31 Ağustos 2016 Çarşamba

WILLIAM ENGDAHL: "Darbenin Ardında CIA Olduğuna Şüphem Yok"



Türkiye’nin 15 Temmuz günü yaşadığı FETÖ’cü darbe girşiminde ABD ve NATO’nun rolü sıkça konuşuluyor. Kalkışmanın ilk dakikalarında istikrar talep eden ABD’nin darbe girşimi başarısız olunca yaptığı demokrasi vurgusu kamuoyunu ikna etmedi. Aksine CIA Başkanı Brennan’ın verdiği kaçamak yanıtlar, 15 Temmuz kalkışmasının İncirlik’ten aldığı destek, ABD Dışişleri Bakanı’nın darbeden saatler önce Moskova’daki görüşmelerini keserek büyükelçiliğe geçip Pentagon ve Beyaz Saray ile kurduğu temas soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.

Aydınlık, bu kez sözü Washington politikalarını yakından takip eden
William Engdahla verdi. Bu zamana kadar kitapları 14 dile çevrilen, Al Jezeera, CCTV ve RT gibi kanalların sık sık yorumlarına başvurduğu araştırmacı ve yazar Engdahl ile geçekleştirdiğimiz söyleşiyi okurlarımıza sunuyoruz.


| Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce darbe girişimi neden başarısızlıkla sonuçlandı?

Temmuz ayında yazdığım gibi bu darbe CIA ve NATO’nun Erdoğan’ın siyaseten değişimine yanıttı. Erdoğan, mayıs ayında NATO’nun adamı olan Davutoğlu’nu kovarak Rusya ve İsrail ile gizli temaslara başladı, özellikle Rusya ile bir çeşit yakınlaşma sağlandı. Darbe başarısızlıkla sonuçlandı çünkü bana göre Erdoğan’ı yakalamayı ya da öldürmeyi başaramadılar. Suriye’deki üslerinde bulunan Rus haberleşme sinyalleri askeri helikopterlerin Erdoğan’ın peşinden gittiğini algılayarak açıkça uyardı.


| ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ilk açıklamasında özellikle ‘demokrasi’ değil ‘istikrar’ kelimesini tercih etti. Türk halkı darbede ABD’nin rolünü sorguluyor. Sizce bu darbe CIA tarafından desteklendi mi?

CIA’nın bu darbenin arkasında olduğuna ve Türkiye içinde Fetullah Gülen ağını kullandığına şüphe yok. Washington’un demokrasi gibi kelimeleri silah gibi kullandığına ve gerçek demokrasiyi umursamadığına da şüphe yok. Her yerde gerçekleşen ‘Demokrasi devrimlerine’ bakın. Arap Baharı, Ukrayna... John Kerry ve Washington Türkiye’nin NATO’dan çıkması ihtimali karşısında çok çok sinirlendiler. Bu ABD’nin yalnızca Ortadoğu için değil tüm dünyadaki güç projesi için yıkım anlamına gelir.


| Birçok siysetçi ve yorumcu İncirlik’in kapatılmasını talep ediyorlar. Türkiye ve Amerika arasındaki ilişkinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Pentagon’un yıkım için kullandığı nükleer üssün kapatılması dünya barışı için iyi olurdu. Problem şu ki benim ülkem Amerika bugün gerçek demokrasiye dair hiçbir şeyi çağrıştırmıyor. Siyasetçiler yozlaşmanın ötesindeler, Wall Street ve askeri endüstri Eisenhower’ın 1961 veda konuşmasında uyardığı konumda.

Tercihlerine bakın Hillary Clinton; savaş adayı ve katil. Ahlak yok. Ya Trump? Roy Cohen gibi Atlantic City gazino mafyasının, suç şebekelerinin adayı. Hiçbir siyasi deneyimi yok sadece kocaman bir ağzı var. Tehlikeli faşist bir demagog o. Türkiye, Washington hakkında rüya görmese iyi olur. Bu ülke Türkiye’nin 1952 yılında katıldığı NATO’nun Amerikası değil.


| Türkiye yakında zaman Rusya ile ilşkileri düzeltti ve Suriye politikasının değişeceğine dair güçlü sinyaller verdi. Sizce Türkiye’nin dış politikasındaki değişiklik ve darbe girişimi arasında bir bağlantı var mı?

Bu tablonun kesinlikle ABD’nin darbeyi desteklemesine yol açtığı konusunda ikna oldum. Recep Tayyip Erdoğan’ın destekçisi olmaktan uzaktayım. Dünya’da meydana gelen olayların ekonomik, politik sonuçlarını analiz etmeye çalışıyorum. Yine de o bir mücadeleci ve onun Rusya ile yakınlaşarak ve ardından Suriye’deki Esad için ilk adımları atarak gerçekleştirdiği jeopolitik değişiklik ABD’nin yalnızca Ortadoğu’daki güç politikasını değil aynı zamanda Rusya’ya, Çin’e, Şangay İşbirliği Örgütü ve BRİCS’e karşı stratejisini tehdit ediyor.

