AYDINLIK; 13 TEMMUZ 2016
İzmir’deki gizli bilgi ve belge bulundurma davasında, fişleme yapıp sahte delil üretilmesi suçuna karıştıkları gerekçesiyle hakkında yakalama kararı verilen en üst rütbedeki muvazzaf asker Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun, geçmişte çok kritik görevlerde bulunduğu belirtildi.
Tümamiral Uğurlu’nun, 2011 yılında terfi alıp tuğamiral olduktan sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki tüm elektronik haberleşmeleri takip ve koordine eden, amiraller dahil personele tahsis edilen cep telefonlarından sorumlu olan kritik dairenin başkanlığını yürüttüğü ortaya çıktı. Tümamiral Uğurlu’nun, bundan sonraki bir diğer önemli görevi ise tüm personelin atama, yer değiştirme ve bilgilerinden sorumlu personel başkanlığı oldu.
İzmir merkezli olarak yapılan, kamuoyunda “askeri casusluk” olarak bilinen gizli askeri bilgi ve belge bulundurma davasında, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 356 kişi, İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etti. Bu soruşturma süresince sahte delil üretildiği ve fişleme yapıldığı iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato’nun sürdürdüğü soruşturmada, aralarında dönemin İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu polislerin yargılanmalarına başlandı.
Genişletilen bu soruşturma sonrasında geçen perşembe günü 10 ilde yapılan operasyonda, haklarında gözaltı kararı verilen 30 kişiden 8’i gözaltına alındı. Zanlıların, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantıları öncesinde, belli yerlerde toplantılar yapıp atamalar için kararlar verdikleri ileri sürüldü. Haklarında gözaltı kararı verilenlerden 22 zanlı henüz yakalanamadı. Adliyeye sevk edilen 8 kişiden 6’sı tutuklandı.
Bu operasyonun ardından, FETÖ/PDY üyesi oldukları iddiasıyla bazı TSK personeli hakkında da gözaltı kararları alındı. Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu ile Tuğamiral Ali Suat Aktürk ve 4 binbaşı hakkında gözaltı kararı verildi. Binbaşılardan H.Ö. İstanbul’da, Ö.G.’de Eskişehir’de gözaltına alınıp, İzmir’e getirildi. İkisi de sevk edildikleri adliyede tutuklandı. İki binbaşı ile iki amiral ise henüz gözaltına alınıp adliyeye sevk edilemedi.
AMİRALLER DAHİL HERKESİ İZLEMİŞ
Gözaltı kararı verilen en yüksek rütbeli muvazzaf asker olan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun, ABD’den dönmediği öğrenildi. Tümamiral Uğurlu’nun, Genelkurmay Başkanlığı ve savcılığın çağrısına rağmen teslim olmaması halinde ise kaçak durumuna düşeceği, İnterpol aracılığıyla yakalanmasının isteneceği öğrenildi.
FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun, 2011 yılı Yüksek Askeri Şura’da terfi alıp Tuğamiral olduktan sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda kritik öneme ve bilgilere sahip olunacak birimlerde başkanlık yaptığı belirtildi. Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu, 2011 yılında tuğamiral olduktan hemen sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde gerçekleştirilen tüm elektronik haberleşmeleri takip ve koordine eden MEBS Başkanlığı yaptı. Aynı birimin amiraller dahil personele tahsis edilen cep telefonlarından da sorumlu olduğu öğrenildi.
‘BİLGİLERİ SIZDIRDI İDDİASI’
Tümamiral Uğurlu’nun, bu kritik görevle tüm yazışmaları kolayca takip edip, amirallerin bile kimlerle telefon görüşmesi yaptığını öğrenebildiği, böylelikle önemli bilgilere ulaşabildiği iddia edildi. Tümamiral Uğurlu, 2012 yılında Yüksek Askeri Şura kararlarıyla da, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı yapıldı. Bu kritik görevde de Tümamiral Uğurlu’nun, bütün komutanlık personelinin atama, yer değiştirmesinde etkili olduğu, ayrıca kişisel bilgilere de kolayca ulaşıp, bunları belli noktalara aktardığı, öne sürüldü.
Amirallere sorduk: Kozmik bilgiler elinin altında!
Tevfik Kadan
ABD’den dönmeyen Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun bulunduğu görevlerde hangi bilgilere ulaşabileceğini ve bu bilgileri yabancı istihbarat örgütleriyle paylaşması durumunda nasıl tehlikeler doğabileceğini Emekli Tümamiraller Soner Polat ve Cem Gürdeniz ile konuştuk.
Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı görevi de yapmış olan Tümamiral Soner Polat, Uğurlu’nun bulunduğu görevleri bilinçli olarak tercih etmiş olabileceğini belirtti. Personel ve MEBS Başkanlığı görevlerinin her türlü gizli bilgiye nüfuz etme imkanı verdiğini belirten Polat, bu görevdeki isimlerin aynı zamanda istihbaratla koordineli çalıştığını ifade etti.
