Çarşamba, 06 Haziran 2012 AYDINLIK
Dün bu köşede ABD’nin PKK merkezli “Kürdistan” planının iki aşamasından söz etmiştik.
PKK/BDP yöneticilerinin açıklamaları da bu planla tam uyum içindedir.
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, ABD dönüşü, Obama yönetiminden “rol” istediklerini açık açık dile getirmişti (Radikal, 3 Mayıs 2012).
“ABD Türkiye’yi masaya yatıracak”
Aysel Tuğluk‘un 29-30-31 Mayıs 2012 günlü Özgür Gündem gazetesinde 3 gün süren, açıklamalarında da, ABD ve PKK’nin önümüzdeki dönem neler yapacakları konusunda aydınlatıcı bilgiler var:
“Obama yönetimi yeniden seçilirse, Türkiye’yi ve AKP’yi masaya yatıracak! Bakın oturtacak demiyorum, masaya yatıracak! Bu, bir dizayn olacak.” (Özgür Gündem, 31 Mayıs 2012)
“ABD’nin dizaynı: Özerklik-Federasyon”
Tuğluk, ABD’nin yapacağı “dizayn”ı da tanımlıyor:
“ABD, özerklik-federasyon gibi çözümleri gayet makul, kabul edilebilir buluyor.”
En büyük sevinçle vurgulanan ise, bu “dizayn”da PKK’ye mutlaka önemli rol verileceği.
“ABD Kürtlere Suriye’de statü verecek”
Tuğluk, “birkaç ay sonra Suriye’de, Irak’ta, İran’da önemli gelişmeler, değişik ittifak ve dengelerin gündeme geleceği” beklentisini de belirtiyor. “Suriye’de Kürtlerin bir statüye kavuşmasının kesin olduğunu” özellikle vurguluyor. BDP heyetinin ABD’deki görüşmelerden bu kesin kanıyla döndükleri anlaşılıyor.
“Türkiye çok cephede savaşacak” umudu
En büyük umutları, ABD’nin çıkaracağı bölgesel savaştadır. Ve bu umuda bir ihanet bildirimi bağlanıyor:
“Türkiye kiminle ve kaç cephede birden savaşacak? Ne umarken ne bulacak?”
“AKP masaya oturtulmayacak masaya yatırılacak”
Daha önemlisi bu tabloda AKP’nin konumunun bir kez daha ortaya çıkmasıdır. AKP, Aysel Tuğluk’un tanımına göre Kasım ayından sonra “masaya yatırılacak”tır. Hem de vurgulayarak söylüyor: “Masaya oturtulmayacak, masaya yatırılacak.”
Zaten masaya yatırılmış, Kasım’ı beklemeye bile gerek yok.
Peki AKP yatırıldığı masada, niçin milliyetçilik taslıyor, sözümona PKK terörüne karşı mücadele görüntüsü veriyor? Bunun nedeni biliniyor ve Aysel Tuğluk da belirtiyor. ABD’nin stratejik piyonları ABD’nin denetimi altında yapılacak düzenlemede (“dizayn” dediği) birbirlerine karşı konumlarını güçlendirme çabası içindeler.
PKK ile AKP’nin ortak rolleri, Türkiye’yi Suriye’nin üzerine sürebilecek tertipler ve kışkırtmalardadır. Bugün farklı konumlarda gözükseler de, her ikisinin arzuları budur.
AKP, Türkiye’nin başını çok cephede belâya sokacak ve o belâların ortasında, Türk Milleti ve Türk Ordusu bölünmeye ve stratejik teslimiyete mecbur edilecektir!
BOP Eşbaşkanlığı, Türk Ordusunun komuta kademesini Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, 28 Şubat harekâtlarıyla ABD adına esir alarak, Türkiye’nin iç cephesini çökertmektedir. Böylece Türkiye’yi bölme planında, PKK ile karşılaştırılamayacak ölçülerde büyük bir görev yapmaktadır.
Bu görev, Graham Fuller ve Henri Barkey gibi CIA şefleri tarafından, bakın ne kadar açık ifadelerle tanımlanmıştır:
“Yetki ve denetimin yerel yetkililere devredilmesi işi, Türk Ordusunun siyasetteki müzmin rolünün azaltılmasıyla başlamalıdır.” (Türkiye’de Kürt Meselesi, çeviren: Hasan Kaya, Profil Yayınları, Eylül 2011, s. 279)
Ne kadar kibar ifade etmişler değil mi; Ergenekon operasyonunu?
