30 Mart 2016 Çarşamba

Türkiye’yi terörle ‘masa’ya zorluyorlar


Son 8 ay: 5 terör saldırısı.

20 Temmuz 2015: Suruç. Canlı bomba. 34 ölüm. Adres IŞİD.

10 Ekim 2015: Ankara tren garı önü. Canlı bomba.

107 ölüm. Adres IŞİD.

12 Ocak 2016: İstanbul/Sultanahmet Meydanı. Canlı bomba. 11 ölüm. Adres IŞİD.

17 Şubat 2016: Ankara/Genelkurmay yakını. Merasim Sokak. Bombalı araç. 29 ölüm. Adres PKK.

13 Mart 2016: Ankara/Kızılay-Güven Park. Bombalı araç. 37 ölüm. Adres büyük ihtimalle PKK.

Sadece intihar saldırılarında toplam kayıp: Şimdilik 218.

***
Ya hendek savaşındaki şehitlerimiz: 100’lerle ifade ediliyor.
Bir o kadar da sivil vatandaş kaybımız var.
Etkisizleştirilen terörist sayısı: Binlerce.
Ölümlerde Suriye ve Irak’ın ardından üçüncü sıradayız.
Suriye ve Irak’ta savaş var. Ya Türkiye’de?

***
Suriye krizinin başında AKP sürekli uyarıldı.

“Komşunun evinde yangın çıkarma.”

“Ateş bizim evimizi de yakar.”

Dinlemediler.

Ellerine bir senaryo tutuşturulmuştu. Sahneye koydular maalesef.

İtfaiyeci olmaları gerekirken kundakçılığa yardım ettiler.

***
Adını doğru koyalım.
Suriye savaşı bölgeselleşti.
Bizi de içine çekti.

***
Olanların anlamı ne?

Terör siyasettir. Bir amacı vardır.

Ya: Yapılan yapılmasın ister.

Ya da: Yapılmayan yapılsın.


***

Önce “yapılan”a bakalım: Terörle mücadele.

24 Temmuz 2015 bir dönüm noktası.

Türkiye bölücülüğe darbeler indirmeye başladı.

İki kuvvet telaşlı.

ABD ve “kara gücüm” dediği PKK.

Belli ki: Canı yanıyor ikisinin de.

Cevap veriyorlar.

Güneydoğuda: Hendek savaşını yaymaya çalışıyorlar.

Büyük kentlerde: Peş peşe bombalı araçları patlatıyorlar.

Mesaj açık: Terörle mücadeleyi durdur.

PKK defalarca ilan etti: “Yoksa, büyük kentleri kan gölüne çeviririz.”

***
İkinci “mesaj”: Yapılmayanı yap.

Yani: “Müzakere masası”na geri dön.

Çağrı iki taraflı.

PKK sözcüleri otomatiğe bağlanmış gibi: Diyorlar “hazırız.”

ABD cenahı: Türkiye’yi masaya çağırıyor sürekli.

En son Marc Edelman ve Morton Abramowitz yazdı (11.3.2016).

ABD’nin iki eski Ankara büyükelçisi. Tehditle “masa”yı işaret ettiler.

AB liderleri de öyle. “Açılım”la mülteci sorununu birlikte telaffuz ediyorlar.

İçerideki koro “şef”in değneğini takip ediyor.

***
Durum ve yapılması gerekenler ne?

Bir: Terör cephesinin hedefi Türkiye.

Tayyip Erdoğan’ın “günah”ları büyük ya.

ABD cenahı: Erdoğan’ı kendi söylemlerinde meşrûlaştırıcı olarak kullanıyor.

***
İki: PKK ve IŞİD farketmiyor.

Ayrılıkçı ve yobaz terörü iç içe.

İkisi de aynı iradenin çizdiği rotada.

Türkiye terörün iki “ucu”nun da hedefinde.

***
Üç: Altını çizdik. Suriye savaşı bölgeselleşti. Yangın bizi de içine aldı.

Türkiye’nin önünde iki seçenek var.

Ya: Kundakçıların cephesinde yer almaya devam edeceğiz.

Yani: Evimize de sıçramış yangına benzin dökeceğiz.

Bu: İntihardır.

Ya da: Komşularımızla birlikte olup mahalledeki yangını birlikte söndüreceğiz.

***
Son söz: Kundakçılar cephesinde kalmaya devam etmek o kadar “zor” ki.

Adı Tayyip Erdoğan ve AKP olsa bile.

Bakalım: AKP “kolay”ı mı seçecek, “zor”u mu?

Kendileri bilir. Türkiye’nin dinamikleri kimsenin intiharını paylaşmaz.

Not: Kızılay’da ölenlere rahmet, yaralılara şifa diliyorum.


Rafet BALLI
Aydınlık / 15.03.2016