Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emre Kongar gibi değer verdiğim aydınlarımız, 300 asker ve sivilin hayatını kaybettiği Amerikancı-Fethullahçı darbeye “tiyatro” dediler, “Tayyip Erdoğan’ın tezgâhı” lafları havada uçuştu. Yalnız onlar mı?.. Fethullah Gülen ve PKK da darbeyi “Tayyip Erdoğan’ın tiyatrosu” olarak nitelediler.
ERGENEKON-BALYOZ SAVAŞI
Türkiye, 2007 yılından bu yana aslında ABD emperyalizmi ile savaş içindedir. ABD, 24 Temmuz 2002 tarihinde Binyılın Meydan Okuması (Millenium Challenge 2002) adı altında Türkiye’yi işgal tatbikatı bile yapmıştı.
12 Haziran 2007 günü Ümraniye’de bir gecekonduda bulunduğu söylenen bombalar, Üsküdar Karakolu’nun masasında dizili olarak duruyordu ve savaş başlamıştı. Polis kamerasıyla çekilen kayıtlar yıllar sonra Ergenekon Davasında ortaya çıktı. Tertibin içindeki polis, savaşın şifrelerini veriyor, Genelkurmay Başkanı’ndan “O... çocuğu” diye söz ediyordu.
Strateji biliminin babası Çinli Sun Tzu, savaşta birinci tercihi “Savaşmadan yenmek” diye tanımlar. ABD, savaşın ilk çarpışmasında komuta kademesini tek bir kurşun atmadan teslim aldı. E. Astsubay Oktay Yıldırım’ın tutuklanmasıyla başlayan taarruz, o zaman da belirttik, “Eğer direnilmezse Genelkurmay Başkanına kadar uzanır.” Ve uzandı. Yüzlerce general ve amiral, binlerce subay, savaşmadan esir alındı.
Komutanlar dahil herkes şaşırmıştı. Savaşın farkında değillerdi. Hukuk devleti söylemleriyle suçsuz olduklarını anlatmaya çalışıyorlardı. Oysa kale içerden fethedilmişti ve savaş yargı düzleminde değil, silahların konuştuğu düzlemdeydi. Yalnız hapse atılanlar değil, Genelkurmay da teslim alınmıştı. Türk Ordusu hükümet mevzilerinden gelen bir saldırıyla karşı karşıya kalmıştı. Fethullahçı Gladyo, gücünü ilk kez gösteriyordu. Koskoca Türk Ordusunun komuta kademesini savaşmadan teslim alacak kadar güçlüydü.
Ergenekon-Balyoz tertipleri, Batı Asya’daki büyük savaşın Türkiye cephesiydi. ABD, silahlı güç kullanarak Irak’ı bölmüş, Kuzeyinde Barzanistan’ı kurmuş, komşumuz olmuştu. Türkiye topraklarının bir bölümünü de kapsayan “Free Kürdistan” haritaları yayımlanmıştı. Washington yönetimi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve İşçi Partisi’nin (Vatan Partisi) direncini kırmadan hedefine ulaşamazdı. Aslında Türkiye’ye açılan savaş, Kürdistan’ı kurma savaşıydı, daha doğrusu İkinci İsrail’i kurma savaşıydı.
Washington yönetimi, Türkiye’yi bölme savaşının ilk aşamasında Fethullahçı Gladyo’yu kullandı. Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi de ABD planı içinde Fethullah Hoca ile birlikteydiler. Binlerce subay Ordudan uzaklaştırıldı. Fethullah Hoca, bir bakıma Yüksek Askeri Şura’nın başına geçti. Türk Ordusunun terfi planı artık Beşiktaş Adliyesindeki F Savcıları ve F Yargıçları tarafından yapılıyordu. Bu süreçte vatansever-Atatürkçü komutanların yerine FETÖ mensupları getirildi.
DUVAR SAVAŞI VE HENDEK SAVAŞI
ABD-Türkiye Savaşında, Silivri duvarlarının yıkılmasıyla birlikte girişim, Türkiye’ye geçti. Türkiye kuvvetleri, FETÖ’nün polis ve yargıdan temizlenmesi için harekete geçti.
En önemlisi, 24 Temmuz 2015 günü Türk Ordusunun ve Polisinin PKK Terör Örgütünü silahla bastırma harekâtı başladı. Ergenekon-Balyoz tertiplerine karşı mücadele, artık Vatan Savaşıydı. Savaşın bu aşamasında, Türk Ordusu ve Polisi, ABD’nin “Kara Gücünü” hendeklere gömdü.
