Süper haydut devlet ABD, koalisyon adı verilen uydularını da suça ortak ederek 7 Şubat 2018 günü Suriye Arap Ordusu’na havadan saldırdı. Gerekçe ise uluslararası hukukun iflası anlamına geliyordu. ABD sözcüleri, “Suriye Ordusu’nun terör örgütü PYD’yi hedef alması nedeniyle karşılık verildiğini” ifade ettiler.
EŞKIYA DAĞDAN ŞEHRE İNDİ
Özrü kabahatinden büyük bu açıklama Türkiye için de kalk borusu niteliğindedir. ABD eşkıyalığı egemen bir devletin sınırları içinde düzen sağlama girişimine açıkça müdahale etmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) bu saldırıyla alenen taca çıkmıştır. Çeşitli gerekçelerle ülkeler hakkında yaptırım kararı alan BM öncelikle kendisine çeki düzen vermelidir. Bu nedenle Cenevre’de siyasi bir çözüm düşü gören, Türkiye de dâhil iyi niyetli ülkeler bu rüyadan uyanmalıdır. ABD’nin hedefi, elindeki bütün kozları kullanarak hem Cenevre’deki hem de Astana/Soçi’deki siyasi çözüm süreçlerini baltalamaktır. Çünkü muhtemel bir çözüm ABD’nin Suriye’de bulunma gerekçesini ortadan kaldırır. Çözüm süngünün ucundadır. Süngü hücumunu göze alamayanlar telafisi imkânsız ağır kayıplara uğrayacaklardır.
ABD emperyalizmi yüzde 8 civarındaki Kürt nüfusa, daha doğru bir ifadeyle PKK/PYD terör örgütüne dayanarak, Suriye topraklarının yüzde 30’unu fiilen işgal etmiştir. Suriye’nin enerji kaynaklarının yüzde 50’den fazlasını, su kaynaklarının neredeyse tamamını denetim altında tutmaktadır. IŞİD’i kullanarak, PKK/PYD’yi kışkırtarak, yerleşim alanlarını havadan kasıtlı şekilde bombalayarak demografik dağılımı Kürtler lehine büyük ölçüde değiştirmiştir. Rakka’nın yüzde 80’inin tahrip edildiği bizatihi ABD basınında gündeme getirilmektedir. PYD katliamları BM raporlarıyla tescil edilmiştir. Arap, Türkmen ve diğer etnik ve dini gruplar göçe zorlanmıştır.
AB NE YAPMAK İSTİYOR?
Ortada böylesine büyük bir insanlık suçu ve dramı yaşanmaktayken, algılama düzeyi düşük, zekâ seviyeleri sınırlı emperyalizm şakşakçısı AB parlamenterlerinin PYD paçavraları ile şov yapması insanlık ve uluslararası hukuk adına tam bir utanç vesilesidir. Türk yerleşim merkezlerine, bütünüyle sivil hedeflere, günahsız insanların üstüne, büyük bir ihtimalle ABD’nin teşvik etmesiyle roket ve füze yağarken dilsiz şeytana bürünenlerin insani hiçbir değeri olamaz! Aşırı derecede kompleksli, Türkiye’nin bütün çıkar alanlarına düşman, PKK’nın gözdesi Kati Piri adlı ne olduğu belli olmayan bir kişinin Türkiye Raportörü olması zaten AB’nin ülkemize bakışını yansıtmaktadır. Bu maskeli balo artık can sıkmaya başlamıştır.
HARİTAYA BAK, TEHDİDİ GÖR, STRATEJİ KUR!
Suriye haritasında ABD’nin denetim altında tuttuğu alanı dikkatle inceleyelim. Bu alanı tutarak ABD’nin Irak üzerinden İran-Suriye bağlantısını kesmesi pek mümkün gözükmüyor. Bu ABD için ancak tali bir hedef olabilir. Rusya, kendi planlarına göre PYD bölgesi için geri planda kalmayı tercih ediyor. Rusya pasif kalınca Suriye Fırat’ın doğusunda ABD açısından daha kolay bir hedef haline geliyor. ABD’nin öncelikli hedefi, ne İran ne Rusya ne de Suriye’dir! ABD’nin asıl diz çöktürmeyi istediği ülke Türkiye’dir!
ABD jeopolitikte alanın kuvvet olduğunu biliyor. Rusya’nın hem muğlak Kürt/PKK politikaları hem de alanda olmaması nedeniyle karşısına çıkmayacağını düşünüyor. İran’ın kendisine yönelik tehditkâr söylemlerine rağmen Kuzey Suriye için elinde fazla koz olmadığını değerlendiriyor. Bu alanda kirli ve karanlık oyunlarını bozma potansiyeline en fazla sahip olan ülkenin Türkiye olduğunu ABD kolaylıkla tespit ediyor.
Stratejinin doruk noktası rakibini savaşmadan yenmektir. ABD bu nedenle Türkiye içindeki ve dışındaki bütün psikolojik harp vasıtalarını devreye sokmuştur. Öncelikle savaş karşıtı bir lobi yaratarak Türkiye’yi pasif ve dengesiz bir konuma düşürmek istemektedir. Bu şekilde Türkiye’nin NATO ve Batı ekseninde tutulması da mümkün olabilecektir. Ayrıca ABD ülkemizde Batı yanlısı bir hükümet alternatifi oluşturmak için düğmeye basmıştır. Türkiye’nin mevcut koşullarda ABD’yle karşı karşıya kalacağı aşikârdır. Mümkün olan en geniş ittifak sistemini kurarak ABD’yi caydırmak Türkiye’nin hedefi olmalıdır. Eğer duyguların ve egoların yerine strateji koyamazsak, önümüze uzatılan fatura kabarık olur.
Soner Polat
, 10.02.2018