Erdoğan Hükümeti, Esad'ın iktidardan uzaklaştırılmasının artık çok zor
olduğu ve Davutoğlu'nun İhvan projesinin Şam'da tarihin çöplüğüne atıldığı
gerçeğini idrak etmiş olmalı. Bu hakikatten hareketle Suriye sahasında yenilen
ABD, Erdoğan ve Suudililer bu yenilgiyi bir "yeni zafere" dönüştürmek
arzusuyla Irak'ta IŞİD'e yol verdiler. Şüphesiz, IŞİD'in Irak içinde bu kadar
önemli kazanımlar elde etmesinin dâhili gerekçeleri var. ABD işgali ve sonrası
süreçte Irak devleti kırılgan ve zayıf bırakılmıştır. Yıllarca süren mezhep
kavgaları, otoritenin buna binaen paylaşılması, ordunun milli ve yurtsever
değerlerle tanzim edilmemesi, güvenlik ve sivil bürokrasi kurumlarında rüşvet
ve iltimasın yaygın olması Irak'ın içinde bulunduğu sürece katkı yapan önemli
faktörlerdir.
Ayrıca, Zarkavi liderliğindeki El-Kaide'nin yenilmesinde önemli bir rol
üstlenen vatanperver milis kuvvetlerin, devletin bünyesine alınmaması ve
dağıtılması güçlü ve istikrarlı bir Irak inşasını mümkün kılmadı. Lakin dış
müdahale ve yakın ve uzak ülkelerin istihbarat kuvvetlerinin tahripkâr rolü
yadsınamaz.
IŞİD TÜRKİYE DENETİMİNDE
Bölgemizdeki terör hareketlerine en önemli destek Türkiye'den gelmektedir.
Suriye sahasında yaşanan gizli veya açık bütün faaliyetler Erdoğan-Davutoğlu
hükümetinin bilgisi dâhilindedir. Benzer ilişkilerin IŞİD ile mevcut olduğu
ortadadır. Hükümetin bunu inkâr etmesi herkesin bildiği gerçeği
değiştirmemektedir. IŞİD'in en önemli askeri karargâhları Türkiye sınır
bölgelerindedir. Mevcut türbe, cami ve makamları ayırım yapmaksızın yıkan IŞİD
Suriye'de yer alan Süleyman Şah türbesine neden zarar vermemektedir
sanıyorsunuz? Türk şoförleri ve Konsolosluk görevlerinin alı konulmasında
yaşanılan komedi ve Arınç ve diğer yetkililerin yaptığı trajik-komik
açıklamalar IŞİD ile yaşadıkları derin alakayı ele vermektedir. PKK yetkilisi
Rıza Altun'un Özgür Gündem gazetesine verdiği mülakatta, "Erdoğan hükümeti
IŞİD'in Irak operasyonlarını önceden biliyordu" iddiası vahimdir. IŞİD'in
yayılmasında ortaya çıkan bir başka tablo Erdoğan-Barzani işbirliğidir. Irak
olaylarını fırsat bilen Barzani Kerkük'ü işgal etmiş ve bağımsız
"Kürdistan" hayallerini daha gür dillendirmeye başlamıştır. Erdoğan,
buna mukabil, "Kürt oylarına" ve "petrolüne" taliptir. Her
ikisi, Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği ilkelerini rafa kaldırmıştır.
ERDOĞAN'IN İNTİHARI
Suudi rejimi Irak'ta iki hedefe odaklıdır. IŞİD ile flörtü bu iki amacın
gerçekleştirilmesi ile ilgilidir. 2010 tarihinde Irak hükümetinin başına
seçilen Maliki, Suudililerin desteklediği bloku yenerek iktidar olmuştu. Suudi
iradesine ve Irak'taki nüfuzuna darbe vuran Maliki'yi cezalandırmak Suudi
rejimin asli görevi olmuştur. Bugün IŞİD ile ortak hareket eden bu blok
talimatlarını direkt Suudi rejiminden almaktadır. Suudi rejimin ikinci
stratejik hedefi İran ile Doğu Akdeniz havzası arasındaki bağı oluşturan Irak
köprüsünü yıkmaktır. İran'ın, Irak üzerinden Suriye ve Lübnan bağını kesmektir.
Bölgemizde ABD ve İsrail'e önemli bir direniş ekseni oluşturan İran, Irak,
Suriye ve Lübnan mihverine çomak sokmaktır. Erdoğan-Davutoğlu rejimi ve
El-Barzani bu misyonun içinde aktif görev üstlenmişlerdir. Bu misyonun
Erdoğan-Davutoğlu rejimine getirisi ne olmuştur diye baktığımızda,
Davutoğlu'nun sıfır sorun politikaları Ankara'yı İsrail'in temel dayanağı
El-Barzani, IŞİD ve türevi cani ve haramilerle dost ve müttefik yapmıştır.
Türkiye bunun için bölgenin iki önemli devleti Suriye ve Irak'ı kurban
etmiştir. IŞİD'e bel bağlayanlar bölgemizin bu ve benzeri yapılanmalarla iç içe
yaşayamayacağını öğrenecekler. Mezhep savaşlarının kısa vadede siyasi-iktisadi
getirisi olabilir, ancak Türkiye gibi bir ülkenin bu tür projelere bel
bağlaması intihardır. "Sünni" âlemin halifesi olmak isteyen Erdoğan'a
şunu hatırlatalım. Senden önce bu makamı isteyen Suudililer ve IŞİD'in yeni
halifesi El-Bağdadi sana bu apoleti vermezler. ABD ve İsrail'in Türkiye dâhil
bütün bölgeyi cehenneme götürdükleri ve cehenneme bilet dışında bu şer
güçlerinden başka bir şeyin gelmeyeceğini bilmek zorunda. Sisi, Irak ve Suriye
sahasındaki gelişmelerin tehlikesine ve Kuzey Irak'ta "Kürdistan"
devletinin ilan edilmesinin yaratacağı infial için ciddi bir sert uyarı mesajı
yayınladı. Bari buna kulak versin. Erdoğan, bölgemizin en temel sorunu olan
mezhepçi, faşist İsrail Siyonizmi ile yaşanılan mücadele yerine, bölgenin
Sünni, Şii, Kürt, Arap, Türk, İran kavgaları ile kan kaybetmesi için
uluslararası bir terör belasına mahkûm edildiğini görmüyor mu? Tayyip Bey,
Türkiye'nin bu terör belasından mustarip olacağını ve komşu önemli devletlerle
sağlıklı ve güvenilir bir ilişkiyi dinamitlediğini fark etmiyor mu? Osmanlı
hayranı olduğunu iddia eden Tayyip Bey, sırf sorun mucidi Davutoğlu'nun, değil
Osmanlıyı tekrar inşa etme, aksine elindeki ülkenin sınırlarını bile tehlikeye
attığını görmüyor mu? Komşuların ateş içinde yanarken bu ateşin senin evini
sarmalamaya başladığını Ankara'ya musallat olanlar ne zaman idrak edecek.
Çeviren: Prof. Dr. Mehmet Yuva