Tarih 16
Temmuz 2005.
Yer: Türkiye’nin turizm merkezlerinden Aydın’ın Kuşadası İlçesi. Yerli ve yabancı turistler
tatilin tadını çıkarıyordu. İlçenin sessizliği patlamayla bozuldu. İlk başta intihar saldırısı
izlenimi verse de daha sonra minibüse konulan bir bombanın patladığı
belirlendi. Geriye ikisi yabancı, beş
ölü, 14 yaralı ve kim yaptı?
sorusu kaldı.
PKK saldırıyı kınayınca şüpheleri kendisinden uzaklaştırdı. Kısa
süre sonra saldırıyı adı duyulmamış bir örgüt üstlendi. Örgütün kısa adı TAK. yani Teyrênbazên Azadiya
Kurdistan. Türkçesi Kürdistan
Özgürlük Şahinleri.
Bu olaydan 11 yıl sonra… Tarih 17 Şubat 2016. Ankara şiddetli bir patlamayla sarsıldı. İlk
dakikalarda kimse ne olduğunu anlamadı. Ancak patlamanın intihar saldırısı
olduğu kısa sürede anlaşıldı. Bomba yüklü araç askeri servis otobüslerinin
yanında patlatılmıştı. Geride 28 ölü, yaralılar ve yine aynı soru kaldı: Kim
yaptı? Bu kez şüpheli sayısı daha fazla. Olayın oluş şekli IŞİD’i gösterse de, Türk yetkililer Suriye’de faaliyet gösteren
PKK’ya yakın YPG’yi işaret etti. Ancak olaydan üç gün sonra saldırıyı TAK’ın üstlenmesi herkesi
şaşırttı.
Örgüt saldırıyı gerçekleştiren Abdülbaki Sömer isimli üyesinin
fotoğraflarını internet sitesinden yayımladı. Bu açıklama, Türk yetkilileri
ikna etmese de, DNA testleri TAK’ı doğruladı. Örgüt, bu kanlı saldırıyla
bir kez daha sahnedeydi.
TAK kimine göre PKK’nın kolu, kimine göre farklı bir
örgüt. Peki TAK gerçekte nedir?
Kamuoyundaki
yaygın kanı TAK eşittir PKK. Ancak onlar kendilerini farklı tanımlıyor. Örgütün Türkiye’de erişimin
engellendiği internet sitesindeki tanımı şöyle “Bir dönem PKK içerisinde yer alıp düşmana karşı savaştık.
Kongra-Gel’in ve HPG’nin siyasal dengeleri gözeten mücadele yöntemlerini zayıf
bulduk. Bundan dolayı bir buçuk yıl önce örgütten ayrılıp TAK oluşumuna gittik.”
TAK’ın ortaya çıkışı
2000’lerin başına rastlıyor. Kamuoyunda bilinen ilk eylemi 2005 tarihli olsa da
örgüte ait internet sitesinde üstlenilen
ilk eylem 2 Nisan 2006 tarihindeki Malatya Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik
saldırı. Bu saldırıyı 2012 yılında kadar metropollerdeki muhtelif eylemler
izledi. Kürt soruna çözüm bulunması için
2012 yılında yeni bir süreç başlatılınca TAK da eylemlerine ara verdi.
Örgütün sessizliği barış sürecinin sona erdiği 2015’e kadar sürdü. TAK İstanbul’daki Sabiha Gökçen Havaalanı’na düzenlenen ve bir işçinin öldüğü saldırıyla üç yıl sonra yeniden sahneye çıktı.
Bundan kısa süre sonra yeniden kanlı bir saldırıya imza atan TAK’ı içinden çıktığı PKK’ya yakın kişilere
sorduk.
Uzun yıllar PKK’nın silahlı kanadında yer alan ve gerçek adının yazılmasını
istemeyen Zanyar kod adlı bir kişi Al-Monitor’a TAK’ın geçmişini anlattı. PKK’nın kırsaldaki mücadeleden sonuç alamaması üzerine 2000’lerin
başında metropollere yöneldiğini ve Öcalan’ın yakalanmasının ardından örgüte
metropollerden çok sayıda katılım olduğunu anlatan Zanyar TAK’ın ilk kadrolarının da
bunlardan oluştuğunu belirtti.
Zanyar şöyle devam etti: “Bu yeni katılanların bir kısmı
askeri ideolojik ve teknik eğitim aldı. Bununla beraber şehir yapılanması
başladı. 2003’teki askeri konsey toplantısında da karara bağlandı.
