3 Ekim 2016 Pazartesi

Abdülhamit’in Sonunu Paylaşırsınız

Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’nin adını Abdülhamit yaptılar. 22-25 Eylül 2016 tarihleri arasında da TBMM, Dolmabahçe Sarayında Abdülhamit Sempozyumu topluyor. Hem de “uluslararası” bir girişim.

Sultan Abdülhamit Han, AKP’nin markası oldu.

ÇAĞIN YANITI

Peki, bu Abdülhamit Han’ın izinden nereye gidilir?

Bu sorunun yanıtını herkes biliyor. Daha önemlisi, bu sorunun yanıtını tarih vermiştir. Yanıt, çağın yanıtıdır. AKP’nin Abdülhamitçi yöneticileri, istedikleri kadar çırpınsınlar, hatta yırtınsınlar Abdülhamit’i tekrar tahta oturtamazlar. Nahit Sırrı Örik’in o güzel romanını hatırlayınız: “Sultan Hamit Düşerken”. Sultan Hamit, devrilmiştir ve bundan sonra yer çekimi yasasına tabidir, onu kimse uçuramaz, yükselme şansı yoktur, hep düşecektir.

Abdülhamit’in saltanatı, 1909 yılında son bulmadı, Abdülhamit’in tahtı sonsuza kadar devrilmiştir. Artık Türkiye’nin geleceğini belirleyen güç, ABD emperyalizmi değildir. Abdülhamit’i tahtına oturtabilecek bir kuvvet bulunmuyor. Abdülhamit’in yolundan gitmeye kalkışanlar, Abdülhamit’in sonunu paylaşacaklardır.

VATAN SAVAŞINA DARBE

Konu bir tarih tartışması değil. Türkiye’nin bugün yürüttüğü Vatan Savaşıyla ilgilidir. AKP yöneticileri, İkinci İstiklâl Savaşındayız diyorlar, güzel. Peki İkinci İstiklâl Savaşımızı Abdülhamit bayrağı açarak mı yürütecekler?

Abdülhamit’i mızrak haline getirenler, bu milleti bölerler. Mehmet Akifleri de karşılarına alırlar. Türk milletinin büyük çoğunluğu onların karşısındadır. Hatta kesin olarak belirtiyorum: AKP’ye oy verenlerin çoğunluğu, AKP örgütlerinin çoğunluğu dahi Abdülhamit bayrağı altında toplanmaz.

Abdülhamit, iç cepheyi dağıtır, vatan savaşını arkadan hançerler. Abdülhamit’e yaslanarak, ancak emperyalizmin koluna girilir.

Türk milleti, ancak çağdaş değerler ekseninde birleştirilir. Türk Milletini birleştiren bayrak var. O, Mustafa Kemal Atatürk’tür. Millet ile Orduyu, millet ile devleti birleştiren bayrak odur. Abdülhamit, Atatürk’e karşı savaş bayrağıdır. Abdülhamit, Mustafa Kemalleri hapislere atan sultandır. Abdülhamit bayrağı açarak Fetullahçılık yapılır ama vatan savaşı yürütülemez.

ABDÜLHAMİT’İ MEHMET AKİF’TEN ÖĞRENİN

Mehmet Akif, Abdülhamit’e şöyle sesleniyordu, günümüz Türkçesiyle veriyoruz:

Ne yüce kavm idik; yazık ki sen geldin sefil ettin
Bütün gelecek ümidini imkansız kıldın, yok ettin
Rezîl olduk... Sen ey kanlı kâbus, sen rezîl ettin!
Gayret ifâde eden bir pak alın her kimde gördünse,
“Bu bir cani” dedin sürdün, ya mahkum eyledin hapse.
Hafiyelerini vekil edip her vicdana, her hisse.
Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se
Ne lanetlisin ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e!

DÜNYADA EN GEÇERLİ TÜRK MARKASI

Uluslararası pencereden bakınız, Abdülhamit bir demokrasi ve özgürlük markası değildir, saltanatın, karanlığın, despotluğun, hürriyet düşmanlığının simgesidir. Bugün dünyada en ünlü Türk markası, Genç Türk’tür. Demokrasiye bağlı olan insanlık, Türkiye’de Abdülhamit’in saltanat ve zulmüne son verenlere, hürriyet fedailerine değer veriyor.

Dünyanın neresinde bir gençlik hareketi olsa, ona hemen Japonya’nın Genç Türkleri, Mısır’ın Genç Türkleri, Afrika’nın Genç Türkleri diyorlar. ABD de bile hürriyetçiler kendilerine Genç Türk adını veriyorlar. Dünyada Abdülhamit adına demokrasi savaşı veren kimse yok.

AVRASYA’NIN DEĞERSİZLERİ VE DEĞERLERİ

Bugün Türkiye Batı Asya ülkeleri ve Avrasya ile birlikte cephe tutuyor. Buna güvenliğimiz için de mecburuz, ekonomik gelişmemiz için de!

Abdülhamit diye tutturanlar, İran’dan Rusya’ya, Orta Asya Türk cumhuriyetlerinden Çin’e kadar yobazlık bildirisi yayınlarlar, “İslamcılık” bayrağı altında terör yapanların koruyucusu konumuna düşerler. Onlarla ne Rusya, ne Çin, ne de Batı Asya ülkeleri işbirliği yapar. Kendilerini ABD emperyalizminin ve İsrail Siyonizminin kucağında bulurlar.

Bunları bilerek vurguluyoruz. O devletlerle görüşüyoruz. Hepsi Türkiye’de Atatürk rotası istiyor, Atatürk düşmanlarına kuşkuyla bakıyor, hatta Atatürk düşmanlarını düşman başlığı altında görüyorlar.

31 MART’IN GİTTİĞİ YER

İki yüzyıllık hesaplaşmadır bu.

Abdülhamit, Mithat Paşaları Taif zindanlarında boğdurdu.

Abdülhamit, Türkiye’nin Hürriyet kahramanlarını zindanlarda çürüttü.

Artık o devir geride kaldı.

Türkiye, 1908 Devrimiyle ve arkasından İstiklâl Savaşıyla hürriyet ve istiklâl yoluna girmiştir.
Hele 15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbesinin ezilmesinden sonra, rotayı artık emperyalistler, sultanlar, tarikatlar ve cemaatler belirleyemez.

Herkes biliyor. Abdülhamit bayrağı açmak, Türkiye’nin Hürriyet ve İstiklâl mücadelesinden intikam almaya kalkmaktır. Ancak intikam alamazlar. 31 Mart bayrağı altında toplananlar, 31 Martın gittiği yere giderler. FETÖ ile yuvarlandığı çukurda buluşurlar.

Abdülhamit bayrağı açmak, bütün Hürriyet kahramanlarına karşı savaştır. Abdülhamit’e isyan edenleri tek tek hatırlayınız, Talat Paşalar, Mustafa Kemaller, Enver ve Niyazi Beyler, Mehmet Akifler, Tevfik Fikretler, Türkiye’yi Türkiye yapan büyük güç! Özeti Genç Türkler!

Abdülhamit zamanında Türk Milliyetçiliği en büyük suçtu. Bugün Milliyetçiliğe karşı Ümmetçilik davası güdenlerin Türkiye adına başarabilecekleri hiçbir iş olmadığı gibi, kendileri de yıkılıp giderler.  

Doğu PERİNÇEK
Aydınlık/20.09.2016