"Selam
olsun bu uyanış, canlanış ve diriliş günü olan Newrozu en geniş katılım ve
ittifakla kutlayan Ortadoğu ve Orta Asya Halklarına...
Selam olsun
yeni bir dönemin miladı ve gün ışığı olan Newrozu büyük bir coşkuyla ve
demokratik bir hoşgörüyle kutlayan kardeş halklara...
Selam olsun
demokratik hakları özgürlük ve eşitliği rehber edinen bu büyük yolun
yolcularına...
Zağros ve
Toros dağ eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine; kutsal Mezopotamya ve
Anadolu topraklarından tarım, köy ve şehir uygarlıklarına “ANA”lık eden
halkların en eskilerinden olan Kürtler sizlere selam olsun...
Binlerce
yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve
dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler için Dicle ile Fırat,
Sakarya ve Meriç'in kardeşidir. Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes'in
dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybek'le hısım-akrabadır.
Bu büyük
medeniyet bu kardeş topluluklar, siyasi baskılarla harici müdahalelerle grupsal
çıkarlarla birbirlerine düşürülmeye çalışılmış hakkı, hukuku, eşitliği ve
özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmeye çalışılmıştır.
Son iki yüz
yıllık fetih savaşları batılı emperyalist müdahaleler baskıcı ve inkarcı
anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi, Kürdi toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara
suni problemlere gark etmeye çalışmıştır.
Sömürü
rejimleri, baskıcı ve inkarcı anlayışlar artık miadını doldurmuştur.
Ortadoğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor.
Birbirlerine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara ve çatışmalara dur diyor.
Newroz
ateşiyle yüreği tutuşan, meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar
artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.
İçinde
doğduğumuz çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla
başlayan bu mücadele her türlü dayatmaya karşı bir bilinci, bir anlayışı,
bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu.
Bugün
görüyorum ki, bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır.
Bizim
kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim
kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa her türlü
baskı ve ezilmeye karşı olmuştur.
Bugün artık
yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya ve yeni bir geleceğe
uyanıyoruz. Çağrımı bağrına basan gençler, mesajımı yüreğine katan yüce
kadınlar, söylemlerimi baş-göz üstüne diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak
kesilen insanlar;
Bugün yeni bir dönem başlıyor.
Silahlı
direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor.
Siyasi,
sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları,
özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.
Biz, onlarca
yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik. Bu fedakarlıkların, bu
mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Kürtler özbenliğini, aslını ve kimliğini
yeniden kazandı.
'Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun' noktasına geldik. Yok sayan, inkar eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Türküne, Kürdüne, Lazına, Çerkezine bakmadan insandan, bu coğrafyanın bağrından akıyor.
Ben, bu
çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem
başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır
ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.
Yüreğini
bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar
gözeteceğine inanıyorum.
Bu bir son
değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir
mücadeleyi başlatmadır.
Etnik ve tek
uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin
hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.
Kürdistan ve
Anadolu tarihine yaraşır şekilde tüm halkların ve Kültürlerin eşit, özgür ve
demokratik ülkesinin oluşması için herkese büyük sorumluluk düşüyor. Bu
Newroz münasebetiyle en az Kürtler kadar Ermenileri, Türkmenleri, Asurları,
Arapları ve diğer halk topluluklarını da yakılan ateşten kaynaklı özgürlük ve
eşitlik ışıklarını, kendi öz eşitlik ve özgürlük ışıkları olarak görmeye ve
yaşamaya çağırıyorum.
Saygı değer
Türkiye halkı;
Bugün kadim
Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla
yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna
dayanmaktadır.
Gerçek anlamında, bu kardeşlik hukukunda fetih, inkar, red, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır.
Kapitalist
Moderniteye dayalı son yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları; halkı
bağlamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin, tüm tarihi ve de kardeşlik
hukukunu inkar eden çabalarını ifade etmektedir. Günümüzde artık tarihe ve
kardeşlik hukukuna ters düştüğü iyice açığa çıkan bu zulüm cenderesinden
ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin Ortadoğu'nun temel iki stratejik gücü
olarak kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik modernitemizi
inşa etmeye çağırıyorum.
Zaman ihtilafın,
çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma
ve helalleşmenin zamanıdır.
Çanakkale'de
omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler; Kurtuluş Savaşı'nı birlikte
yapmışlar, 1920 meclisini birlikte açmışlardır.
Ortak
geçmişimizin önümüze koyduğu gerçek; ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız
gerektiğidir. TBMM'nin kuruluşundaki ruh, bugün de yeni dönemi
aydınlatmaktadır.
Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini; en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dıştalanan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan Demokratik Modernite Sistemi'nde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum.
Ortadoğu ve Orta Asya kendi öz tarihine uygun, bir çağdaş modernite ve demokratik düzen aramaktadır. Herkesin özgürce ve kardeşçe bir arada yaşayacağı yeni bir model arayışı, ekmek ve su kadar nesnel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu modele yine Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasının, ondaki kültür ve zamanın öncülük etmesi, onu inşa etmesi kaçınılmazdır.
Tıpkı yakın tarihte Misak-i Milli çerçevesinde Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Milli Kurtuluş Savaşı'nın daha güncel, karmaşık ve derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz.
Son doksan yılın tüm hata, eksiklik ve yanlışlıklarına rağmen bir kez daha yanımıza, mağdur edilmiş, büyük felaketlere uğramış halkları, sınıfları ve kültürleri de alarak bir model inşa etmeye çalışıyoruz. Tüm bu kesimleri; eşitlikçi, özgür ve demokratik ifade tarzının örgütlenmesini gerçekleştirmeye çağırıyorum.
Misak-i
Milli'ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak Arap Cumhuriyeti'nde
ağır sorunlar ve çatışmalar içinde yaşamaya mahkum edilen Kürtleri,
Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleşik bir "Milli Dayanışma ve Barış
Konferansı" temelinde kendi gerçeklerini tartışmaya, bilinçlenmeye ve
kararlaşmaya çağırıyorum.
Bu
toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan "BİZ" kavramının
genişliği ve kapsayıcılığı dar, seçkinci iktidar elitleri eliyle
"TEK"e indirgenmiştir. "BİZ" kavramına eski ruhunu ve
pratiğini vermenin zamanıdır.
Bizi bölmek
ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı
birleşeceğiz.
Zamanın
ruhunu okuyamayanlar, tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına
direnenler, uçuruma sürüklenirler.
Bölge
halkları yeni şafakların doğuşuna şahitlik etmektedir. Savaşlardan,
çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halkları artık kökleri
üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ağaya kalkmak istiyor.
Bu Newroz
hepimize yeni bir müjdedir.
Hz. Musa,
Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle
hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor.
Batının
çağdaş uygarlık değerlerini toptan inkar etmiyoruz.
Ondaki
aydınlanmacı, eşit, özgür ve demokratik değerleri alıyor kendi varlık
değerlerimizle, evrensel yaşam forumlarımızla sentezleyerek yaşamlaştırıyoruz.
Yeni
mücadelenin zemini fikir, ideoloji ve demokratik siyasettir, büyük bir
demokratik hamle başlatmaktır.
Selam olsun bu sürece güç verenlere, demokratik-barış çözümünü destekleyenlere!
Selam olsun halkların kardeşliği, eşitliği ve demokratik özgürlüğü için sorumluluk üstlenenlere!
Yaşasın Newroz, yaşasın halkların kardeşliği!"
İmralı Cezaevi 21 Mart
2013
Abdullah Öcalan