10 Mart 2016 Perşembe

TAK: PKK mı gölgesi mi?

Tarih 16 Temmuz 2005. Yer: Türkiye’nin turizm merkezlerinden Aydın’ın Kuşadası İlçesi. Yerli ve yabancı turistler tatilin tadını çıkarıyordu. İlçenin sessizliği patlamayla bozuldu. İlk başta intihar saldırısı izlenimi verse de daha sonra minibüse konulan bir bombanın patladığı belirlendi. Geriye ikisi yabancı, beş ölü, 14 yaralı ve kim yaptı? sorusu kaldı.

PKK saldırıyı kınayınca şüpheleri kendisinden uzaklaştırdı. Kısa süre sonra saldırıyı adı duyulmamış bir örgüt üstlendi. Örgütün kısa adı TAK. yani Teyrênbazên Azadiya Kurdistan. Türkçesi Kürdistan Özgürlük Şahinleri.

Bu olaydan 11 yıl sonra… Tarih 17 Şubat 2016. Ankara şiddetli bir patlamayla sarsıldı. İlk dakikalarda kimse ne olduğunu anlamadı. Ancak patlamanın intihar saldırısı olduğu kısa sürede anlaşıldı. Bomba yüklü araç askeri servis otobüslerinin yanında patlatılmıştı. Geride 28 ölü, yaralılar ve yine aynı soru kaldı: Kim yaptı? Bu kez şüpheli sayısı daha fazla. Olayın oluş şekli IŞİD’i gösterse de, Türk yetkililer Suriye’de faaliyet gösteren PKK’ya yakın YPGyi işaret etti. Ancak olaydan üç gün sonra saldırıyı TAK’ın üstlenmesi herkesi şaşırttı.

Örgüt saldırıyı gerçekleştiren Abdülbaki Sömer isimli üyesinin fotoğraflarını internet sitesinden yayımladı. Bu açıklama, Türk yetkilileri ikna etmese de, DNA testleri TAK’ı doğruladı. Örgüt, bu kanlı saldırıyla bir kez daha sahnedeydi.

TAK kimine göre PKK’nın kolu, kimine göre farklı bir örgüt. Peki TAK gerçekte nedir?

Kamuoyundaki yaygın kanı TAK eşittir PKK. Ancak onlar kendilerini farklı tanımlıyor. Örgütün Türkiye’de erişimin engellendiği internet sitesindeki tanımı şöyle “Bir dönem PKK içerisinde yer alıp düşmana karşı savaştık. Kongra-Gel’in ve HPG’nin siyasal dengeleri gözeten mücadele yöntemlerini zayıf bulduk. Bundan dolayı bir buçuk yıl önce örgütten ayrılıp TAK oluşumuna gittik.”

TAK’ın ortaya çıkışı 2000’lerin başına rastlıyor. Kamuoyunda bilinen ilk eylemi 2005 tarihli olsa da örgüte ait internet sitesinde üstlenilen ilk eylem 2 Nisan 2006 tarihindeki Malatya Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik saldırı. Bu saldırıyı 2012 yılında kadar metropollerdeki muhtelif eylemler izledi. Kürt soruna çözüm bulunması için 2012 yılında yeni bir süreç başlatılınca TAK da eylemlerine ara verdi.

Örgütün sessizliği barış sürecinin sona erdiği 2015’e kadar sürdü. TAK İstanbul’daki Sabiha Gökçen Havaalanı’na düzenlenen ve bir işçinin öldüğü saldırıyla üç yıl sonra yeniden sahneye çıktı. Bundan kısa süre sonra yeniden kanlı bir saldırıya imza atan TAK’ı içinden çıktığı PKK’ya yakın kişilere sorduk.

Uzun yıllar PKK’nın silahlı kanadında yer alan ve gerçek adının yazılmasını istemeyen Zanyar kod adlı bir kişi Al-Monitor’a TAK’ın geçmişini anlattı. PKK’nın kırsaldaki mücadeleden sonuç alamaması üzerine 2000’lerin başında metropollere yöneldiğini ve Öcalan’ın yakalanmasının ardından örgüte metropollerden çok sayıda katılım olduğunu anlatan Zanyar TAKın ilk kadrolarının da bunlardan oluştuğunu belirtti.

