Aşağıdaki
hususlar, niçin PYD/YPG’nin federal otonomi talep etmesinin ve Suriye toprağını
ilhak etmeye teşebbüs etmesinin hukuk dışı, demokratik olmayan bir tavır
olduğunu ve kırıma yol açabileceğini ortaya koyan birkaç basit nedendir:
1. Kürtler, PYD/YPG’nin ilhak etmeye kalkıştığı bölgede çoğunluğu
oluşturmamaktadır.
Kürt Milliyetçi Partisi
(PYD) ve onun askeri kanadı YPG’nin federal bir Kürt devleti ilan ettiği Haseke
bölgesinde bir Kürt çoğunluğu yoktur. Haseke Valiliği, Süryani Hıristiyanların,
Ermenilerin, Türkmenlerin, Kürtlerin ve Bedevi Arapların bir mozayiğidir.
Haseke’nin 1,5 milyon olan nüfusunun, sadece % 40’ı etnik olarak Kürttür. Hatta,
Haseke Valiliği’nin merkez ilçe gibi kısımlarında Kürtler % 15’den daha azdır! Bölgedeki diğer büyük azınlıklar olan Araplar
ve Süryani Hristiyanlar çoğunluğu oluştururlar. Çok çeşitli etnik grupların
olduğu küçük bir alanın belirli bir etnik azınlığa ait olduğunu iddia etmek,
bir baskı yöntemidir.
Haseke’deki Kürt
topluluğu’nun sayısı, Türkiye’den gayri yasal yollarla göç eden Kürtlerle ciddi
ölçüde artış göstermiştir. Suriye’ye olan Kürt göçü 1920’lerde başlamış ve
Türkiye’ye karşı çok sayıda başarısız
Kürt ayaklanmasından sonra dalgalar halinde olmuştur. Yüzyıl boyunca da devam
etmiştir. 2011 yılında Suriye’deki Kürtlerin sayısı 1.6-2.3 milyona ulaşmıştır.
Ancak bunların 420 bini, bugünkü karışıklık nedeniyle, Suriye’yi terk ederek
Irak ve Türkiye’ye gitmişlerdir. Suriye’li Kürtlerin bir kısmı, yüzyıllardır,
Humus ve Şam şehirlerinde yaşamakta ve Suriye toplumu içinde bir hayli asimile
olmuş durumdadır. Oysa, çoğunlukla kuzey Suriye’de yerleşik olan ve 1945
yılından önce Suriye’de ikamet ettiklerini kanıtlayamayan yasa dışı Kürt
göçmenler, Suriye’li vatandaşların haklarına sahip olamayınca, baskıdan
yakınmışlardır. Suriye yasaları, sadece, baba tarafından soyu Suriye’ye dayanan
ve Suriye’de doğmuş olanlara Suriye vatandaşı olma hakkını vermektedir.
Suriye’de ne kadar zamandır oturuyor olursa olsun, ister Somali’li, ister
Irak’lı ya da Filistin’li, hiçbir göçmene Suriye vatandaşlığı verilmemektedir.
Buna rağmen, 2011 yılında, Suriye Başkanı 150 bin Kürt’e Suriye vatandaşlığı
vermiştir. Bu bile YPG’yi, mantığa uygun olarak Suriye vatandaşlığına kabul
edilmeyen, yasa dışı yollardan Suriye’ye girmiş olan Kürt göçmenleri, Suriye
topraklarını ilhak etmek amacıyla kullanmaktan alıkoymamıştır. Federalizmi
destekleyen bunlar, küçük bir azınlığın isteğini (ki bu, Suriye’den köken
almamaktadır) tüm Haseke halkına ve Suriye’nin tamamına dayatmaktadır.
2. Federalizmi, Suriyelilerin çoğunluğuna dayatmak demokratik
değildir.
PYD, diğer Suriye’li
gruplara, tek taraflı Federalizm ilanından önce danışmak zahmetinde bulunmadı.
PYD’nin şu anda otonom bir Kürt devleti talebinde bulunduğu Haseke’de ikamet
eden diğer etnisiteler, Federalizmi açık bir şekilde reddetmektedir.
