

 Ermenilerin soykırım iddialarını kanıtlayabilmek için sıkça başvurdukları yöntemlerden biri de sahte belge ve resim üretimidir.

Ermenilerin bu konudaki ilk icraatları ABD’nin İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau’ın tercümanı Arşak Şimavonyan ile katibi Agop Andonyan tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ikili hayal mahsulü olayları olmuş gibi gösteren birtakım düzmece raporlar kaleme alarak büyükelçiye verirler. Görev süresinde karayoluyla İstanbul’un dışına bile çıkmayan ve meydana gelen olayları bu iki Ermeninin verdiği raporlarla izleyen Morgenthau Ermeni tercümanının ve katibinin yazdığı Anadolu Ermenilerine ilişkin düzmece raporları ABD Dışişlerine gönderir. Daha sonra bu raporlar “Ambassador Morgenthau’s Story(Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü)” adıyla basılmış ve Ermeniler tarafından soykırım delili olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kitap esasen Morgenthau tarafından değil, 15.000 Dolar karşılığında Burton J. Hendrick tarafından kaleme alınmıştır. Kitapta yazılanlar ile Morgenthau’ın kendi tuttuğu “Günlük Hatıra Defteri” karşılaştırılınca kitapta yer alan saptırmalar ve sahtecilik açıkça ortaya çıkmaktadır. Heath Lowry kitapta yer alan bilgilerin gerçekleri nasıl saptırdığını “The Story Behind Ambassador Morgenthau’s Story(Büyükelçi Morgenthaau’ın Hikayesinin Perde Arkası)” adlı kitabında detaylı olarak anlatmaktadır.

Sahteciliğin bir diğer örneği Halep’te yaşadığı iddia edilen Naim Bey adlı bir Türk memurunun sözde hatıralarına dayanarak Aram Andonyan tarafından kaleme alınan “Naim Beyin Hatıraları” adlı kitaptır. Kitapta Talat Paşaya ait olduğu iddia edilen telgrafların tamamının sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Belgelerde yer alan ve Halep Valisi Mustafa Abdülhalik beye ait olduğu iddia edilen imzanın sahte olmasının yanı sıra o tarihte Halep Valisi Mustafa Abdülhalik bey değil Bekir Sami beydir. Ermeniler tarafından üretilen belge miladi ve Rumi takvim farkına dikkat edilmeden üretildiğinden belgedeki tarih ve sayı Osmanlı arşiv sistemindeki numaralandırma sistemine uymamaktadır. Örneğin belgede yer alan tarihe göre 502’den sonra numara alması gereken bir belgeye 1181 sıra numarası verilmiştir. Verilen sıra numarasında ise Sina çölünde artezyen kuyusu açılması ile ilgili gerçek belge bulunmaktadır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin yazışmalarında resmi antetli kağıt kullanıldığı halde Andonyan belgeleri çizgili okul kağıdına yazılmıştır ve o dönemde Halep vilayetinde Naim bey adlı bir Türk memurun yaşadığına dair kayda da rastlanmamıştır. Diğer yandan Ermeniler tarafından üretilen bu belgelerde kullanılan Türkçe, dil ve gramer bakımından bozuktur ve Osmanlı yetkililerinin kullanması mümkün olmayan ifadelerle doludur. Hollandalı tarihçi Erik Zürcher, Michael M.Gunter, Andrew Mango gibi yabancılar da Andonyan belgelerinin sahte olduğunu kabul etmektedir.

 Ermeniler belge sahteciliğini Hitler üzerinden de sürdürmüş ve Hitler’in 2. Dünya Harbi’ni başlatan 1 Eylül 1939’daki Polonya saldırısından bir hafta önce Obersalzberg’te Alman generallerine Alman dilinde yaptığı konuşmadaki sözlerinin İngilizce çevirisine konuşma metninde bulunmayan “Ermenilerle ilgili” ekleme yapmıştır. Hitler konuşmasında “ölüm kıtalarıma Polonyalıları çoluk-çocuk, genç-ihtiyar ortadan kaldırma emri verdim” demiş ve Ermenilerin iddiasına göre sözlerine devamla “zaten Ermenileri kim hatırlıyor ki” ifadesini kullanmıştır. Oysa Hitler’in yaptığı konuşmanın orijinal metninde Ermenilerle ilgili böyle bir ifade yoktur. Nitekim savaştan sonra savaş suçlularının yargılandığı Nüremberg mahkemesi Hitler’in bu konuşma metnini USA-29 ve USA-30 biçiminde numaralayarak onaylamıştır. Ancak bu metinlerde Hitler’in sarf ettiği iddia edilen Ermenilere ait cümle yer almamaktadır.