Metropollerde doğmuş ve yaşamış gençleri örgütleyip Türkiye’ye gönderdiler. ‘Örgütle, legal, illegal kolları ile
bağlantınızı keseceksiniz. Örgütle hiçbir bağlantınız kalmayacak’
talimatını verdiler. Öcalan’ı ve örgütü medyadan takip edip ona göre hareket
etmeleri tavsiye edildi. Bu arada sınırsız inisiyatif kullanma yetkisi
verildi”.
Zanyar’a göre ilk
etapta tamamı patlayıcı eğitimi almış, 150 kişi Türkiye’ye gönderildi. 150 kişi
ise PKK kamplarında bekletildi. Gidenlerin bazıları yakalansa da, büyük bölümü
Türkiye’e geçmeyi başardı. Gittikleri yerde ise başka kişileri örgüte katmaya
başladılar. Zanyar, TAK’ın Türkiye içinde birbirini tanımayan hücreler şeklinde
örgütlendiğine dikkat çekerek, “Bu
hücreler en fazla üç en az iki kişiden oluşuyor. Örgüt içinde bağlı
bulundukları bir birim yok. Örgüt bazılarına ‘Evlenin, ev kurun demiş. Eğitim
alıp gidiyorlar sonradan bağlantı kurmuyorlar. Kendi bütçelerini kendilerini
buluyor” diye konuştu.
TAK çok gizli bir yapı
olduğu için üye sayısı tam olarak bilinmiyor. TAK’ın PKK’nın silahlı
kanadı HPG’nin başında bulunan Murat Karayılan’a bağlı olduğunu
düşünmeyen Zanyar’a göre, “TAK örgütün aslında kendisidir.”
Uzun yıllar PKK içinde faaliyet
yürüten ve örgütün yönetim kademesinde de görev aldıktan sonra örgütten ayrılan Hüseyin Turhallı’ya göre ise TAK’ın kuruluşunun arkasındaki neden PKK’nın terör
listesinde olması.
Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Turhallı PKK’nın
terörist olarak değerlendirilmesi nedeniyle örgüt yönetiminin yeni bir arayışa
girdiğini söyledi. Turhallı şöyle devam etti:
“Bu nedenle 1994'ten itibaren ayrı bir örgüt oluşturma, oluşmasına olanak
sunma, göz yumma biçiminde düşünceler tartışılmaya başlandı. 1999'larda ‘Yeni çağda yeni
örgütlenme biçimi’ olarak ifade edilen öneri-rapor biçiminde yazılı
görüşlerin ortaya çıktığını biliyorum. Bu görüşlere göre, ‘bir devletin dehşet ve vahşet
politikasına misliyle cevap verilmeli, ancak hareket (PKK) zorda bırakılmamalı.
Bunun için ayrı bir örgütlenme durumu tartışılmalıdır. İki Türkiye metropollerinde eylem
yapmak üzere gönderilen yüzlerce birim daha yerine ulaşmadan imha oluyor. Bu
durumda mevcut örgütlenme biçimi denetimdedir. Bu denetimden çıkmak için otonom
bir örgütlenme zorunludur’. Otonom örgütlenmeden kasıt ‘İdeolojik açıdan
bağlı, politik ve askeri açıdan bağımsız’ olmadır. TAK bu koşulların aynı anda
gerçekleşmesinin bir sonucudur diye düşünüyorum”
Turhalı, TAK-PKK
ilişkisini ise şu cümlelerle açıkladı:
“Bence TAK, PKK'nin ne yan kolu, ne de kendisidir.
İdeolojik ve felsefi açıdan PKK ile aynı çizgiyi benimseyen ancak eylem çizgisi
olarak PKK'den ayrılan bir yapılanmadır. İdeolojik açıdan bağlılık genel eylem
çizgisi olarak bağlı olmak anlamına geliyor. Diğer bir ifadeyle PKK genel
eylemsizlik (ateşkes-barış görüşmeleri) sürecine geçtiğinde TAK da aynı biçimde bir
tutum içine girecek. Kanaatimce
TAK, PKK tarafından emir-talimatla sevk ve idare edilen bir yapılanma değildir.
Bununla birlikte PKK'nin genel eylem ve hareket çizgisine bağlı olan bir
yapılanma olduğunu düşünüyorum. Birimler biçiminde bir örgütlülüğü esas aldığı
için gelişme ve büyüme zemini de vardır.”
TAK ne olursa olsun, Türkiye
için PKK’dan farkı yok.
MAHMUT BOZARSLAN / Şubat 29, 2016 / ALMONITOR