Salı, 05 Haziran 2012
ABD’nin başında olduğu 13 ülkenin Suriye’nin diplomatlarını sınır dışı etme kararı ciddi bir olay. İçlerinde Almanya ve Fransa’nın da olması hayra alamet değil. Türkiye’de iktidarı işgal eden BOP Eşbaşkanlığı’nın 24 saat içinde bu uygulamaya katılması, tıyneti gereği.
El-Hule kırımıyla yapılan görev
El-Hule köyündeki kırımın bu kararın gerekçesini oluşturmak için yapıldığı apaçık görülüyor. Hiçbir yönetim, böyle akılsız bir uygulamaya kalkışmaz. Yeni tertipler de kapıdadır.
El-Hule kırımı, Batı ülkelerinin kamuoylarını ikna görevini yaptı. Bir de Türkiye halkının ikna edilmesi gerekiyor. Buna yönelik eylemler de yoldadır.
Kaosu kışkırtanlar kendileri
BOP Eşbaşkanlığı’nın Dışişleri Sorumlusu Ahmet Davutoğlu, 31 Mayıs Perşembe günü Suriye’de kaos tehlikesine seyirci kalmayacaklarını söylüyor.
Kaosu kışkırtanların başında BOP Eşbaşkanlığı geliyor. Birçok terör grubunun Türkiye’den Suriye’ye girerek terör eylemleri yaptığı biliniyor. El-Kaide gibi karanlık örgütlerin de Suriye’de ABD için çalıştıkları dünyaca biliniyor.
Tayyip Erdoğanların son kumarı
Yazılı ve görsel basın, Suriye’ye Türkiye’den yapılacak müdahalenin boyutlarıyla ilgili tartışmalara hız verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göstermelik harekâtların ötesine geçerek bir müdahaleden yana olabileceğini sanmıyoruz. Ancak BOP Eşbaşkanlığı, iktidarda kalma şansını bu tür kumarlarla denemek konumundadır. ABD’ye itiraz şansı yoktur. Öte yandan Suriye’nin ilerici yönetimine meydan okumuştur.
Süreç şuraya gelmiştir: ABD Suriye’deki Beşar Esat yönetimini deviremezse, Türkiye’deki Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi devrilecektir.
Tayyip-Gül ikilisinin savaşı
Türkiye halkı olarak şunu saptamak durumundayız: Bu savaş, Tayyip Erdoğan’ın savaşıdır, Türkiye’nin savaşı değil.
Dahası, bu savaş Türkiye’ye karşı savaştır. ABD, Suriye yönetimini niçin yıkmak ve ülkeyi bölmek istiyor? Çok açıktır ki, hedefte Suriye’den önce Türkiye bulunmaktadır. Suriye’ye harekât, en sonunda sözde Kürdistan’ı yaşayabileceği sınırlara kavuşturmak içindir.
İki aşamalı plan
Bu plan kuşkusuz aşamalıdır.
Birinci aşama, Suriye’de bir Kürt bölgesinin oluşturulmasıdır. Tampon bölge, TSK’nin tampon bölgesi değil, PKK’nin bölgesi olacaktır.
Barzani’nin Tayyip Erdoğanlara önerisi Ahmet Takan tarafından açıklandı:
“1. Suriye’ye girin. Kamışlı’nın ve Kürtlerin kontrolünü bana verin.
“2. Kamışlı, aynı Kuzey Irak’taki Kürt bölgesi gibi anayasal statü almalı.” (Yeni Çağ, 11 Nisan 2012)
ABD de biliyor ki, orası Esat yönetiminin denetiminden çıktı mı, Barzani bölgesi olmaz, PKK bölgesi olur. TSK’nin de o bölgeyi denetleme şansı yoktur, çünkü halkı çoğunlukla Kürttür ve kısmen Araptır. Türkmen nüfus Kuzey Irak’taki gibi azınlıktır.
Kuzey Irak’tan sonra
Kuzey Suriye planı
ABD’nin Birinci ve İkinci Körfez savaşları öncesinde de açıkladık. Kuzey Irak’ta Kukla Devlet kurma ve Diyarbakır’ı Türkiye’den koparma girişimi başlıyor diye.
