Amerika’nın
Kötü Tercihleri Niye Suriye’de Türkiye ile Sıcak Bir Savaşa Yol Açabilir?
ABD’nin
Suriye’deki tutarsız tercihlerinin sonuçları su yüzüne çıkmaya başladı. Savaş,
kaos, ihanetler ve güvenilmez ittifaklarla, jeopolitik hedeflerini geliştirmek
adına sarfedilen takıntılı çabalar, bizi, Kuzey Suriye’de Türkiye ile olan
sınırda Kürtlerin yerleşim bölgesi Afrin’deki son olaylara getirdi.
Özellikle Kuzey Suriye’deki
ittifak ve gruplaşmaların genel görünümünün değerlendirilmesi o kadar basit
değil ve epeyce ayrıntıya girmeyi gerektiriyor.
Suriye’deki Kürtler (PKK/YPG)
esasen ABD’nin müttefiki olup, kontrolleri altındaki bölgeyi, ülkedeki kaosu
yaymak amacıyla ilave cihatçılar yetiştirmek üzere kullanmaktadırlar.
Özellikle, Suriye’de, her türlü uluslararası normu ihlal eden 10'dan fazla ABD
askeri üssü mevcut.
Medyaya göre, Kürtler, DAEŞ ile savaşabilmelerinden dolayı
mükemmel savaşçılardır. Ancak duruma daha dürüstçe bakılacak olursa, ABD ve
bölgedeki, özellikle İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi
müttefik ülkelerle DAEŞ arasındaki danışıklı döğüş gün gibi ortada. DAEŞ, yıllar boyunca, sağlık hizmeti, silah, lojistik,
istihbarati, finansal ve diplomatik destekten yoksun bırakılmadı. SDF adı
altındaki Kürtlerin, savaşçılarının Suriye Arap Ordusu’na bitişik alanlara yer
değiştirmelerine gönüllü rıza göstererek sıklıkla DAEŞ’li teröristlerle sorunsuz
bir uyum içinde oldukları açık olarak görünüyor. Amerikalı ve İsraill
politikacılar ve generaller, açıkça, eğer bu durum Esad’ın yararına
sonuçlanacaksa DAEŞ’e karşı savaşmanın uygun olmadığını ifade ettiler.
Suriye’deki Kürt bölgesi,
Fırat’ın batısı ve doğusu arasında bölünmüştür. Afrin kantonu, hem karada hem
havada Rus koruması altındadır (Rus askeri polisi, birkaç gün öncesine kadar
Afrin’de bulunuyordu). Fırat’ın doğusundaki Irak’la bağlantılı ve açıkça
bağımsızlık isteyen Kürt bölgesi Amerika’nın kontrolü altındadır ve açıkça
Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir. Bu, Washington’daki neokonlara
umut vermeye devam eden 2009’da
Brookings tarafından tasarlanan bir Amerikan stratejik B Planının sonucudur.
Ancak bu, göreceğimiz gibi boş bir umut.
Afrin bölgesinde yerleşik
Kürt varlığı, Halep’te, şehrin kurtuluşunda Suriye Arap Ordusu ile birlikte
savaştı. Erdoğan, Azez’e ilerleyerek Afrin kantonu ile Fırat’ın doğusundaki
Kürtler arasında tampon bir bölge oluşturmaya karar verdiğinde, Türklerin ve
Özgür Suriye Ordusu’nun saldırılarına da direndi. Halep’in kurtuluşunun
ardından, Şam ve Afrin Kürtleri arasındaki ilişkiler, Rus diplomasisi sayesinde
başlangıçta bir miktar ilerleme gösterdi. Şam ve Kürtler arasındaki geçici
uzlaşma, Moskova’nın, Afrin’e sembolik sayıda Rus askeri polisini Afrin’e
yerleştirdiğini, çok daha önemlisi, hava savunmasının Suriye’de konuşlandırılan
Rus S-400 hava savunma sistemlerinin operasyonel menzili ile garanti altına
alındığını gördü.
Bu arada, Ankara, Moskova ve
Tahran arasında diplomatik görüşmelerle sağlanan mutabakat, hem Amerikalılar,
Avrupalılar, Suudiler ve Katarlılar tarafından kontrol edilen bölgelerin ve hem
de Suriye üzerine yapılan Cenevre barış görüşmelerinin önemini azaltarak
meyvesini verdi.
