‘Gizli tanıkları savcı yönlendirdi’
Eski 3’üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in de aralarında olduğu Erzincan’daki Ergenekon davasının gizli tanıklarının tutuklanmasıyla ilgili gerekçeli karar açıklandı. Gerekçeli kararda, “FETÖ üyeliği, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak ve yalancı tanıklık” suçundan 22 yıl hapis alan gizli tanık Serkan Zirek’in ve 6 yıl 3 ay ceza alan Ahmet Koç’un, savcı ve emniyet yetkililerinin yönlendirmesiyle bu suçu işlediği ve örgütün varlığından haberdar oldukları belirtildi. Kararda, “5 yıllık süre zarfında örgütün yaptıkları apaçık bütün kamuoyunda tartışılmasına rağmen geri adım atmadıkları, mahkeme veya savcılığa başvurmadıkları” ifade edildi.
‘SİLAHLAR, ÖRGÜTÜN KULLANIMINDAYDI’
Mahkeme kararında Adana ve Hatay’da 21 Ocak 2014 yılında MİT TIR’larının durdurulmasının ve “Tahşiye” soruşturmasının yanı sıra Erzincan Davası’nın da örgütün silahlı oluşuna kanıt olduğunu vurguladı. Kararda, “Erzincan Çatalarmut’ta silah ve mermilerin bulunduğu yerin jandarma bölgesinde olmasına rağmen emniyete ihbarda bulunulduğu, yerleştirilen silah ve mermilerin örgütün kullanımındaki silah ve mermiler olduğu, dolayısıyla örgütün silahlı kabul edilmesi gerektiği” belirtildi.
Kararda Fetullahçı Terör Örgütü’nün yargıdaki yasadışı örgütlenmesi de anlatıldı.
‘KORKU İMPARATORLUĞU...’
Kararda ayrıca 2005 yılında kurulan özel yetkili ağır ceza mahkemelerine özellikle örgüt üyesi hakim ve savcılardan atamalar yapıldığı belirtildi. “Dava dosyasında görüldüğü üzere soyut iddiaya dayanan gizli tanık beyanlarının bir araştırma yapılmadan iddianameye dayanak oluşturduğu görülmüştür. Örgütün bu biriminin, emniyet ve asker birimlerindeki elemanları ile tam uyum içinde çalıştığı, emniyet ve yargıya yerleştirdikleri örgüt üyeleri ile yargı sistemini tamamen kendilerine hizmet eder hale getirdikleri, devlette paralel bir yargı ve polis teşkilatı kurdukları, askerler ve bürokratların tutuklandığı, insanların özel görüntüleri ve konuşmalarının usulsüz olarak elde edildiği ve örgütün medya kanallarına servis edilerek bir korku imparatorluğunun kurulduğu bir gerçektir.”
'Kumpasın TSK'daki Ortakları'
Hikmet ÇİÇEK
Sahte Danıştay suikasti şeması, İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk davaları...Bu üç davanın altında Genelkurmay eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse ve Deniz Binbaşı Hüseyin Yıldırım'ın imzaları var. 'Belgeler gerçek' diyen bu raporlar yüzlerce subayın tutuklanmasına gerekçe gösterildi.
Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin; 17 Mayıs 2006'daki Danıştay saldırısından bir ay sonra suikasta ilişkin Genelkurmay'ın hazırladığı şemada imzası bulunan dönemin Genelkurmay Adli Müşavir Vekili Muharrem Köse ile şemaya "Aslı gibidir" damgası vuran Deniz İstihbarat Binbaşı Hüseyin Yıldırım'la ilgili çarpıcı bilgilere ulaştı.
Sahte Danıştay suikasti şemasına Genelkurmay eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse'yle birlikte 'Aslı gibidir' diyen bilirkişi Deniz İstihbarat Binbaşı Hüseyin Yıldırım'ın, kumpas olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen İstanbul Askeri Casusluk Davası ve İzmir Askeri Casusluk davaları için de rapor hazırladığı ortaya çıktı.
Genelkurmay adına görüş bildirilen İstanbul'daki davanın rapor tarihi 29 Eylül 2010. Raporda, 'casuslukla' suçlanan askerlerin "Gizli belgeleri bulundurdukları" yazıldı.
'Öğretim Görevlilerine FETÖ Operasyonu'
ANKARA Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince düzenlenen operasyonda, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansman sağladıkları gerekçesiyle aralarında bir öğretim görevlisi ile öğretmenlerin bulunduğu 14 kişi gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, hakkında gözaltı kararı alınan 16 kişinin "himmet" adı altında topladıkları paraların, Bank Asya aracılığı ile yurt dışında FETÖ/PDY'nin finansman sağladığı bir derneğe aktarıldığının tespiti üzerine operasyon yapıldı. Hakkında gözaltı kararı bulunan bir erkek ve bir kadın aranıyor.
ALBÜMDEN EŞ SEÇMİŞLER
EDİRNE Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY'nin Edirne'deki faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan 126 sayfalık iddianame 2.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianame'de, örgütün evlenmek isteyen erkek üyelerinin, fotoğraf albümünden kendilerine eş seçtikleri belirtildi. İddianame'de yer alan tanık Ömer Doğan Çimenlik ifadesinde, "Kızım B.Ç. ODTÜ Fen Bilimleri Öğretmenliği son sınıfında okuduğu sırada evdeki ablası evlendirmek amacıyla biri ile tanıştıracağını söyleyerek başka bir cemaat evine gönderdi. Ankara İdare Mahkemesi'nde hakim üye olan U.E. ile tanıştırılarak evlenmesi sağlandı. Daha sonra kızım şiddet gördüğü gerekçesi ile eşinden boşandı. Örgüt genç yaştaki kızları ve erkekleri kendi içindeki istedikleri şahıslarla evlendiriyordu. Örgütün abi ve ablaları, bekar erkek ve kızların fotoğrafların üzerinden birbirlerini beğenip tanıştırıp evlendiriliyordu." diye konuştu.