Zanyar şöyle devam etti: “Bu yeni katılanların bir kısmı askeri ideolojik ve teknik eğitim aldı. Bununla beraber şehir yapılanması başladı. 2003’teki askeri konsey toplantısında da karara bağlandı. Metropollerde doğmuş ve yaşamış gençleri örgütleyip Türkiye’ye gönderdiler. ‘Örgütle, legal, illegal kolları ile bağlantınızı keseceksiniz. Örgütle hiçbir bağlantınız kalmayacak’ talimatını verdiler. Öcalan’ı ve örgütü medyadan takip edip ona göre hareket etmeleri tavsiye edildi. Bu arada sınırsız inisiyatif kullanma yetkisi verildi”.

Zanyara göre ilk etapta tamamı patlayıcı eğitimi almış, 150 kişi Türkiye’ye gönderildi. 150 kişi ise PKK kamplarında bekletildi. Gidenlerin bazıları yakalansa da, büyük bölümü Türkiye’e geçmeyi başardı. Gittikleri yerde ise başka kişileri örgüte katmaya başladılar. Zanyar, TAK’ın Türkiye içinde birbirini tanımayan hücreler şeklinde örgütlendiğine dikkat çekerek, “Bu hücreler en fazla üç en az iki kişiden oluşuyor. Örgüt içinde bağlı bulundukları bir birim yok. Örgüt bazılarına ‘Evlenin, ev kurun demiş. Eğitim alıp gidiyorlar sonradan bağlantı kurmuyorlar. Kendi bütçelerini kendilerini buluyor” diye konuştu.

TAK çok gizli bir yapı olduğu için üye sayısı tam olarak bilinmiyor. TAK’ın PKK’nın silahlı kanadı HPG’nin başında bulunan Murat Karayılan’a bağlı olduğunu düşünmeyen Zanyar’a göre, TAK örgütün aslında kendisidir.”

Uzun yıllar PKK içinde faaliyet yürüten ve örgütün yönetim kademesinde de görev aldıktan sonra örgütten ayrılan Hüseyin Turhallı’ya göre ise TAK’ın kuruluşunun arkasındaki neden PKK’nın terör listesinde olması.

Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Turhallı PKK’nın terörist olarak değerlendirilmesi nedeniyle örgüt yönetiminin yeni bir arayışa girdiğini söyledi. Turhallı şöyle devam etti:

“Bu nedenle 1994'ten itibaren ayrı bir örgüt oluşturma, oluşmasına olanak sunma, göz yumma biçiminde düşünceler tartışılmaya başlandı. 1999'larda ‘Yeni çağda yeni örgütlenme biçimi’ olarak ifade edilen öneri-rapor biçiminde yazılı görüşlerin ortaya çıktığını biliyorum. Bu görüşlere göre, ‘bir devletin dehşet ve vahşet politikasına misliyle cevap verilmeli, ancak hareket (PKK) zorda bırakılmamalı. Bunun için ayrı bir örgütlenme durumu tartışılmalıdır. İki Türkiye metropollerinde eylem yapmak üzere gönderilen yüzlerce birim daha yerine ulaşmadan imha oluyor. Bu durumda mevcut örgütlenme biçimi denetimdedir. Bu denetimden çıkmak için otonom bir örgütlenme zorunludur’. Otonom örgütlenmeden kasıt ‘İdeolojik açıdan bağlı, politik ve askeri açıdan bağımsız’ olmadır. TAK bu koşulların aynı anda gerçekleşmesinin bir sonucudur diye düşünüyorum”

Turhalı, TAK-PKK ilişkisini ise şu cümlelerle açıkladı:

“Bence TAK, PKK'nin ne yan kolu, ne de kendisidir. İdeolojik ve felsefi açıdan PKK ile aynı çizgiyi benimseyen ancak eylem çizgisi olarak PKK'den ayrılan bir yapılanmadır. İdeolojik açıdan bağlılık genel eylem çizgisi olarak bağlı olmak anlamına geliyor. Diğer bir ifadeyle PKK genel eylemsizlik (ateşkes-barış görüşmeleri) sürecine geçtiğinde TAK da aynı biçimde bir tutum içine girecek. Kanaatimce TAK, PKK tarafından emir-talimatla sevk ve idare edilen bir yapılanma değildir. Bununla birlikte PKK'nin genel eylem ve hareket çizgisine bağlı olan bir yapılanma olduğunu düşünüyorum. Birimler biçiminde bir örgütlülüğü esas aldığı için gelişme ve büyüme zemini de vardır.

TAK ne olursa olsun, Türkiye için PKK’dan farkı yok.

MAHMUT BOZARSLAN / Şubat 29, 2016 / ALMONITOR