23 Ekim 2015 Cuma

BAZI RAPORLARDA: PKK ve UYUŞTURUCU





1999 Öcalan Davası İddianamesi’nde PKK ve Uyuşturucu


İnsan hayatına değer vermeyen silahlı çete PKK uyuşturucu ticareti de yapmaktadır. Sanık Abdullah ÖCALAN, örgütünün doğrudan uyuşturucu ticareti yaptığını inkar etmiş;

''...Bizim örgütümüzün uyuşturucu madde ticaretiyle iştigali yoktur. Başlangıçta da ifade ettim; bizim Zağros bölgesi dediğimiz, Van ve Hakkari bölgesinin normal ticareti uyuşturucu ticaretidir. Oradaki bölge sorumlularımız buradaki uyuşturucu ticaretinden pay almışlardır. Bunun dışında örgütümüz uyuşturucu ticaretiyle iştigal etmez” beyanında bulunmuştur. (Kls: 1/Dizi:43-78/Cumhuriyet Savcılığı Sorgu Zaptı Sayfa 21-22)

Abdullah ÖCALAN’ın beyanından da silahlı çete PKK’nın uyuşturucu ticareti yapan çete ve kişilerle sıkı ilişki içinde olduğu anlaşılır. Uyuşturucu ticaretinden kazandığı paralardan PKK’ya pay veren uyuşturucu tacirlerinin uyuşturucunun naklinde ve pazarlanmasında PKK elemanlarından yardım gördüğü muhakkaktır.

1984-1993 yılları arasında yıkıcı ve bölücü örgütlerle ilişki içerisinde bulundukları tespit edilen 503 Türk uyruklu şahıs uyuşturucu madde kaçakçılığı olaylarına karıştıkları gerekçesiyle yakalanmışlar ve haklarında tahkikat yapılmıştır.

Haklarında tahkikat yapılan 503 şahıstan 188’i serbest bırakılırken geriye kalan 315 şahıs Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde tutuklanmıştır.

Farklı ülkelerin polis raporlarına göre toplamın %94,6’sı olan 298 şahıs ya terör örgütü PKK mensubu ya da örgütle yakın ilişki içinde bulunan kişilerdir. (Paris Enstitüsü tarafından hazırlanan Terörizm ve Politik Şiddet’ başlıklı rapor) (Kls:39)

06.05.1998 günü silahlı çete PKK’dan kaçarak 2'nci Jandarma Sınır Tabur Komutanlığına teslim Fettah DURSUN 25.05.1998 günü zabıtaya verdiği, Van devlet Güvenlik Mahkemesinde yapılan yargılamasının 27.08.1998 günlü oturumunda da doğruluğunu teyit ettiği ifadesinde; PKK örgütü elemanı Mehmet Ali METE’nin örgütün uyuşturucusunu satmakla görevli olduğunu, 1994 ve 1995 yılı içerisinde Mehmet Ali METE’nin değişik tarihlerde Yüksekova İlçesi Yediveren Köyü Pağeng bölgesine çağırdığı, Ferzinde ATASOY, Emirhan YAZGAN, Tahir BASKIN isimli uyuşturucu kaçakçılığı ile iştigal eden şahıslara satması için örgüte ait eroini verdiğini, bu şahısların örgütün eroinini satıp, parasını ödedikleri beyanında bulunmuştur. (Kls:39)

Abdullah OCALAN da;

“...Ben başından beri uyuşturucu ticaretine karşı çıktım. 1990’lı yıllarda İran’da Makü bölge sorumlusuyla yaptığım konuşmada, ‘’Bu uyuşturucu ticaretini bırakın, PKK’nın siyasi yönünü bitirir’’ dedim” sözleriyle PKK elemanlarının uyuşturucu ticareti yaptığını dolaylı olarak da olsa ikrar etmiştir. (Kls: 1/Abdullah ÖCALAN’ın sorgu zaptı, sayfa 22)

 RUDAW.net 13.08.2015 tarihli “PKK’nin kaynakları ve para trafiği... “ başlıklı haberinde, Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan PKK’nın mali kaynakları ile ilgili olarak şunları söylüyor:

·      PKK’nin birinci ve ikinci yılında halktan yardım aldığını biliyorum. Başlangıç döneminde PKK’nin üyesi olduğum için biliyorum. Gerillaların büyük bir bölümü kendi parasıyla bir kalaşnikof satın alabilmek için çalışıyordu.  Silahlı mücadeleye başladığımda amelelik yapıyordum. Mercimek satarak bir tabanca satın aldım. PKK’nin bütün üyeleri ilk silahlarını kendi paralarıyla satın almıştır.


·           O dönemde halk bize yardım ediyordu. Özellikle Almanya’dakiler çok yardım ediyordu. PKK her yıl Avrupa’da yardım kampanyaları düzenliyordu. Kürdistan halkı ise daha çok gıda olarak katkıda bulunuyordu. Bu durum 1995’e kadar devam etti. Bu noktadan sonra PKK, halk ve iş adamlarından vergi almaya başladı.

