Yeni moda ‘aldatılmak’.
O aldatıldı bu aldatıldı.
Para ile aldatılanlar var, makam ile aldatılanlar.
Allah ile aldatılanlar yok mu?
‘Allah ile aldatanlar’ olur da ‘Allah ile aldatılanlar’ olmaz mı?
Dr Recep ise aldatılanların başında geliyordu, şimdi ‘aldatmada başı çekiyor’.
Muhtar bile olamazdı, oldu.
Niye olamazdı? Çünkü Allah ile aldatıyordu.
‘Minareler süngümüz’ değil miydi?
Yasin El Kadı, Mursi, Katar Emiri, Suudî Arabistan kralları benim arkadaşım değildi herhalde.
Sonra adam başbakan olamaz denildi, oldu.
Yasaların dışına çıkılamaz denildi, çıktı.
Anayasa’nın dışına çıkamaz denildi, anayasayı değiştirdi.
17/25 oldu, soruşturmayı yürüten savcı ve polisleri tutuklattı.
Cumhurbaşkanı olamaz denildi, cumhurbaşkanının ‘kral’ı oldu.
15 Temmuz oldu, darbeye kalkanları analarından doğduğuna pişman etti; darbeye gözyumanları ise ‘bay’ etti.
Şimdi emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’yi ‘askerî başdanışman’ atadağını öğrenmiş bulunuyoruz.
“Bana arkadaşını söyle sana senin kim olduğunu söyleyeyim” diye bir uzsözümüz var değil mi?
Şu Adnan Efendi’nin suratına bakıp, Dr Recep’in kim olduğunu söyleyebilir miyiz söylemez miyiz?
Efendim ‘kimilerinde Dr Recep Takıntısı var’, o nedenle adamın 15 Temmuz’la değiştiğini göremiyorlar deniyor.
Başkalarını bilmem ama benim hiç ‘takıntım’ olmadı.
Olgu ve olayları çözümleme yeteneğimin olduğu bile söylenebilir.
Konumuz Türkiye’nin güvenliği ve Türk Ordusu olduğuna göre, Türk Ordusu üzerine ne kadar titrediğimi bir ben bilirim.
Tam da o nedenle başta İlker Başbuğ olmak üzere, Genelkurmay Başkanları üzerine çok yazdım.
Necdet Özel göreve başladığı gün o herifin ‘içten pazarlıklı’ bir adam olduğunu yazdım.
Adamın Askerlikle, Türkiye’nin güvenliğiyle herhangibir ilişiğinin olmadığı ‘gün gibi’ ortaya çıktı mı çıkmadı mı?
Sonra Akar Hulusi.
Şimdiki Başkomutan yaveri.
Ve bu adamın saf-maf olduğunu hiç sanmıyorum. İlerideki görevler için yatırım yapıyor gibi geliyor bana.
Örneğin ‘Onursal Darbe Püskürten Genelkurmay başkanı’ falan olabilir.
Onun için kızarmıyor hiç, bekleyin size göstereceğim bile diyordur içinden.
Şimdi de şu SADAT’ı kuran Adnan Tanrıverdi’ye gelelim.
"SADAT'ın çeşitli yerlerde açtığı eğitim kamplarında bugüne kadar 2 bin 800 kişinin, gayri nizami savaş eğitimi aldığı, ayrıca sadat kurucularının, şirketi faaliyete geçirmeden önce AKP hükümetiyle görüş alış verişinde bulunduğu iddia ediliyor”muş.
Yönetim kurulu başkanı Adnan Tanrıverdi, niçin böyle bir şirket kurduklarını anlatırken, "İslam ülkelerinde kanlı bir değişimin başladığını, istikrarın çok uzun zaman alacağını, bu süreçte onlara yardımcı olmak amacıyla yola çıktıklarını" söylüyormuş.
Tankların üzerine fırlayan ‘boynukalınlar’ Tanrıverdi’nin yetiştirdiği adamlardan olmasın sakın?
Neden olmasın?
Başkomutan, ‘tankların altına yatan seçkin’ görmediğini söylüyor.
‘Seçkin’ eşşek gibi tankın altına niye yatsın?
Tankın altına yatmak için, Tanrıverdi’nin “İslam ülkelerinde(ki) kanlı değişim .. süreçlerinde onlara yardımcı olmak için, yola çıkmış” milisleri olmak gerekir.
Orada olup tankların üzerine ‘fırlama’yanlar da vardı kuşkusuz.
Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rusya’yı küçümseyen ‘jeopolitik yorumlar’ına da baktım Tanrıverdi’nin.
Zerre dünyadan haberi yok bu adamın.
Tıp demiş Necdet Özel ile Hulusi Akar’ın burnundan düşmüş.
Bu Ordu, altını çiziyorum, bu adamlarla, vallahi de billahi de Türkiye’yi batağa saplayacaktır.
Vallahi de billahi de, bunlar Rabia’dan vazgeçmediler.
Olumlu adımları görmüyor musun, diyenler de çıkabilir.
Söyledim, bir olumlu adıma karşılık yirmibir olumsuz adım atıyor bunlar.
Osmanlı’nın Mehter’i bile bunlardan ilericiydi.
İnan olsun, ben de Dr Recep’in Cumhurbaşkanı olmasından yanayım.
Diploma-miploma önemli değil; adam altmışında İngilizce’yi bile çözdü.
Ama beynindeki ‘takıntı’yı çözemedi.
Kimse ‘çevresi’ diye bir öyküye de sakın sarılmasın.
O çevresinden memnun, çevresi ondan.
Bir bize ‘yurttaş’ gibi bakması çok zor adamın.
Hep alnı seccadeye değmiş olacak diye direniyor, bir de dudağı rakı bardağına değmiş olsun desin bakalım.
Bir tek tane.
Ordu’ya geridönüşlerin olduğu söylenebilir.
Onları da görmüyor değilim ama aldanmıyorum.
Takıntım yok ve samimi olarak olumlu adımlar atmasını bekliyorum.
Ve bu adamın Putin’i aldatacağından da korkuyorum.
Nazarbayev’i aldatacağından da..
Sen bu kadar önemli işin arasında, tut, Adnan Tanrıverdi’yi başdanışman yap.
Yani Dr Recep beni hergün biraz daha korkutuyor.
Bu adamda ‘aldatmak’ bir ‘takıntı’ olmuş galiba.
Tanrı sağlık versin, ne diyelim.
Ben asıl onun aldattıklarına acıyorum..
Habip Hamza Erdem
Güncel Meydan / 17.08.2016