19 Ağustos 2016 Cuma

Clinton ve Gizemli Müslüman Vaiz Arasında Yeni İlişkiler Ortaya Çıkıyor

Yakın zamanda açığa çıkan bir e-mail ve Kongre ile ilgili dosyalanmış kulis belgeleri, “Clinton Dünyası” ve Türkiye’li gizemli bir vaiz tarafından yönetilen ağın üyeleri arasındaki yeni ilişkileri ortaya koyuyor.

Clinton ve imam Fethullah Gülen’in yardımcıları arasındaki bağlantılar, eğer eski ABD Dışişleri Bakanı Başkanlığı kazandığı takdirde, kilit bir NATO müttefiki olan Türkiye ile ABD arasındaki karmaşık ilişkiyi daha da karıştırabilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen ve onun “Gülenistler” olarak bilinen takipçilerinin sert bir şekilde üzerine gitmeye başladı. Bir zamanlar Gülen ile ittifak yapan Erdoğan, hatta Başkan Obama’dan, 1999’dan beri Pensilvanya’nın Pocono dağlarında gönüllü sürgün olarak yaşayan 74 yaşındaki ruhani liderin ülkesine iadesini bizzat talep etti.

Erdoğan, Gülen’i Türk hükümeti’ni yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor.  Gülen’in takipçileri, media, mahkemeler ve polis güçlerini de kapsayan birçok kurumda kontrolü elinde bulunduruyor.

Bu karmaşık jeopolitikal dinamiğin daha da bulanık hale gelmesinin yanı sıra, “Judicial Watch” tarafından yakın zamanda açığa çıkartılan 2009 yılına ait bir “e-mail”, Clinton’ın kampanyasına ve Clinton Vakfı’na bağışta bulunan bir kişiye daha ulaşılmış olmasının başka bir örneğini oluşturuyor.

1 Nisan 2009 yılına ait mesajda, “Gökhan ÖZTÜRK” isimli bir “Gülen takipçisi”, Clinton’ın personel şef yardımcısı “Huma Abedin”den, dostlarından birisi ile Başkan Obama arasında bağlantı kurulabilmesi konusunda yardım talep ediyor.

“ÖZTÜRK”, “Türk Kültür Merkezi”nin yönetim kurulu üyesi ve “Hizmet” olarak da bilinen “Gülen hareketi”ne bağlı bir işletmeler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar ağının parçası.

“ÖZTÜRK”, Clinton yanlısı Ready PAC’ın ulusal finansman eşbaşkanlığı görevini yaptı. 2014 yılında komiteye 10 000 dolar ve geçen yıl da Clinton’ın kampanyasına 2 700 dolar bağışladı. Türk Kültür Merkezi’nin web sitesi’nde de, Clinton Vakfı’nın kar amacı gütmeyen kollarından birisi olan “Clinton Global İnsiyatifi”nin bir üyesi olarak listelendi. Clinton’a 25 000 ve 50 000 dolar arasında bağışda bulundu.

“Gülenistlerle” Clinton’ın faaliyet alanı arasındaki diğer bir ilişki de, geçen ay, Senato ile ilgili olarak dosyalanmış bir lobi faaliyeti kayıtlarında da ortaya çıkartılmıştı. Kayıtlar, “Ortak Değerler Birliği” isimli Gülen’e bağlı bir grubun, Kongre’de kendi adına lobi faaliyetleri yürütmek üzere Clinton ile bağlantılı “Podesta Grup”u tuttuğunu gösteriyor. Grup, “barışın teşviki, hoşgörü ve dinlerarası dialog” adına lobi faaliyeti yürütmeye çalışıyor.

Grubun yöneticisi,  Teksas üniversitelerinde eski bir profesör olan Alp Aslandoğan. Kampanya finans kayıtları, onun da Clinton’ın politik çabalarına bağışta bulunduğunu gösteriyor.

“Podesta Grubu”, Clinton üzerinden nüfuz peşinde koşmak açısından doğal bir seçim. Firma, Clinton’ın kampanyasının yöneticisi John Podesta ve kardeşi Tony ortaklığıyla kurulmuş.