·   1985’ten bu yana her yıl Eylül’den Aralık’a kadar Avrupa’da yardım kampanyaları yapılıyordu. Sadece bu yardımdan yıllık 20 milyon dolar elde ediliyordu. Ayrıca Kürdistan’da halkın yaptığı yardım da 10 milyon doları buluyordu. 1995’ten sonra PKK, doğu (İran Kürdistanı) - kuzey (Türkiye Kürdistanı), doğu (İran Kürdistanı) - güney (Kürdistan Bölgesi) , güney (Kürdistan Bölgesi) - kuzey (Türkiye Kürdistanı) arasında bazı gümrük noktalarını kurdu. En çok gelir ise Doğu (İran Kürdistanı) - güney (Kürdistan Böglesi) sınırından elde ediliyordu. Genel olarak bu gümrük noktalarından yıllık 3 milyon dolar elde ediliyordu. PKK kaçak olarak ticaret yapan işadamlarından vergi alıyordu. PKK resmi olarak ticaret yapanları vergi vermeye zorlamıyordu. Bazı zenginler ise kendileri maddi yardımda bulunuyordu. Onları mücadelemizi anlatarak ikna ediyorduk.

  Osman Öcalan, “Rusya ve Ermenistan’da büyük Ezidi Kürt işadamları var. Onlar isteyerek mi yardımda bulunuyor?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:

“Onların bir bölümü uyuşturucu ticaretini yapıyordu. PKK onlardan da para alıyordu. Ancak diğerleri kendileri yardımda bulunuyordu. Bazı şirketler ise işlerine sorunsuz bir şekilde devam edebilmek için PKK’ye parar veriyordu. Çünkü PKK para vermeyen şirketlerin mal taşımasına izin vermezdi.”

“Türkiye’de medya PKK’yi uyuşturucu ticareti yapmaklar suçluyor. Bu doğru mu?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

“PKK kendisi uyuşturucu ticaretini yapmıyor ancak doğu ve kuzey sınırındaki PKK’nin gümrük noktalarından uyuşturucu ticareti yapılıyordu.  Biz sadece gümrük parası alıyorduk. 1991’de Kadir isminde bir arkadaşımız PKK’ye para kazandırmak için uyuşturucu ticareti yapmaya girişmişti. Kendisini çağırarak engel oldum. “

Osman ÖCALAN, diğer soruları da şöyle yanıtlıyor:

Toplanan paralar nasıl ulaştırılıyordu? PKK’nin yatırım projeleri veya fabrikaları var mı?

Bu konuda bankalar çok aktif kullanılmıyordu. Daha çok gerilla ve sempatizanlar ulaştırıyordu. Rojava’da bazı fabrikalar vardı. Efrin’de de zeytinyağı fabrikası vardı. Suriye ve Avrupa’da PKK’ye yakın kişilerin işlettiği bazı marketler var.

PKK içinde maliyeden kim sorumlu? PKK içinde yolsuzluk var mı?

Cemil Bayık’ın kardeşi Mustafa Bayık PKK’nin mali sorumlusudur. PKK’nin para trafiği Kandil’den yönetiliyor. Genel olarak yolsuzluk yok. Ancak arasıra şahıslar düzeyinde bazı vakalar yaşanıyordu.  PKK’nin aylık gelirinin eskiye göre arttığını düşünüyorum. Çünkü PKK’nin mücadelisi genişlemiştir. Şimdi PKK’nin yıllık gelirinin 50 milyon dolar dolayında olduğunu tahmin ediyorum.

PKK medyası nasıl kuruldu?

Rahmetli Bahçet Cantürk ve Pervin Buldan’ın kocası Savaş Buldan, PKK medyasının kurulmasında en büyük rolü üstlendiler. Onlar zengindi ve zengin çevreleri de vardı. Türkiye PKK’ye yardım ettkleri için her ikisini infaz etti.

PKK ile Kürdistan Yurtseverleri Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında maddi bir ilişki var mı? Bu yardımlar karşılıklı mı yapılıyor?

PKK’nin KDP’yle ilişkileri iyi değil, ancak KYB’yle iyidir. KYB IŞİD’e karşı savaşın başlangıcında bu yana 20 milyon dolar dolayında para yardımında bulunmuş. KYB politbüro üyesi Mele Bahtiyar ve Hero İbrahim Ahmed bu konudan çok etkili olmuşlar. KDP de yardımda bulunmuş ancak KYB kadar değil. PKK, KYB’ye siyasi olarak yardımda bulunuyor. Özellikle zor durumlarda PKK’nin medyası seferber oluyor.

Rojava’nın petrolü nasıl satılıyor? Geliri nereye gidiyor?

Bu konuda hiç bir bilgiye sahip değilim. Oradaki sistemin nasıl çalıştığını bilmiyorum.

*****

  Abdullah Öcalan, ifadesinde Bizim örgütümüzün uyuşturucu madde ticaretiyle iştigali yoktur” diyor. Ancak başka bir ifadesinde de, 1990’lı yıllarda İran’da Makü bölge sorumlusuyla yaptığım konuşmada, ‘’Bu uyuşturucu ticaretini bırakın, PKK’nın siyasi yönünü bitirir’’ dedim”sözleriyle PKK elemanlarının uyuşturucu ticareti yaptığını dolaylı olarak da olsa kabul etmiş oluyor. Kardeşi Osman Öcalan da, “PKK kendisi uyuşturucu ticaretini yapmıyor ancak doğu ve kuzey sınırındaki PKK’nin gümrük noktalarından uyuşturucu ticareti yapılıyordu.  Biz sadece gümrük parası alıyorduk.” diyor.

