23 Şubat 2015 Pazartesi

Suriye, Güvenlik Konseyinden Gerekli İcraatları Almasını Talep Etti

 
 
ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı Uluslararası Güvenlik Konseyinde; Türkiye’deki rejimin 22 Şubat Pazar gecesi Suriye topraklarına bulunduğu açık saldırıyı kınamasıyla birlikte BM misakı ve ilgili kararları kapsamında gerekli icraatları almasını talep etti.
 
Bakanlık bugün BM genel sekreteri ve Güvenlik Konseyi başkanına gönderdiği iki eş mektupta; Türkiye’nin bulunduğu bu çirkin saldırının Suriye Arap Cumhuriyeti, egemenliği ve topraklarına açık ve net bir düşman saldırı niteliği taşıdığına dikkat çekti.
 
Suriye’nin daha önce BM genel sekreteri ve Güvenlik Konseyi başkanına gönderdiği resmi mektuplarda Türkiye’deki rejimin Suriye’yi devlet ve halk olarak hedef alan, masum sivillere karşı insanlık dışı vahşetlerde bulunan terör örgütlere muhtelif tür desteğine dikkat çektiğini hatırlatan bakanlık; bu rejimin dünyanın her yerinden gelen yabancı radikal teröristlerin Suriye’ye girişlerini kolaylaştırmakla yetinmediğini, onlara güvenli barınak, eğitim, silah ve finans sağladığının bir kez daha altını çizdi.
 
Bakanlık Türkiye’deki rejimin BM’nin terör örgütleri listesinde yer alan Kaide Örgütünün Suriye’deki kolları olan Nusra Cephesi, IŞİD ve daha başka terör örgütlere destekle yetinmediğini, Türk yüzlere asker ve askeri araçla bizzat kendisinin 22 Şubat Pazar gecesi Suriye topraklarına açık ve aleni bir saldırıda bulunduğuna vurgu yaptı.
 
Türkiye dışişleri bakanlığının bu saldırının arifesinde Suriye’nin İstanbul’daki büyükelçiliğine Süleyman Şah Türbesini mezarını başka bir yere nakletme niyetini bildirdiğine dikkat çeken Bakanlık; fakat 1921 yılında dönemin işgalci Fransız yönetimi ile Türkiye arasında imzalanan anlaşma gereğince Türk otoritelerin Suriye Cumhuriyeti hükümetinin onayını beklemediğinin altını çizdi.
 
Tarihte ‘Ankara Anlaşması’ olarak bilinen söz konusu anlaşmanın Süleyman Şah Türbesiyle ilgili bentlerine ışık tutan Bakanlık; anlaşmanın Türkiye hükümetinin sadece mezarı koruma ve üstüne Türk bayrağı asma hakkı tanıdığının altını çizdi.
 
Bakanlık Türkiye rejiminin mezarı başka bir yere taşıması ardından mezar yeri yada Suriye toprakları üzerinde hiçbir mülkiyeti kalmadığı gibi bundan sonra da anlaşma metnine geri dönme yada dayanak olarak almanın hiçbir şekilde mümkün olmadığının altını çizdi.
 
Mektubunda Süleyman Şah Mezarının 1970’li yıllarda Suriye ve Türkiye arasında ikili anlaşma kapsamında kamu mülkü olan bir araziye taşındığına işaret eden Bakanlık; temelde o zamanda da Türkiye’nin türbenin bulunduğu topraklar üzerindeki mülkiyet hakkını kaybettiğine vurgu yaptı.
 
Bakanlık dolayısıyla Türkiye rejiminin şu an Suriye topraklarına bulunduğu saldırıyı aklama çabaları ve iddialarının hiçbir geçerliliği ya da doğrululuğu olmadığına vurgu yaptı.
 
Türkiye dışişleri bakanlığının 21 Şubat Cumartesi günü Suriye’nin İstanbul’daki Konsolosluğuna gönderdiği belgede Suriye toprakları ve ulusal egemenliğine saldırısını 29 Eylül 2012 tarihli 419 sayılı genel konsolosluk tezkeresiyle aklamaya çalıştığına dikkat çeken Bakanlık; Türkiye rejiminin türbe yerinin Türkiye’ye ait topraklar olarak göstermeye çalıştığına işaret etti.
 
Bakanlık 419 sayılı söz konusu tezkerenin, türbe yerinin Türkiye toprakları olduğunu içermediğini, sadece ve sadece Suriye hükümetinin o süreç içinde türbenin maruz kaldığı hasarı belirleyecek teknik bir komite teşkil edeceğine taahhüt ettiğini içerdiğine vurgu yaptı.
 
Bakanlık mektubunda Türkiye dışişleri bakanlığının 21 Şubat 2015 tarihinde Suriye konsolosluğuna gönderdiği belgede; türbenin güvenlik nedenlerinden dolayı taşınacağını belirttiğine dikkat çekti.
 
Mezarın yerini değiştirmekle Türkiye rejiminin yapması gerekenin bu mezarı Suriye topraklarına değil de Türkiye topraklarına taşıması gerektiğini vurgulayan Bakanlık; öyle ki Türkiye’nin bundan sonra Suriye toprakları üzerinde Süleyman Şah türbesi için toprak, mülkiyet yada hak talep etmesinin kesinlikle artık mümkün olmadığının altını çizdi.
 
Sözlerine devam eden Bakanlık; Süleyman Şah türbesinin IŞİD teröristlerinin bulunduğu bir bölgede yer aldığını, bu terör çetelerinin de bölgede sivil halka ait ev, kilise, mezar ve türbeleri yıkmasına rağmen Süleyman Şah türbesine hiçbir zarar vermediklerine bir kez daha dikkat çekti.
 
Mezarı taşıma sırasında da Türk askerleri ile IŞİD çeteleri arasında hiçbir çatışmanın yaşanmadığına dikkat çeken Bakanlık; tüm bunların Türkiye rejimi ile dünya güvenliği ve istikrarını tehdit eden IŞİD Örgütü arasındaki derin bağları ve koordinasyonu net bir şekilde yansıttığına vurgu yaptı.
 
Türkiye rejiminin mezarı taşımak için askeri güç kullandığının altını öznemle çizen Bakanlık; bunun BM’de üye olan bağımsız ve egemen devletlere karşı güç kullanma niteliği taşımasıyla uluslar arası kanunlar ve BM misakına teşkil ettiği ihlalin ciddiyetine vurgu yaptı.
Bakanlık aynı zamanda Türkiye sınırlarına yakın düşen Eşme Köyüne işaretle Türkiye ordusunun Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarının parçası olan bir köyü güç kullanarak işgal ettiğinin altını çizdi.
 
Bunun Ankara Anlaşmasıyla hiçbir ilişkisi yada bağlantısı olmadığına dikkat çeken Bakanlık; Türkiye rejiminin bu yönde öne sürdüğü neden ve gerekçelerin tamamının geçersiz olduğunun altını çizdi.
 
Türkiye rejiminin 1921 tarihli Ankara anlaşmasının hüküm ve bentlerini açık ve net bir şekilde ihlal ettiğine önemle dikkat çeken Bakanlık; Türkiye rejiminin bunun tüm sorumluluk ve sonuçlarına katlanacağına vurgu yaptı.
 
Bakanlık mektubunun sonunda Güvenlik Konseyinden söz konusu mektubu konseyin resmi belgelerine eklemesini talep etti.
 
KAYNAK: SANA
23.02.2015
http://sana.sy/tr/?p=24698