Kar amacı gütmeyen değişik gruplar aracılığıyla, her iki Gülenist (Gökhan Öztürk ve Alp Aslandoğan- IŞIK), vaizin, nisbeten ılımlı ve batı yanlısı olan öğretilerinin tanıtımını yapıyor. Bu kişiler, vergi mükellefleri tarafından finanse edilen çok geniş bir sözleşmeli okullar ağı aracılığıyla, Gülen hareketinin para sağlama çabalarına da katılıyorlar.

Sayıları 150’den fazla olan bu okullar, Gülen hareketi hakkında tartışma konusu oluşturuyor.

Federal müfettişlerin ifadesine göre, okulların bazılarında, Türk vatandaşlarının eğitim amacıyla ABD’ne getirilmesinde çalışma vizelerinin kullanılmasından dolayı soruşturma yürütülmüş. Bazı durumlarda, vergi mükelleflerinin fonları bu kuruluşlarda çalışmış öğretmenlerin aile bireylerinin göçmenlik ve diğer yasal harçlarının ödenmesinde kullanılmış. Okullara tahsis edilmiş fonlar, Gülen hareketi ile bağlantılı Türk uyruklular tarafından kontrol edilen girişimcilere de akıtılmış.

New York Times’da 2011 yılında bir yayınlanan bir makale, Texas’da “Harmony Okulları” adıyla faaliyette bulunan “Gülenist” okullar arasındaki kuşkulu bağlara dikkat çekiyor. “Harmony Okulları”nın, “Gülen” yanlısı kar amacı gütmeyen “Cosmos” Vakfı tarafından kontrol edilen bir şirketle sözleşmesi var. Aslandoğan, 2002’de satın aldığı mülkiyet hakkını daha sonra “Harmony”e sattı. Kendisi, “Gülen Okulları”na hizmet sunmak üzere sözleşme imzalamış olan “Körfez Vakfı”nın da kurucusu.

Ne Aslandoğan, ne de Gülen’le bağlantılı eğitim firmaları “Sema Eğitim” ve “Apple Eğitim Hizmetleri” ile yakın ilişkisi olan Özkök bu yoruma bir karşılık vermedi.

Okullar ve bunlarla sözleşmeli kuruluşlar arasındaki ortaklık, vergi mükelleflerine ait fonların “Gülen’e ait ağ”ın içinde kalmasına olanak sağlıyor. Okullardaki öğretmenlerin çoğunun İngilizcesi akıcı değil ve “Gülen”e ait bir kuruluşta çalışmış eski bir öğretmene göre, “Hizmet”e finans desteği sağlamak için de kullanılıyorlar.

Şimdilerde itirafçı olan bir öğretmen, 2012 yılında “60 Dakika”ya, Türk öğretmenlerin ücretlerinin önemli bir kısmını “Gülen ağı”na geri vermek zorunda olduklarını anlatmıştı. Okullardan birisinde öğretmenlik yapan Türk kocasının, ücretinin % 40’ını vermek zorunda olduğunu söylemişti.

Gülenistlerin büyük ölçüde inkar ettiği vize sahtekarlığı ve diğer usulsüzlüklerle ilgili suçlamalar, tıbbi tedavi için geldiği ABD’de en sonunda kalıcı ikamet hakkı elde eden Gülen’in kamuoyunda tanınmasına katkıda bulundu.

Erdoğan’ın Türkiye’yi Gülen’in etkisinden kurtarma amaçlı kampanyası, halkın ilgisinin Gülen’in üzerinde toplanmasına neden oldu.

Erdoğan, Türk medya, adalet sistemi ve polis içindeki Gülenistlerin üzerine gitme çabalarının yanı sıra, ABD’de araya adam sokarak Gülen üzerinde etki sağlamaya çalıştı.

2014 yılında, Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında, Başkan Obama’ya yaptığı bir ziyarette Obama’dan, Gülen’in iadesini resmi olarak talep etti. Türk hükümeti, medyanın yanı sıra mahkemelerde de Gülen ve Gülenistlerin kuyusunu kazmak amacıyla faaliyette bulunmak üzere, hukuk firması “Amsterdam & Partners” ı tuttu.

“Gülen hareketi” ve Clinton arasındaki bağlantılar ilk kez gösterilmiyor. Bu bağlantılar, “Gülenistler”in Clinton’dan ne istediği ve Demokratların, onların finansal desteğine karşılık verip vermediği konusunda sorulara da neden oluyor.

