21 Haziran 2017 Çarşamba

Suudi Hanedanlığının Sonunu Gören Kızılprens

En güzel çiçekler bataklıkta yaşarmış. Talal Bin Abdülaziz El- Suud, Suudi bataklığın nadide çiçeklerinden. “Kızıl Prens” olarak bilinir. 86 yaşında ve gayet dinç. Suudi hanedanlığın kurucusu Abdülaziz El-Suud’un oğlu. Babasından sonra tahta geçen tüm Krallar ile şimdiki Suudi Kralı Selman’ın kardeşi. Hanedanlığın Kızıl Prensi Talal, İsrail, ABD ve İngiltere’den hiç haz almadı onlarda kendisinden. Bundan mütevellit Kral tahtına oturamadı.

Dünyanın sayılı zenginleri arasında yer alan 62 yaşındaki Prens Velid Bin Talal’ın babasıdır. 8’i erkek 6’sı kız çocuğu babasıdır. Talal’ın oğlu Velid’in ilk eşinden doğma “Küçük Barbi” olarak bilinen 44 yaşındaki Prenses Sara’nın dedesidir. Aykırı giyim tarzı ve yaşam üslubu ile magazin dünyasının yakinen ilgilendiği 33 yaşındaki Emire El-Tavil’in (Uzun Emire) kayınpederidir. Talal Oğlu Velid, News Corp. Citigroup, Apple ve Twitter şirketlerinde büyük hisse malikidir. Four Season, Fairmont ve Raffles otellerinin sahibidir. Net serveti hakkında sadece takribi bir tahmin yürütülebilir.

SURİYE'YE YARDIM EDEN PRENS

Suriye’nin başkenti Dımaşk’a (Şam) inşa edilen görkemli Four Season oteli Talal Oğlu Velid’in şahsi emri ile kuruldu. Ayrıca az ve orta gelirli aileler için devasa sosyal konutlar projesini finanse etti. Suriye’ye yapılan yatırım ve yardımın arka perdesinde ilginç bir hikaye var. 11 Eylül 2001’de New York’ta İkiz Kuleleri vuran terör eyleminin ardından ABD ve Dünya kamuoyunda Suudi Arabistan’a karşı ciddi bir anti-pati oluştu. Terör eylemine katılanların ezici çoğunluğu Suudi Arabistan vatandaşıydı.

Talal oğlu Velid New York’a giderek kentin Belediye Başkanı Rudy Giuliani ve New York Senatörü Hillary Clinton ile bir araya geldi. Hani şu Zarrab’ın yargıcından “ikiyüzlü” suçlamasına maruz kalan Giuliani. Başkan Turp’a (Trump) danışmanlık yapan, ABD-Türkiye arasında Zarrab ve Halk Bankası Müdür yardımcısı Atilla için mekik dokuyan Gulyabani. Terör eylemi kurbanlarının ailelerine medya önünde başsağlığı dilemek ve 10 milyon dolar bağışta bulunmak istedi. Belediye Başkanı Giuliani “İkiz Kuleler Kurbanları Vakfı” adına bağışı kabul etti.

NEW YORK'TA FİLİSTİN'İ SAVUNDU

Kameraların önünde Talal oğlu Velid, “bu hain terör eylemini kınıyorum. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet geride bıraktıkları sevdiklerine sabır ve metanet diliyorum. Vuku bulan bu elim terör hadisesi ABD’nin Orta-Doğu’da uyguladığı politikalarının bir neticesidir. ABD’nin politikalarını gözden geçirmesi ve hatalarından ders almasını diliyorum. ABD bölgemizdeki olaylara ama özellikle Filistin meselesine adil yaklaşmalıdır. İsrail BM kararlarını hiçe saymakta ve Filistin halkına karşı katliamlarına devam etmektedir. İsrail’in bu cinayetleri vuku bulurken dünya üç maymunu oynamaktadır” der.

Bunun üzerine Siyonist Hillary Clinton ve Rudy Giuliani, “Bu açıklamaları ret ediyoruz. Liberal demokratik değerler ile yönetilen ABD ve İsrail ile teröre destek veren ülkeler arasındaki farkı idrak edemeyen bu açıklamalar sadece yanlış değil aynı zamanda terör sorununun bir parçasıdır ” açıklamasında bulunurlar . Verdiği çek vakıf tarafından kabul edilmediği bildirilir ve para iade edilir. Buna mukabil Talal oğlu Velid, “o vakit bu para ve daha fazlası bu iki mahlukun en çok nefret ettiği Suriye’ye yatırım olarak harcansın” emrini verir.