Son birkaç gündür yaşanan
olaylar, ABD’nin alçakça eylemlerinin, Kürtlerin acziyetinin ve Şam ile
Moskova’nın mükemmel diplomatik ve stratejik faaliyetlerinin birleşik
sonuçlarıdır.
İran, Rusya, Suriye ve
Türkiye için başlangıç noktası, Suriye’nin toprak bütünlüğüne dair taşıdıkları
kaygılar oldu. Muhalif ülkelerin ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın olduğu aşikar.
Rojava Kürtleri bağımsızlık talep ediyorlar ve bu nedenle kendilerini
rahatlıkla ABD’nin müttefiki olarak görüyorlar, açık olarak İsrail (bağımsızlık
referandumu olayındaki gibi) ve hatta Suudiler tarafından destekleniyorlar.
Afrin Kürtleri farklı bir konumdalar; bu nedenle, Moskova, aylarca süren
diplomatik çalışmaların sonucunda, stratejik bir üçlü çıkarma olanağı
sağlayarak kendisini mükemmel bir durumla yüz yüze buldu. Moskova, önce, Suriye
Arap Ordusu’nun Afrin’e girişine izin vermeyi ve kantonların 2011’de başlayan
kaostan önceki sınırlarına ( O zamanlar, Kürtler Şam bayrağı altında olsalar da
gerçekte önemli otonomiye sahiptiler) dönmeyi reddeden Kürtlerin blöfünü gördü.
Moskova, muhtemelen Erdoğan’a, Afrin’deki Kürtlerin Şam birliklerinin şehre
girişini reddetmesi halinde Ankara’nın askeri harekatının meşru olacağı
güvencesi vermişti. Belki de, Putin Erdoğan’ı “Zeytin Dalı Harekatı”nın
ertelenmesi konusunda ikna edebilirdi, ancak o bunu yapmadı ve bunun nedeni de
muhtemelen oyundaki stratejik değerlendirmelerle ilgili.
Şam, Moskova ve Tahran’ın
amacı, ABD’ni Suriye’den çıkartmaktır. Tabii ki şu anda, bölgede, Amerika’nın
vekilleri ile savaşıyorlar. Ancak, ülkede dikilen kaos fidanları uzun vadede
kökünden sökülmek zorunda. Erdoğan’ın Afrin Bölgesi’ndeki askeri eylemi,
Washington ve Ankara’nın çıkarlarını doğrudan çatışma rotasına sokuyor.
Erdoğan, Putin’in ne yaptığının farkında, ancak, Suriye ve Irak’ın toprak
bütünlüğünden ziyade Trump’ın sınırları boyunca Kürtlerle ne yaptığıyla daha
çok ilgileniyor.
Washington köşeye sıkıştı ve
Suriye resmi’ndeki bir miktar ağırlığını sürdürmek boş ümidiyle, NATO’nun
önemli bir üyesine karşı Kürt bir müttefiği korumayı hızlandırdı. Amerikan
pozisyonunun zayıflığı, Kürt müttefiklerini, Suriye’nin yararına ne
istiyorlarsa elde etmek amacıyla Kürtlerle birlikte tüm gerekli olan manivela
gücüne sahip olacak Moskova ve Şam’ın ellerinde kaderlerine terk etmeye yol
açacaktır. Halihazırda, Suriye ordusu birliklerinin, Kürtlerin daveti üzerine
Afrin’e girdiğine dair söylentiler mevcut. Kürtler bunu yalanlıyorlar, ancak
onların, eğer NATO müttefikleri arasında gerçek bir savaştan kaçınılabilirse,
Washington’u Kürt müttefiği ile olan bağını koparmaya zorlamak için önündeki
yolu açık bulan Erdoğan’a ne kadar süreyle direnebileceklerini göreceğiz.
Biz sadece, Moskova’nın,
Esad’a karşı iki NATO üyesi pahasına, Suriye’nin toprak bütünlüğünü güvenceye
alabilen diplomatik becerisini inceleyen dünyanın birçok yerinde bulunan
elçiliklerdeki düşünce ve izlenimleri hayalimizde canlandırabiliyoruz.
Federico PIERACCINI |
01.02.2018
ÇEVİRİ: IŞIK