VP hariç herkes emperyalist mi?
Örsan K.ÖYMEN / Aydınlık / 03.05.2015
Vatan
Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Aydınlık Gazetesi Yazarı Sn. Yıldırım
Koç’un, 8 Mart 2015 tarihli “Sosyal Demokrasi Nedir?” başlıklı yazımı eleştiren
bir yazıyı kaleme almasıyla başlayan tartışma yaklaşık iki aydır devam ediyor.
Sn. Koç’a yanıt yetiştirmeye çalışmaktan, gündemimde olan diğer konulara bir
türlü geçemedim. Bu nedenle okurlardan özür diliyorum. Umarım Sn. Koç da artık
beni eleştirmekle ilgili mesaisine ara verir, böylece ben de başka konulardaki
düşüncelerimi içeren ve daha çok AKP’ye yönelik eleştirilerimi içeren yazılarıma geçmek fırsatını
bulabilirim.
Sn. Koç’un
yazılarına, “Atatürk, Sosyal Demokrasi ve Komünizm”, “Sosyal Demokrasi ve
Anti-emperyalizm”, “Sosyalist Enternasyonel” ve “Sosyal Demokrasi Anti-Emperyalisttir”
başlıklı yazılarımda yanıt vermiştim. Sosyal demokrasinin emperyalist olduğunu
iddia eden Sn. Koç, dün yayınlanan yazısında da, Sosyalist Enternasyonel’in
emperyalist olduğunu ilan etti.
“Vatan
Partisi hariç herkes emperyalisttir” zihniyetini çağrıştıran bu söylemlerle Vatan Partisi vatanı kucaklayamaz. Bu söylem
“Kemalist” bir söylem de değildir. Bu tamamıyla Marksist-Leninist bir söylemdir.
Sosyal demokrasinin emperyalist ve kapitalist bir ideoloji olduğu Marx-Lenin
paradigması üzerinden savunulabilir, ama Atatürk paradigması üzerinden
savunulamaz. Bunun gerekçelerini geçmiş yazılarda açıklamıştım.
Bu VP’nin
resmi ideolojisi midir, yoksa VP’deki bazı yöneticilerin kişisel ideolojisi
midir, VP’nin bunu kendi içinde çözmesi gerekir. VP Kemalist bir parti midir,
Marksist-Leninist bir parti midir, önce buna karar vermelidir. Çünkü Kemalizm
ve “altı ok” komünizm değildir, Marksizm değildir, Marksizm-Leninizm değildir,
Maoculuk değildir. Bunun aksini iddia etmek için ciddi bir kavram erozyonuna
uğramış olmak, siyaset bilimine, sosyolojiye, felsefeye, tarihe ters düşmeyi
göze almak gerekir.
Stratejik
olarak, “Ben komünistim, ama tarihsel süreç içinde, komünizme giden bir geçiş
noktası ve anti-emperyalist olması açısından, Kemalizm’e destek verilmesi
gerektiğini düşünüyorum” denebilir. Aynı şey sosyal demokrasi için de
yapılabilir. Yani sosyal demokrasi de, komünizm idealinden vazgeçmeden, komünizme
giden geçici bir ara yol olarak, komünizme yönelik bir adım olarak görülebilir.
Ama “Ben hem Kemalistim, hem komünistim” veya “Ben hem Sosyal Demokratım, hem
komünistim” denemez. Bunlar çelişkili ifadelerdir.
Sosyalist
Enternasyonel’in 1864 yılı Birinci Enternasyonel ile bağlantısına gelecek
olursak: SE’nin 1864’te kurulduğunu kimse iddia etmiyor. 1951’de kurulduğunu
zaten ben de yazılarımda söyledim. SE’nin sosyal demokrat, demokratik sosyalist
ve demokratik sol partileri kapsadığını da defalarca söyledim. 1864’ten farklı
olarak, 1951’de, SE’de, komünist ve anarşist partiler yoktu. O köklerden
1950’lerden itibaren kopulduğunu zaten söyledim. SE’nin 1951’de kurulduğunu,
komünizmden ayrıldığını, ancak tarihinin ve kökeninin 1864’e dayandığını,
SE’nin kendisi, 1989 “İlkeler Deklarasyonu”nun 92. maddesinde kendisi söylüyor.
Bu durumda VP Genel Başkan Yardımcısı Sn. Koç, SE’nin resmi açıklamasına karşı
çıkmış oluyor.
SE, 1951
yılı kuruluş deklarasyonunun 7. maddesinde, “Demokratik sosyalizm,
emperyalizmin her türünü reddeder. Tüm insanların baskı altına alınmasına ve
sömürülmesine karşı mücadele eder.” dediği halde, bu ilkenin uzantısı olan
başka ilkeleri de 1989 deklarasyonunda kabul ettiği halde, Sn. Koç SE’yi
emperyalist ilan etti. Bu iddia SE’nin gündemine düşse, SE ve ömrü
emperyalizmle mücadele etmekle geçmiş SE içindeki birçok siyasi parti buna
gereken yanıtı verir.
Bazı sosyal
demokratların emperyalizmle işbirliği yaptıkları gerçeği üzerinden, tüm sosyal
demokratları ve Sosyalist Enternasyonel’i emperyalist olarak damgalamak, CHP ile VP arasında gelecekte oluşabilecek bir işbirliğinin önüne duvar
örmektir. Bu zihniyetle, VP’nin CHP’ye ittifak ve işbirliği çağrısı yapması da
samimi olamaz.