Sahte belge üretiminde Mustafa Kemal Atatürk’ü de kullanmaya çalışan Ermeniler, Fransız yazar Paul du Veou’nun bir kitabına dayanarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 27 Ocak 1920 tarihinde İstanbul’da Divan-ı Harb-i Örfi de şahitlik yaptığını ve Türklerin Ermenileri katlettiğini söylediğini öne sürmektedir.

Fransız yazar Paul du Veou; muhtemelen İstanbul’un işgal altında bulunduğu 1919-1920’de itilaf devletlerinin denetiminde Ermenilerce Fransızca olarak çıkartılan Le Bosphore ve La Renaissance gazetelerinde “Declaration de Mustafa Kemal” ismiyle yayınlanmış olan gerçek dışı haberlerden etkilenerek ve doğru olup olmadığını tahkik etmeden bu bilgileri kitabının dipnotuna koymuş, bu bilgi daha sonra Ermeni papazı Jean Nasliyan tarafından da kullanılmıştır.

Ermeni papaz Naslian, Mustafa Kemal’i daha sonra kurulacak mahkeme üyesi olan “Nemrud Mustafa Paşa Divan-ı Harbi” adıyla anılan “Süleymaniyeli Mustafa Paşa” ile karıştırmıştır. Adı geçen Papaz’ın kitabı basılmadan önce, Ermeni yazarı Guerguerian durumu öğrenip söz konusu ifadenin bir hata olduğu kendisine hatırlatmış ve bu ifadenin kitaptan çıkarılması gerektiğini bildirilmişse de bu yapılmamıştır. Nitekim Boston’da yayımlanan “The Armenian Review” adlı Ermeni dergisi de 1982 yılının sonbahar nüshasında yer alan James Tashjian imzalı makalede Atatürk’ün böyle bir açıklaması bulunmadığını kabul etmek zorunda kalmıştır. Makalenin başlığı “Atatürk’e Yanlışlıkla Atfedilen Beyan” adını taşımaktadır. Ancak Ermeniler bu sözlerin Atatürk’e ait olduğu iddiasını konunun bilinmediği ortamlarda sürdürmeye devam etmektedir.

 Atatürk’e ait olmayan sözleri Atatürk’ün sözleriymiş gibi sunan Ermeniler 2005 yılında Atatürk üzerinden bir sahteciliğe daha imza atmıştır. California eyaletinin UCLA Üniversitesinde soykırım konulu bir panel düzenleyen ABD Ermenileri konferans posterinde Atatürk’ü bir cesedin önünde poz verirken gösteren bir resim sergilemiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanıma gönderdiği orijinal kartpostal üzerinde Atatürk’ün ayakları önündeki köpek yavruları resimden çıkarılarak köpeklerin yerine bir çocuk cesedi fotoğrafı yerleştirilmek suretiyle Atatürk soykırımcı olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Fotoğrafın orijinali ile sahtesi aşağıda yan yana gösterilmiştir:
 
 
 
Ermenilerin fotoğraflar üzerinden sahte resim üretmelerine bir diğer örnek de Oxford Üniversitesince 2005 yılında basılan Donald Bloxham’ın “The Great Game of Genocide, Imperialism, Nationalism and the Destruction of the Ottoman Armenians (Büyük Soykırım Oyunu, Milliyetçilik ve Osmanlı Ermenilerinin Yok edilişi)” adlı kitabında yer almıştır. Erivan’daki Soykırım Müzesi’nde de sergilenen ve St. Lazar Mkhitarian koleksiyonuna ait olduğu belirtilen aşağıdaki fotoğrafın altında “Türk resmi görevlisi açlıktan ölmek üzere olan Ermeni çocuklara ekmek göstererek alay ediyor” ifadesi yer almaktadır.
Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde ders veren, Avustralyalı tarihçi Prof. Jeremy Salt fotoğrafta Osmanlı memuru olarak sunulan kişinin o dönemde kullanılan yakasız gömlek ve fes yerine ceket giyip, kravat takmasından ve fotoğrafta yer alan kişilerin vücut azalarının orantısızlığından şüphelenerek fotoğrafı bir laboratuvarda uzmanlara inceletmiştir.
Fotoğraf laboratuvarında fotoğrafın pikselleri 2400 kez büyütülünce fotoğrafın birçok yerden alınmış parçaların birleştirilmesi ile oluştuğu ve fotoğrafın sahte olduğu uzmanlar tarafından tespit edilmiştir.
Prof. Salt konuyu İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu’na taşıyınca Federasyonun Genel Koordinatörü ve “Asılsız İddialarla Mücadele Komitesi” Başkanı Servet Hassan, 19 Ekim 2009’da Oxford Yayınları Tarih Editörü Christopher Wheeler’a bir şikâyet mektubu göndermiştir. Wheeler 2 Kasım’da gönderdiği cevapta; hata yaptıklarını, birkaç parçadan oluşan fotoğrafın fotomontajla bir araya getirildiğinin anlaşıldığını, yani fotoğrafın sahte olduğunu kabul etmiş ve ellerinde bulunan kitabın stoklarını imha ettiklerini bildirmiştir. Ancak bu kitap başta İngiltere olmak üzere dünyadaki birçok ülke kütüphanesine dağıtılmıştır ve okuyucuya sunulmaya devam edilmektedir.
 