İşte bu Velid’in babası Talal siyaset bilimci, şair, yazar ve etkili bir hatip. Bir Suriye aşığı. Esad ve Suriye ordusuna gizlice para aktardığı suçlamalarına maruz kaldı. Mezhepçiliği İslam’ın içine sokulmuş en tehlikeli virüs olarak telakki eder. Şimdiki Suudi Kral Selman ve babası tarafından tahta aday gösterilen Veliaht Muhammed, Talal ve oğlu Velid’ten haz almazlar. Yıldızları ve dünyaları barışık değil. Riyad’ta Velid’in babası Talal’ı dinleme fırsatı bulmuştum. Dünya devletleri ve politikalarını yorumlayan tahlilleri olağanüstü entelektüel potansiyelini ortaya koymuştu.

RİYAD BAŞARILI OLAMAYACAK

Dostlarım dün “Katar Krizini” analiz eden konuşmasını ilettiler. Sözü Suudi hanedanlığın kurucusu ve ilk Kralı Abdülaziz El-Suud’un oğlu 86 yaşındaki delikanlı Kızıl Prens’e bırakalım;

“ Suudi ve İran arasındaki krizin kesin bir mağlubu olacak o da Suudi Arabistan. Ne yaparsa yapsın bu krizi tırmandıran Suudi yönetimi başarılı olamayacaktır. Öncelikle Suudi yönetimi aynı anda ve henüz netice alamadan Suriye-Irak Cephesi, Yemen Cephesi ve en nihayet İran ve tüm Şiilere karşı Cephe açarak kendi felaketinin sonunu başlatmıştır. Kaybetmekte olduğu Irak, Suriye ve Yemen’de kazanmak için Suudi yönetim, İran ve tüm Şiilere karşı krizi tırmandırma ve olası bir savaşı son şans olarak görüyor. Bu sayede radikal Sünniler ile kararsız Sünnileri harekete geçireceğini umuyor. İranlı hacılara yönelik saldırılar ve hayatı boyunca hiçbir şiddet eylemine katılmamış Sünni ve Şii Suudilerin saygı duyduğu Suudili Şii Şeyh Numeyr’in idam edilmesi bu plan için yapıldı.

Suudi yönetimi Irak ve Suriye’ye askeri olarak müdahale edemez. İstese de böyle bir askeri güce sahip değil. Suudi askeri gücü Yemen’de tüketiliyor. Irak ve Suriye için yüzlerce milyar dolar harcayarak maddi olarak çöktü. Elinde kalan tek alternatif Şii düşmanlığı projesi. Şiileri provoke etmek için tüm imkânlarını seferber etti. Ancak Sünni dünyaya kendisinin Şiiler tarafından tehdit edildiği ve hedef alındığını propaganda etti. Bu çalışma ile kararsız ahmak Sünniler hedef kitle seçildi. Kararsız Sünnilerin kazanılması için yoğun bir propaganda yapıldı. Kutsal mekânların ama özellikle Mekke ve Medine’nin Şiiler ve İran tarafından hedef alındığı, tahrip edileceği ve yerinden sökülüp taşınacağı tedavüle sokuldu.

Suudi yönetimi kararsız Sünnileri kazanır ve büyük çoğunluğu Şiilere karşı aynı çatı altında toplayabilirse benzer senaryo Şiilerden sonra Suudi din anlayışı ile uyum içinde olmayan tüm İslam mezheplerine karşı tavzif ve istihdam edilecek. Rusya, Hindistan ve Çin’e karşı Suudi yönetimi kontrolündeki Sünniler harekete geçirilecek. Budistler ile Müslümanlar arasındaki çatışmalar derinleştirilecek. Uygur ve diğer Türki kökenli Sünni hareketler daha çok desteklenip teşvik edilecek. Bu projelerde yer alanlar son merhalede sadece Batı'ya hizmet ediyor olacak.

Batı, Suudi yönetimi üzerinden Sünnileri bu savaşa provoke ederken aynı mahfil, Lübnan Hizbullah Partisi lideri Hasan Nasrallah’ın ifade ettiği gibi, en zengin petrol havzalarının olduğu ve Suudili Şiilerin yoğun yaşadığı bölgelerde Şii devletin kurulabileceğini telkin ediyor. Ancak Şiiler bu teklifi ret ediyor. Amma ve lakin bu teklife sıcak bakan Şiilerde olacaktır ve bunların üzerinden Suudi sahasındaki Sünni-Şii çatışması derinleştirilecektir.

Doğu bölgesinde Batı ajanlarının kontrolünde silahlı eylemler patlak verebilir. Katar’da bölgenin en büyük askeri üssüne sahip ABD oraya yakın Doğu Arabistan’a müdahale ederek işgal edebilir. Petrol havzalarının %90’nı barındıran Doğu Arabistan Suudi yönetiminden koparılabilir. Arabistan Vahhabi, ılımlı Sünni, Şii, Zaydi ve daha nice mezhepler arasında bölünebilir. Mekke ve Medine’nin yer aldığı Hicaz bölgesi bu bölge üzerinde tarihi hak iddia eden Haşimilerin temsilcisi olduğunu iddia eden İngilizlerin piyonu Ürdün Kralına verilebilir”

Mehmet YUVA
Aydınlık/16.06.2017