  Doğal olarak, bu şahısların “evet, uyuşturucu ticaretinden gelir temin ediyorduk” demelerini elbette beklemiyoruz. O halde, “PKK ve Uyuşturucu Ticareti” arasındaki ilişkiyi ve “PKK’nın Gelir Kaynakları”nın neler olduğu konusunu başka kaynaklardan bakalım. Aşağıda söz konusu edilen yurt içi ve yurt dışı kaynaklarda bu konulara değinilmiştir.

*****

   NATO Ekonomik Komitesi 2009'da hazırladığı 'Terörün ekonomik ve maddi boyutu' başlıklı gayri resmi raporunda PKK'nın finans kaynaklarına dair çarpıcı bilgiler veriyor. Terör örgütlerinin finans kaynaklarına ilişkin uluslararası istihbarat kurumlarından elde edilen bilgiler doğrultusunda hazırlanan raporda, Avrupa'dan PKK'ya 200 milyon Euro aktarıldığı belirtiliyor. Raporun 70. Maddesinde şu  bilgiler yer alıyor:  'Madde 70: PKK şirketler ve çeşitli kuruluşlardan yapılan bağışlar gibi yasal yollardan yıllık 25 milyon Euro toplamaktadır. Uyuşturucudan sağlanan yasadışı gelirler yıllık 14 milyon Euro’yu geçmektedir. Yasadışı göç olayından (Yaklaşık 80 bin kişi Türkiye üzerinden geçmektedir) 8 milyon Euro elde edebilir. Vergilendirme ve kara para aklama ile birlikte ortaya çıkan diğer pek çok maddi kaynakla birlikte, PKK’nın yıllık ekonomik potansiyeli örgüt ihtiyaçlarından artarak aileler ve diğer alanlara gönderilen paralar ile birlikte toplamda yıllık 200 milyon Euro’dan fazlasını bulmaktadır. '

   NATO Takviyeli Ekonomik Komite Toplantısı raporuna göre, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti PKK’nın uyuşturucudan sonra en çok gelir getiren faaliyeti. PKK, sahte pasaport ve vizelerle yasadışı göç ve göçmen kaçakçılığı faaliyetlerini yürütüyor ve özellikle de Almanya’daki göçmen kaçakçılığı pazarını kontrol ediyor. İnsanlar Avrupa’ya bu sahte pasaportlarla kaçırılıyor ve orada örgüte yakın derneklere iaşe, ibate ve iş sözü verilerek kayıt ediliyor. Bu şahıslara bir iş bulunduğunda da kendilerinden ‘üyelik aidatı’ adı altında PKK adına haraç toplanıyor. PKK seyahat dokümanlarının sahteciliğinde iki yöntem kullanıyor: Başkası adına düzenlenmiş iltica ve sığınmacı başvurusu belgeleri üzerinde sahtecilik yapılıyor veya daha önceden çalınmış pasaport veya kimlik belgelerinin üzerindeki fotoğraf veya bilgiler değiştiriliyor.

 PKK’nın iyi yapılandırılmış suç ağı, Avrupa’daki Kürt kökenli Türk vatandaşlarından, özellikle de işadamlarından haraç toplamalarına imkân tanıyor. Bu türden haraç toplama özellikle batı Avrupa’da çok yaygın. Avrupa ülkelerine PKK tarafından kaçırılan veya getirilen insanlar da gelirlerinin büyük bir kısmını örgüte vermeye zorlanıyor veya kendi iradeleri dışında uyuşturucu işinde kuryelik için kullanılıyor. Terör örgütü bu haraç toplama faaliyetlerini ‘devrim vergisi’ veya ‘gönüllü bağış’ olarak adlandırıyor. Bu tür zorla haraç alma faaliyetlerinin mağdurları, maruz kaldıkları tehdit ve cebirden dolayı bu durumu ilgili makamlara bildiremiyorlar.

 Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı (UNODC) 2011 yasa dışı uyuşturucu kaçakçılığı analizlerinde de PKK'nın rolünden bahsediliyor. Uyuşturucu ticaretiyle silahlı terör örgütlerinin ilişkisinin irdelendiği 2012 raporunda da PKK örneği veriliyor. UNODC 2007 raporlarında, terör örgütünün uyuşturucu madde kaçakçılığının imalat, taşıma, aracılık, satış ve sokak satıcılığı gibi her safhasında yer alarak, finansal destek sağladığına dikkat çekiliyor. Avrupa'da uyuşturucu ticaretini kontrol altında tutan PKK'nın, Afganistan, Pakistan ve Irak üzerinden getirilen uyuşturucuyu İtalya, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya'daki yasa dışı örgütler ile işbirliği içerisinde Avrupa'ya nasıl aktardığı ve pazarladığı belgeleriyle ortaya konuluyor.

