Televizyonlarda en çok görünen parti hiç şüphe yok AKP’den sonra HDP’dir. Elbette “iktidar ortağı” olmasının bunda önemli bir payı var.
“Büyük müttefik”in açık ilgisine mazhar olmanın payı da göz ardı edilmemeli. Hatta esas olanın bu ilgi olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.
Bugünlerde kamuoyu araştırma şirketlerinin ve medyada boy gösteren kimi “uzmanların”, ‘HDP şöyle yaparsa barajı geçer’ yollu yorumlarından geçilmiyor.
Bu “uzmanlara” göre Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 9.7 oy alması, bu Parti’nin barajı aşabileceğinin en önemli kanıtıdır.
HDP ise barajı geçecek dördüncü Parti olarak Meclise gireceğini ve AKP’nin, dört Parti’nin barajı geçmesi durumunda 276’yı bulamayacağı için yıkılmasını sağlayacağını söylüyor. Böylece AKP karşıtı seçmenin “ne olursa olsun yeter ki AKP gitsin” şeklinde özetlenebilecek arzusunu oya çevirmek peşinde.
YANILGI
En büyük yanılgı, Demirtaş’ın aldığı yüzde 9.7 oyun HDP’ye verilmiş olduğunu sanmaktır.
Tayyip Erdoğan karşıtı seçmen, CHP ve MHP yönetimleri tarafından Ekmelleddin İhsanoğlu seçeneğine zorlanınca, değişik biçimlerde tepki gösterdi.
Seçmenin bir kesimi kahrederek de olsa gidip Ekmeleddin’e oy verdi.
Yüzde 2’ye yakın seçmen sandık başına gitti ve geçersiz oy kullandı.
Seçmenin yüzde 10’dan fazlası Cumhuriyet tarihinde ilk kez sandığı boykot etti. “Bu seçimde benim adayım yok” dedi.
Yüzde 3 civarında bir seçmen ise gerçekte BDP’li olmadığı halde, Ekmelleddin’in adaylığına tepki olarak Demirtaş’a oy verdi. Bu tercihte, “Tayyip Erdoğan en azından yüksek bir oy oranıyla seçilmesin” düşüncesi de rol oynadı.
Nitekim, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yapılan hemen bütün kamuoyu yoklamalarında HDP’nin oy oranının yüzde 6 – 7’lerde çıkması bu tespiti doğruluyor.
AKP’NİN HESABI
Özellikle AKP yanlısı araştırma şirketlerinin, ‘HDP barajı geçebilir’ mesajını vermeleri anlamlıdır.
Bu propaganda ile HDP, Parti olarak seçime girmeye teşvik edilmektedir.
Amaç, baraja takılması kesin olan HDP’nin bağımsız olarak seçime katılması halinde alması kesin olan 40 kadar milletvekilinin AKP’ye kalmasıdır.
276’yı bulamama korkusu içindeki AKP, baraja takılacak HDP’den kendisine kalacak milletvekilleri ile iktidarını devam ettirme peşindedir.
Onun için “HDP barajı geçecek” propagandasını en hararetli biçimde yapanlar AKP yandaşlarıdır.
PAZARLIK
Bu durumda HDP yetkililerinin, kamuoyu yoklamalarıyla ortaya çıkan gerçek oy oranlarını bilmelerine rağmen, “Biz Parti olarak seçime gireceğiz” demelerini nasıl yorumlamak gerekiyor?
Gerek HDP yetkilileri, gerekse kimi CHP’liler tarafından açıklandığı üzere iki Parti arasında ittifak ederek seçime girme görüşmeleri yapılmaktadır.
Bu durumda HDP’lilerin “Biz Parti olarak seçime gireceğiz” yollu söylemlerinin, yapılmakta olan ittifak pazarlığında ellerini güçlendirmeye yönelik olduğu söylenebilir.
Bu durumda eğer CHP – HDP ittifakı gerçekleşmezse, HDP’nin tekrar bağımsız aday tercihine dönmesi beklenmelidir.
“BÜYÜK MÜTTEFİK”İN İRADESİ
Eğer HDP, baraj altında kalacaklarını bilmelerine rağmen parti olarak seçime girerse, o zaman bilinmelidir ki başka planlar devrededir.
İkide bir halk ayaklanmasından bahsedilmesini, özellikle bazı bölgelerde yandaşların silahlandırıldığı yönünde bilgilerin yoğunlaştığını göz önüne alırsak; PKK’nın, seçime Parti olarak girip baraj altında kaldıktan sonra “Ankara bizi temsil etmiyor, o halde biz de kendi Meclisimizi kurarız” diyerek ayaklanmaya yönelmesi şeklinde bir planın devrede olduğunu söyleyebiliriz.
PKK böylesi bir kararı kendi iradesiyle alamaz. Çünkü ayaklanmaya tevessül edilmesi halinde sonucun ne olacağını kestirmek zor değildir.
Hele hele 1990’larda Türk Ordusu ile boy ölçüşmeye kalkmanın sonucunu yaşayarak öğrenen PKK’nın bu sonucu bilmemesi düşünülemez.
Gene PKK, genel olarak Kürt yurttaşlarda, özel olarak da kendi taraftarları içinde; barış arzusunun ne kadar güçlü olduğunu 6 – 7 Ekim 2014 olaylarında deneyerek gördü.
Buna rağmen ayaklanma gibisinden bir yola girilirse, bu ancak “Büyük Müttefik”in iradesinin devrede olduğunu gösterir.
İşte bütün bu gerçekler, basın ve yayın organlarında çeşitli çevreler tarafından seslendirilen “HDP barajı geçiyor” propagandasının gerçek sahibinin kim olduğunu ortaya koyuyor.
Mehmet Bedri GÜLTEKİN / 08.03.2015- AYDINLIK