 
 
 
Ermeniler sahte resim montaj faaliyetlerini basılı kitaplar üzerinde de sürdürmektedir. Aşağıda gösterilen, “Der Völkermord an den Armeniern vor Gericht” (Ermeni Kıyımı Mahkeme Önünde) adlı kitapta kullanılan ve üst üste yığılmış kurukafalardan oluşan resmin sol üst köşesine Talat Paşa’nın resmi konularak “bu masum insanları Talat Paşa katletti” imajı verilmeye çalışılmaktadır. Kitabın iç kapağının arka sayfasına ise; “Kitabın üzerindeki fotoğrafın 1916/1917 yıllarında Batı Anadolu’daki kurukafalar piramidlerini yani Türk barbarlığını gösterdiğinden hiç kuşku duyulmaz” ifadesi yazılıdır.
 Oysa resmin Ermenilerle hiçbir ilgisi yoktur. Halen Moskova’da, Tretyakov Devlet Galerisi’nde sergilenmekte olan resim Rus ressam Vasili Vasilyeviç Vereşçagin’in 1871 yılında yaptığı “The Apotheosis of War (Savaşın Tanrılaştırılması) adını verdiği tablosudur52 ve tablo Ermeni göçünden 44 sene önce yapılmıştır. Aynı montaj resim, Tessa Hofmann tarafından hazırlanan, Talât Paşa ile ilgili mahkeme tutanaklarının yer aldığı “Der Prozess Talaat Pascha” adlı kitapta da kullanılmıştır. Yani Ermeniler tarafından üretilen sahte belge ve resimleri, belgelerin sahte olup olmadığını araştırmadan ya da bilerek Ermeni tezlerine destek olanlar da kullanmaktadır.
 
 

 
Ermenilerin belgeler üzerinde yaptıkları sahteciliğin bir diğer şekli kendi katlettikleri Türklerin resimlerinin Türklerin katlettiği Ermeniler şeklinde gösterilmesidir. New York’ta Rusça yayımlanan “V Novom Svete” gazetesinde, Eduard Pariyants isimli bir Ermeni, Hocalı soykırımında öldürülen Türk çocuklarının resimlerini, 1915 yılı sözde Ermeni soykırımı kurbanları olarak göstermiştir. APA Ajansının haberine göre, bu gerçeği Florida’da yaşayan ve Ermeni terörüyle ilgili bazı kitaplar yazan Felix Tzertvadze ortaya çıkarmıştır. Söz konusu resimleri görünce Hocalı soykırımı kurbanlarını hemen tanıyan Tzertvadze, Azerbaycan devlet kurumlarına ve diaspora teşkilatlarına başvuruda bulunarak durumu bildirmiştir53. Buna benzer bir olay daha önce Almanya’da düzenlenen bir sergide de yaşanmıştır ve Erivan’daki soykırım müzesinde de bu tür resimler sergilenmektedir.

Kaynaklar:
1.    Şükrü Server Aya, Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau, Belfast, 2013, s.11-15-182
2.    Heath Lowry, The Story Behind Ambassador Morgenthau’s Story, The Isis Press,1990
3.    Guenter Lewy, “Ermeni Sorununu Yeniden Tartışmak”, Ermeni Araştırmaları, sayı 18, Yaz2005
4.    Şinasi Orel and Süreyya Yuca, “The Talat Pasha Telegrams, Historical Fact or Armenian Fiction ?”, Nicosia,1983
5.    Orly Saldırısı Davası (19 Şubat- 2 Mart 1985): Şahit ve Avukat Beyanları, Ankara Üniversitesi Siyasi Bilgiler Fakültesi Yayını, 1985
6.    Erick Jan Zürcher, Turkey: A Modern History, London,1997, s.121
7.    Türkkaya Ataöv, Hitler and the Armenian Question, Ankara University Faculty of Political Science, 1984
8.    Orly Saldırısı Davası, s.46
9.    Şenol Kantarcı, “Ermenilerce Atatürk’e Atfedilen Sözler ve Divan-ı Harb-i Örfi ile Ermeni Teröristleri Tarafından Şehit Edilenlere Atatürk’ün Gösterdiği İlgi”, Ermeni Araştırmaları Dergisi, sayı 4, 2002, s.92-121
10. “Bir Ermeni Sahtekarlığı Daha”, Gün Seher Gazetesi, Bakü, 30 Ekim 2007
 
TALAT PAŞA KOMİTESİ