İslamcı, İslamcılık, İslamî, İslamizm ve İslamist sözcük ve kavramlarının tamamı aynı kökten (İslam) gelir ve aşağı-yukarı hepsi eşanlamlıdır. Bu nedenle ve anlaşma bağlamında kolaylık olsun diye örnek bir tanıma başvuralım:
[İslamcılık ya da Siyasi İslam (Arapça: الإسلام السياسي Islām siyāsī veya Arapça: الإسلامية al-Islāmīyah) İslam‘ın kişisel hayat dışında sosyal ve politik alanlarda da yol gösterici kılınmasını hedefleyen “politik-ideolojik hareketler” olarak tanımlanmaktadır. Modern dönemlerde İslam dini üzerinden hareket edilerek ortaya konulan ideoloji. Siyasi İslam kavramı ile eş anlamlı kullanılsa da bunu aşan ve kültürel yanları da olan bir kavramdır. Panislamizm, İttihad-ı İslam, İslamlaşma kavramlarıyla da eş anlamlı kullanıldığı olmuştur.] (Vikipedi)
Bütün dillerdeki anlamı budur. Milli Eğitim Bakanlığı, okullaşma oranını artırmak için 2017 yılı bütçesinden toplam 637 milyon TL ayırmışsa ve bu paranın 500 milyon lirasını, 50 kız Anadolu imam hatip açmak için harcayacaksa; gene o MEB, ayet, hadis, hafızlık, ezan ve hutbe etkinlikleri düzenleyip 1 milyon 580 bin lira dağıtacaksa, bu işleri yapan hükümete kesinlikle “İslamcı, İslamî ve İslamist” denir.
Demek ki eğitimin İslamcısı (islamisti) varmış. İslami bankacılık da var. Türlü çeşitli (saatlik, günlük, haftalık, aylık, yıllık, çok yıllık, ebedi) İslami evlilikler var. İslami hayat tarzı var. İslami ilimler var, evlilik sitesi var, rüya tabiri var, İslami teharet tarzı bile var ama “İslami terör” yok!
R.T.Erdoğan’a göre yokmuş.
Almanya Başbakanı Merkel, son görüşmelerinde, “İslami (islamist, islamcı) terör ifadesi kullanmış. Bunun üzerine celallenen Erdoğan, “İslamist terör ifadesi kullanılamaz, doğru değildir. Çünkü İslam ile terör bir araya gelemez. Müslüman cumhurbaşkanı olarak kabul edemem” demiş. Merkel ve bütün dünya, kendilerinin islamcı olduğunu ilan eden İŞİD ve EL KAİDE gibi selefi-cihadçı grupların yaptığı terör eylemlerini böyle tanımlıyorlar. Bu adamlar zaten yaptıkları kanlı eylemleri İslam adına yaptıklarını, göğüslerini gere gere, ilan ediyorlar. Biri ya da bir grup herhangi bir eylemi (hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, şantaj, iyilik, kötülük, bağış, sadaka, yardım, dayanışma, vb.) İslam adına yapıyorsa bu eyleme islamcı (islamist) denir. Recep Tayyip Erdoğan neden alınıyor bundan? İslamcı (islamcı, islamist) iyilik olacak ama İslamcı kötülük olmayacak! Nerede o yoğurdun bolluğu? Bu durumda, “İslamist terör olmaz!” demek, sizin de “İslamcı” olduğunuz anlamına gelir. İslamist terörü kayırdığınız anlamına gelir. Kendisi Müslüman olsa da bir laik cumhuriyetin cumhurbaşkanı, böyle konuşmamalı, hakkı yoktur.
Bir de şu var: “Dünyadaki ülkelere bakarsanız bunların hiçbirinde Eyalet korkusu yoktur, süratle kalkınmayı getirir” imiş… “Osmanlı’ya baktığımız zaman, Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var. güneyde de var? Niye? Osmanlı güçlü!” imiş…..
Doğrudur! Zaten Osmanlı da olmayan eyaletler sayesinde çok güçlü (!) olduğu için paldırküldür yıkıldı.
Şimdilerde böyle konuşanlar var. Böyle gerine gerine konuşanlar ne dünya ne de Türkiye tarihini biliyorlar.
