Yakın zamanda
açığa çıkan bir e-mail ve Kongre ile ilgili dosyalanmış kulis belgeleri,
“Clinton Dünyası” ve Türkiye’li gizemli bir vaiz tarafından yönetilen ağın
üyeleri arasındaki yeni ilişkileri ortaya koyuyor.
Clinton ve imam
Fethullah Gülen’in yardımcıları arasındaki bağlantılar, eğer eski ABD Dışişleri
Bakanı Başkanlığı kazandığı takdirde, kilit bir NATO müttefiki olan Türkiye ile
ABD arasındaki karmaşık ilişkiyi daha da karıştırabilir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen ve onun “Gülenistler” olarak
bilinen takipçilerinin sert bir şekilde üzerine gitmeye başladı. Bir zamanlar
Gülen ile ittifak yapan
Erdoğan, hatta Başkan Obama’dan, 1999’dan beri Pensilvanya’nın Pocono
dağlarında gönüllü sürgün olarak yaşayan 74 yaşındaki ruhani liderin ülkesine
iadesini bizzat talep etti.
Erdoğan, Gülen’i
Türk hükümeti’ni yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Gülen’in takipçileri, media, mahkemeler ve
polis güçlerini de kapsayan birçok kurumda kontrolü elinde bulunduruyor.
Bu karmaşık
jeopolitikal dinamiğin daha da bulanık hale gelmesinin yanı sıra, “Judicial
Watch” tarafından yakın zamanda açığa çıkartılan 2009 yılına ait bir “e-mail”,
Clinton’ın kampanyasına ve Clinton Vakfı’na bağışta bulunan bir kişiye daha
ulaşılmış olmasının başka bir örneğini oluşturuyor.
1 Nisan 2009 yılına ait
mesajda, “Gökhan ÖZTÜRK” isimli bir “Gülen
takipçisi”, Clinton’ın personel şef yardımcısı “Huma
Abedin”den, dostlarından birisi ile Başkan Obama arasında bağlantı
kurulabilmesi konusunda yardım talep ediyor.
“ÖZTÜRK”, “Türk
Kültür Merkezi”nin yönetim kurulu üyesi ve “Hizmet” olarak da bilinen “Gülen
hareketi”ne bağlı bir işletmeler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar
ağının parçası.
“ÖZTÜRK”, Clinton
yanlısı Ready PAC’ın ulusal finansman
eşbaşkanlığı görevini yaptı. 2014 yılında komiteye 10 000 dolar ve geçen yıl da
Clinton’ın kampanyasına 2 700 dolar bağışladı. Türk
Kültür Merkezi’nin web sitesi’nde de, Clinton Vakfı’nın kar amacı
gütmeyen kollarından birisi olan “Clinton Global
İnsiyatifi”nin bir üyesi olarak listelendi. Clinton’a 25 000 ve 50 000
dolar arasında bağışda bulundu.
“Gülenistlerle” Clinton’ın faaliyet alanı arasındaki diğer bir ilişki de, geçen ay, Senato ile ilgili olarak dosyalanmış bir lobi faaliyeti kayıtlarında da ortaya çıkartılmıştı. Kayıtlar, “Ortak Değerler Birliği” isimli Gülen’e bağlı bir grubun, Kongre’de kendi adına lobi faaliyetleri yürütmek üzere Clinton ile bağlantılı “Podesta Grup”u tuttuğunu gösteriyor. Grup, “barışın teşviki, hoşgörü ve dinlerarası dialog” adına lobi faaliyeti yürütmeye çalışıyor.
Grubun yöneticisi,
Teksas üniversitelerinde eski bir profesör olan Alp Aslandoğan. Kampanya finans kayıtları, onun da
Clinton’ın politik çabalarına bağışta bulunduğunu gösteriyor.
“Podesta Grubu”, Clinton üzerinden nüfuz peşinde koşmak açısından doğal bir seçim. Firma,
Clinton’ın kampanyasının yöneticisi John Podesta ve kardeşi Tony ortaklığıyla kurulmuş.
Kar amacı gütmeyen değişik gruplar aracılığıyla, her iki Gülenist (Gökhan Öztürk ve Alp Aslandoğan- IŞIK), vaizin, nisbeten ılımlı ve batı yanlısı olan
öğretilerinin tanıtımını yapıyor. Bu kişiler, vergi mükellefleri tarafından
finanse edilen çok geniş bir sözleşmeli okullar ağı aracılığıyla, Gülen
hareketinin para sağlama çabalarına da katılıyorlar.