“Ha gayret Kılıçdaroğlu”
Peki, Yeni CHP bütün bu sürecin neresinde? Onu da Aysel Tuğluk, bir kez daha görmek istemeyen gözlere sokuyor:
“Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla birlikte CHP’de bir değişim süreci başladı. (...) CHP’de geleneksel Kemalist çizgi ve yapı halen çok güçlü. Umarım ki, değişim isteyenler başarılı olur.“ (Özgür Gündem, 30 Mayıs 2012)
Ha gayret YCHP, stratejik piyonluğa az kaldı!
PKK/BDP’nin stratejisi
Aysel Tuğluk, PKK/BDP içinde ayrılıkçılığa görece mesafeli duran siyasetçilerdendi. Hatta 2007 Cumhuriyet Mitingleri sırasında, “Cumhuriyet Devrimi ortak tarihimizdir” diye yazmıştı. Şimdi bütün beklentisi, ortak devrimci tarihin çökmesindedir.
Bütün PKK/BDP yöneticilerinin dile getirdikleri strateji şöyle özetlenebilir:
Bir: Türkiye baş düşmandır.
İki: ABD, Türkiye’ye karşı büyük müttefiktir. Amaca ABD planı içinde rol üstlenerek ulaşılabilir.
Üç: Türkiye’nin birden fazla cephede savaşır duruma düşmesi büyük fırsattır.
PKK/BDP’nin eylem planı
Önümüzdeki dönem, PKK/BDP’nin eylem çizgisini yukarıdaki strateji belirleyecektir. Neler yapacakları çok iyi görülmelidir:
Bir: Tıpkı ABD gibi, Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesini kışkırtan tertiplerin içinde olacaktır. Bu açıdan Türkiye kadar Suriye ve İran’ı da hedef alan, büyük planın gereklerini üstlenecektir.
İki: Suriye’nin bölünmesinde ABD’nin verdiği rolü üstlenecek, Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e uzanan bir alan oluşturmaya yönelik eylemler yapacaktır.
Üç: Türk Silahlı Kuvvetleri çok cephede savaşa mecbur bırakılınca, Güneydoğu’da ABD himayesinde kalkışmalar kışkırtacaktır.
Dört: ABD planı başarıyla yürürse, Kerkük’ten Akdeniz’e uzanan İkinci İsrail’in (Kukla Kürdistan) merkezi yönetimini kurmaya yönelecektir. Barzani’nin Türkiye ve Suriye Kürtleri üzerinde otorite kurma şansı olmadığı için, ABD PKK’yi destekleyecektir. Barzani’ye umut bağlayanlar gaflet içindedir.
PKK/BDP’den “birlik” bekleyenlere!
Şimdi PKK/BDP ile Türkiye’nin birliği temelinde çözümler üretmek sevdasına samimiyetle kapılan AKP’lilerden kimi solculara kadar, herkese soruyoruz: Türkiye’ye karşı ABD planları içinde rol üstlenenlerle hangi birliği, nasıl ve ne zaman kurabileceksiniz?
ABD emperyalizminin piyonu olmayı stratejisinin temeline oturtan, bütün umudunu buna bağlayan PKK/BDP ile birlikte, hangi devleti ve hangi toplumu kuracaksınız?
Özellikle de solcuyum diyenlere soruyoruz: Bağımsızlık, demokrasi, çağdaşlık veya sosyalizm adına hangi özlemlerinize ulaşacaksınız?
Afganistan’ı, Irak’ın başına gelenleri, Libya’yı görmüyor musunuz?
Bu halka kargaşalıktan, etnik kavgalardan ve mezhep kavgalarından, emperyalist tahakkümden başka ne kazandıracaksınız?
Kürdümüze uyarılar
PKK/BDP yöneticileri tarih birikimleri olmayan, piyon ruhlu ve toy kimseler. Tarihte devlet geleneğine bağlanmayan hareketler böyle oluyor. İhanetin bir güç kaynağı olduğunu düşünüyorlar. Yaşanan dalgalanmalara bakarak, kardeş ülkelere ve halklara ihanetle bazı amaçlara ulaşabilecekleri umuduna kapılıyorlar. Arkalarında kalabalıklar görünce ve Atlantik merkezlerinde dolduruşa gelince, ayakları yerden kesiliyor. Dünyadaki gelişmeleri, bölgedeki temel süreçleri, Türkiye’nin tarihsel birikim ve dinamiklerini tanımadıkları için, piyon rolleriyle bir yerlere varılabileceğini sanıyorlar.
Beklentileri temelsizdir.
Hem Türk milletinin gücünü bilmiyorlar.
Hem bölge ülkelerinin birliğinin, ABD’yi bozguna uğratacak bir güç olduğunun farkında değiller.
Hemen belirtelim: Kürdümüz, ihanetten başarı bekleyen bu çapsızları terk edecektir.
19 Mayıs’ta yükselişe geçen Türkiye Devrimi, Kürdümüzü de kucaklayacaktır. Bunu herkes görecek!