Haseke’deki Suriye’li ve Arap aşiretleri ve Süryani Demokratik Örgütü (ADO)
PYD’nin federalizm deklarasyonunu reddetti. Cenevre’de, hem Suriye hükümeti,
hem de muhalefet PYD’nin federalizm deklarasyonunu reddetti. Ayrıca, PYD Suriye’deki Kürtlerin tümünü temsil
etmemektedir. Suriye ulusal koalisyonunun Kürt grubu, PYD’nin federalizm
deklarasyonunu kınadı. Suriye Kürtleri’nin çoğu Haseke’de yaşamamaktadır ve
birçoğu buranın dışında çalışmaktadır. Binlerce Kürt ISIS’a katılmıştır ve
“Kürt” değil bir “İslam Devleti” için savaşmaktadır.
Federalizm’in tek taraflı
ilanı, federalizm ancak bir anayasa değişikliği ve Referandum ile mümkün
olabileceğinden, yasal değildir. Federalizmin, %90-93’ü Kürt olmayan Suriye
halkının çoğunluğu tarafından fazla destek bulması olası değildir. Bunu bilen
PYD, Haseke’de oturanların, tüm ülkede düzenlenecek yaklaşan Parlamento seçimlerinde oy kullanmalarını yasaklamıştır.
Bu durum, Haseke halkı’nın iradesinin daha şimdiden PYD tarafından ezildiğini
göstermektedir. Suriye toplumunun pek çok bölümü tarafından reddedilen
federalizmi tartışmaya devam etmek demokratik değildir. Ve bizler ironik
olarak, ABD’nin Suriye’deki rejimi değiştirme macerasının, Ortadoğu’ya demokrasi
getirmek amacıyla olduğunu konuşuyoruz!
3. Federalizm, Süryani Hıristiyan ve diğer azınlıklar için etnik
temizlik riski oluşturabilir.
Kürt topluluğu PYD’nin
ilhak etmeye çalıştığı alanda çoğunluğu oluşturmadığından, geçtiğimiz birkaç
yılda, PYD/YPG’nin, demografik bir değişim gerçekleştirmek amacıyla Kürt
olmayan azınlıklar üzerinde etnik bir temizlik yürüttüğü açıklığa kavuşmuştur.
Kürtlerin bölgedeki etnomerkezci iddialarına esas tehdidi, diğer büyük
azınlıklar, Araplar ve Süryani Hıristiyanlar oluşturmaktadır.
PYD lideri Salih Müslim,
şimdi Rojava olarak adlandırdığı yerde yaşayan Suriye’li Araplara karşı, etnik
bir temizlik kampanyası yürütme niyetini açıkça ilan etti. Serek TV ile yaptığı
mülakatta, Müslim, “Kürt bölgesine getirilmiş olan bu Araplar bir gün bölgeden
çıkarılacaklardır” dedi. Bu ifadeyi kullandığı mülakattan iki yıl sonra, YPG,
Haseke çevresindeki köyleri demografik değişimi sağlayabilmek amacıyla yakmaya
başladı. Şimdiye kadar 10 bin Arap köylüsünün Haseke’den temizlendiği biliniyor.
Kürt yayılmacılar, ayrık topluluğu Haseke ve Rakka merkezine bağlamaya
çalıştığından, Tel Abyad çevresindeki köyler bundan en fazla acı çekti: Aralık
ayında, Resulayn şehri yakınındaki Tel Tiab’ı terk eden Muhammed Salih, “ YPG,
köyümüzü yaktı ve evlerimizi talan etti” diyor.
YPG, Süryani Hıristiyan
azınlık aleyhine bir yıldırma, cinayet, mal ve mülke el koyma kampanyası da
başlattı. YPG ve PYD, bir IŞİD saldırısından sonra köylerinden kaçan bu
insanların malını mülküne el koyma ve talan etmeyi, bu Süryani köylerine
Kürtleri yerleştirmek umuduyla, resmi bir politika haline getirdi. Haseke’nin
Habur bölgesinde oturan Süryaniler, köylerini IŞİD saldırılarına karşı
savunabilmek amacıyla, “Habur Savunma Muhafızları” adıyla bir milis gücü
oluşturdular. “Habur Savunma Muhafızları” konsey liderleri, IŞİD saldırısından
sonra boşaltılan Süryani köylerini yağmalayan Kürt YPG milis güçlerinin bu
eylemini protesto ettiler. Akabinde, YPG “Habur Savunma Muhafızları” lideri
David Jindo’yu öldürdü ve Elyas Nasser’i öldürme girişiminde bulundu. YPG,
önce, süikastten IŞİD’i sorumlu tuttu; ancak, süikastten sağ kurtulan Elyas
Nasser, hastanedeki yatağından olaya YPG’nin katılımını ifşa edebildi. Çünkü
YPG bu süikastlerle, “Habur Savunma Muhafızları”nı, silahlarını bırakmaya ve
YPG’nin himayesini kabul etmeye zorlamak istiyordu. Sonradan, Habur’da oturan
Süryanilerin çoğu Kamışlı Şehri’nin Suriye Ordusu’nun kontrolünde olan
bölgelerine kaçarak köylerine dönememişlerdir.