Sayıları 150’den fazla olan bu okullar, Gülen hareketi hakkında tartışma
konusu oluşturuyor.
Federal müfettişlerin ifadesine göre, okulların bazılarında, Türk
vatandaşlarının eğitim amacıyla ABD’ne getirilmesinde çalışma vizelerinin
kullanılmasından dolayı soruşturma yürütülmüş. Bazı durumlarda, vergi
mükelleflerinin fonları bu kuruluşlarda çalışmış öğretmenlerin aile
bireylerinin göçmenlik ve diğer yasal harçlarının ödenmesinde kullanılmış.
Okullara tahsis edilmiş fonlar, Gülen hareketi ile bağlantılı Türk uyruklular
tarafından kontrol edilen girişimcilere de akıtılmış.
New York Times’da 2011 yılında bir yayınlanan bir makale, Texas’da “Harmony Okulları” adıyla faaliyette bulunan “Gülenist” okullar arasındaki kuşkulu bağlara dikkat çekiyor. “Harmony Okulları”nın, “Gülen” yanlısı kar amacı gütmeyen “Cosmos” Vakfı tarafından kontrol edilen bir şirketle
sözleşmesi var. Aslandoğan, 2002’de satın aldığı mülkiyet hakkını daha sonra “Harmony”e sattı. Kendisi, “Gülen Okulları”na hizmet sunmak
üzere sözleşme imzalamış olan “Körfez Vakfı”nın da kurucusu.
Ne Aslandoğan, ne de Gülen’le bağlantılı eğitim
firmaları “Sema
Eğitim” ve
“Apple
Eğitim Hizmetleri” ile yakın ilişkisi olan Özkök
bu yoruma bir karşılık vermedi.
Okullar ve bunlarla sözleşmeli kuruluşlar arasındaki ortaklık, vergi
mükelleflerine ait fonların “Gülen’e ait ağ”ın içinde kalmasına olanak
sağlıyor. Okullardaki öğretmenlerin çoğunun İngilizcesi akıcı değil ve “Gülen”e
ait bir kuruluşta çalışmış eski bir öğretmene göre, “Hizmet”e finans desteği
sağlamak için de kullanılıyorlar.
Şimdilerde itirafçı olan bir öğretmen, 2012 yılında “60 Dakika”ya, Türk
öğretmenlerin ücretlerinin önemli bir kısmını “Gülen ağı”na geri vermek zorunda
olduklarını anlatmıştı. Okullardan birisinde öğretmenlik yapan Türk kocasının,
ücretinin % 40’ını vermek zorunda olduğunu söylemişti.
Gülenistlerin büyük ölçüde inkar ettiği vize sahtekarlığı ve diğer
usulsüzlüklerle ilgili suçlamalar, tıbbi tedavi için geldiği ABD’de en sonunda
kalıcı ikamet hakkı elde eden Gülen’in kamuoyunda tanınmasına katkıda bulundu.
Erdoğan’ın Türkiye’yi Gülen’in etkisinden kurtarma amaçlı kampanyası,
halkın ilgisinin Gülen’in üzerinde toplanmasına neden oldu.
Erdoğan, Türk medya, adalet sistemi ve polis içindeki Gülenistlerin
üzerine gitme çabalarının yanı sıra, ABD’de araya adam sokarak Gülen üzerinde
etki sağlamaya çalıştı.
2014 yılında, Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında, Başkan Obama’ya yaptığı
bir ziyarette Obama’dan, Gülen’in iadesini resmi olarak talep etti. Türk
hükümeti, medyanın yanı sıra mahkemelerde de Gülen ve Gülenistlerin kuyusunu
kazmak amacıyla faaliyette bulunmak üzere, hukuk firması “Amsterdam & Partners” ı tuttu.
“Gülen hareketi” ve Clinton arasındaki bağlantılar ilk kez
gösterilmiyor. Bu bağlantılar, “Gülenistler”in Clinton’dan ne istediği ve
Demokratların, onların finansal desteğine karşılık verip vermediği konusunda
sorulara da neden oluyor.
