Cephane taşıyan ABD tırları Barzanistan bölgesinden Kuzey Suriye arasında mekik dokuyor. Bölgeye ciddi bir askeri yığınak yapılıyor. Mevziler tahkim ediliyor. İnşa edilen ABD üslerinde nakliye uçakları, askeri helikopterler ve sivil-askeri personel hummalı bir çalışma içinde. “Bölge halklarının özgürlüğü” yalanlarıyla coğrafyamız yabancı ve düşman bir kuvvete peşkeş çekiliyor. Müstevli bir işgalci kuvvete yardım ve yataklık aleni yapılıyor. ABD’nin bölgeyi terk etmemesi için adeta önünde secde ediyorlar. Uzun yıllar için hesaplanan, planlanan resmi bir işgalin ayak sesleri duyuluyor. Yerli işbirlikçilerle tanzim ve tatbik edilen bu işgal senaryosu sadece Suriye’yi tehdit etmiyor.
HAVANDA SU DÖVEN SİYASET
Modern mandacılık zihniyeti liberal demokrasileri koruma ve yayma yalanıyla dayatılıyor. Bu senaryonun hayata geçirilmesi için tüm araçlar mubah kabul ediliyor. Ankara, şer ağacının kökünü kazımadan sadece dallarını budamak, dikenlerini kesmekle yol alınamayacağını telakki edemiyor. Kendisini katletmeye kararlı cellattan şefkat, merhamet ve anlayış bekliyor. Eski dostlukların ve ittifakların hatırına yatırım yapıyor. Havanda su dövüyor. Bütün araçların devreye sokulduğu top yekûn ve çirkef bir savaşın devreye sokulduğunu okuyamıyor. Kindar, dini-dar ve kripto yandaş medya halen “Esed” kâbusları görüyor.
Türkiye’nin kucağında oturan ama sakalını yolan Suriye muhalefetinin telkinleriyle hareket ediyor. Halen Suriye’nin bütünlüğü, selameti ve mevcut tehditleri bertaraf edebilecek yegâne kuvvet olan Şam ile yeni bir sayfa açmıyor. Lakayt, umursamaz ve küskün tavırlar sergiliyor. “Kendi vurdu kendi ağladı benden önce kadıya koştu beni şikâyet etti” kıssadan hisse hem suçlu hem güçlü pozisyonunda. Kompleksli ve kaprisli davranıyor. Şam’a duyulan kör nefretin Türkiye’ye büyük bir bedele mal olduğunu duyumsamıyor.
APO DEVLETİNİN NÜVELERİ
En nihayet Suriye’nin Kuzeyi'ne kurulması arzulanan Apo devletinin nüveleri atılıyor. Başkan Apo’nun lider mekâna asılan fotoğrafı Türkçe dâhil birkaç dilde yazılan sloganlar ABD silahı gölgesinde Türkiye ve Suriye’ye meydan okunuyor. Kuzey Suriye Federal Sistemi İçin Kurucu Meclis adıyla PYD emri vaki yapıyor. YPG’nin kontrolündeki bölgeleri yönetecek anayasa ve seçim kanunu empoze ediyor. Barzanistan’dan sonra Kuzey Suriye’de federalizm yalanıyla koparılıyor.
Yine aynı tiyatro sahnelenecek; “ Tanımıyoruz, görelim bakalım, kıyamet günü değil havuzda fırtına koparmaya hacet yok, takdiri ilahi, Kürt halkının bağımsızlık kararına saygı, elhamdülillah denize giden oksijen boruları kapalı bize mahkûmlar” sözleri her gün ekranları karartan aydınlar tarafından kırık plak misali tekrarlanacak. ABD bize dost kazığı atma, hududumuz boyunca bölücülük tohumları ekme feryatları yükselecek.
FABRİKASYON YALANLAR
Ankara’nın omuzlarındaki tarihi sorumluluğu hissetmeyecek. Suriye’nin yaşadığı bu hazin tablonun üstadı olduğunu hatırlamak istemeyecek. Birçok ve hatta her konuda aldatılan Ankara, bir tek Suriye konusunda aldatılmış olmayacak. Boş gurur tavan yapacak. Peki, bu gelişmeler yaşanırken Şam sahasında zuhur eden tepkilere bakalım. Önce piyasaya BAAS Partisi Genel Sekreteri Hilal El-Hilal’e ait olduğu iddia edilen bir ses kaseti düştü.
Genel Sekreterin telefonda konuştuğu iddia edilen kişiye Suriye devletinin Federalizmi kabul ettiğini ve siyasi sürecin bu formata uygun Sünni-Alevi-Kürt gibi kantonlara bölüneceğini söylüyormuş. Seçim bölgelerinin tanzimi için yeni bir anayasanın tüm taraflarca kabul edildiğini anlatıyormuş. BAAS Partisi bu açıklamaların bir fabrikasyondan ibaret ve külliyen yalan olduğunu resmi bir beyanatla duyurdu. Bu kasetin ABD-İsrail gölgesinde PKK-PYD’nin organize ettiği Kuzey Suriye Federal Sistem İçin Kurucu Meclis toplantısından birkaç gün önce tedavüle sokulması manidar ve arkasındaki eli ele veriyor.
ŞAM ASLA KABUL ETMEYECEK
Suriye hükümetinin bu toplantıya ve yapılan açıklamalara resmi tavrını ilan etti; “Suriye hükümeti böyle bir meclisi ve kararlarını tanımamaktadır ve asla tanımayacaktır Bu faaliyetler kanun dışıdır ve Suriye Anayasası'na aykırıdır. Anayasal yetkisi olan Suriye Hükümeti dışında hiç kimsenin yasa çıkarma hakkı yoktur. Bu yönetmeler tek taraflıdır, PYD ve silahlı örgütü tarafından silah zoruyla Kürt vatandaşlarımız dahil o bölgede yaşayan halkımıza dayatılmaktadır. Suriye krizinin sona ermesiyle bunlar da sona erecektir. Suriye Hükümeti ve resmi ordusunun asli görevi Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve tek devlet yapısını korumak, ülkemizi tehdit eden terörü ortadan kaldırmak olacaktır.”
Sahi her maydanozdan haberdar Ahmed Bin Davud, PYD-YPG-PKK’nın bir gün gelecek Apo’nun fotoğrafı önünde Ankara, Şam, Bağdat ve Tahran’a meydan okuyacağını da biliyor muydu? Hem de hududun öte yakasında yer alan bir mekândan olacağını da biliyor muydu? Kibir abidesi hoca bildiğini iddia etmişti. Nereden mi biliyoruz? “Ortadoğu’da bizden habersiz kuş uçmaz, yaprak kıpırdamaz” sözünün sahibi de ondan.
Mehmet YUVA
Aydınlık/02.08.2017