26 Temmuz 2017 Çarşamba

İmparatorluk Çöküyor



Araştırmacı gazeteci Nafiz Ahmed, kurucusu olduğu Insurge Intelligence adlı istihbarat portalında, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından 29 Haziran’da yayınlanan, ‘Üstünlüğün bize ait olmadığı bir dünyada risk değerlendirmesi’ başlıklı raporla ilgili geniş bir analiz yayınladı.

Nathan P. Freier, (E) Albay Christopher M. Bado, Dr. Christopher J. Bolan, (E) Albay Robert S. Hume ve Albay J. Matthew Lissner’ın katkılarıyla hazırlanan raporda, ABD’nin dünya çapındaki askeri ve ekonomik üstünlüğünün çöktüğü ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD tarafından yaratılan ‘Yeni Dünya Düzeni’nin hızla çözülmeye başladığına dair çarpıcı vurgular var.

Rapor bu bağlamda, mevcut gücün korunması ve geliştirilmesi için ABD kurumları tarafından daha fazla (teknik, elektronik ve fiziksel) gözetim, daha fazla propaganda (kamuoyu algısının stratejik manipülasyonu) ve daha geniş bir askeri yayılma faaliyeti ortaya koyulmasını öneriyor.

Rapor ayrıca dünyanın, ABD’nin gücünün azaldığı, uluslararası düzenin ortadan kaldırıldığı ve hükümetlerin yetkilerinin çökmekte olduğu temelden, yeni bir dönüşüm evresine girdiği gerçeğinin altını çiziyor.

Rapor göre, geçmişteki ‘üstünlük statüsünü’ kaybetmiş olan ABD, şu anki tanımlayıcı özelliği “otoriteye direniş” olan tehlikeli ve öngörülemeyen bir dünyada yaşıyor.

Tehlikenin sadece, Amerikan çıkarları için hızla büyüyen tehditler olarak tasvir edilen Rusya ve Çin gibi büyük güç statüsündeki rakiplerden gelmediğinin belirtildiği raporda, ‘Arap Baharı’na benzer olayların ortaya çıkma riskinin’ arttığı; bu tarz ayaklanmaların sadece Ortadoğu değil tüm dünyada patlak vereceği ve söz konusu ayaklanmaların da görevde olan hükümetlere olan güveni tehlikeye atacağı ifade ediliyor.

ABD Genelkurmay Başkanlığı, ABD Ordusu Stratejik Plan ve Politika Direktörlüğü; J5 (Strateji ve Politika Şubesi) ve Strateji ve Güç Geliştirme Savunma Sekreterliği tarafından desteklenen; ABD Harp Okulu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü tarafından yayınlanan raporda aşağıdaki başlıklar öne çıktı:

ÇÖKÜŞ

Raporda, Çin ve Rusya’nın yanı sıra İran ve Kuzey Kore de, ABD’yi ‘küresel egemenlik’ konumundan çıkaran ve yayılmasını engelleyen güçler listesinin başında yer alıyor. Bu bölüm için görüşlerine başvuran analistler Rusya ve Çin’in, ABD’ye gücünün sınırlarını göstermek adına tasarlanmış bir program üzerinde buluştuklarını ifade ediyor.

Raporda yer verilen, “ABD küresel anlamda büyük bir siyasi, ekonomik ve askeri güce sahip olmasına karşın, artık rakiplerine karşı itiraz edilemez bir konuma sahip değil” yorumuyla adeta ABD’nin küresel egemenlik politikalarının mimarlarından eski Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin ölmeden önce ABD’nin mevcut durumuna ilişkin yaptığı ‘hala büyük bir güç ancak süper güç olma özelliğini yitirdi’ saptaması tekrar ediliyor.

‘Küresel olaylar’ın, Pentagon’un bugün sahip olduğu müdahale hızından daha hızlı bir şekilde gerçekleşeceğinin vurgulandığı raporun bu bölümü, “ABD artık, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonraki 20 yılı aşkın süredir koruduğu hakim ve üstün konuma güvenemez” sözleriyle noktalanıyor.