 30 Mayıs 2008 tarihinde, ABD yönetimi tarafından 'Yabancı Narkotik Çeteleri Belirleme Yasası' çerçevesinde 3 PKK terör örgütü yöneticisi uyuşturucu kaçakçıları listesine dahil edildi. ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından 14 Ekim 2009 tarihinde yapılan açıklamada söz konusu şahısların 'Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı' olarak ilan edildiği bildirildi. Bu bağlamda bahsi geçen terör örgütü PKK yöneticilerinin ABD'de bulunan malvarlıklarının dondurulmasına ve Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının bu şahıslarla ekonomik veya ticari nitelikli bir işlem yürütmesinin yasaklanmasına karar verildi.

 Emniyet'in raporlarında da PKK-uyuşturucu ilişkisi konusunda çarpıcı veriler yer alıyor. Buna göre 1981'den beri yapılan operasyonlarda 60 PKK sığınağında yüksek miktarda uyuşturucu ele geçirildi. Operasyonlarda toplam 839 terör örgütü üyesi yakalandı. Narko-terörizm kapsamında yapılan bu operasyonlarda toplam 4 bin 253 kilo eroin, 22 bin 830 kilo esrar, 4 bin 305 kilo bazmorfin, 8 kilo afyon sakızı, 710 kilo kokain, 337 bin 412 adet sentetik uyuşturucu, 26 bin 190 litre asetik anhidrit ve 2 adet imalathane ele geçirildi.

 Son yıllarda terör örgütünün finansman kaynakları arasında olduğunun net bir şekilde ortaya çıkmasıyla birlikte uyuşturucu operasyonlarına büyük önem verildi. Örneğin 1998 yılında uyuşturucu tacirlerine yönelik 2 bin 737 operasyon yapılmışken 2011'de bu sayı 18 bin 24'e çıktı. 1999'da uyuşturucudan yakalanan şüpheli sayısı da 6 bin 121 kişi iken 2011 sonunda bu sayı 38 bin 534'ü buldu. Terör örgütlerinin eylemlerinin devam etmesi büyük ölçüde finansal kaynakların yeterliliği ve devamlılığına bağlı. Örgütlerin silah, barınma, beslenme, iletişim, propaganda gibi ihtiyaç ve faaliyetleri büyük çapta finansal kaynak gerektiriyor. Terör örgütü PKK için de uyuşturucu kaçakçılığının en önemli gelir kaynaklarından biri olduğu ifade ediliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarında terör örgütü mensuplarının ifadeleri ve ele geçirilen belgelerdeki para kayıtları PKK'nın uyuşturucudan finansman sağladığını açıkça ortaya koyuyor.

  Türkiye'de istihbarat birimlerinin narko terör raporlarına göre PKK artık dünya raporlarına uyuşturucu kaçakçısı olarak girmemek için özel bir önem gösteriyor. Avrupa ülkeleri ve Amerika gibi yerlerde daha rahat hareket edebilmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığı işlerini örgütle direkt bağlantısı ortaya çıkmayan kişilere yaptırıyor. Ancak yine de her yıl yayınlanan uluslararası raporlar örgütün zehir tacirliğini ortaya koyuyor.

 Avrupa Birliği polis teşkilatı EUROPOL tarafından yayımlanan 'AB Terörizm Durumu ve Eğilim Raporu (TE-SAT 2012)' başlıklı raporda PKK'nın Avrupa'daki üyelerinin işlediği suçlar arasında uyuşturucu kaçakçılığı da sıralanıyor. PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığından kazandığı parayı terörist faaliyetlerde kullandığı ifade edilen raporda, Avrupa'nın PKK için lojistik destek üssü durumunda olduğu vurgulanıyor. PKK'nın örgütsel faaliyetlerini finanse etmek için Avrupa içinde ve dışında uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı belirtiliyor. Terör örgütünün, militan devşirme ağını endişe kaynağı olarak gören raporda kara para aklama, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının örgüt için temel finansman kaynağı olduğu tespiti yapılıyor.

 İngiltere’nin Uluslararası Kalkınma Departmanı (DFID) adlı kamu kurumuyla çalışan kuruluşların hazırladığı raporda PKK dâhil çeşitli ülkelerdeki birçok terörist ya da isyancı örgütün yasadışı gelirleri üzerinde duruldu. Raporda PKK için "-Yasadışı finansal akış toplamı yılda 1.7 trilyon dolara ulaşıyor ve temelde uyuşturucu, silah ya da insan kaçakçılığı gibi şiddete dayalı, (talan edilen doğal kaynakların rantı, kamu fonlarının zimmete geçirilmesi, vergi kaçırma ve yolsuzluk dâhil) devlet fonlarının saptırılması ve ticarette sahte fiyatlandırma gibi suç faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Bunlar, kaynaklar ve güç üzerinde yaşanan şiddetli çekişmeyi finanse ederek doğrudan; kalkınmayı sürdürecek kamu kaynaklarını tüketerek ve kurumların zayıflamasına katkıda bulunarak ve yolsuzluk yoluyla dolaylı biçimde çatışmaya katkıda bulunuyor. Yasadışı finansal akışlar; Afganistan, Bolivya, Kolombiya, Kosovo, Myanmar, Pakistan, Peru, Filipinler, Sri Lanka ve Türkiye gibi çok çeşitli bağlamlarda yasadışı silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ile organize suç ve silahlı isyan arasındaki bağı devam ettirdi." yorumu yapıldı.