Kamışlı’daki Süryani
Hıristiyan topluluğu da YPG Kürt milislerinin tacizine uğramıştır. YPG, bir
Süryani kontrol noktasına saldırıda bulunarak, Süryani milis Sootoro’yu
öldürmüş ve diğer üç milisin yaralanmasına neden olmuştur. Bu kontrol noktası,
20 Aralık 2016’da, 3 Süryani restoranın bombalandığı ve 14 Süryani sivilin
öldüğü bir saldırıdan sonra kurulmuştu. Süryaniler, Süryani liderleri öldürmek
ve Süryanilerin gelecekte Kamışlı üzerinde herhangi bir iddiada bulunmalarını
önlemek amacıyla, bu bombalama eylemlerinin arkasında YPG’nin olduğundan
şüphelenmektedirler.
Özellikle, diğer etnik
grupların onların federalizm planlarıyla hemfikir olmaması nedeniyle Kürt
yayılmacılarının desteklediği ve her geçen gün daha fazla yayılmakta olan etnik
temizlik kampanyalarının işaretlerini görmezden gelmek budalalık olurdu.
Türkler ve Kürtler tarafından yürütülen Süryani soykırımının üzerinden sadece
90 yıl geçti. Tarihin tekerrürüne izin vermemek gerekir. Süryaniler, o tarihten
bu yana, Suriye Devleti’nde güven ve istikrar içinde yaşamaktan hoşnutlar.
Süryanileri federalizmi kabul etmeye
zorlamak, onların güvenliğini sağlamayacaktır. Irak’ta federal bir Kürt
devletinin kurulması, Süryani köylerini, Kürt silahlı gruplarının her biri
tarafından yapılan saldırılardan korumamıştır. Haseke’deki Süryani ve Araplara
karşı uygulanan etnik temizlik hareketi şimdiden başlamıştır ve giderek
tırmanmaktadır.
4. Haseke’nin kaynakları tüm Suriyeliler arasında paylaşılmaktadır.
Kürtler, Suriye’nin toplam
nüfusunun sadece % 7-10’unu oluştururken, PYD Suriye topraklarının % 20’sini
talep etmektedir. Dahası, YPG’nin ilhak etmek istediği Haseke bölgesinde sadece
1,5 milyon kişi vardır. Suriye’nin tarım ve petrol varlığının çoğu Haseke’de
bulunmaktadır ve Suriye’nin 23 milyon nüfusu tarafından paylaşılmaktadır.
Haseke Eyaleti, Suriye’deki buğdayın % 34’ünü ve petrolün çoğunu üretmektedir. Suriye
halkı bundan mahrum iken, petrol pompa istasyonları, şimdi, IŞİD ve YPG
Kürtleri tarafından savaşlarını finanse etmek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.
Suriye’nin açlık çeken
halkıyla ilgili çok sayıda başlık varken, Suriye’nin nasıl federalize
edileceğini konuşmak, bu açlığı gelecek kuşaklar için “yasal” olarak “yerleşik”
hale getirebilir. Buna karşılık, Federalizm destekçileri, 23 milyon tarafından
paylaşılan kaynakların 1,5 milyon kişiye verilmesinin nasıl barışa yol
açacağından söz etmelidirler.
5. Suriye’de bir Kürt Bölgesi Küresel Güvenliğe bir Tehdit
oluşturacaktır.
