24 Mart 2015 Salı

HDP’yi kim baraj altında bırakacak?..

 
Siyaset seçime odaklanmış ya, tartışılan konulardan biri de HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği... Sahi, ilk kez parti olarak seçime girecek olan Kürt siyaseti, “yüzde 10 barajı”nı aşabilir mi?..
 
Bu sorunun yanıtını vermeden önce, Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş’ın, Metropoll Araştırma’nın başındaki Prof. Özer Sencer’in iddialarına yer verdiği yazısına dikkat çekmekte yarar var... Sencer, Milliyet yazarına demiş ki;
 
“HDP oylarının yüzde 7- 7.5’i Kürtlerden. Ama barajı geçmesi için asıl genişleme alanı Türklerden olacak. HDP’nin barajı aşmasını engellemek için önümüzdeki süreçte provokasyonlar olabileceği endişesini taşıyorum. Örneğin HDP’yi baraj altı bırakmak için askere, polise ya da bayrak gibi sembollere karşı saldırılar.”
 
İşte burada durmak lazım... HDP’nin baraj sıkıntısı “provokasyon” iddiasından kaynaklanmıyor ki!.. Neden mi?..
 
Geçen yıl, topluma büyük şok yaşatan 6-7 Ekim olaylarını sakın unutmayınız... Hani IŞİD’in Kobani’yi işgal etmesi gerekçe gösterilerek, Hizbullahçılara yönelik vahim saldırılar var ya, işten akıllardan hiç gitmiyor...
 
20’den fazla yurttaşın katledildiği bu saldırılarda, bazı cinayetlerin yöntemleri IŞİD’in katliamlarını aratmıyordu;
 
Kurban Bayramı’nda et dağıtan, aralarında 16 yaşındaki Yasin Börü’nün de bulunduğu Hizbullah yanlısı dört çocuk, PKK yandaşlarınca sokak ortasında linç edilmişti!..
 
Kimileri kurşunlanmış, boğazları kesilmiş, damdan atılmış, yakılmış ve bunlar da yetmemiş gibi, üzerlerinden otomobille geçilmişti!..
 
KENDİ AYAĞINA KURŞUN!..

HDP-PKK çizgisinin “açılım” uğruna ısrarla “barış” naraları attığı bir dönemde, kimi PKK yanlılarının IŞİD benzeri katliamlara girişmesi, bırakın Batı’da HDP’ye sempati duymaya başlayanları, bizzat Güneydoğu’daki Kürtleri bile ürkütmüştü...
 
ORC araştırma firmasının üç gün önce yayımlanan son altı aya ilişkin oy oranlarına baktığınızda da, özellikle Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasındaki ılımlı tavrı nedeniyle yükselen HDP oylarının, 6-7 Ekim katliamının ardından tepetaklak olduğunu da görürsünüz...
 
Hele Hizbullah’ın partisi Hüda-Par’ın, bu katliama “Demirtaş’ın kışkırtıcı sözleri”nin yol açtığını iddia etmesi var ki, muhafazakar taban ile Batı kentlerindeki seçmenler HDP’ye mesafeli durmaya başladılar...
 
HDP’yi baraj engeline sürükleyen yalnızca bu katliam değil... HDP, “Türkiyelileşme” iddiasındayken, PKK tabanının Güneydoğu’da yol kesme, baskın düzenleme, asker ve polislerin Hizbullah yöntemiyle arkadan vurularak öldürülmesi eylemleri nedeniyle de kitleleri kendinden uzaklaştırdı...
 
Ve tabii ki 6-7 Ekim olayları öncesi ve sonrasında Güneydoğu ve büyük kentlerde, PKK’lıların Atatürk büstleri ve heykellerine saldırmaları, kırmaları ve yakarak yerlerde sürüklemeleri de HDP’ye “barış” uğruna sempati duymaya başlayan duyarlı kitleleri Kürt siyasetine cephe almaya zorladı...
 
Bunların yanı sıra, Cemil Bayık ve Duran Kalkan gibi PKK yöneticilerinin “askeri güçlerimiz yeniden sınırdan içeri girdi” diyerek, sürekli eylem tehdidinde bulunmaları da kitleleri kaygılandırdı, HDP için olumsuzluk yarattı...
 
Velhasıl HDP, “Türkiyelileşme” projesi sırasında “açılım-barış” ikileminde büyümeyi hedeflerken, kendi tabanının öfkeli eylemleri ve cinayete varan saldırıları nedeniyle haziran seçimlerinde büyük sıkıntı yaşayacak...
 
Siyasette baraj uygulamasına karşıyım ama kimse, kendi ayağına kurşun sıkan Kürt siyasetinin şu aşamada barajı geçebileceğini beklemesin...
 
Mehmet FARAÇ / AYDINLIK / 11.03.2015