CHP’nin yürüyüşü, çıkış arayıp da bir türlü bulamayan bazı sosyalistlerde, sosyalist gibi duran işbirlikçilerde ve solcu gibi duran liberallerde bir zihin ışıması yarattı. Eskiler buna “küşâyiş” derler; açıklık ferahlık anlamında. Çok sevdiğim bir sözcüktür. Kullanımı da pek eğlencelidir: paça çorbası mideye, kahve ise zihne küşâyiş verir gibi…
Bütün sosyalistleri aynı kefeye koyamayız elbette. Pek çok kefe var. Sesi fazla duyulmasa da gayet ciddi teorik analiz yapan, olayları kendince değerlendiren, emperyalizmin farkında olan bireyler ve gruplar olduğu gibi, sürekli sevindirik bir tutumla güvenli hayatında devrimci mücadele vehmederek ve kendisine yaşanmamış bir geçmiş icat ederek öne çıkmak için debelenen soytarılar da var.
Bir olay olduğu zaman, bazı gazeteler “sosyalistler bu işe ne diyor?” sorusunu ortaya atıp, her nedense özellikle fosilleşmiş ya da içine kapanmış sosyalist partilerden, olaylarla kafa bulan neşeli solcuların dergilerinden, dernekçilik yapıp her harekette bereket arayan çevrelerden ve kişilerden fikir sorar.
CHP’nin “adalet” yürüyüşünden sonra da aynı şeyi yaptılar. Soruya muhatap olanlar da güzelce yanıtladılar. En komiği şu: “Gezi, Adalet yürüyüşüyle güncellendi.” Bak sen şu işe! Bu anlamlı lafı edebilmek için garibim kim bilir ne kadar kafa yordu! Sanki Mikrosoft Şirketi vindovs programını güncelliyor. Bir diğeri, “Devrimci güçler için yeni bir dönem başlıyor” demiş.
Başlamaz olur mu? Adam hem Dersimli, hem Kemalizm’i ve laikliği beğenmiyor, hem emperyalizmin etnik ve dini özgürlük talepleriyle donattığı yeni insan hakları kavramını “içselleştirmiş”, ister PKK’li ister FETÖ’cü olsun bütün mağdurların savunucusu, parti yönetiminde CHP’li bırakmamış, üstelik dünyaya hitap ediyor, Avrupa onu seviyor ve en önemlisi tek başına iki milyon insan topluyor. Artık “Ne yapsak da çalışmadan ve ezilmeden varlığımızı belli etsek” kaygısı yok. Araya “kaynak yapmak” mümkün. Y-CHP’nin mitinglerinde boy göstermek yeterli. Zamanla pankart da açarlar: dans eden soluk mavi sempatik harflerle “Ö-Z-G-Ü-R-L-Ü-K!”. Kafa yormaya gerek yok: “A-D-A-L-E-T.” Ya da “Viva la quatrième Internationale!” Çok güzel! İyi eğlenceler, tatlı rüyalar…
Bir de “Faşizme Karşı Omuz Omuza” diyen anarko-liberterler var. Yahu insan kiminle omuz omuza olduğunu düşünmez mi? Ben mesela omuz hizamda Michael Rubin’i, Graham Fuller’ı, tasfiye edilmiş NATO’cu subayları, Foreign Policy dergisini, Emre Uslu’yu, Amerikan ordusunun ayakçılarını, TÜSİAD’ı görsem, en azından irkilirim. Burada başka kimler varmış diye etrafa bile bakmam. İsterse yüz milyon kişi toplansın.
Kimseyle dalga geçmiyoruz. Herkes kafasına göre takılmakta serbest. Adamın 52 senelik örgüt ve siyaset tecrübesi var, yaşı 70’e gelmiş, elinde 1930’lardan kalma anarşist kara/kırmızı FAI/CNT bayrağı ve boynunda kara fularla dolaştı. Böyle görsellikler entel/dantel barlarında, Kadıköy’ün solcu birahanelerinde ortamı şenlendirir. 19. asrın devrimci filozof anarşistleri mezarlarında ters dönerler. Fakat marifet iltifata tabidir, bir şey demedik. Hatta Stalin’e benzettiği Başkan’ın, Buharin’e benzettiği beni, eninde sonunda kasap Vasiliy Blohin’e teslim ederek Liyubliyanka’nın bodrumunda kulak arkasına üç kurşunla infaz ettireceğini bile iddia edebilir (ciddi söylüyorum!). Ne dese yeridir. Bir şey demedik.
Fakaaat, “Herkes Aydınlık’a saldırıyor, şuna da bir tane çakalım” diyerek HOPkültür (aynen böyle!) sayfalarında beni “AKP’ye yanlamış” olarak gösterince, başka bir şey olur. O kadar kolay olmaz… İnsan kuru sıkı sallamadan önce okuduğunu anlayacak sabır ve inceliğe sahip olacak. Anlamak ve anladığını çarpıtmadan aktarmak dürüstlük ve namus gerektirir. Stalin’le kafayı bozmuş olabilirsiniz, ama dersinize iyi çalışacaksınız.
Bütün ulusalcılar birleşecekmişiz, hep birlikte batacakmışız. Olabilir. “Çağın ruhu”na gayet uygundur. Şu anki güçler dengesine de uygundur. CIA sizin gibi işbirlikçi ne yaptığını bilmezlerin katılımıyla neşeli kitlelere bayrak sallatıp İzmir Marşı söyletirken, bütün ulusalcıları “şenlik havası” içinde tasfiye edebilir. Amerikan conileri, AB’ciler, PKK’liler, FETÖ’cüler ve “cinsel tercihi farklı” olanlarla birlikte münasip yerlerinize kınalar yakıp demokrasi şölenlerinde devrimci sloganlar atarsınız. Havanız binbeşyüz olur, turuncu tatlı su frenkleri! Konuşalım bu konuları, bekliyorum…
Yavuz ALOGAN
Aydınlık/22.07.2017