Suriye halkının çoğunluğu
ve Suriye yönetimi Kürtlerin ilhak iddialarının karşısında olduğuna göre,
PYD’nin yasal yöntemlerle federalizme erişmesi mümkün olamayacaktır. PYD ve
YPG’nin federalizmi elde edebileceği tek yol, ancak, kaba kuvvet kullanmaktır.
Bu kaba kuvvet, ABD hava kuvvetleri ve uluslararası yasalara aykırı olarak özel
kuvvetlerin istilası ile desteklenebilir. Zaten PYD’nin başı Salih İslam daha
önce, eğer Rakka’yı IŞİD’den geri almaya teşebbüs ederlerse Suriye birliklerine
saldıracakları tehdidinde bulunmuştu. Suriye’de kurulacak bir Kürt devleti,
Irak Kürdistan’ında olduğu gibi, bölgede ABD hegemonyasını sağlamlaştırır.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KGR) gibi, YPG’de şimdiden Suriye topraklarında
bir ABD üssü kurulması için gayret etmektedir. Uzun süredir Suriye’nin bir
müttefiği olan Rusya, sonuç olarak, daha çok izole olacaktır. Bu durum da,
dünyadaki güç dengesinin, bir kez daha tek tarafa eğilmesine neden olacaktır.
Tüm Suriye’ye komşu
ülkeler de, Suriye’de etnik merkezli bir Kürt devleti kurulmasına karşıdır. YPG,
Türkiye’de faaliyet gösteren ve Birleşmiş Milletler tarafından terörist bir
organizasyon olarak tanımlanan PKK ile bağlantılıdır. Türkiye, YPG’nin
federalizm taleplerinin PKK’yı güçlendireceğini görecektir. Sonuç olarak,
Türkiye’nin Suriye’ye girmesi en azından bölgesel bir savaşa neden olabilir. Bu
bölgesel savaş, İran, Suriye, Hizbullah ve İsrail’i içine alabilir.
İsrail, Şii İran’a rakip
Sünni-İranien bir Kürdistan’ın kurulmasını istiyor. Böyle bir Sünni devletin,
İran’ın Suriye’ye girişini durduracağını ve aynı zamanda İsrail’in yayılmasına
karşı Lübnan’ın direncini kıracağını umuyor. Bu, tüm ana hatlarıyla, 1982’de
yayınlanan İsrail’in Yinon Plan’ında mevcuttur. İsrail, bölgede, ABD etki ve
hegemonyasının bir uzantısıdır. İsrail lobisi ABD politikaları üzerinde çok
etkilidir. İsrail’in bölgede güçlenmesi, ABD’nin bölge üzerindeki etkisini
güçlendirecek, Rusya’nın etkisini tekrar daraltacak ve nükleer gücü bir köşeye
atacaktır. Batı’nın Kürt yayılmacılığını desteklemesinin nedeni konusunda anlam
karmaşası yaşayan gazeteciler, bu noktayı göz önüne almalıdırlar.
Son olarak, Suriye’de ortaya
çıkan bir Kürt bölgesi son derece etnikkökenci şovenizme dayanır. Tam olarak İspanyol,
beyaz ya da siyah etnik kökenlere göre ayrıştırılmış bir “Birleşik Devletler”
devleti önermek acayip olurdu ve ırkçılık gözüyle bakılırdı. Oysa, etnik
kökenlerin “bölmek” ve “fethetmek” amacıyla kullanılması, emperyalizmin en eski
ve en utanmazca tavrıdır. Suriye, sadece tek bir azınlık için değil, bütün Suriyeliler için ayakta kalmalıdır. Buna
karşı çıkan sesler caydırılmalıdır. Suriye Anayasası, etnik kökene ve dine
dayanan partilere karşı koymaya devam etmelidir. Suriye Anayasası’nda bir
değişiklik olacaksa, “Arap” kelimesi “Suriye Arap Cumhuriyeti” isminden
çıkarılmalıdır. Suriyelilerin çok büyük bir çoğunluğunun “Arap” dilini
konuşuyor olmasına rağmen, tarihsel olarak “Arap” kökenli değildirler. Suriye
bayrağı altında, Suriye topluluğunun bütün kesimlerine eşit olarak
davranılmalıdır.
By Maram Susli
Global Research, April 07,
2016
ÇEVİRİ: IŞIK
The original source of this article is Global Independent Analytics
Copyright © Maram Susli, Global Independent Analytics, 2016