AYDINLIK; 12 TEMMUZ 2016
Kritik tanık konuşamadan öldü
Irmak METE
Gazeteci Haydar Meriç cinayeti
soruşturmasının en önemli tanıklarından olduğu iddia edilen cami tuvalet
görevlisinin ifade vermeye gitmeden bir gün önce öldüğü ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011’de kaybolan ve daha sonra denizde cesedi
bulunan eğitimci ve gazeteci Haydar
Meriç’in soruşturmasını geçen yıl yeniden
başlattı.
Soruşturmada
cinayetin Fethullahçı Terör Örgütü
(FETÖ) ile bağlantılı istihbaratçı polisler tarafından işlendiği iddiası
üzerine yoğunlaşıldı. Fethullah Gülen örgütlenmesiyle ilgili araştırma yaptığı
bilinen Haydar Meriç’in aydınlatmaya çalıştığı bir konu da Fethullah Gülen’in 1965’te vaiz
olarak görev yaptığı Kırıklareli Hızırbey Camisi’nde tuvaletçi olarak çalışan
kişiyle ilişkisi olduğu iddiasıydı.
CEMAATE ‘İNANMAYIN’ UYARISI
Cinayetle ilgili geçen yıl başlatılan soruşturma kapsamında yeniden Kırklareli’deki tüm tanıkların ifadesine başvuruldu. Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre Emniyet, Kırklareli’de yaşayan sözkonusu tuvalet görevlisini de geçen yıl buldu ve tanık olarak ifadeye çağırdı. Ancak, adı geçen tuvalet görevlisinin ifadeye gitmeden bir gün önce akşam saatlerinde hayatını kaybettiği öğrenildi. Tuvalet görevlisinin koah hastası olduğu, evinde rahatsızlanarak öldüğü öne sürüldü.
Öte yandan Fethullah Gülen’in 70’li yıllardaki bir konuşmasında bu iddiaya değindiği ve Kırklareli günleri hakkında söylenenlere inanmamaları konusunda cemaatini uyardığı tespit edildi. Emniyet, Gülen’in olayın ortaya çıkmasına karşı bu vaazla bir ön hazırlık yaptığı değerlendirmesinde bulundu. Gazeteci Haydar Meriç cinayeti soruşturmasının en önemli tanıklarından olduğu iddia edilen cami tuvalet görevlisinin ifade vermeye gitmeden bir gün önce öldüğü ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2011’de kaybolan ve daha sonra denizde ceseti bulunan eğitimci ve gazeteci Haydar Meriç’in soruşturmasını geçen yıl yeniden başlattı. Soruşturmada cinayetin Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı istihbaratçı polisler tarafından işlendiği iddiası üzerine yoğunlaşıldı. Fethullah Gülen örgütlenmesiyle ilgili araştırma yaptığı bilinen Haydar Meriç’in aydınlatmaya çalıştığı bir konu da Fethullah Gülen’in 1965’te vaiz olarak görev yaptığı Kırıklareli Hızırbey Camisi’nde tuvaletçi olarak çalışan kişiyle ilişkisi olduğu iddiasıydı.
Askeri yargıya neşter zamanı
Tevfik
KADAN
Görevdeki ve emekli subayların
gözaltına alındığı “İzmir Askeri
Casusluk Kumpası” soruşturmasıyla, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) TSK içindeki gizli
örgütlenmesine yönelik atılan ilk adım, gözleri askeri yargıya da çevirdi.
Kendileri de kumpas mağduru olan emekli askerler F tipi örgütün özellikle askeri
yargıda faaliyet gösterdiklerini öne sürerken, bu konuda ilgili makamlara
verilmiş çok sayıda dilekçe bulunduğunu bildirdiler. “Askeri Yargıtay ile
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde etkili bir temizlik yapılmazsa FETÖ’cü olduğu
için TSK’dan atılan ya da hakkında soruşturma, kovuşturma yürütüldüğü için
yükselemeyen subay ve astsubayların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından
yeniden göreve dönebilme tehlikesi bulunduğunu” kaydeden askeri kaynaklar,
özellikle askeri yargıya neşter vurulmasının zamanının geldiğini bildirdiler.
TEMİZLİK YAPILMAZSA FETÖCÜLER GÖREVE DÖNEBİLİR
TSK içindeki F tipi örgütle mücadele konusunda Aydınlık’a bilgi veren
bir kaynak TSK’da F tipi örgütle mücadelenin zorunlu olduğunu ifade etti. Aynı
kaynak bu mücadelede TSK’nın zarar görmemesi için çok dikkatli hareket
edilmesini isteyerek şu uyarılarda bulundu:
- F tipi örgütün kumpaslarında görev aldığına ilişkin delil olan TSK mensupları hakkında yargı görevini yapmalı.