Avrupa Birliği’ndeki halklar da hayati bir noktaya işaret ediyor. Brexit Avrupa Birliği olarak adlandırılan yıkıcı projenin başlangıcıydı. Bu açık. İtalya yakın zamanda ayrılmak zorunda kalacak. Belki sonra Macaristan ve ardından Marie le Pen’in partisi güç kazanmaya devam ederse belki Fransa. Almanya’da yayımlanmayan anketlere göre halkın yüzde 66’sı seçim düzenlenmesi halinde AB’den çıkış için oy kullanmak istiyor. Ancak Almanya’da anayasa bu tip bir referanduma izin vermiyor. Halk artık bıktı çünkü AB onlar için fayda getiren bir proje değil. Avro başarısız bir deneyim oldu.

Anglo Sakson egemenliğine dayanan dönemin bittiğini görüyoruz. Beş yüzyıl önce Venedik’in Avrupa’nın finans merkezi olduğu dönem sonra eriyor.



‘GÜLEN BİR HOLLYWOOLD YAPIMI ONU BIRAKMAZLAR’

Türkiye, FETÖ’cü darbe girişimin ardından örgütün lideri Fetullah Gülen’in iadesini Washington’dan talep etti. Bu talebe verilecek yanıt aynı zamanda ABD ve Türkiye ilişkilerinin kaderini belirleyecek. Amerikalı yazar bu kapsamda Gülen’in CIA’nın en büyük projelerinden biri olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Gülen, yeni kitabım ‘The Lost Hegemon’da belirttiğim gibi, CIA’nın tarihinde yarattığı en büyük projelerden biri. Bağlantıları kıtalara yayılıyor. Almanya’dan Çin Halk Cumhuriyeti’ne, Xinjiang’da Uygurlara kadar her yere sızmış durumda. Graham Fuller ya da George Fides gibi CIA ajanları, ABD’nin eski Amerikan büyükelçisi Morton Abramovitz gibi isimler Gülen’in ABD’nin Saylorsburg Pennsylvania eyaletinde özel statüde kalma sürecini yönettiler. Dünya genelinde İslam’ı kullanarak kirli operasyonlarını yönetenler Fetullah Gülen’i ılımlı islam bilgini, Papa’nın dostu, barış adamı gibi göstererek bir efsane yarattılar. Bu yüzden bu adam bir Hollywood yapımıdır. Onu bırakamazlar.”


ABD BATIK BİR DEVLET

TÜRKİYE KENDİ YOLUNA BAKSIN

Uluslararası çevrelerin gözü ABD’de gerçekleşecek başkanlık seçimlerine kitlenmiş durumda. Türkiye’de kimi çevreler şimdiden ABD’nin yeni başkanı olacak kişinin Ankara’ya yönelik daha ılımlı bir politika izleyeceğini düşünüyor. Konuyu sorduğumuz
Engdahl, ABD’nin batık bir devlet olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Türkiye, Hillary Clinton ya da Donald Trump’la bağları onarmak istiyor mı? Türkiye sürekli Washington’a bakmayı bırakıp kendi yolunu bulsa daha iyi olur diye düşünüyorum.

Bugün ABD ekonomik olarak çökmüş durumda. Ekonomik durgunluk 1930’lara oranla daha kötü. Hükümetin istatistikleri acı gerçeği saklamak için yalan söylüyor. ABD’nin kamu borçları yüzde 140’ın üzerinde. Rusya ile karşılaştırırsan Rusya’nın devlet borcu gayrisafi yurtiçi hasılaya oranla yüzde 17 civarında. Daha kötüsü ne biliyor musun kesin olarak Amerika ekonomiye nazaran ahlaki bir çöküş içerinde”


WİLLİAM ENGDAHL KİMDİR?

Almanya’da ikamet eden Amerikalı araştırmacı ve yazarın şimdiye kadar yayımlanmış 7 kitabı bulunmakta. Toplamda 14 dile çevirilen kitapların en yenisi olan The Lost Hegemon, FETÖ’cü yapılanmanın lideri Gülen ve ABD ilişkisine ışık tutmakta. Aynı zamanda Global Research, Asia Times gibi mecralarda makaleleri yayımlanan
Engdahl, Moskova’ya yakın yayınlar yapan RT, Çin’in resmi televizyonu CCTV ve Al Jezeera gibi kanallara ise yorumcu olarak katılıyor.

Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’nın davetiyle Pekin’de alternatif enerji üzerine konferans veren
Engdahl, Türkiye-Avrasya Ticaret Konseyi’nin çağrısıyla İstanbul’da da konuşmacı olarak bulundu.  

Gökhun Göçmen
Aydınlık / 24.07.2016