    AB'ye bağlı Avrupa Polisi (EUROPOL) raporlarında,  PKK "Avrupa'nın en tehlikeli mafya örgütlenmesi" olarak değerlendiriliyor. 2011 tarihli bir raporda şöyle deniyor:
"PKK hemen her örgütlü suça karışmaktadır. AB üyelerinden elde edilen bilgiler, PKK/Kongra-Gel'in terör eylemlerinin finansmanı için aktif olarak uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, yasadışı göçü kolaylaştırma, kredi kartı kopyalama, kara para aklama ve dolandırıcılık yaptığını göstermektedir."
"Son 10 yılda Türkiye mafyasında da büyük bir dönüşüm yaşandığı ortada. Türkiye'deki hemen hemen bütün yasadışı işler, fuhuştan insan kaçakçılığına, uyuşturucudan her tür kaçakçılığa, organ mafyasından arazi mafyasına, bütün mafya "sektörleri" PKK'nın kontrolüne geçmiş durumda. Şu an Türkiye'deki her tür yasadışı ticaret ve gelir getirici faaliyet PKK'nın denetiminde ya da bizzat PKK tarafından gerçekleştiriliyor."
  Terörün ekonomik altyapısının hazırlanması, sürdürülmesi ve devamı için:
Uyuşturucu Geliri / Haraç / Şantaj / Bağış / Soygun / Diğer illegal ve yasadışı faaliyetler.

 2009 yılında yayınlanan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Raporuna göre dünya uyuşturucu piyasasının büyüklüğü yaklaşık 300-350 Milyar Dolar civarındadır.
   İnterpol verilerine göre PKK 1992 de Avrupa uyuşturucu trafiğinin yüzde 80’inden fazlasını yönetiyor durumdaydı.
  2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri PKK nın yasadışı uyuşturucu faaliyet ve kaçakçılığını kilit bir faaliyet olarak ele alarak tüm bu işlemlerini birinci öncelikli şüpheli işlemler olarak tanımlandığını açıkladı. Bu kazançların Amerikan Mali sistemine girişinin kesin olarak yasaklandığını, gözetim ve denetim mekanizmalarının tam olarak işletileceğini duyurdu.
... PKK 30 yıldan uzun süredir uyuşturucu piyasasında en önemli aktördür. Avrupa uyuşturucu pazarında özellikle Almanya’da ve Fransa’da çok etkindir. Fransa’ya giren uyuşturucunun yüzde 80 inden fazlasını PKK idare etmektedir. İngiliz Ulusal Suç İstihbarat İzleme Örgütü’ne göre İngiltere’ye sokulan eroinin yüzde 70 inden fazlasını PKK sevk ve idare etmektedir.
   1993 tahminlerine göre PKK adı geçen yasadışı faaliyetlerinden 75 Milyon Dolar para kazanmıştır. Bu rakam PKK bütçesinin yaklaşık yüzde 44 ünü oluşturmaktadır. 2003 te bu rakamın 40 Milyon Dolar olduğu tahmin edilmiştir.

   ...Askeri kaynaklara göre, bir teröristin günlük gideri yaklaşık 70-80 dolar olarak değerlendiriliyor. 78 trilyon TL, 5.000 teröristi 3-4 ay finanse edecek bir meblağ...
  ... Avrupa Polisi EUROPOL raporlarına göre Avrupa'da uyuşturucu pazarında ilk sırayı PKK alıyor. Ve bu ticaretten terör örgütünün yıllık geliri 300 milyon doları buluyor. 300 milyon dolar da 10.000'den fazla teröristi bir yıl boyunca finanse edecek büyüklükte bir bütçe demek!
   Tabii PKK'nın masrafları elbette dağdaki teröristi beslemekle sınırlı değil. O teröristin eline silah verecek, Kandil Dağı gibi yerlerde kamplar kuracak, eğitimini yapacak... Kısacası terör örgütüne çok daha büyük bir bütçe gerekiyor. Bunu da başka yasadışı yöntemlerle sağlıyor.
   Sadece uyuşturucu mu kaçakçılık, kadın ticareti... 2007 yılında yayınlanmış bir başka EUROPOL raporuna bakalım. Raporun konusu insan kaçakçılığı... Rapora göre PKK insan ve organ ticareti konusunda Avrupa'da en aktif örgüt.
   Kaçırılan adam başına PKK 6-7 bin euro kazanıyor. Terör örgütünün insan kaçakçılığından 100 milyon doları aşkın gelir elde ettiği tahmin ediliyor.
   PKK'nın bir başka önemli gelir kaynağı ise kaçakçılık. Kaçakçılık, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da uzun yıllardır süren ve adeta bir işkolu haline gelen bir yasadışı faaliyet. Uludere'de kaçakçılık yapan 34 PKK'lının askeri operasyonla öldürülmesi üzerine PKK'nın yürüttüğü kaçakçılık faaliyetleri Türkiye'nin gündemine gelmişti. Bu konuda da resmi raporlarda çarpıcı tespitler bulunuyor.
   PKK kaçakçılıktan iki şekilde para kazanıyor. Birincisi, PKK kaçakçılığı bizzat kendisi yapıyor. Terör örgütü kaçak yollarla Türkiye'ye soktuğu sigara ve mazottan milyarlarca dolarlık gelir elde ediyor. İkincisi, PKK kaçakçılık yapan bütün ailelerden sözde vergi de alıyor.  PKK'nın kaçakçılık işlerinin sorumlularından biri olan bir teröristin itiraflarına göre PKK aşağıdaki "kalem"lerden katır başı 7 dolardan başlayıp 100 dolara kadar ulaşan "sözde" vergi alıyor:
- Sigara (100 kutu)
- Çay (50 kg.)
- Şeker (100 kg.)
- Benzin, mazot (4x18 lt)
(Parantez içindeki rakamlar katır başı kaçırılan miktarı göstermektedir.)
   PKK'nın kaçakçılık yoluyla ne kadar gelir sağladığı tam olarak tespit edilemiyor. Sadece kaçak sigaradan terör örgütünün gelirinin 2,5 milyar dolar olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açıklanmıştı.
   Geçtiğimiz günlerde yapılan operasyonlarda PKK'nın kaçak sigara ticaretine de büyük bir darbe vurulduğunu gazete haberlerinden öğreniyoruz: 26 Temmuzda Erzincan'da bir tırda 400.000 paket kaçak sigara bulunuyor. Sırf bu tırda ele geçirilen sigaranın piyasa değeri 2 milyon TL'den fazla!