KORİDOR SAVAŞI
Suriye’de hedefine ulaşamayan ABD, Türkiye’nin güneydoğusunda da yenilgiye uğramıştı. Türkiye sınırları içindeki Vatan Savaşı, artık bölgesel boyutlar kazanıyordu. Suriye’nin kuzeyindeki ABD-İsrail Koridoru, savaş cephesi oldu. Karşı tarafta ABD, İsrail ve PKK/PYD vardı. İnsanlık tarafında Suriye, Irak, İran ve Rusya yanında Türkiye de bulunuyordu.
Türkiye, sözde “Kürt Koridoru”nun Doğu Akdeniz’e bağlanmasını gereğinde kuvvet kullanarak bozacağını ilan etti. Dahası Rusya ile işbirliğine yöneldi. ABD, Türkiye’nin bu kararlılığına büyük kentlerimizde canlı bombalarla yüzlerce insanımızı öldürterek yanıt verdi. Arkasından Rus uçağı düşürüldü. ABD’nin iç cephedeki harekât gücü Ergenekon tertibinde olduğu gibi yine FETÖ’ye bağlı silahlı örgütlenmeydi. Hava Kuvvetleri’nin içinde yuvalanmışlardı.
Tayyip Erdoğan’ın Putin’e mektubu, Türkiye’nin Kürt Koridorunda Rusya ile işbirliğine yöneldiğini ortaya koydu. Bu mektupla birlikte iç cephenin sağlamlaştırılması için, TSK içindeki FETÖ örgütlenmesini temizlemek gerekiyordu. Soruşturmalar başladı. Yüksek Askerî Şura’da FETÖ’nün başına gelecekler gazete başlıklarına çıktı.
15 TEMMUZ SAVAŞI
ABD bekleyemezdi, çünkü FETÖ’nün subayları ya tutuklanacaklar ya da emekli edileceklerdi. ABD’nin Türkiye’de kapsamlı silahlı harekât yeteneğinin beli kırılıyordu. Türkiye iç cephesini sağlamlaştırıyordu. Bu durumda düğmeye basıldı. ABD, 15 Temmuz günü ülkemizdeki en değerli varlığını ateşe sürdü.
Son darbe girişimi, Türkiye-ABD Savaşının doruğudur. TSK’da yapılacak temizliğin sonuçlarını kuşkusuz herkes biliyor. ABD’nin Türk Ordusu içinde nerdeyse 70 yıldır biriktirdiği güce öldürücü bir darbe indirilmiştir.
DARBECİ SANIK SAVUNMALARI
On yıldır süren bir savaş var. Bu savaşı “Tayyip Erdoğan’ın tezgâhı” veya “kurgusu” diye niteleyenler, ne yaptıklarının farkındalar mı?
Kanlı darbe “Tayyip Erdoğan’ın kurgusu” olunca, ABD’nin ve Fethullah Gülen Gladyosunun üzerini örtmüş oluyorlar.
Vatan savaşına “Saray savaşı” diyenler, bu hatalarını düzeltmeyince, Amerikancı darbeyi “Tayyip Erdoğan’ın tezgâhı” olarak damgalıyorlar. Türk Ordusu, onlara göre, “Tayyip Beyin oy alması, iktidarda kalması” için savaşıyordu. Bu durumda Mehmetçiğe hangi propagandayı yaptıklarını düşünmediler mi: “PKK’ya karşı savaşma, Tayyip Erdoğan’ın saray bekçiliğini yapma!”
Bugün de aynı mevzide “Darbeye karşı tavır almayın” dediler. “Tayyip Erdoğan’ın tiyatrosunda rol almayın” demiş oluyorlar.
Darbeyi Tayyip Erdoğan kurgulamış, öyleyse ABD ve Fethullah cephesinde Tayyip Erdoğan’a karşı savaşa devam! Türkiye’nin toprak bütünlüğüne sırt çevirmeye devam! Fethullahçı darbecilerin suçunu örtmeye devam! Türk milletinin özlemlerine ve duygularına yabancılaşmaya devam!
ABD emperyalizminin senaryosunda rol almak, FETÖ darbecilerine siper olmak, o aydınlarımıza yakışıyor mu?
Belki uyarır: Türkiye’ye karşı ABD’nin silahlı gücü olarak savaşan, binlerce insanın kanına giren darbeciler, göreceksiniz mahkemelerdeki savunmalarında Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emre Kongar gibi yazarlarımıza göndermeler yapacaklar.
Doğu PERİNÇEK
Aydınlık / 21.07.2016