‘Başkanlık hayali suya düşünce intikama
sarıldı’
Die Welt –
Deniz Yücel
Alman Die Welt
gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel geçen hafta Kandil’deydi. Burada Cemil
Bayık ile görüşen Yücel’in söyleşisi Alman basınında dün yayımlandı.
Çatışmaların yaşandığı bu süreçte konuşan PKK’nin iki numaralı ismi Bayık,
Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin suya düşmesiyle intikam alma isteğinin
doğduğunu savundu.
Sadece misilleme hakkını
kullandıklarını söyleyen ve bundan sonra tek taraflı bir ateşkes olmayacağının
altını çizen Bayık, “Erdoğan’ın hesabı şuydu: ‘Ben saldırabilirim ve PKK bunun
karşısında duramaz. Dursa da, bunu Kürtlerin aleyhinde kullanabilirim.’ Bizi
tuzağa çektiğini düşünüyor. Yanılıyor. Çünkü Erdoğan’ın neden PKK’ye
saldırdığını herkes anladı” dedi.
Türkiye, dört hafta önce
hem IŞİD’e hem PKK’ye karşı operasyon başlattı. O zamandan beri IŞİD zayıfladı
mı?
Aslında IŞİD büyük
darbeler yemişti. Türkiye’nin PKK’ye saldırmasının nedenlerinden biri, IŞİD’i
korumaktır. Türkiye IŞİD’le savaşmıyor.
Savaşmıyor mu?
Kesinlikle. Erdoğan
Ortadoğu’da egemen olmak istiyor, halife olma peşinde. IŞİD, Rojava’daki
Kürtlere ve Esad’a karşı Sünni cephenin parçası. IŞİD, Erdoğan için sadece bir
araç değil, ideolojik yakınlığı da var. Türkiye’ye baskı çok artmıştı, Türkiye
itibarı için bir şeyler yapmak zorundaydı.
Ama IŞİD daha yeni
Türkiye’ye karşı tehditler içeren bir video yayınladı.
IŞİD o videoda,
Türkiye’nin bir yandan PKK, diğer yandan ‘haçlı seferliler’ tarafından
kuşatıldığını söylüyor. AKP de neredeyse kelimesi kelimesine aynı şeyleri
söylüyor. IŞİD Erdoğan’a sahip çıkıyor; Türkiye’yi aynı düşmanlara karşı
uyarıyor.
ATEŞKESİ ERDOĞAN BOZDU
Ateşkesi kim bozdu?
Erdoğan. Bu savaş, öyle
söylendiği gibi iki polisin Ceylanpınar’da vurulmasıyla başlamadı. 5 Nisan’dan
sonra Önder Apo ile bütün ilişkileri kestiler. Erdoğan atılan tüm adımları yok
saydı: “Müzakere yok, taraf yok, Kürt sorunu yok” dedi. Ondan sonra gerginlik
siyasetiyle seçimleri kazanacağını düşündü. Gerillanın Amed’deki HDP
mitingindeki katliama cevap vereceğini tahmin etti. Bunu, seçimleri iptal etmek
için bahane olarak kullanacaktı. Ama biz, o tuzağa düşmedik. Seçimlerde HDP,
Erdoğan’ın başkanlık hayallerini suya düşürdü ve AKP’yi iktidardan düşürdü.
İntikam olarak seçimlerden sonra saldırılar devam etti.
Ceylanpınar’daki polis
cinayetini PKK mi yaptı?
Hayır. Kendine ‘Apocu’ diyen grup yaptı.
Cinayeti kınamadınız
ama…
O kadar saldırı olduğunda onu kınamak,
aleyhimizde sonuçlara yol açabilirdi.
Ama şimdi savaşa
girdiniz.
Biz savaşa girmiş değiliz. Sadece misilleme
hakkımızı kullanıyoruz.
Geçen hafta Silvan gibi
bazı şehirlerdeki görüntüler savaş manzarasıydı…
Orada halk, devletin
saldırılarına karşı kendilerini amatörce korumaya çalışıyor. Devlet, buna
elindeki tüm gücüyle karşılık veriyor. Bu yüzden devleti uyardık: Eğer siz bu
halkın üzerine böyle giderseniz, biz gerillaya şehirlere girmesi talimatını
vereceğiz.
Yani savaşa
gireceksiniz, öyle mi?
Türkiye bu siyasete
ısrar ederse, gerilla savaşa girebilir. Ama bizim istediğimiz bu değil. Çünkü
biliyoruz ki, bu operasyonun esas hedefi HDP projesini boşa çıkarmak.
Nasıl yani?
Türkiye’nin imha ve
inkâr siyasetiyle tüm kimlikler yok olmak üzereydi. En son Kürtler kalmıştı.
Ama Kürtler direndi ve kendileriyle birlikte diğer kimlikleri de canlandırdı.
