19 Ocak 2018 Cuma

11 Yılda Hrant Dink Cinayetinde Nereden Nereye Gelindi?



Hrant Dink’in uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmesinin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen, cinayete ilişkin yargılama sürüyor. Bu süreçte yapısı, hakimleri ve savcıları defalarca değişen davada yıllar sonra cinayetin tetikçisi, azmettiricisi, polisler ve jandarma görevlileri aynı mahkemede buluştu. Davada sanık sayısı 85’e ulaştı.

Hrant Dink’i, 19 Ocak 2007’de Şişli’deki Agos gazetesinin önünde öldüren 17 yaşındaki Ogün Samast, 20 Ocak 2007’de Samsun Otogarında yakalandı. 

Cinayete ilişkin ilk iddianame, Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarında da özel yetkili savcı olarak görev alan ve FETÖ soruşturmaları kapsamında meslekten ihraç edilen dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili, bugünün firari sanığı Fikret Seçen ile dönemin özel yetkili İstanbul cumhuriyet savcısıyken kendi isteğiyle düz savcılığa geçen Selim Berna Altay tarafından hazırlandı. 

İddianamede, tetikçi Samast, cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal ve ‘büyük abi’ lakaplı polis muhbiri Erhan Tuncel’in de aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 18 sanık yer aldı. İlk yargılama özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince 2 Temmuz 2007’de başladı. İlerleyen tarihlerde Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci ile Osman Hayal hakkında düzenlenen ek iddianamenin ana davayla birleştirilmesiyle sanık sayısı 20 oldu.

ERGENEKON İRTİBATI ARADILAR

Özel yetkili mahkeme, Dink ailesi avukatlarının ‘Hrant Dink’in öldürülmesinin arkasındaki örgütlü yapının ortaya çıkarılabilmesi talepleri’ üzerine Ergenekon davası sanıklarıyla bu davada yargılanan sanıklar arasında irtibat olup olmadığı üzerinde durdu. Ergenekon davası sanıklarına ait telefon numaraları, HTS raporları ve dijital kayıtları delil olarak davaya bakan özel yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesinden istendi.

Mahkeme Ogün Samast hakkındaki dosyayı da ayırarak, Çocuk Mahkemesine gönderdi. Bir süre sonra mahkeme heyetinde değişiklik oldu. Mahkeme başkanı Erkan Canak, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 4 Aralık 2010’daki kararıyla Sakarya’da görevlendirildi. Canak’ın yerine de aynı mahkemenin üye hakimi Rüstem Eryılmaz başkanlığa getirildi.

Hakkındaki dosya ayrılan Ogün Samast 25 Temmuz 2011’de İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince ‘’tasarlayarak öldürmek’’ ve ‘’ruhsatsız silah taşımak’’ suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi kararı onadı.

Davanın 20. duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan dönemin duruşma savcısı, bugünün FETÖ tutuklusu Hikmet Usta, Dink cinayetinin “Erhan Tuncel ve Yasin Hayal yönetiminde, ‘Ergenekon’ terör örgütünün Trabzon’da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu değerlendirilmektedir” görüşünü savundu.

‘ÖRGÜT YOK’ KARARI

Mahkeme heyeti kararını 17 Ocak 2012’de açıkladı. Yasin Hayal, “Hrant Dink’i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, “silahlı terör örgütü yöneticisi olmak” suçundan beraatına karar verildi. Erhan Tuncel, “patlayıcı madde imal etmek ve kullanmak” suçlarından 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı. “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” ve “tasarlayarak öldürmeye azmettirme” suçlarından beraat ederek, tahliye edildi. Diğer sanıklar da örgüt suçundan beraat etti.

FETÖ’cü savcı Hikmet Usta, yerel mahkemenin kararına itiraz ederek, ‘sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in Ergenekon soruşturmalarında yakalanan ve haklarında dava açılan sanıklarla amaç birliği içinde bulunduğunu’ iddia etti. 

Usta, “Ana yapı Ergenekon ile Trabzon’daki hücresel yapının aynı suç işleme DNA ve gen özelliklerine sahip olduğunun anlaşıldığını” öne sürdü. 

Karara yönelik eleştiriler üzerine açıklama yapan Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz, “Verdiğimiz karar, ‘örgüt yoktur’ anlamına gelmez. Verdiğimiz karardan rahatsız değiliz. Sadece tatmin edici olmadığını belirttim. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz” ifadelerini kullandı.

