24 Temmuz 2014 Perşembe

Hrant Dink cinayetiyle ilgili sorumlular tespit edildi

hrntcinayet
 
Yasin Hayal bu işi tek başına yapmadı. Erhan Tuncel ile Trabzon Emniyeti arasındaki ilişki kayıtlara geçmeden kesildi. Yılmazer ve Akyürek soruşturulmalı.
 
Rakel Dink’in mektuplu başvurusu (25.04.2007) üzerine bizzat Başbakan’ın onayıyla üç başmüfettiş tarafından hazırlandı Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu. 10 Ekim 2008 tarihli... Daha önce İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan raporlar incelendi, herkesin ifadeleri alındı, bütün kayıtlar incelendi ve bütün kusurlar tespit edildi. Yapılan yargılamada en önemli belge oydu.
 
KUSURLARI İSİM İSİM YAZDILAR
Raporun en çarpıcı bölümleri her kamu görevlisinin kusurlarının tek tek açıklanması...
 
Yasin Hayal bu işi tek başına yapmadı, Erhan Tuncel yardım etti, cesaretlendirdi.
 
Erhan Tuncel ile Trabzon Emniyeti arasındaki ilişki kayıtlara geçmeyen nedenlerle kesildi.
 
Erhan Tuncel ve Trabzon Emniyeti arasındaki ilişki, gizli bilgileri paylaşacak kadar samimiydi. Bu da yasa ve yönetmeliğe aykırı.
 
Trabzon İstanbul’a “olayı takip ediyoruz, gelişmeleri bildireceğiz” dedi ama hiçbir ek bilgi vermedi.
 
İstanbul Emn. Müdürlüğü de İstihbarat Daire Başkanlığı’nı (Yani Sabri Uzun’u) gerektiği gibi bilgilendirmedi.
 
Trabzon Emniyeti bilgileri Valilik ve Jandarma ile paylaşmadı. Görevini ihmal etti.
 
Celaleddin Cerrah kınama cezasını gerektirir şekilde sorumluluklarını yerine getiremedi...
 
Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek hakkında soruşturma açılmalı ve gerçekler ortaya çıkarılmalı...
 
Erhan Tuncel ile polis arasındaki ilişki müfettişleri çok şaşırtmıştı ve muhbir olarak çalışan Erhan Tuncel ile polis arasındaki ilişkinin nasıl bittiğini bir türlü anlayamıyorlardı. Tutanaklarda yazılana ise inanmıyorlardı. Ortada kaybolan deliller, silinen telefon kayıtları vardı...
 
Müfettişler, Yasin Hayal ile hem Erhan Tuncel’in hem de başka bazı polis muhbirlerinin irtibatını tespit etmişlerdi. Ve kamuoyuna sürekli “milliyetçi” diye pompalanan Yasin Hayal, polis tarafından Selefi-Vehhabi olarak fişlenmiş ve bu gerekçeyle dinlemeye alınmıştı.
 
YA PLANLAYAN VE ÖRTBAS EDENLER?
Kamuoyu bunları bilmiyordu. Yıllarca ortalık bir toz bulutuyla kaplandı. Onu milliyetçiler öldürmüştü, Ergenekoncular işin azmettircisiydi hatta gerekli zemini de onlar hazırlamışlardı.
En sıcak bilgileri Hrant’ın Arkadaşları denilen grup veriyordu, onlara göre bu dava Ergenekon ile birleştirilmeliydi. Nedim Şener, yazdığı kitapta cinayetin arkasındaki emniyet istihbarat izlerini belgeleriyle ortaya koyduğu halde, bu tespitinin tam tersi bir şey daha söylüyordu: “Dava Ergenekon ile birleştirilmeli.” Bu sanki bir zorunluluktu, yerine getirilmesi için emirler verilmiş bir görevdi, bir modaydı... Herkes ne kadar liberal ve bilgili olduğunu kanıtlamak için Hrant’ı öldürenlerin arkasında Ergenekon olduğunu söylemek zorundaydı.
 
Ne vardı da bunu söylüyorlardı? Mesela Ergenekon sanıklarından biri ile Erhan Tuncel arasın da bir bağlantı mı vardı? Ya da Yasin Hayal ve tetiği çeken Ogün Samast ile... Erhan Tuncel Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’na Ağabey diyecek kadar yakındı ama Ergenekon sanıkları içinde var mıydı bir ağabeyi?
 
Olmasa da olurdu. Nasıl olsa olağan şüpheliydi onlar, içlerinden bazıları Hrant Dink hakkında dava açmamış mıydı? Mahkemeye gelip davaya müdahil olmak istememişler miydi? Hepsi Atatürkçüydü üstelik. Statükoyu savunuyorlardı yani. Daha ne olsundu... Böylece cinayeti işletenlerin patikada bıraktığı izler el birliği ile silindi. Yeni izler bırakılmaya çalışıldı. Yapay izler... İşin ucu mutlaka bir tarafından askere de uzatılmalıydı. Oysa cinayete adı karışan herkesin bir şekilde BBP- Alperen Ocakları ile bağlantısı vardı. Aynı zamanda polis ile de bağlantılıydılar. Bunlar biliniyordu. Toz bulutunun içinde ört-bas edildi.
 
SABRİ UZUN OPERASYONU ANLATTI
Bugün Sabri Uzun’un anlattıkları Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda birer birer yer alıyor. Ama o rapor hep gizlendi. Evet, resmen bir operasyondu. Bunu biz söylemiyoruz, Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun söylüyor. Bakın önce onu özetleyelim:
 
‘Hrant Dink öldürülecek’ raporunu benden gizledikleri gibi İstanbul’dan da gizlediler. Raporu Trabzon’dan gönderen kişi Ramazan Akyürek’tir. Raporu bizden saklayan birim İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü’dür. O zaman C Şube Müdürü de Ali Fuat Yılmazer’dir. Bu rapor bana sunulmadı. Rapor hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Daha sonra da yetkili kurumlarını, MGK’yı, Başbakanlığı, yüksek yargıyı, Cumhurbaşkanı’nı, ulusalcı bir yapılanma olduğunu ve bu ulusalcı yapılanmanın anayasal kurumlara karşı çete eylemlerine başvurduklarına inandırmak için bir taraftan bazı eylemleri gerçekleştirecek kişilere yol verdiler. Hrant Dink cinayeti de bu olaylardan biridir. Hatta başlangıcıdır. Tabiri caizse bir üzüm salkımının sapıdır. Diğer operasyonlar bu sapa bağlı tanelerdir. Dink cinayeti diğer operasyonlar ve soruşturmalar için fünye görevi görecekti. Bu fünyeye bağlı patlayıcılar ise Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fuhuş ve Casusluk, Amirallere Suikast, Şike, 28 Şubat operasyonlarıdır...”
 
Peki, bütün bu iddiaların odağındaki Ali Fuat Yılmazer buna ne cevap verdi? “O evrakın İstihbarat Daire Başkanlığında işlem gördüğü sırada Sabri Uzun’un yerine Daire Başkanlığına vekâlet eden kişi Necmettin Emre’dir. Bu kişi şimdi Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı. Yani hükümetin paralelci cadı avındaki tetikçi müfettişlerin başıdır...”
Haydi bakalım... Ama bu kadar kolay değil, ortada bir rapor var... Rapora ayrıntılarıyla devam edeceğiz.
 
Oktay Yıldırım / Aydınlık / 24.07.2014