Türkiye’nin Amerikan işbirlikçisi hakim sınıfları Barzani üzerinden Irak’ın Kuzeyini denetleyeceklerini öne sürerek, ABD’nin Kukla Devlet planını desteklediler. Gelinen yer ortadadır. Kuzey Irak, PKK’nin temel dayanağıdır ve şimdi aynı süreç Suriye için işletiliyor.
ABD’nin PKK’ye öğüdü
Bu birinci aşamada ABD, PKK yöneticilerine sabırlı olmalarını öğütlüyor. PKK’yi temsilen ABD’ye giden BDP heyetine bunların söylendiği basında açık açık yer aldı. Hatta BDP yöneticisi Gültan Kışanak, ABD’den rol talep ettiklerini utanmadan ve sıkılmadan açıkladı (Radikal, 3 Mayıs 2012).
PKK’nin en büyük arzusu
Şu an PKK’nin en büyük arzusu nedir diye sorulacak olursa, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesidir. Bu nedenle önce Türkiye’yi Suriye’ye karşı kışkırtacak tertiplerdeki rolünü yerine getirecektir. TSK’nin müdahalesi sağlanırsa, bu kez de protestolar yaparken, aslında zil takıp oynayacaktır. Aynı Uludere’deki gibi.
Güneydoğu kentlerinde kalkışmalar
İkinci aşamada, Suriye’nin Kuzey şeridinde fiili durum yaratılacak ve eşzamanlı olarak Güneydoğu kentlerimizde kalkışmalar başlatılacaktır. Yeni Uludere tertipleri yürürlüğe sokulacak ve bugün Batılı emperyalistlerin Suriye’ye karşı uygulamalarının benzerleriyle Türkiye karşılaşacaktır. ABD, o koşullarda dişlerini gösterecek ve Türkiye’deki kalkışmaları destekleyecektir.
Bölünmeyi önleyecek çözüm
Bu emperyalist ve bölücü planı önleyecek çözüm, 2 maddeden oluşuyor:
Bir: AKP iktidarını yıkmak ve milli hükümeti kurmak.
İki: Türkiye-Suriye-Irak-İran-Lübnan ittifakını gerçekleştirmek.
O zaman Türkiye’nin değil, ABD’nin çıkmaza gireceğini ve Türkiye’yi bölme planının yerle bir olacağını göreceğiz.
Türkiye’nin bölünme tehdidine er geç bölge ülkeleriyle birleşerek cevap vermesi kaçınılmazdır. Mesele, bu doğru siyasetin bir an önce yürürlüğe konmasıdır.
TSK ve AKP içindeki vatanseverler ne yapacak?
Bu süreçte kuşkusuz TSK’nin ve AKP içindeki vatanseverlerin ne yapacağı önemli.
TSK, ABD’nin Suriye seferinde piyon rolünü kabul ederse, kendi birliğini de koruyamaz. Dahası ABD güdümüne teslim olduğu için, içteki kalkışmalara da teslim olur.
Bu teslimiyet, şimdiden başlamıştır. Uludere ürküsü nedeniyle ülke bütünlüğünü korumak için emir verecek komutan sıkıntısına şimdiden girildiği görülüyor.
ABD piyonluğu bölünmeye götürür
ABD piyonu olarak Türkiye’nin bölünmesini önleme seçeneği yoktur. Kimi zavallılar, ABD’nin insafına sığınarak, Türkiye’nin bölünmesine çare bulma umuduna kapılmışlardır. Veya böyle görünerek milleti aldatan büyük tertip içinde görev üstleniyorlar.
Esat’ın ordusu var Tayyip’in yok
Bütün bunlara rağmen, biz hâlâ şu saptamayı yapıyoruz: Esat’ın ordusu vardır, ancak Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin ordusu yok. Uludere tertibi, TSK’nin hâlâ tam kontrol altına alınamadığını gösterdi.
Türkiye’de Mayıs ayında başlayan ve 19 Mayıs’ta Atatürk’te birleşen halk hareketi ile TSK’nin emperyalist dayatmaya karşı birleşmesi, kaçınılmazdır.
O zaman ABD de, BOP Eşbaşkanlığı da hapı yutacaklardır.