10 Şubat 2018 Cumartesi

Kıble Vatikan Olunca

Öyle bir Cumhurbaşkanı düşünün ki, hem Yahudilerden "Üstün Feragat Madalyası" almış, ABD'nin"Ortadoğuyu Dönüştürme Eşbaşkanı" yapılmış olsun, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin başında olsun.

Sn. Erdoğan'ın Vatikan ziyeretinden yansıtılan toplu hanedanlık fotoğrafları görenleri hayretler içinde bıraktı;"Papa'ya ailecek şefaat istemeye mi gitmişler" dedirten cinsten.

Yazar-çevirmen Erdal Bodur: "Asrın Liderimiz acaba bu sefer de son 15 yıldır Cemaat'i Gayri-Müslimin için yaptığı eşsiz hizmetler nedeniyle Papa'lığın verdiği en yüksek nişan Pro Ecclesia et Pontifice (Kilise ve Papalık) ödülü ile mi taltif edilecek" diye mizah yapmış.

Ziyaret her ne kadar, "İslam dünyasında kabul gören liderle" Vatikan'da, Kudüs'ün durumu konuşulacak diye parlatılsa da, şahsi fikrim orada büyük olasılıkla Tayyip Bey'in "hazırlatıyorum" diye tehdit ettiği "Lozan dosyasının" bir şekilde müzakere edildiği yönünde.

Alman basınında çıkan yorumlar da zaten yeterince ipucu sundu; listede Türkiye'deki kiliseler, Hristiyan azınlıkların inanç özgürlüğü, Fener Rum Patrikhanesi'nin özerkliği, Heybeliada Ruhban Okulu ve Hristiyan azınlıklara dair taşınmaz varlıklar meselesi vardı.

Yani, Vatikan'da, Lozan'la yırtılıp atılan SEVR Antlaşması'nın maddeleri konuşuldu.

Sevr Oyunu

SEVR Antlaşması'nda yukarıda sayılanlardan başka neler vardı? Özetle; Hilafet ve Saltanat, Osmanlının millet düzeni, ülke topraklarının paylaştırılmış olması, Ermenistan, Kürdistan.

Emperyalist güçlere ağır tokat vuran Türk Milleti'nin LOZAN Zaferi neyi içeriyor; bağımsız Türk Devleti'ni, laik Türkiye Cumhuriyeti'ni, topraklarının bölünmez bütünlüğünü.

Lozan'a bugün hâlâ kimler karşı çıkıyor? Kontrolü altına alabilsin diye, Müslüman coğrafyada tek ulus devlet istemeyen emperyalist Batı, Türkiye Cumhuriyeti'nin başındaki mezhepçi "Dönüştürme Eşbaşkanı" ve etnikçilik YAPAN partiler, odaklar. Skandal Kurultay'dan sonra HDP'nin çatı Partisi konumuna getirilen, yönetimi PKK'ya teslim, Ermeni tezlerini savunan Y-CHP başı çekiyor.

Al gülüm ver gülüm

Dönelim tekrar Vatikan'a, ziyaretten yansıyan tüm kareler "Al hilafeti, saltanatı, sarayı; ver ulus devleti, özerkliği" kıvamında. Şifreler, Erdoğan'ın Fatih Sultan Mehmet'in fermanıyla ilgili hediyeyi Papa'ya sunduğu sahnede gizli. Fatih, kendisine itaat etmeleri kaydıyla, Bosnalı ruhbanlara dini yaşamlarını kiliselerinde serbestçe sürdürebilmeleri garantisi vermiş. Erdoğan orada "saltanatımı desteklerseniz, ben de aynı sözü veririm" mesajı veriyor. Bahsi geçen özgürlükten kastı; Fener Rum Patrikhanesi'ne ekümeniklik (özerklik) verilmesidir.

Türklük hedefte

Sonuçta, fotoğraf okumada yanılmamışız, bu Cumhurbaşkanı ayağının tozuyla Vatikan'dan döner dönemez meslek odalarındaki Türk ibaresinin kaldırılacağını ilân etti. Daha önce açılım sürecinde de denemişti, Türk'ün kalbinden Andı; o mühürü silememişti.

Türk Ordusu üç haftadır harekatta, ülkenin gül gibi evlatları her gün toprağa düşüyor, memleketin dört yanında ocaklar sönüyor, kadim Türk halkı "vatan sağolsun" deyip acıyı sineye çekiyor iken...

Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki; Türk halkının vatan savaşı verdiği günlerde "Türkçülük bölücülüktür" saplantısı ile çıkıp "Türk ibaresi kalkacak" gibi sözler edebiliyor. Türk Halkının, Türkiye Cumhuriyet'inin kuruluşuna karşı çıkıyor. Ülkenin Edirne'den Ardahan'a kadar öz be öz sahibini kalbinden vuruyor; Türk milletini Türklükten soyutluyor, kimliksizleştirip, vatansızlaştırmayı hedefliyor.

İdeolojiye yenik düşmüş Cumhurbaşkanı sözlerinin, Afrin'deki Türk askerini kurşun gibi vurabileceğini, gurbetteki Türk evladına 1933'lerin ırkçı cadı avı olarak dönebileceğini hesap edemiyor. Cumhurbaşkanı, Türk'ün varlığına ezelden beri karşı SEVR'ci ümmetçi Vatikan'ı, Türk'ü Avrupa'da istemeyen Batıyı, aynı iç cephedeki bölücüleri sevindiriyor. Attığı adımlarla, FETÖ'nun "Dinlerin kardeşliği" programını destekliyor, Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik'ini" sürdürüyor.

Benim için dua edin

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katolik aleminin ruhban lideri, Vatikan Devlet Başkanı, Papa'dan kendisi için "dua etmesini" istemiş...

Yazıyı, İblisin Kıblesi kitabının da yazarı, tarihçi Cengiz Özakıncı'nın güzel çevirisi ile kapatalım:

Kur'an, Maide Suresi, 51. ayet:

"Ey Tanrı'yla Antlaşanlar. Yahudileri ve Hristiyanları 'veli' edinmeyin, onlar birbirlerinin 'velisidirler'. Sizlerden her kim onları 'veli' edinirse, o da onlardan olur. Kuşkusuz Tanrı gerçekleri karartan toplumları doğru yola eriştirmez."

Bizim duamız: Tanrı aydınlığını esirgemesin. Kıble Vatikan'a dönmesin. Yolunuz Atatürk'ün Cumhuriyeti olsun !

Gönül Kenter

Aydınlık Gazetesi, 10.02.2018