- MİT, TSK içindeki FETÖ elemanlarıyla ilgili
daha etkin ve doğru araştırma yapmalı.
- “Ya FETÖ’cüsün ya RTE’ci” gibi bir
yaklaşımla TSK’da paralel soruşturması yürütülemez, başarılı da olmaz.
- Fail varsa fiili de olmalı. X komutan
FETÖ’cüdür demek yetmez.
- TSK, disiplin ve YAŞ gibi kurumlarını
FETÖ’ye karşı kullanıyor. Ancak kişi veya kişilerin FETÖ’cü ya da tarikat
mensubu olduğundan kesin emin olunca.
- Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi... Bu iki kurum üzerinde ciddi şaibeler var. TSK bu şaibeleri
giderecek adımları atıyor, atacaktır.
- Eğer Askeri Yargıtay ile Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi’nde etkili bir temizlik yapılmazsa FETÖ’cü olduğu için TSK’dan
atılan ya da hakkında soruşturma/kovuşturma yürütüldüğü için yükselemeyen
subay/astsubaylar Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından yeniden göreve
dönebilir, rütbeleri yükseltilebilir. Bu hassasiyete dikkat etmeli.
- Genelkurmay Başkanlığı ağır şüpheli olan isimlerle ilgili adımlar da
atıyor.
Gülen Cemaati’nin Ordu içinde yoğun olarak örgütlendiği birimin adli makamlar olduğu iddiaları uzun süredir gündemde. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde “irtica” gerekçesiyle 3 kez veto ettiği ve Abdullah Gül döneminde ataması yapılan Tuğamiral Ahmet Zeki Liman, Askeri Yargıtay Başkanlığı görevine devam ediyor. Askeri yargının FETÖ ile ilgili soruşturmaları yürütmemesi sonucunda ise iktidarın sivil mahkemeler aracılığıyla operasyonlara başladığı belirtiliyor.
İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan
Bato’nun “askeri casusluk
soruşturmasında çeşitli usulsüzlükler yapılarak sahte delil üretildiği”
gerekçesiyle yürüttüğü FETÖ’ye yönelik soruşturmada 2’si amiral 6 muvazzaf
subaya gözaltı kararının devamının geleceği ifade ediliyor.
Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin de askeri yargıyla ilgili iddiaların bir an
önce sonuçlandırılıp gerekenin yapılmasını ve askeri yargının yeniden güven
veren bir kuruma dönüşmesi gerektiği görüşünde. Pekin, “Silahlı
Kuvvetlerin kendi içinde temizlik yapması gerekiyor ama birilerini ordudan
attığın zaman, bunların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne başvurarak geri dönme
ihtimalleri var” uyarısına destek veriyor.
BİN 200 KİŞİLİK LİSTE VAR
BİN 200 KİŞİLİK LİSTE VAR
Genelkurmay’ın elinde Cemaat ile bağlantısı olduğu düşünülen Bin 200 kişilik bir listenin olduğunu
belirten Pekin bu konuda gerekli çalışmaların yapılmış
olabileceğini söyledi.
Pekin şunları söyledi: “Hem Askeri Yargıtay hem de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, buraların mutlaka temizlenmesi lazım. En azından isimleri bu işe bulaşmış isimlerin mutlaka temizlenmesi lazım. Aksi takdirde bu işten sıyrılamayız. Sivil savcılık bu işi yaptığı için bir sorun olacağını sanmıyorum. Mutlaka askeri hakim sınıfının temizlenmesi lazım.”
ASKERİ HAKİMLERİ TASFİYE ETTİLER
“İzmir Askeri Casusluk Davası” kapsamında 2012 yılında gerçekleştirilen operasyonlarda toplam 386 şüpheli soruşturmaya tabi tutulmuş
ve 92’si tutuklanmıştı. O dönem Genelkurmay Adli Müşavirliği görevinde bulunan Hakim Albay Muharrem Köse tarafından yapılan suç duyurusuyla birlikte Askerî Yargıtay Başkanı Hâkim Tuğgeneral H.
D. İle Üye Hâkim Albaylar K. B., C. K., T. S., E. Ç., S. K., K. Ö. ve L. B.’nin
isimleri diğerlerinden ayrılarak Askerî Yargıtay’a gönderildi. Askeri
Yargıtay’da ismi geçen subaylar hakkında soruşturma açılması için oy
kullananlardan birisi de Ahmet Zeki Liman’dı.
Hakkında soruşturma açılan isimler, rütbe ve kıdem sırası Ahmet Zeki Liman’dan çok daha önce olmasına rağmen
terfi ettirilmediler. Soruşturma sayesinde Liman
tuğamiralliğe yükseltilerek Askeri
Yargıtay Başkanı oldu. Liman’ın Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse ile de sürekli temas halinde olduğu kaydediliyor.
Cihadçı
sevkinde Cemaat başrolde
Rafet BALLI