“Herkesin telefon kayıtları ellerinde oluyor. Herkesin bilgisayarı onların elinde. Tüm bilgisayarlardan istedikleri kayıtları alma şansları var. Herkesin yazışmalarını izlemiş oluyorlar. E-postalar ve konuşmalar da ortaya çıkmış oluyor” diyen Soner Polat, esas olarak askeri sırlara ulaşabilme tehlikesine dikkat çekiyor: “Artık kağıt depolaması pek yapılmıyor. Tüm bilgiler elektronik olarak saklanıyor. Bu bağlamda PKK’ya yapılan operasyonlar da sızdırılabilir. Güneydoğu’da PKK ile FETÖ’nün işbirliği yaptığına dair pek çok bilgi var.”
BUNLARIN BAŞI CIA
Avustralya Askeri Ataşesi Tankçı Kurmay Albay Murat Ata’nın Balyoz Davası kapsamında tutuklanacağını bilmesine rağmen 15 bin km uzaklıktaki Kanberra’dan Türkiye’ye geldiğini hatırlatan Polat, “Çünkü suçsuz olduğunu biliyordu ve birgün çıkacağım rahatlığıyla geldi. Eğer Uğurlu da suçsuzsa çıkar gelir” dedi.
Şu koşullarda yeni bir kumpas kuramayacaklarını belirten Polat, “Silahlı Kuvvetler yediği golü bir daha yemez. Tabii içeride ne kadar güçlü olduklarını bilmiyoruz. Ortak hareket ettikleri takdirde çeşitli olayları yönlendirme, şaşırtma, yanıltma, bilgi transferi gibi işler herzaman mümkün. Siz bunları temizlemediğiniz takdirde her türlü harekat planınızın, bunların başı Pensilvanya ve CIA olduğu için, oraya gidebileceğini kabul edeceksiniz” ifadelerini kullandı.
HAYATİ FONKSİYONDALAR
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ise bu iki başkanlığın yabancı istihbarat birimleri tarafından bilgi edinilmesi açısından en öncelikli kurumlar olduğunu belirtti.
“MEBS Başkanlığı Deniz Kuvvetleri’nin bütün iletişim, bilgi-işlem, muhabere çevrimlerini işleten başkanlıktır. Bu başkanlığın fonksiyonu hayatidir. Yabancı istihbarat birimleri için de en önemli bilgi edinilmesi gereken yeteneklerden bir tanesidir. Personel Başkanlığı ise geleceğin liderlerinin seçileceği, yönlendirileceği çok kritik bir yerdir” diyen Gürdeniz, bu birimleri Deniz Kuvvetleri’nin geleceğinin emanet edildiği ve tüm birimleri arasındaki iletişimin sağlandığı yerler olarak tarif etti.
CİDDİ DELİLLER VAR
Gürdeniz şöyle devam etti: “Böylesine kritik bir görevde bulunmuş bir amiralin, tabiki hukuki sürece sadakatle, yani Balyoz’da olduğu gibi suni delillerde değil, hakiki delillerle üstüne gidilerek araştırılması ve bu kişilerin gerçekten başka ülkelerin istihbarat örgütlerine bilgi aktarımları söz konusu ise ortaya çıkarılması gerekir. Bu konuyla ilgili savcıların elinde ciddi deliller olduğu ortaya çıkıyor, tabiki hukukun gerekleri neyse de yerine getirilmeli diye düşünüyorum.”
CEM ÇAKMAK TESPİT ETMİŞTİ
Gazeteci Müyesser Yıldız, Odatv’de yayınlanan yazısında, Balyoz’dan tutuklanan ve bir yıl önce kanserden kaybettiğimiz Amiral Cem Aziz Çakmak ile Mustafa Zeki Uğurlu arasındaki gerginliğe dikkat çekmişti. Uğurlu’nun 2011’de Albayken Marmaris’te Cem Çakmak’ın komodoru olduğunu belirten Yıldız, Çakmak’ın Uğurlu’ya “Bu sene, hatta ben hayatta olduğum sürece terfi edemeyeceksin” dediğini ifade etmişti. Amiral Soner Polat ise Cem Çakmak kanalıyla Uğurlu hakkında tereddüt içinde olduklarını ve bunu o dönem üstlerine rapor ettiklerini belirtti.
ABD’DEN DÖN’ EMRİNE RAĞMEN GELMEDİ
Geçen yıl Yüksek Askeri Şura’da tümamiralliğe terfi eden Uğurlu, 2015’ten beri ABD Norfolk’ta NATO ACT- Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’nda Komuta Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Daire Başkanı olarak görev yapıyor. Uğurlu’nun ülkeye geri dönmesi bildirilmesine rağmen hala dönmediği ve ABD’de rapor alarak kayıplara karıştığı iddia ediliyor.
Aydınlık / 13.07.2016