  Son 8 ayda yapılan operasyonlarda toplam 2 milyondan fazla paket kaçak sigara ele geçirilmiş. Bu sigaranın piyasa değeri yaklaşık 10 milyon TL!

 PKK'lılar, Avrupa Birliği raporlarında "özgürlük savaşçısı" olarak tanımlanıyor olabilir. Ama yine AB'ye bağlı Avrupa Polisi (EUROPOL) raporlarında ise PKK "Avrupa'nın en tehlikeli mafya örgütlenmesi" olarak değerlendiriliyor. 2011 tarihli bir raporda şöyle deniyor:

   "PKK hemen her örgütlü suça karışmaktadır. AB üyelerinden elde edilen bilgiler, PKK/Kongra-Gel'in terör eylemlerinin finansmanı için aktif olarak uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, yasadışı göçü kolaylaştırma, kredi kartı kopyalama, kara para aklama ve dolandırıcılık yaptığını göstermektedir."

  Bu PKK mafyasının sadece Avrupa'daki boyutu. Bunun çok daha büyük çaplısı elbette Türkiye'de de yaşanıyor. Son 10 yılda Türkiye mafyasında da büyük bir dönüşüm yaşandığı ortada. Türkiye'deki hemen hemen bütün yasadışı işler, fuhuştan insan kaçakçılığına, uyuşturucudan her tür kaçakçılığa, organ mafyasından arazi mafyasına, bütün mafya "sektörleri" PKK'nın kontrolüne geçmiş durumda. Şu an Türkiye'deki her tür yasadışı ticaret ve gelir getirici faaliyet PKK'nın denetiminde ya da bizzat PKK tarafından gerçekleştiriliyor.

 AVRUPA Parlamentosu'nda, ‘‘Kadın ticareti’’ üzerine bir rapor hazırlayan Yeşiller Grubunun üyesi Belçikalı parlamenter Patsy Sörensen, terör örgütü PKK'nın Avrupa'nın birçok ülkesinde beyaz kadın ticareti yaptığını açıkladı.
 Sörensen, PKK'nın beyaz kadın ticaretiyle silah geliri elde ettiğini söyledi ve bu ticaret yolunun büyük cezalara neden olmaması gerekçesiyle tercih edildiğini kaydetti. ...
   Uzun yıllardan beri bu alanda yaptığı çalışmalar nedeniyle terör örgütlerini karşısına alan ve bu nedenle ‘‘korumalı’’ gezmek zorunda kalan Sörensen, yaptığı çalışmalarla ilgili olarak Hürriyet'e şu bilgileri verdi: 
‘‘Almanya ve Hollanda'daki bir çok genelevin patronluğunu bizzat PKK yapıyor ve daha çok Arnavutluk, Rusya gibi ülkelerden genç kızları Avrupa'ya taşıyor. Kızları Avrupa'ya getirdikten sonra ölümle tehdit ediyor ve doğrudan PKK'ya çalışmalarını sağlıyor...Kadın ticareti yapmak, bir terör örgütü için en az riski olan gelir kaynağı. Çünkü bu ticaretin yasalar önünde büyük bir cezası yok.Halbuki esrar ya da eroin kaçakçılığı büyük cezalar almalarına neden oluyor.’’
    ‘‘Organize edilmiş suçlar’’ üzerine uzman olan bayan Sörensen, kadın ticareti pazarının Avrupa'da yılda 50 milyar dolarlık bir gelir kaynağı olduğunu belirterek, bu ticaretin ancak ülke yasalarının sertleştirilmesi ile önlenebileceğini söyledi.
   Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan 2014 Uyuşturucu Raporu’nda PKK\KCK’nın Diyarbakır ve Bingöl'e bağlı Lice, Hazro, Kulp, Kocaköy, Hani, Silvan, Çermik, Eğil ve Genç ilçeleri başta olmak üzere onlarca köyde etkin ekim alanlarının olduğu kaydedildi.