Ahmed’in rapora ilişkin yayınladığı analize göre, ABD güçleri öylesine zayıflamış durumda ki, tutarlı ve sürdürülebilir olarak gördükleri yerel askeri üstünlükler bile anında cevap verecek nitelikte değil.

Ahmed’e göre, Pentagon tarafından yayınlanan ‘Üstünlüğün bize ait olmadığı bir dünyada risk değerlendirmesi’ başlıklı rapor ayrıca rakip güçler tarafından dayatılan zorlukların yanında bir de, ‘ABD liderliğindeki düzeni’ bilgi yoluyla yıpratan devlet dışı aktörlerden gelen tehditleri ele alıyor.

Rapora göre, Amerikan karşıtlarının elinde bir silaha dönüşen bilgilerin kontrolsüz bir biçimde yayılması ve dezenformasyon, Pentagon’un ‘gizliliğinin kaçınılmaz olarak ortadan kalkmasına ve operasyonel güvenliğini yitirmesine’ neden olacak.

TOPLUMSAL HUZURSUZLUK

Raporda yer alan çarpıcı noktalardan biri de ‘sivil itaatsizlik’ olaylarının artacak olduğunun vurgulanması. Rapor, ‘geleneksel yönetim mekanizmalarının erozyona uğratılmasının dinamosu olarak ‘lidersiz istikrarsızlık’ kavramının altını çiziyor ve bu tür iç kargaşaların, ABD ve Batı ülkeleri de dahil tüm dünyada ortaya çıkabileceğini vurguluyor.

ASKERİ ÜSTÜNLÜK

Pentagon, ABD ordusunun genişlemesini tek seçenek olarak görüyor. Rapor, ABD’nin en üst düzeyde eylem özgürlüğünü koruyabilecek ve yine ABD’nin uluslararası anlaşmazlıkların akıbetini önemli ölçüde belirleyebileceği derecede güçlü bir ordu talep ediyor.

KİTLE GÖZETİMİ VE PSİKOLOJİK SAVAŞ

Pentagon çalışması, bilgi tehdidine karşı bazı çözümler öneriyor. Bu çözümlerin başında ise “dünyanın en büyük ve en sofistike istihbarat kompleksi” olduğu iddia edilen gözetim araçlarının daha iyi kullanılması geliyor. Bu durum, NSA skandalı gibi olayların merkezinde yer alan fiziksel ve teknik istihbari dinleme ve izleme faaliyetlerinin arttırılması anlamına geliyor.

SERMAYENİN İMPARATORLUĞU

Ahmed’e göre söz konusu rapor, doğrudan ‘kapitalizme’ değinmeden, Pentagon’un “Sürekli Çatışma 2.0” olarak adlandırdığı bu yeni dönemi nasıl gördüğüne dair belirsizlikleri şu vurgularla ortadan kaldırıyor: “... bazıları küreselleşmeyle savaşıyor ve küreselleşme de aktif bir şekilde onlarla savaşıyor. Ancak bu güçlerin hepsi güvenlik ve istikrarlı yönetim zemini üzerinde oturuyor ve hayatta kalmayı arzu ediyor.”

Ahmed, raporun bu bölümünden yaptığı çıkarımla, “Bu savaş, ABD liderliğindeki kapitalist küreselleşme ile buna direnen güçler arasında yaşanan bir savaş” yorumunu yapıyor. Ahmed’e göre rapor, ABD’nin bu savaşı kazanması için, “ABD istihbarat kompleksinin konsolide edilmesi ve daha acımasız kullanılmasını; Toplu kitle kontrolü ve kamuoyunu manipüle etmek için propagandanın yoğunlaştırılmasını; Stratejik bölge, pazar ve kaynaklara erişimi sağlamak için de ABD askeri gücünün genişletilmesini” öngörüyor.

Aydınlık Dış Haberler Servisi
24.07.2017