Geçen yıl “Daily Caller”, birçok Gülen takipçisinin Clinton’ın değişik siyasi kampanyalarına ve
ailesine ait hayır derneğine bağışta bulunduğunu haber vermişti. Bir “Gülen
hareketi” lideri olan “Recep Özkan”, Clinton
Vakfı’na
$500,000 ve $1 million arasında bağışta bulundu.
Clinton, New York senatörü olarak, “Türk Kültür Merkezi”nin yıllık yemeğinde açılış konuşmasını yaptı.
Eylül
2007, Hillary Clinton Türk Kültür Merkezi’nde konuşuyor.
Abedin’e gönderilen e-mail, bir “Gülen takipçisi”nin Clinton’ın kurmayına
doğrudan ulaşabilmesinin ilk örneğini oluşturuyor ve yardım talebinde
bulunuyor.
Abedin’e gönderilen e-mail, bir “Gülen takipçisi”nin Clinton’ın kurmayına
doğrudan ulaşabilmesinin ilk örneğini oluşturuyor ve yardım talebinde
bulunuyor.
“Gökhan Özkök”, “Huma Abedin”e gönderdiği e-mailde şöyle yazıyor:
Sevgili Huma,
Lütfen, Dışişleri Bakanı Madam’a, Başkan
Obama’nın Türkiye ziyareti sırasında İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri
Ekmeleddin İhsanoğlu ile 15 dakikalık bir görüşmeyi programına dahil
edebilmesinin çok iyi olacağını söyle.
Şimdiden teşekkürler,
Gökhan
“Gökhan
Özkök”ün
“Huma
Abedin”e
gönderdiği 1 Nisan 2009 tarihli e-mail “Judicial Watch” isimli internet sitesi tarafından elde edildi.
“Abedin”in “Özkök”ün talebini “Clinton”a ya da Obama yönetiminden herhangi bir başkasına iletip iletmediği bilinmiyor. Ancak, “Gülen”in bir dostu olan ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Erdoğan”a karşı kaybeden İHSANOĞLU, e-mail’den günler sonra İstanbul’da Obama ile görüştü. Obama, orada, İHSANOĞLU’nu resmi olarak Beyaz Saray’a davet etti. İHSANOĞLU, 2009 Haziran’ında da ziyarette bulunmuş ve söylentiye göre, Obama’ya, ABD’nin tüm Müslüman dünyası nezdinde bir büyükelçilik oluşturmasını teklif etmişti.
Sağda Huma Abedin ve solda Clinton’ın
kampanya sözcüsü Nick Merrill. (REUTERS)
Bazı terör gözlemcisi gruplar, İHSANOĞLU’nun
geçmişteki, terrorist grup HAMAS’I, Sudan Başkanı’nı ve ABD düşmanı Ömer el-Beşir’i
öven konuşmalarına dikkat çekiyor. Ancak İHSANOĞLU,
Ortadoğu’daki pek çok İslamist’e benzeyen radikal bir kundakçı gibi görünmüyor.
“Podesta Grubu”na gelince; bu lobicilik firmasının, Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı
üzerinde nüfuz sağlamaya çalışan birçok tartışmalı şirketle bağları var.
“Daily Caller”ın araştırmaları, “Podesta Grubu”nun,
Rusya’nın kontrol ettiği bir uranium şirketi olan ve Kanadalı maden
işletmeciliği patronu ve aynı zamanda “Clinton Vakfı” hayırseverlerinden
“Frank Giustra” ile bağlantıları bulunan “URANIUM ONE”ı temsil ettiğini göstermişti.
“Podesta Grubu”, yasadışı silah ticaretine karşı hükümetin katı yaptırımları ile karşı
karşıya kalan İngiltere savunma silahları üstlenicisi “BAE
Systems” namına da, Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı’nda lobi faaliyeti
yürütüyor.
“Clinton”ın gözde lobicilik firması, geçtiğimiz yıl, terörist gruplarla
bağlantısı olan Bangladeş İslam Bankası ile de
çalışmaya başladı. Ve bu yılın başlarında, “Clinton paketçisi” ve “Podesta
Grup” başkanı “Tony Podesta” Suudi hükümeti
tarafından da tutuldu.
CHUCK
ROSS
13.07.2016 /
dailycaller.com
Çeviri: IŞIK