21 Ocak 2016 Perşembe

Herkes Mersin’e giderken CHP Dersim’e koşuyor!


Yeni CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olağanüstü kurultayda da geleneği bozmadı! Anayasamızı yeniden sinsice bombaladı! Bozuk plak gibi hep aynı nakarata takıldı! “Darbe anayasası ayıbından kurtulmalıyız. Siviller de anayasa yapabilir! AKP’ye bu konuda her türlü desteği veririz...”

BU KADAR DA OLMAZ Kİ!

Ayıptır, yazıktır, günahtır! Bu büyük millete doğruları söyleyin! Yüzlerce defa yazıldı, çizildi, söylendi... 1982 Anayasası’ndan geriye bir toz bile kalmadı! Asıl sorun sahası AKP’nin yaptığı değişiklikler... Hiç mi gazete okumuyorsunuz? Partinizde hukukçu yok mu? CHP’nin nitelikli seçmenini niçin “göbeğini kaşıyan adam” durumuna düşürüyorsunuz? Onların da yutacağını mı zannediyorsunuz?

MECBUREN DERSE DEVAM 

Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde, 1987 yılından itibaren yapılan değişikliklerle 1982 Anayasası büyük ölçüde AB müktesebatına uyumlu hale getirildi. Kuvvetler Ayrılığı, temel hak ve özgürlükler, basın özgürlüğü, sendikal haklar, toplantı ve gösteri yürüyüşü, çevre ve benzeri konularda AB ülkelerinden, anayasal anlamda farkımız kalmadı. Mesele AKP’nin iktidara gelmesi ile başladı!

Bizdeki en büyük sorun ise anayasa değil, sizin gibi siyasetçiler ve kerameti kendinden menkul partilerdir! İktidar, sadece kendi çıkarları için özel yasalar, torba yasalar, tüzükler ve yönetmelikler çıkarmaktadır! Bununla da kalmayıp, Meclis’te gerçek bir muhalefetin olmayışı nedeniyle, TBMM’yi devre dışı bırakarak kanun hükmünde kararnamelerle dilediğini yapmaktadır...

Yetersiz ve çapsız siyasetin ve siyasetçinin günahını anayasaya yüklemeyin! Bugün Türkiye’deki en büyük iki sorun, siyasi partiler yasası ve yüzde on seçim barajıdır... Bu iki problemin de anayasa ile uzaktan, yakından hiçbir ilgisi yoktur! Bu iki konu da, neredeyse her Allah’ın günü çıkarılan torba yasaların içine sokuşturularak, pekâlâ çözülebilirdi! Kapısında 32 gün çadır kurduğunuz platonik aşkınız AKP ve kamuoyunda “yedek lastik” ya da “koltuk değneği” olarak tanımlanan diğer bir sayın parti ile bu iki meseleyi niçin halletmediniz!

İki lafından birisi demokrasi olan Meclis’teki sayın partilerimiz niçin bu iki antidemokratik alana dokunmuyor! İçinizden geçeni duyar gibi oluyorum: “Kardeşim karıştırma! Ne güzel tezgâhı açmış, demokrasi oyunu sahneliyoruz... 2-3 kişi ile koca bir partiyi elimizin altına alıyoruz. Arı kovanına çomak sokma!” Yüzde 10 barajı toplumun her kesiminin Meclis’te temsil edilmesini engellemiyor mu? Ama herhalde işinize geliyor... AKP ile bu gündemle niçin toplumun karşısına çıkmıyorsunuz?

DİLİNİZİN ALTINDAKİ BAKLAYI ÇIKARIN!

Cihet-i Askeriye’de sıkça söylenir: “Üstlerinizden bazı şeyleri gizleyebilirsiniz ama astlarınız her şeyi görür!” Hiç kimse kendisini çok kurnaz, sessiz çoğunluğu da safdil sanmasın! Her şey açık seçik anlaşılıyor. “İlk 4 madde kırmızı çizgimizdir!” diyerek, Atatürkçü ve Cumhuriyetçileri kandıramazsınız!

Örneğin, Anayasamızın 66’ncı maddesinde yer alan “Türk Vatandaşlığı” ile oynarsanız, ilk 4 madde çöpe gider... Yeni CHP, AKP ve PKK’nın, “Eşit Vatandaşlık”, Emperyalist Merkezlerin ise TC Vatandaşlığı, Türkiyelilik!” kavramını ortaya attığını farz ve kabul edelim! Uzlaşma çukurda mı olacak! Dâhili ve harici akiller mi devreye girecek. Ünlü artist keçilerden kaçarak bu işe balıklama mı dalacak!

KÂBUS SENARYOSU!

Olmaz ama bir an için hepimiz “Türkiyeli” olalım... Türk subayı NATO toplantısında şu anonsu duyar: “British (İngiliz), German (Alman), French (Fransız), Italian (İtalyan) officers (subaylar) and (ve) officers from Turkey (Türkiyeli/Türkiye’den subaylar) will get together (toplanacaklar). Bu mudur? Bu büyük millet böyle bir aşağılanmaya izin verir mi?

DERSİMLİYE ON PUANLIK UZMAN SORUSU!

Sayın Genel Başkanım, Zatıâlinize ve izninizle sözcü Sayın Haluk Koç ve de yeni partinizdeki sayın hukuk âlimlerine bir sorum olacak! Bu soruyu, CHP’ye gönül veren sözde değil, özde Atatürkçü ve Cumhuriyetçiler adına da sormak istiyorum...

Acaba 1982 Anayasasında mevcut olup da halen değiştirilmeden kalan antidemokratik maddeler ve fıkralar nelerdir? 

SON NOKTA

Kısa süre önce (06 Ocak) Aydınlık’ta “Kına Yakın!” başlıklı yazımda şunu söylemiştim:

“Yeni CHP: Başkanı, yönetimi, milletvekilleri, il başkanları ve delegeleri ile bütünüyle farklılaşmıştır. Bu ekibin kurucu ideoloji ile hiçbir bağı kalmamıştır! “CHP kurtarılmadan Türkiye kurtarılamaz!” diyenler, toplumu oyalar ve dolaylı olarak Türkiye’yi yıkan dinamikleri hızlandırmış olurlar...”

Dudak bükenler, sert eleştiri yöneltenler, abartılı yorum olduğunu ileri sürenler oldu... Ama yeni CHP son kurultayında üç önemli karar aldı: “Eşit vatandaşlık, özerklik ve PKK’ya göz kırpan bildiriye imza veren akademisyenlere tam destek!” Ve de bu kararlar, acı ama gerçek, hem de oy birliği ile alındı! Tek bir delege, tek bir milletvekili karşı çıkmadı! 

Bu partide, bir kişi bile olsa, yiğit bir Atatürkçü yok muydu? Böylece yeni CHP’nin bütün günahlarını Dersimli Kemal ve yakın çevresine yükleme dönemi fiilen sona ermiş oldu! Yeni CHP, topyekûn karşı devrim cephesinde yerini aldı! Mehmetçik, PKK kıyafeti giymiş emperyalizm ile ölüm kalım savaşı verirken, “CHP’nin artık bir milli güvenlik sorunu olduğunu” ileri sürmek, acaba haksızlık mı olur?

Herkes Mersin’e giderken, yeni CHP Dersim’e koşuyor!

Amiral Soner POLAT- Aydınlık/20.01.2016