 Rapora göre terör örgütü, güvenlik güçlerinin ekim alanlarına müdahale etmesini engellemek için tarlaların etrafına mayın yerleştirip tepe noktalara da keskin nişancılar konuşlandırmış.

- PKK’nın Diyarbakır ve Bingöl'de etkin ekim alanları var.
-Örgüt ekimler için kadastro yapılmamış alanları seçiyor.
-Diyarbakır ve Bingöl Emniyet Müdürlükleri, PKK'nın büyük uyuşturucu depolarını bilmelerine karşın müdahalede bulunmuyor.
-Güvenlik güçleri, uyuşturucu operasyonlarında çatışma çıkma riski bulunması ve çözüm sürecinin zarar göreceği endişesi ile büyük çaplı operasyonlardan kaçınıyor.
-Yapılan incelemelerde yakalama miktarının yüzde 1'i bile geçmediği sonucuna varılmıştır.
-Terör örgütü kenevir ekimi ve esrar başta olmak üzere uyuşturucu madde ticaretinden milyonlarca dolar kaynak sağlıyor.

   İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Aziz Yıldırım, 1984'ten beri gerek Türkiye gerekse Avrupa ve ABD'de yapılan incelemelerde bölücü terör örgütü PKK'nın uyuşturucudan çok para kazandığını ifade etti.

   Yıldırım, Uyuşturucuyla Mücadele Acil Eylem Planı (UMAEP) kapsamındaki 13 aylık faaliyetlerin aktarıldığı toplantıda, terör örgütü PKK'nın uyuşturucu ticaretiyle ilgili bağlantıları hakkında bilgi verdi.

   Terörizmin finans kaynağına dayandığına dikkati çeken Yıldırım, "PKK'nın da bir terör örgütü olarak kendisini idame ettirebilmesi için bir para kaynağına ihtiyacı var. Bu para kaynağını elde edebilmek için çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor. Bunun en büyüklerinden birisi uyuşturucu parasıdır" diye konuştu.

  Kandil'deki operasyonlarda çok miktarda uyuşturucu ve uyuşturucudan elde edilmiş paranın imha edildiğini hatırlatan Yıldırım, "1984 yılından beri gerek Türkiye'de gerekse Avrupa ve ABD'de yapılan incelemelerde PKK'nın uyuşturucudan çok miktarda para kazandığı ifade edilmiştir" görüşünü paylaştı.

  Yurtdışındaki bazı yayınlardan da örnekler veren Yıldırım, Amerikalı iki yazarın kitabında PKK'nın 500 milyon dolarla 2,5 milyar dolar arasında yıllık kazanca sahip olduğunun anlatıldığını, başka bir dergide de Avrupa'da 8-12 yaşındaki çocuklara uyuşturucu satarak silah temin ettiği yönünde ifadelerin yer aldığı bilgisini paylaştı.

   İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM) Yetkilisi Cengiz Erişir de terör örgütü PKK'nın uyuşturucu ticaretiyle bağlantısına ilişkin tespitleri anlattı.

   Erişir, "Emniyet birimleri tarafından 1984 yılından günümüze kadar, PKK terör örgütünün doğrudan uyuşturucu kaçakçılığı içinde yer aldığı 381 olay tespit edilmiş, bu olaylarda çoğunluğu PKK terör örgütü üyesi bin 283 şüpheli soruşturma konusu yapılmıştır" bilgisini paylaştı.

   Geçen yıl kasımda Lice kırsalında 4 ton 700 kilogram toz esrar yakalandığını anımsatan Erişir, ele geçirilen uyuşturucunun terör örgütü PKK tarafından üretildiğini, operasyon sırasında teröristlerle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktığını, bir uzman çavuşun hafif yaralandığını söyledi.

  Geçen hafta sonu da Diyarbakır'da uyuşturucu sevkiyatı yapıldığı istihbaratı üzerine bir araca düzenlenen operasyonda, terör örgütü PKK üyesi şüpheli tarafından ekiplere ateş açıldığını ve bir polis memurunun yaralandığına işaret eden Erişir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çatışmada PKK terör örgütü mensubu ölü ele geçirilmiştir. PKK, doğrudan uyuşturucu kaçakçılığının içindedir, özellikle Kuzey Irak'ta üretilen afyon türevlerinin ülkemiz üzerinden Avrupa'ya sevki ve Avrupa'da piyasaya dönüştürülmesi noktasında doğrudan bu işin içindedir. Çok kapsamlı imalathaneler üzerinden eroin üretildiğini biliyoruz. Bununla ilgili istihbari ve güvenilir kaynaklardan tespitlerimiz de bulunmaktadır."

