Cumhurbaşkanlığı seçimi ve aday tartışmaları arasında gözden kaçırmamamız gereken önemli gelişmeler oluyor. Bunlardan birisi de AKP'nin ABD patentli açılım projesi. Türkiye Cumhuriyeti'ni bölme projesi, Cumhurbaşkanı adayları vasıtasıyla gündeme getirilerek bir taraftan halkın benimsemesi sağlanırken diğer taraftan da TBMM'de tartışılan yeni kanun tasarısı ile tamamen yasal hale getirilmeye çalışılmaktadır. CHP ve MHP ise her iki konuda da AKP'ye destek olma yarışı içindedirler. Her iki parti de adeta açılımı sahiplenmiş ve AKP nin kuyruğuna takılmış durumdadır.
Sayın Başbakan, açılımın mimarı olmakla övünüyor ve açılım dahil her konuyu siyaset ve seçim malzemesi yapmaktan çekinmiyor. Katıldığı her toplantıda ve mitingde, bu konuyu gündeme getiriyor. Açılım konusu, ne yapılacağı, hangi tavizlerin verileceği ve Türkiye'yi bekleyen akıbet, risklere girmeden normal bir şeymiş gibi sunuluyor. Halk adeta bu konuya alıştırılıyor. Yapılanlar, yapılmak istenenler açık ve bir bütün olarak halka anlatılmıyor.Yürütülen psikolojik harp ve propaganda, AKP'nin 12 yıldır yapageldiği algı yönetimiyle halkı etkileme ve kamuoyu oluşturma taktiğine hizmet ediyor.
Sayın Demirtaş'ın temsil ettiği parti zaten PKK'nın siyasi uzantısıdır ve açılımın AKP ile birlikte en önemli tarafıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve bu seçim sırasında yapılacak ittifaklar, tartışmalar ve bunların kamuoyunda taraftar bulması konularını bir fısat olarak görmekte ve sonuna kadar kullanmayı sürdürmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla Türkiye'de oluşan ortam, adayların durumu, halkın içine düşürüldüğü ikilem(CHP ve MHP'nin ortak adayı nedeniyle) HDP'ye talepleri konusunda büyük fırsatlar sunmaktadır.
CHP ve MHP kendilerine bir yerlerden fısıldanan ortak adayları açıkladılar, bu konuda artık söylenebilecek bir şey yok. Ama ortak aday vasıtasıyla adeta açılımın destekçisi haline geldiler ve açılımı halka benimsetmek gibi bir görev üstlenmiş görünüyorlar. Açılım, detaya girmeden çatışmanın olmaması, kan dökülmemesi ve şehitlerin gelmemesi gibi genel hususlar üzerinden gündeme getirilmekte ama bunun ne pahasına oluştuğu ve ne kadar doğru olduğu konusuna girilmemektedir. Açılım, halka normal bir şeymiş gibi empoze edilmekte ve açılan tartışmalar, yürütülen propagandalar ile kamuoyu oluşturlmaktadır. CHP ve MHP, halkın açılımı benimsemesi için AKP ve HDP ile kolkola girmiş ve birlikte yürümektedirler.
HESAP VERECEKLER
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve adayları vasıtasıyla kamuoyu oluşturma faaliyetleri yürütülürken TBMM'de görüşülen yeni açılım yasası ile açılım, açılımla ilgili olarak bu güne kadar yapılan ve yapılacakları yasal hale getirmenin yolu açılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlandığında bölünme yasası da kabul edilmiş olacaktır. Mecliste tartışılan bölünme yasası, CHP tarafından açık olarak desteklenmektedir. Söz konusu yasanın MHP tarafından da üstü örtülü olarak desteklendiğini görmekteyiz. Ucu açık bu yasa tasarısı, TBMM'de kabul edildiği takdirde Türkiye'nin bölünme biletinin kesilmesi kesinleşecektir. Ama muhalefetin söz konusu yasa tasarısı ile ilgili halkı aydınlatma adına birkaç yurtsever hariç bir şey yapılmamaktadır. İşin garip tarafı da budur.
İktidar ve muhalefet birlikte, bir taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yürüttükleri seçim kampanyaları ile açılım konusunu kamuoyuna benimsetme, kamuoyu oluşturmaya hizmet ederken bir taraftan da açılımı yasal hale getirme çalışmalarına devam etmektedirler. Türk Milleti, kendisine ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğüne karşı yapılan bu ihaneti unutmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti, önümüzdeki on yıllarda belki büyük acılar ve yıkımlar yaşayacaktır ama bugün siyaset sahnesinde olanların hiçbiri yerlerinde kalamayacakları gibi yargı önünde de hesap vereceklerdir. Aynı şeyi Kürt hareketinin liderleri için de söyleyebilirim. Başlangıçda kazançlı görülseler de, birlikte yıkmaya ve bölmeye çalıştıkları Türkiye Cumhuriyeti'nin altında kalacaklar ve tarihe ABD ve AB'nin işbirlikçileri olarak geçeceklerdir.
Aydınlık / 10.07.2014