Emperyalizm sözcüğünü unutan bir kısım solcu ve PKK ardında sürünen sahte solcular bölücülerle beraber hendeklere gömüldüler.
PKK’nin aldığı sonbahar 2015 kalkışması kararı hüsranla sonuçlandı. Legal ve illegal olanakları son kertesine kadar kullanan örgüt hiç beklemediği anda Türk devletinin ülke savunması refleksiyle karşılaştı. PKK’nın, CİA ve MOSSAD’ın yönlendirmesiyle hazırlanan eylemlerinin bu şekilde bitmesi, örgüt saflarında ve etrafında kümelenenlerin hayal kırıklığının ötesinde yenilgiyi de paylaşmalarına neden olmuştur.
PKK’nın Kürdümüzü ne hallere düşürdüğünü ve onu nasıl kullandığını, yine bölücülerin başka bir kesiminden olan Seyyid Ciziri’nin yazısından yararlanarak sizlere sunuyoruz.
‘PKK KÜRTLERİ HENDEKLERE GÖMÜYOR’
Bu tespiti PKK’dan ayrılan ve farklı oluşum içine girenlerin yayınından aldık. Son dönemlerde PKK’nın yenilgisiyle beraber cesaret alan bazı “Kürtçü” örgütler yeniden çalışmalara başladılar. Bölücülükte birbirleriyle yarışan bu çevrelerin yakın zamanda güç haline gelmeleri mümkün görünmüyor.
Seyyid Ciziri şöyle yazıyor:
”Nusaybin, İdil ve Şırnak’taki vatandaşlar, sokaklarında bulunan hendeklerden dolayı, Cizre, Silopi ve Sur’dan sonra katliam sırasının kendilerine geleceğini bildiklerinden, hendekleri kapatmaları konusunda hendekçilerle birkaç sefer görüştüklerini ancak hendekçilerin hiçbir şekilde kendilerini dinlemediklerini dile getiriyorlar.”
Anlaşıldığı kadarıyla bölge insanı PKK’nın kendilerini nasıl tehlikeye attığını görüyor ve tavır geliştiriyor. Ancak, uzun yıllardır hazırlık yapan ve bunu hayata geçirmeye çalışan PKK’nın bunları dinleyecek zamanı yoktur! O bildiğini okumak için Kürtlerin tehlikeye atılmasında bir mahsur görmemektedir. Hatta sivil halktan ölümler ne kadar fazla olursa amaçlarına o kadar kolay ulaşacaklarını zannetmektedirler.
‘HALK DİNLENMİYOR’
Yine Ciziri’den okuyoruz,
“Bu bölgelerde bulunan insanlar, kendi aralarında bir heyet oluşturup bölge valilikleriyle de görüştüler ve bu hendeklerden dolayı devletin kendilerine saldırmaması gerektiğini dile getirdiler. Ancak bölge valilikleri, hendekler durdukça bu bölgelere saldırının kaçınılmaz olduğunu söyleyip gelen heyetleri geri çevirmişler. Aynı heyetler bu sefer Diyarbakır’da bulunan HDP yöneticileriyle bir araya geldiklerini, kendilerine bu hendek siyasetinin son bulması için adeta yalvardıklarını anlatıyorlar. HDP siyasetçileri, ‘Bu hendek siyasetini ancak Kandil bitirebilir’ diyerek, hendeklerin kapatılması için ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini söyleyip, gelen heyetleri geri göndermişler. Kanadı kırık halk, hendekçiler ve devlet arasında çaresizce çırpınıp tek çözümü göç etmekte buldu.”
Bölge insanının oyuyla meclise giren PKK’nın legal partisi HDP; “Kandil” dışında hendek siyasetini kimsenin bitiremeyeceğini söylüyor. Kürdümüze zerre kadar güvenmeyen ve saflarında Aşiret liderlerinden, büyük toprak ağalarına, samanlık kaçkını dönek solculardan, AKP kurmayları içinde yer alanlara kadar her şeyin bulunduğu HDP, bir kez daha Kürdümüzü büyük zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır.
24 Temmuz, Kürdümüz açısından da bir dönüm noktasıdır. Kendi adlarına siyaset sahnesine sürülenlerin acizliğini görmeleri için yaşananlar yeterlidir. Hani nerde HDP, ÖDP, EMEP, ESP, Partizan gibi dergi çevreleri? Bu örgütler Kürdümüzün bir kısmının yakasından düşmedikçe bölge insanımıza rahat ve huzur gelmeyecek.
HDP KİMİN EMRİNDE?
Hatırlardadır, HDP Türkiye partisi olacağı savıyla piyasaya salıverilmişti! Türkiye partisi demek; kendi kafasını kendi omuzları üzerinde taşıyan ve Türkiye’nin birliği ve dirliği için mücadele eden parti demektir. Bunların hangisi HDP’de mevcut? Hiç biri!
Ciziri şöyle devam ediyor,
“Oylarını verdikleri HDP de halkın yanında durmak yerine, bu hendeklerde yaşanan katliamları ‘direniş’ diye överek bölge halkını yüzüstü bırakmış; halkı devletin hedefi haline getiren hendek siyasetinin son bulması için hiçbir şey yapmamıştır. İnsanlar evlerini nasıl terk etmesinler? Bu noktada Kandil, hendek siyasetinin Kürdleri bir yok oluşa sürüklediğinin farkında değil mi?”
HDP artık Kürdümüzün yakasından elini çekmelidir. Çok başlı PKK’nin Apo-Kandil-Yurt dışı-HDP (Bunlar kendi içinde de parçalı haldeler) olarak Kürdümüze kan ve gözyaşı dışında bir şey veremez. Bakınız, çok önemlidir; artık bölgede PKK’ye sempati duyan gençleri bile Kandil denetim altında tutamamakta ve bu gençler yer yer onlardan bağımsız eylemlere girişmektedir. Apo dışında kimseden emir almayız diyen bu kalabalık gençlik hiç kuşkunuz olmasın Gladyo tarafından değerlendirilecektir.
‘HENDEK SİYASETİ KÜRDE ÖLÜM GETİRDİ’
Seyyid Ciziri yazısından son alıntıyı yapalım,
“Hendek siyasetinin Kürd halkına ölümden başka hiçbir getirisinin olmadığı niye fark edilmiyor? HDP siyasetçilerinin eğer halkın can güvenliği gibi bir dertleri varsa, niye toplanıp bu hendek siyaseti konusunda PKK’ye çağrı yapmıyorlar? Öz yönetim veya siyasi özgürlük gibi uluslararası bir meselenin tüm yükünü o hendeklerin başındaki çocuk yaştaki insanların sırtlarına yüklemek ne kadar ahlaki olabilir? ‘Hendekler olmasa da devlet saldıracaktı’ diyen tuzu kuru kişiler, niye şunun farkında değiller? Devlet niye hendeklerin olmadığı şehirlerde, ilçelerde katliam yapmıyor, yapamıyor?”
SONUÇ
SONUÇ
Türkiye gerçeğini ve özgüllüğünü görmeden üretilecek her siyaset eninde sonunda halkın duvarına, milli güçlerin duvarına toslar!
TSK’yi ezberlere dayanarak ve kafalardaki yerleşmiş şablonlara dayanarak değerlendirirseniz; siz istemeseniz de nesnel olarak ABD/İsrail ve onun piyonu PKK’nin safına düşersiniz.
Şimdi, Kürdümüze Türk/Kürt birliğinin ne kadar acil ve zorunlu olduğunu daha kolay anlatabiliriz.
Murat İnce- Aydınlık/23.02.2016