Avrupa’ya bakalım: Büyük Britanya’nın adı Birleşik Krallıklar. Tarih boyunca var olan krallıklar bir dönemde birleşmişler ve Birleşik Krallık olmuşlar. Bir bütün olan İngiltere krallıklara bölünmemiş.
İspanya: Roma döneminden bu yana, bu ülkede, var olan, krallıklar, derebeylikler, Katolik Krallar (Kastilya kraliçesi I. Isabel ile Aragon kralı II. Ferdinand) tarafından birleştirildi.Cumhuriyet döneminde kaldırıldılar ama günümüzde özerk yönetimleri var.
Almanya: Prusya başbakanı Otto von Bismarck 1866’daki Kuzey Almanya Konfederasyonu‘nu geri kalan bağımsız Alman devletlerini de içerecek bir şekilde genişletti ve günümüz Federal Almanyasının ilk yapısını oluşturdu. Yani günümüz Federal Almanyasını oluşturan eyaletler bir zamanlar bağımsız devlet idiler. Üniter Almanya bölünerek Federal Almanya kurulmadı.
İtalya: [İtalya’nın birleşmesi (İtalyanca: Risorgimento; Diriliş ya da Yeniden doğuş), 19. yüzyılda İtalya yarımadasında bulunan birçok devleti toplayıp, tek bir devlet olan İtalya Krallığı‘na dönüştürmeye çalışan politik ve sosyal harekettir. Bu dönemin başlangıcı ve sonu için kesin tarihler üzerinde bir uzlaşma olmamasına rağmen, birçok bilim adamına göre süreç 1815’de Viyana Kongresi‘yle ve Napolyon’nun hükümdarlığının son bulmasıyla başladı ve 1871’de Roma’nın İtalya Krallığı’nın başkenti olmasıyla son buldu. Bazı terre irredente’ler sürecin İtalya Krallığı’nın I. Dünya Savaşı sonrası Saint-Germain Antlaşması‘nın imzalanmasıyla sona erdiğine inanır. Bazı milliyetçilere göre birleşmenin sonlanması 3 Kasım 1918’de Villa Giusti Ateşkesi olduğunu söyler.](Vikipedi)
Bu birleşmenin sonucu olarak günümüz İtalyasında bazı bölgeler özerkimsidir.
Ağalar-beyler , “Dünyadaki ülkelere bakarsanız bunların hiçbirinde Eyalet korkusu yoktur” demek, tarihsel gerçeklerle ilgisi olmayan “atmasyondur”. Sıkıysa, Saint-Louis (1214-1270) döneminde birliğini kurmuş olan Fransa için eyalet sistemini öner bakalım. Adamın gözünü oyarlar.
Yahu kaç kez yazdım: Federatif devlet, bütünün parçalanmasıyla oluşmaz; tam tersine parçaların birleşmesinden doğar. Uygar ülkelerde, bir tarihsel üniter devleti federasyonlara bölene deli gözüyle bakılır.
1071-1608 arasında Anadolu’da aralarında Osmanlı, Karaman, Aydınoğulları, Karesi, Tekeli, Saruhan vb. beylikler olmak üzere 40 kadar beylik vardı. Osmanlı beyliği bunların tamamını hanedanları ile birlikte ortadan kaldırarak üniter Osmanlı Devleti’ni kurdu. Osmanlı İmparatorluğu’nda iki Beylerbeyliği (Anadolu ve Rumeli) vardı ama bunlar federe beylikler değildi.
Tanzimat döneminden sonra taşra yönetiminde reformlar yapıldı ama bunların yöneticileri Istanbul’dan gönderildi.
Kürdistan Eyaleti (Osmanlıca: ايالت كردستان, Eyâlet-i Kurdistân) 1847’den 1867’ye kadar sürmüştür.(20 yıl).
Osmanlı’da Lazistan diye bir eyalet yoktu. Trabzon vilayetine bağlı Lazistan Sancağı vardı. Bugünkü Artvin, Rize ve Batum’u kapsıyordu.
20 yıllık Kürdistan Eyaleti macerasını bir yana bırakırsak Osmanlı Devleti’inde ÖZERK ya da özerkimsi bir eyaletli yönetim tarzı olmamıştır.
Ey yüce Göktanrı! Ülkemizi, tarih ve coğrafyamızı bilmeyen yöneticilerden koru!
ÖZDEMİR İNCE
6 Şubat 2017