Geçen yıl “Daily Caller”, birçok Gülen takipçisinin Clinton’ın değişik siyasi kampanyalarına ve ailesine ait hayır derneğine bağışta bulunduğunu haber vermişti. Bir “Gülen hareketi” lideri olan “Recep Özkan”, Clinton Vakfı’na $500,000 ve $1 million arasında bağışta bulundu.


Clinton, New York senatörü olarak, “Türk Kültür Merkezi”nin yıllık yemeğinde açılış konuşmasını yaptı.


Eylül 2007, Hillary Clinton Türk Kültür Merkezi’nde konuşuyor.


Abedin’e gönderilen e-mail, bir “Gülen takipçisi”nin Clinton’ın kurmayına doğrudan ulaşabilmesinin ilk örneğini oluşturuyor ve yardım talebinde bulunuyor.


Abedin’e gönderilen e-mail, bir “Gülen takipçisi”nin Clinton’ın kurmayına doğrudan ulaşabilmesinin ilk örneğini oluşturuyor ve yardım talebinde bulunuyor.


“Gökhan Özkök”, “Huma Abedin”e gönderdiği e-mailde şöyle yazıyor:
 Sevgili Huma,
Lütfen, Dışişleri Bakanı Madam’a, Başkan Obama’nın Türkiye ziyareti sırasında İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile 15 dakikalık bir görüşmeyi programına dahil edebilmesinin çok iyi olacağını söyle.

Şimdiden teşekkürler,

Gökhan





“Gökhan Özkök”ün “Huma Abedin”e gönderdiği 1 Nisan 2009 tarihli e-mail “Judicial Watch” isimli internet sitesi tarafından elde edildi.

“Abedin”in “Özkök”ün talebini “Clinton”a ya da Obama yönetiminden herhangi bir başkasına iletip iletmediği bilinmiyor. Ancak, “Gülen”in bir dostu olan ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Erdoğan”a karşı kaybeden İHSANOĞLU, e-mail’den günler sonra İstanbul’da Obama ile görüştü. Obama, orada, İHSANOĞLU’nu resmi olarak Beyaz Saray’a davet etti. İHSANOĞLU, 2009 Haziran’ında da ziyarette bulunmuş ve söylentiye göre, Obama’ya, ABD’nin tüm Müslüman dünyası nezdinde bir büyükelçilik oluşturmasını teklif etmişti.


Sağda Huma Abedin ve solda Clinton’ın kampanya sözcüsü Nick Merrill. (REUTERS)


Bazı terör gözlemcisi gruplar, İHSANOĞLU’nun geçmişteki, terrorist grup HAMAS’I, Sudan Başkanı’nı ve ABD düşmanı Ömer el-Beşir’i öven konuşmalarına dikkat çekiyor. Ancak İHSANOĞLU, Ortadoğu’daki pek çok İslamist’e benzeyen radikal bir kundakçı gibi görünmüyor.

“Podesta Grubu”na gelince; bu lobicilik firmasının, Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı üzerinde nüfuz sağlamaya çalışan birçok tartışmalı şirketle bağları var.

“Daily Caller”ın araştırmaları, “Podesta Grubu”nun, Rusya’nın kontrol ettiği bir uranium şirketi olan ve Kanadalı maden işletmeciliği patronu ve aynı zamanda “Clinton Vakfı” hayırseverlerinden “Frank Giustra” ile bağlantıları bulunan “URANIUM ONE”ı temsil ettiğini göstermişti.

“Podesta Grubu”, yasadışı silah ticaretine karşı hükümetin katı yaptırımları ile karşı karşıya kalan İngiltere savunma silahları üstlenicisi “BAE Systems” namına da, Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı’nda lobi faaliyeti yürütüyor.

“Clinton”ın gözde lobicilik firması, geçtiğimiz yıl, terörist gruplarla bağlantısı olan Bangladeş İslam Bankası ile de çalışmaya başladı. Ve bu yılın başlarında, “Clinton paketçisi” ve “Podesta Grup” başkanı “Tony Podesta” Suudi hükümeti tarafından da  tutuldu.

CHUCK ROSS

13.07.2016 / dailycaller.com

Çeviri: IŞIK