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemenin kararının, “sanıkların atılı suçları, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği” gerekçesiyle bozulmasını istedi. Dosyanın temyiz incelemesini yapan dönemin Yargıtay 9. Ceza Dairesi (FETÖ’nün hakimiyetinde olduğundan daha sonra kapatıldı) “örgüt” yönünden verilen beraat kararlarını bozdu. Sanıkların “silahlı terör örgütü” değil, “suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi” oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına karar verdi.

Yargıtay’ın bozma kararının ardından dava 17 Eylül 2013’te yeniden görülmeye başlandı.

HSYK kararnamesiyle görev yeri değiştirilen başkan Rüstem Eryılmaz’ın yerine Hadi Çağdır getirildi. Tahliye edilen Erhan Tuncel de yeniden tutuklandı. 

17/25 Aralık 2013 soruşturmalarından sonra özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti gider ayak Erhan Tuncel’i tahliye etti. 

Mahkemenin kapatılması nedeniyle Dink cinayeti dava dosyası İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Heyet, Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasına hükmetti, Samast’ın Çocuk Mahkemesinde yargılandığı dosyayı da ana davayla birleştirildi.

KAMU GÖREVLİLERİNE İLK DAVA

Savcı Doğan’dan sonra dosyayı devralan terör savcılarından eski İstihbarat Şube Müdürü Gökalp Kökçü ise Cerrah, Akyürek ve Yılmazer’in yanı sıra, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve eski emniyet müdürü Coşgun Çakar’ın da aralarında bulunduğu 26 kamu görevlisi hakkında, “tasarlayarak kasten öldürmek, silahlı örgüt kurmak ve üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma ve kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” gibi suçlardan iddianame hazırladı. 

İddianamede, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının başlatılması amacıyla Dink cinayetinin bir ‘araç suç’ niteliğinde olduğu vurgulandı. Buna göre, Ergenekon soruşturması döneminde İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer tarafından C-2 Büro Amirliği içinde 2006 yılında ‘gizli ve illegal’ bir C-5 Bürosu kuruldu. Delillerle başlatılan soruşturmaların söz konusu büroda organize edildiği belirtildi. Savcı Kökçü, cinayetle ilgili soruşturulan Ergenekon sanıkları hakkında ise takipsizlik kararı verdi. Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer soruşturma kapsamında tutuklandı.

CİNAYETİN 9. YILINDA JANDARMAYA DAVA

Cinayetten 9 yıl sonra, soruşturma dönemin jandarma görevlilerine uzandı. Geçen yıl Nisan ayında Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz ve meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun da aralarında bulunduğu 50 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.

İddianamede, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri ile İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi şüphelilerin kontak kurarak, cinayetin planlanması ve icrası noktasında müşterek hareket ettikleri iddia edildi. Cinayette aktif rol alan bir kısım şüpheli muvazzaf askerin, darbe girişimine de katıldıkları tespit edildi. Dosya ana davayla birleştirildi.

Ayrıca Trabzon´da yargılaması süren dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve 8 jandarma görevlisinin dosyası da Eylül 2017’de ana dava eklenince dosyada sanık sayısı 85’e ulaştı.

DOSYA FETÖ'CÜLERDEN ALINDI

Bu sırada Dink cinayetinde kamu görevlilerin sorumluluğunu soruşturan savcı Muammer Akkaş’tan (FETÖ firarisi) alınan dosya terör bürosu savcılarından Yusuf Hakkı Doğan’a verildi. 

Savcı Doğan bu süreçte, cinayetten yaklaşık 8 yıl sonra yargılama yolu açılan, eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın da aralarında bulunduğu şüpheli kamu görevlilerinin ifadelerini aldı. 

Savcılıkça 9 Aralık 2014’te tanık olarak ifadesi alınan Ogün Samast da “Bu cinayeti bana işlettirdiler. Yasin, suçu üzerine alıyor” diyerek Akyürek ve Yılmazer ile dosyada adı geçen diğer kişilerin ilişkilerinin araştırılmasıyla gerçeğin ortaya çıkacağını söyledi.

Aydınlık İstihbarat Servisi / 19.01.2018