CHP’nin içine sızan emperyalist odakları CHP tabanı zaten eleştiriyor. Bazı
VP’li yöneticilerin iki parti arasındaki anlaşmazlıkları bir daha onarılamaz
hale getirmesi doğru değil. Bu tartışmanın sonu gelmez. Bazı VP’li
yöneticilerin, geçmişteki ve günümüzdeki bazı politikalarıyla ve
stratejileriyle, emperyalizme nasıl alet olduğuna dair birçok iddiayı CHP’liler
ve sosyal demokratlar da gündeme getiriyorlar. Ben bu iddiaları ve tezleri
bugüne kadar bu köşeye taşımadım. Çünkü zaman, hem Atatürk’ün aydınlanma devrimine, hem de sosyalizme ve sol düşünceye
sahip çıkanların birlikte hareket etme zamanıdır.
Sosyal demokrasi tartışması niçin önemli?
Yıldırım KOÇ / Aydınlık / 04.05.2015
Sayın Örsan
K.Öymen 3 Mayıs 2015 günkü yazısında benim yazılarımı eleştiriyor, “Vatan
Partisi Hariç Herkes Emperyalist mi?” sorusunu soruyor ve şunu yazıyor: “Bazı
VP’li yöneticilerin, geçmişteki ve günümüzdeki bazı politikalarıyla ve
stratejileriyle, emperyalizme nasıl alet olduğuna dair birçok iddiayı CHP’liler ve sosyal demokratlar da gündeme getiriyorlar.”
Sayın Öymen
bu iddiaları gündeme getirirse, gereken cevap verilecektir. İma yollu ifadeleri
üzülerek okudum.
Gereksiz bir
tartışma mı sürdürüyoruz?
Hayır. Bence
Sayın Öymen’in Aydınlık’ta bu konuları yazması, Aydınlık
okurlarının bu konuda uyarılması ve bilgilendirilmesi açısından son derece
yararlı oldu.
TEMEL KONU, TÜRKİYE DEVRİMİNİN YOLUDUR
Türkiye’de
kendisine “sosyal demokrat” diyenler var. Bu kişi ve örgütler emperyalist
mi?
Böyle bir iddiaya
kargalar bile güler. Kargaların, “Vatan Partisi hariç herkes emperyalist mi?”
sorusuna da aynı şekilde güleceğini sanıyorum.
Sayın Öymen
mantık hatası yapıyor.
Ben “sosyal
demokratlar emperyalisttir” demiyorum. Benim dediğim, emperyalizmin ideolojik
ve siyasi araçlarından birinin sosyal demokrasi olduğudur. Emperyalistler,
kendi ülkelerinin işçi sınıflarının desteğini alabilmek amacıyla, emperyalist
sömürüden onlara pay verirler. Bu anlayış, sosyal demokrasidir. Diğer bir
deyişle, emperyalist ülkelerde ilerici gibi gözüken sosyal demokratlar,
kendilerine müslümandır.
Bu
tartışmanın özü, Türkiye devriminde temel müttefiklerimizin kimin olacağına ilişkindir.
Türkiye’nin
bağımsız ve demokratik bir ülke yapılmasında, emperyalist ülkelerin sosyal
demokratları bizim müttefikimiz midir?
Eğer sosyal
demokrasinin anti-emperyalist olduğunu ileri sürerseniz, bunun doğal sonucu,
Türkiye’nin bağımsız ve demokratik bir ülke haline getirilmesinde emperyalist
ülkelerin sosyal demokratlarının bizim müttefikimiz olduğudur.
Bu mümkün
mü?
Türkiye’nin
İkinci Dünya Savaşı sonrasında bağımlılaştırılmasında, Türkiye’nin bütünlüğüne
kasteden bölücülüğün ve gericiliğin beslenmesinde Alman, Fransız, İngiliz,
Amerikan, Belçikalı, İsveçli, Norveçli, Danimarkalı sosyal demokratların payı
yok mu?
Var. Bu ülkelerin sosyal demokratlarıyla muhafazakarları arasında Türkiye’ye yönelik devlet politikaları konusunda herhangi bir fark söz konusu mu?
Hayır.
Bu ülkelerde
sık sık sosyal demokrat partiler iktidara geldi. Bu ülkelerin Türkiye’yi bölme,
parçalama, bağımlılaştırma politikalarında bir değişiklik oldu mu? Hayır.
BDP’nin Sosyalist Enternasyonal’le yakın ilişkisini nasıl açıklarsınız?
Bağımsız ve
demokratik Türkiye’nin yolu, emperyalizmin her türlü destekçisiyle mücadeleden
geçmektedir. Emperyalizmin araçlarından biri de, emperyalist sömürüden pay alan
işçi sınıflarının emperyalist politikalara destek vermesini sağlayan sosyal
demokrasidir.
TÜRKİYE’DEKİ SOSYAL DEMOKRATLAR NE YAPIYOR?
Peki,
Türkiye’deki sosyal demokratlar ne oluyor?
Onlar tabii
ki emperyalist sömürüden pay almıyor.
Ancak
Türkiye’de kendisini sosyal demokrat olarak nitelendiren hangi örgüt, ABD ve AB
emperyalizmiyle mücadele ediyor?
Hangi sosyal
demokrat, Türkiye’ye gelen ABD askerlerine çuval geçiriyor, Soros’la ve
TESEV’le, CHP içine sızmış ve açığa çıkmış bazı görevlilerle mücadele
ediyor?
Hangi sosyal
demokrat Ermeni
soykırımı yalanına
karşı Strasburg’daydı? Hangi sosyal demokrat Türkiye’deki ABD üslerine karşı açık tavır alıyor?
Hangi sosyal
demokrat, Türkiye ekonomisine büyük zarar veren gümrük birliğinden çıkmayı
savunuyor?
İşte bu nedenlerle Atatürk Avrupalı sosyal demokratlardan değil, Sovyet
Rusya’dan yardım almıştı.