   Erişir, terör örgütü PKK'nın doğrudan uyuşturucu ticaretinde rol aldığı ve elde ettiği geliri militanlarını silahlandırmak üzere kullandığının, BM ve çeşitli örgütlerce birçok kez raporlandığını aktardı.

   Erişir, "Bir genelleme yapacak olursak, PKK terör örgütünün yıllık 1,5 ile 3 milyar dolar arasında uyuşturucu ve diğer kaçakçılık türlerinden gelir elde ettiği görülmektedir" değerlendirmesinde bulundu.

   Örgüt, piyasaya sürdüğü uyuşturucunun bir bölümünü kendi dikim alanlarında yetiştirdiği kenevirden elde ediyor. Son yıllarda insansız hava araçlarının da (İHA) kullanıldığı operasyonlarda örgüte ait birçok uyuşturucu yetiştirilen tarlanın ortaya çıkarıldığı belirtiliyor. Bunun üzerine örgütün dikim alanlarını Irak'ın kuzeyine kaydırdığı ifade ediliyor.

   PKK, Türkiye'de uyuşturucu ticaretinin önemli bir bölümünü doğrudan ya da dolaylı yollarla kontrol ediyor. İç piyasanın yanı sıra Asya ülkeleri ve Ortadoğu'dan gelen uyuşturucunun Avrupa'ya ulaşmasında da PKK'lı teröristlerin büyük bir pazar payı bulunuyor.

   Çok kapsamlı imalathanelerde eroin ürettiği bilinen terör örgütü, özellikle Kuzey Irak'ta üretilen afyon türevlerinin Türkiye üzerinden Avrupa'ya sevki ve burada piyasaya sürülmesi konusunda doğrudan işin içinde bulunuyor. Örgütün, uyuşturucu kaçakçılarından komisyon aldığı da biliniyor.

  Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı (KOM) tarafından hazırlanan rapora göre narkotik polisleri, bu yıl uyuşturucu kaçakçılarına yönelik 28 bin 289 operasyon düzenledi ve 44 bin 767 uyuşturucu kaçakçısını gözaltına aldı.

   Bu yılın 9 ayındaki operasyonlarda 21 ton 713 kilo esrar, 5 ton 769 kilo eroin, 339 kilo afyon, 242 kilo kokain, 114 kilo metamfetamin ve 16 kilo bazmorfin ele geçirildi.

   Operasyonlarda 3 milyon 409 bin 436 adet ecstasy ve 428 bin 723 adet captagona el koyan polis, 9 milyon 217 bin 243 adet Hint kenevirini de imha etti. Güvenlik güçleri, 213 kilo sentetik kannabinoid (bonzai) maddesi ele geçirdi.

  Narkotik polisi, 2014 yılında da 36 bin 579 operasyon düzenledi, 60 bin 502 kişiyi gözaltına aldı. Operasyon sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 11,8 ve gözaltına alınan kişi sayısı ise yüzde 5,4 arttı.

   2014 yılında 83 ton 886 kilo esrar, 10 ton 23 kilo eroin, 533 kilo bonzai, 377 kilo kokain, 159 kilo afyon, 88 kilo metamfetamin ve 19 kilo amfetamin ele geçirildi. Polis, geçen yıl 7 milyon 938 bin 289 kök Hint kenevirinin yanı sıra 1 milyon 535 bin 9 adet ecstasy ile 245 bin 11 adet captagona da el koydu.

   Geçen yıl ele geçirilen eroinin 1 ton 498 kilosu Van'da yakalandı

  Van'ı, İstanbul, Kocaeli, Erzurum, Ağrı, Ankara, Hakkari, Bitlis ve Adana illeri takip etti. Son yıllarda kullanımı hızla artan bonzai ise en fazla İstanbul, İzmir, Sakarya, Bursa ve Ankara'da ele geçirildi.

   Hedef olarak çocuklar ve gençler seçiliyor


   Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezinin (TUBİM) 2014 yılı raporuna göre, Türkiye'de 5'i 15 yaşın altında 325 kişi uyuşturucu kullanımına bağlı olarak hayatını kaybetti. Uyuşturucudan ölenlerin yüzde 8'i 15 ila 19 yaş aralığında.

   Rapora göre, Türkiye'de yaklaşık 60 bin uyuşturucu bağımlısı bulunurken, bunlardan 4 bin 720'si ise uyuşturucu batağından kurtulabilmek için tedavi görüyor.

   Ülke genelinde uyuşturucu kullanma oranı 15 ila 24 yaş arasında yüzde 2,9 iken 25-44 yaş arasında yüzde 2,8 ve 45-64 yaş arasında ise yüzde 2,3.

   TUBİM'in raporuna göre, esrar en fazla başta Diyarbakır ve Şanlıurfa olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde kullanılıyor. Eroinde ise ilk sırayı İstanbul alıyor. Ecstasy kullanımında Ankara listenin başında bulunurken, kokain, turistik yerler ve ekonomik gelirin yüksek olduğu bölgelerde "en çok kullanılan madde" olarak öne çıkıyor.
   Raporda, 22 bin 445 kişinin uyuşturucu maddeyle ilgili suçlardan dolayı cezaevinde olduğu da belirtiliyor. 

IŞIK





Hiç yorum yok :