1. Diyadin olayı, PKK’nin silahlı gücünün “açılım” boyunca küçülmediğini, tersine büyüdüğünü kanıtladı. AKP, “açılım”ın PKK’nın silahlı gücünü ortadan kaldıracağını, böylece terörün son bulacağını öne sürmüştü. Diyadin olayı, Hakan Fidan’ın Abdullah Öcalan ile yaptığı çatışmasızlık anlaşması örtüsünün altında, PKK’nin doğu ve güneydoğu illerimizde yerleşik silahlı birlikler kurduğunu gösterdi. Daha da vahimi, ülke içinde PKK’nın silahlı gruplar bulundurmasını AKP’nin yanı sıra yeniCHP de olağan saymaktadır. İki parti, Jandarmamızın sınırlarımız içinde aldığı bir tertibatı, HDP gibi “PKK’nın bölgesine müdahale etme” olarak görmektedir. “Açılım” PKK terörizmini meşrulaştırmış, “toprak bütünlüğü, tek millet, tek ordu” ilkesini zayıflatmıştır.
2. Olay, “açılımı” sona erdirme değil derinleştirme olayıdır. Üç yol yok, iki yol var: Ya “açılım,” ya da PKK’yi askeri bakımdan ezmek! Askeri yönteme başvurmak için öncelikle bu yönde siyasi bir karar almak, bu siyasi kararın gereği olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) görevlendirilmesi ve bütün taktiklerin TSK’nın hazırlayacağı harekât planına uydurulması gerekir.
Askeri yöntemlere başvurma yönünde siyasi bir karar yok. TSK olayın dışında olduğunu açıkladı. Ortada TSK’nın harekât planı olmadığı için buna uygun taktikler de yok. Tersine, örneğin valiler PKK’nın güvenliğini sağlama amirleri gibi hareket ettiriliyor. PKK’nin elindeki belediyelere kamu fonlarından para akıtılarak, PKK’nin örgütlenmesini güçlendirmesine olanak sağlanıyor vs.
Bu şartlarda tertiplenen Diyadin olayı, bir taşla birkaç kuş vurmayı amaçlıyor: a. “Açılım”ın ne kadar doğru ve zorunlu bir politika olduğunu hem batıya hem doğuya göstermek. b. Kontrollü “milliyetçilik” enjeksiyonu yaparak AKP’den oy kaçışışını durdurmak. c. HDP’nin barajı aşması için destek çıkmak. d. TSK’nın devreye girmesi istenmiyorsa Tayyip Erdoğan’ın “başkan” olmasına destek verilmesinin şart olduğu algısını yaratmak.
3. “Açılım”ın seçim sürecindeki adı “Türk tipi başkanlık sistemi”dir. AKP’nin seçim bildirisinde “açılım” geçmiyor. Açılım “Türk tipi başkanlık sistemi” zarfının içine konulmuştur. “Açılım” ve “Türk tipi başkanlık sistemi” madalyonun iki yüzüdür.
4. Başkanlık sistemi ve “açılım” için HDP’nin barajı geçmesi şart. AKP, 10 puanın üzerinde oy kaybetmiş görünüyor. AKP’den bütün partilere oy kaçışı vardır. HDP’ye giden oyları geri çevirmesi olanaksızdır. Diyadin olayı, seçim meydanlarında milliyetçi görüntü vererek HDP dışı partilere kaçan oyların bir bölümünü geri almak için tertiplenmiştir. Askerler bir harekât planı olmadan, hazırlıksız çatışmaya gönderilmiştir.
Bu oy kaybıyla AKP’nin “açılımı” ve “Türk tipi başkanlık sistemi”ni düzenleyecek yeni bir anayasayı tek başına yapması olanaksızdır. Gerçi Kemal Derviş AKP-yeniCHP büyük koalisyonu için devrededir, ama yeniCHP’nin “Türk tipi başkanlık sistemi”ne ilişkin çekincelerini törpülemek için HDP’ye, HDP’nin “açılım” konusundaki kimi itirazlarını törpülemek için yeniCHP’ye ihtiyaç vardır. Zaten yeniCHP de HDP’nin barajı geçmesini istemektedir. Böylece “açılım”ın üç silahşörü AKP-yeniCHP-HDP işbirliğiyle, “açılım ve Türk tipi başkanlık sistemi” en geniş tabana oturtulacaktır.
5. Turgut Özal da böyle yapmıştı. Özal açılımı “federasyon” ve “bir koyup üç almak” diye ifade etmişti. Şimdi Erdoğan’ın uyguladığı “Yıldırım Akbulut” ve “Çankaya’da operasyon odası” modelini Özal başlattı. Erdoğan Özal’ın “özel örgüt” uygulamasını da devraldı. Aslında F Tipi de Erdoğan’ın “özel örgütü” idi. Erdoğan, F Tipini tasfiye ederek Hakan Fidan’lı, Efkan Ala’lı daha sıkı ve daha sadık bir “özel örgüt” kurdu. Valileri “özel örgüt”e, Jandarmayı da valilere bağladı. “Özel örgütü” Özal’ın başaramadığı yasal güce kavuşturdu.
6. TSK, kendisini “açılım”dan tamamen ayırdı. TSK, HDP barajı aşarak Meclise girerse “açılımı” önlemenin çok daha zor, ödenecek bedelin daha ağır olacağını saptıyor. Bu nedenle “açılım” ile arasına çizgi çekmekten daha ileriye giderek, HDP’nin barajı aşması olasılığına karşı kendisini konumlandırıyor. Diyadin olayına gösterdiği hassasiyette ve yaptığı üstüste açıklamaların satır aralarında, tehlikenin boyutuna ve kendi konumlanışına ilişkin işaretler vardır.
7. ABD işin merkezindedir. “Açılım”ın en geniş tabanını oluşturmak için devrededir. “Açılım”cı üç partiyi de sıkı markaja almıştır. ABD, Erdoğan’a “açılımda geri dönülmez noktaya geldiğini, bu noktadan dönerse biteceğini” bildirmiştir. YeniCHP’yi en son Kemal Derviş’in de katkılarıyla “açılım”ın kararlı destekçisi yapmıştır. HDP’yi ise “siyasallaştırmıştır.”
HASAN BÖĞÜN / 18.04.2015 / Aydınlık