Sonunda, yok edilmek istenen bütün kimlikler parlamentoya taşındı. Şimdi
Erdoğan, seçim hiç yapılmamış gibi davranıyor ve erken seçimde baraj altında
kalması için HDP’yi karalıyor.
HDP’nin önem kazanması,
PKK için bir önem kaybı değil mi?
HDP’den rahatsız
olsaydık, seçimlerin gerçekleştirilmesi için o kadar çaba göstermezdik. HDP’yi
ortaya çıkartan, PKK’nin mücadelesiydi. Önder Apo, Kürt sorununun ve ülkenin
diğer sorunlarının çözülmesi için Kürtleri, solcuları, demokratik güçleri
parlamentoya çekti. HDP’nin görevi budur. Bu yüzden, HDP’siz çözüm olamaz.
TEK TARAFLI ATEŞKES YOK
“Misilleme hakkımız”
dediğinizle HDP’ye zarar vermiyor musunuz?
Hayır. Tayyip Erdoğan’ın
hesabı şuydu: “Ben saldırabilirim ve PKK bunun karşısında duramaz. Dursa da,
bunu Kürtlerin aleyhinde kullanabilirim.” Yani hem HDP’ye karşı, hem de IŞİD’le
mücadelesi sayesinde uluslararası alanda iyi bir imaj elde etmiş PKK’ye karşı.
Bizi tuzağa çektiğini düşünüyor. Yanılıyor.
Gayet başarılı bir plan…
Hayır. Çünkü Erdoğan’ın
neden PKK’ye saldırdığını herkes anladı. Ama bir süreç başlattı. Erdoğan
Meclis’i hiçe saydığı için, halk yerel demokrasiyi inşa etmeye başladı.
Selahattin Demirtaş her
iki tarafı ellerini silahtan çekmeye çağırdı.
Sadece o değil. Biz,
bütün bu çağrıları değerli buluyoruz. Çünkü biliyoruz ki, artık ne Türkiye ne
biz sorunları savaşla çözemeyiz. Biz, şimdiye kadar sekiz defa tek taraflı
ateşkes ilan ettik, sonunda gerillayı geri çekmeye başladık. Ama devlet, bizi
önce oyaladı ve sonunda çözüm süreci kapsamında atılan tüm adımları inkâr etti.
Ateşkes ilan etmeniz
için ne olmalı?
Bundan sonra tek taraflı
ateşkes olmayacak. Devlet de resmi olarak ateşkes ilan etmeli. İki tarafta da
ateşkesi gözleyen izleme komitesi oluşturulmalı. Müzakereler özgür ve eşit
şartlarda sürdürülmeli ve Önder Apo müzakere başı olarak kabul edilmeli.
Arabuluculuk yapan üçüncü bir taraf lazım. Bütün operasyonlar durdurulmalı, son
dönemde gözaltına alınanlar serbest bırakılmalı. Yoksa, Türkiye’nin yarın
tekrar her şeyi inkâr etmeyeceğine nasıl güvenelim?
Üçüncü taraf kim
olabilir? ABD mi?
Bunu defalarca önerdik.
ABD ile ilişkiniz var
mı?
Var.
Amerikan hükümeti bunu
yalanladı…
ABD, Türkiye’yi IŞİD’e
karşı savaşa katmak istiyor ve bu yüzden diplomatik bir dil kullanarak
hassasiyetlerini dikkate alıyor.
ABD, PKK’ye karşı
operasyonu onayladı mı?
Açıkça söylemiyorlar ama
Amerika yeşil ışık yakmasaydı bu operasyonlar olmazdı. ABD, IŞİD’e karşı en
etkili Kürt özgürlük hareketinin savaştığını biliyor. Uluslararası koalisyonda
hem Türkiye’ye, hem PKK’ye ihtiyacı var. Çelişki bundan kaynaklanıyor.
Kalıcı bir çözüm nasıl
olur?
Türkiye önce bir Kürt
sorununun var olduğunu kabul etmeli. Erdoğan da hep ‘Kürt kökenli vatandaşların
sorunlarından’ söz etti, hiçbir zaman bir halkın özgürlük sorunu olarak ele
almadı. Kürt sorunu anayasal güvence altına alınmalı. Kürt kültürü üzerine
baskı sona ermeli, Kürtçe eğitim dili kabul edilmeli ve Kürtler yerel
yönetimleriyle kendilerini yönetebilmeli.
Tüm bunlar olsa,
silahları teslim eder misiniz?
Silahlı mücadeleyi
bırakmak ve silahları teslim etmek ayrı şeyler. Kürt sorunu çözülmedikçe, IŞİD
tehlikesi sürdükçe, kimse bize silahları teslim etmeyi dayatamaz. Biz sadece
Kürtler için savaşmıyoruz. IŞİD’e karşı savaşmak, insanlık için savaşmak demek.