JOHANNES SCHILTBERGER
TÜRKLER VE TATARLAR
ARASINDA (1394- 1427)
Schiltberger, 1381
yılında Münih’le Freising arasında Lohof yakınında Hollers köyünde doğmuştur.
Henüz 16 yaşında iken, Macaristan Kralı Sigismund hizmetinde Niğbolu Muharebesi’ne (1396) iştirak
etmiş ve yeniçeriler tarafından esir alınmıştır. Hayatı gençliğine bağışlandı ve diğer birçok esirle birlikte Gelibolu
üzerinden o zamanki başkent Bursa’ya sevkedildi. Yıldırım Bayezid, esirlerden
bir kısmını zaferinin işareti ve şeref armağanı olarak dost hükümdarlara
gönderiyordu. J. Schiltberger Mısır’da Sultan Berkuk’a
gitmesi gerekenlerdendi. Ayaklarındaki yaralar sebebiyle gönderilemeyen tutsak,
30 Eylül 1396’dan 30 Temmuz 1402’ye kadar Sultan Bayezid emrinde kalmış,
Ankara Meydan Savaşı’ndaki yenilgi üzerine Timur’un tutsakları arasına
katılmıştır. Timur’un ölümünde dördüncü oğlu Şahruh’un payına düşen
esir, sonradan diğer bir oğlu Miran Şah’ın mülkiyetine geçmiştir. 1408
yılında Miran Şah’ın, Karakoyunlulardan Kara Yusuf’a karşı yaptığı savaşda
ölmesi üzerine bir kere daha sahip değiştirmiş ve Miran Şah’ın ikinci oğlu Ebubekir’in
kölesi olmuştur. Ebubekir’in sarayında o sıralarda ÇEKRE isimli, taht üzerinde
hak iddia eden Altınordu’lu bir Han yaşıyordu. Yine o tarihlerde Han’ları
istediği gibi tahta çıkarıp indiren kudretli bir kabile reisi ve bir nevi naip olan
EDEGU, Çekre’ye tahta oturması için haber salmıştı. Ebubekir, ÇEKRE’nin
maiyetine 600 atlı verdi; bunlar arasında Alman Evliya Çelebisi Schiltberger de bulunuyordu. Bu sırada
EDEGU, Sibirya üzerine bir sefere çıkmıştı. ÇEKRE ve bu arada seyyahımız da
ister istemez ona katılmak zorunda kaldılar. R.Peters’in dediğine göre, Avrupa’ya
“Sibirya” adını ilk getiren kişi Schiltberger
olmuştur.
Tutsak olarak bulunduğu son ülke olan Kırım’dan
bir yolunu bularak arkadaşlarıyla birlikte kaçan Schiltberger, Kafkasya, Batum, İstanbul yoluyla Tuna üzerinden
ülkesine döner. Bir süre sonra anılarını yazar.
J.
Schiltberger’in eseri 1427’de
yazılmış ve 1460’da Augsburg’ta basılmıştır. Aynı sene içinde beş defa
yayınlanan eser, büyük bir ilgi uyandırmıştır. Marco Polo’nun büyük eseri ancak
19.yüzyılda ilgi toplayıp basılmaya başladığı halde, Schiltberger’in anılarının daha yazıldıklarını takiben hemen büyük
ilgi uyandırması, Almanya’da ve Avrupa’da büyük heyecan uyandıran “Türkengefahr”
(Türk tehlikesi)’nin günün sorunu olması ve herkesin bu tehlikeyi yaratan insanları
yakından tanımak, merakını gidermek istemesinden doğmuştur diyebiliriz.
Schiltberger,
anılarına şöyle başlıyor:
“BEN JOHANNES SCHILTBERGER, BAVYERA’DA DOĞDUĞUM
ŞEHİR OLAN MÜNİH’TEN, MACAR KRALI SIGISMUND MÜSLÜMANLARA KARŞI SEFER AÇTIĞINDA,
MAİYETİNDE BULUNDUĞUM DEREBEYİ LEINHARDT RICHARTINGER İLE BİRLİKTE ÇIKTIM. BU
OLAY İSA’NIN DOĞUMUNDAN SONRA 1394 YILINDA OLDU VE ANCAK 1427 YILINDA MÜSLÜMAN
ÜLKELERDEN GERİ DÖNDÜM. MÜSLÜMAN ÜLKELERİNDE GEÇEN BU SÜRE ZARFINDA GÖRDÜĞÜM
SAVAŞLAR, İLGİ ÇEKİCİ ASKERİ SEFERLER, BÜYÜK ŞEHİRLER, NEHİRLER VE SULARDAN
AKLIMDA KALANLARI PEK NOKSANSIZ SAYILMAZSA DA BURADA KAYDETTİM. ÇÜNKÜ BEN KENDİ
BAŞIMA BUYRUK DEĞİL, BİR SAVAŞ TUTSAĞI İDİM. FAKAT KAVRAYIP DİKKAT EDEBİLDİĞİM
KADARIYLA ÜLKELERİ VE ŞEHİRLERİ KENDİ DİLLERİNDE SÖYLENDİĞİ GİBİ YAZDIM. BAZI
ZARİF VE GARİP MACERALARIM DA OLDU Kİ DİNLEMEĞE DEĞER.”