21 Ocak 2016 Perşembe

Kandil’de yazıldı, üniversitelerde imzalandı


“Barış için akademisyenler inisiyatifi”  adlı bir örgütün, üniversiteleri temsil ediyormuş görüntüsü altında yayımladığı o bildiriyi mutlaka takip etmek gerekiyor.


Çünkü bu bildiri; Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı çok başlıklı füze saldırısının üniversite ayağını göstermektedir. Hedefine devletimizi ve onun ordusunu koymuştur. Bu yüzden de ikinci bir Balyoz saldırısıdır.

Batı sömürgeciliğinin emrindeki bu sözde aydınları ve akademisyenleri yıllardır, “Beşinci Kol aydın”, “Ajan aydın” gibi terimlerle anlatırım. Bunlar; ABD’nin özel harp kurumlarından gelen işaretlere göre tavır alırlar. Örneğin Amerika’nın Tayyip Erdoğan’ı “Ilımlı İslami Lider” olarak kullandığı dönemde; bu ajan aydınlar, sıkı biçimde AKP yandaşlığı yapıyorlardı. O sıralar yurtseverler ezilirken; zindanlarda insanlar ölür iken Erdoğan’ı demokrasi kahramanı gibi gösterip hukuksuzluklara kılıf uyduruyorlardı. Erdoğan’a hem “abi”lik hem hamilik yapıyorlardı.

Şimdi süreç değişmiştir… Ama bu 5. Kol aydınların görevi değişmemiştir. Hedeflerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni çözmek vardır. Bu yüzden de devlete karşı silahlı terör eylemleri yürüten PKK’ye psikolojik ve siyasi destek vermeleri gerekmektedir. Bu amaçla devleti ve orduyu çok ağır biçimde suçlayarak hükümeti paniğe sürüklemeye, PKK ile masaya oturtmaya çabalıyorlar.

Savcılık bu etki ajanları/siyasi casusları suçlayınca hemen ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, soruşturmaya karşı çıktı. “Şiddetle ilgili endişelerin ifade edilmesi teröre destek vermek ile eşdeğer değildir” dedi. 

Amerikan yönetimi aylardır şöyle diyor: PKK ile çatışmayı bırakın da müzakere masasına oturun.

Peki aynı ülkenin Başkanı Obama, El Kaide için ne demişti: “Hiçbir müzakere El Kaide’ye silah bıraktırtamaz.”

Yani demişti ki: Biz bugün Afganistan’da ve Irak’ta El Kaide ile ordumuzu kullanarak mücadele ediyoruz. Onunla müzakere masasında konuşarak silah bırakmasını sağlamak mümkün olamazdı. Silah kullanarak silahını kullanamaz hale getiriyoruz.

Peki bu 5. Kol akademisyenler, Obama’nın bu sözlerine karşı hangi eleştiriyi yaptılar? 

Bugün Türkiye’de sadece silahlı PKK’lılar çatışmaya girdiklerinde öldürülürlerken, Irak’ta 1 milyondan fazla insan katledildi; kadınların ırzına geçildi; camiler bombalandı…

Bu Amerikan imalatı akademisyenler neden o katliama karşı çıkan bildiri yayımlamadılar…

CHP BAŞLATTI

PKK’nın cinayetlerine arka çıkan eylemi önce CHP başlattı. Bunlardan 6 milletvekili Diyarbakır’a giderek güya inceleme yaptılar. PKK destekçileriyle buluşan CHP’li vekiller; onlara “Siz ölüme karşı yaşamı destekliyorsunuz. Sizin barışı yaşatmak için gösterdiğiniz çabayı alkışlıyoruz. Çatışmalar bir an önce durmalı” dediler. Burada devleti hedef aldılar ama PKK saldırganlığına tek söz etmediler.

Sonra bu işe üniversiteler alet edildi. Buralara sızmış sözde akademisyenler; Türkiye Cumhuriyeti’ni katliamcılıkla suçlayan ama PKK’ya tek laf etmeyen o bildiriyi yayımladılar.

Cumhuriyet Gazetesi de Can Dündar’ın emrine verilerek bu psikolojik harpte PKK’nın yayın organı gibi kullanıldı ve kullanılmakta…

Amaç, Türkiye’yi PKK ile tekrar müzakere masasına oturmaya zorlamaktır. Bunun için de gerekirse Birleşmiş Milletler’i devreye sokmaktır. İşte bu sahteci bildiri; Türkiye’yi ileride suçlayacak düşman güçlere bir belge yaratmak için imal edilmiştir.

Çünkü bildirideki suçlamalara hukuki yönden baktığınızda, Türkiye soykırım yapan ülke gibi tarif edilmiştir. Evet açıkça soykırımcı demeseler bile yaptıkları tanımlamalarla bunu dahi söylemişlerdir.

Bunu imzalayanlar aklı ve bilim ölçülerini devre dışı bırakmışlardır.

Vicdanlarının üstüne çarşaf örtmüşlerdir.

Hem ülkelerini hem de milletlerini satmışlardır.

Bunların yaptığı düşünce açıklamak değildir.

Akademisyen dediğin, olayları veya olguları bilimin verileri ile tahlil eder; sonucu akıl süzgecinden geçirir; tarafsız olarak ortaya kor. 

Bu bildiride akıl da bilim de vicdan da yoktur. Verilen emre göre metin yazan fabrikasyon akademisyen vardır.

ABD elçisinin bu işi, şiddetle ilgili düşünce açıklaması gibi göstermesi de tam bir kandırmacadır. Çünkü açıklanan şey düşünce değil; PKK elebaşılarının Kandil’de oturup yazdıklarından ibarettir. Bakın Murat Karayılan, Turan Kalkan, Cemil Bayık gibi PKK elebaşılarının yazdıklarına ve söylediklerine… Bu bildiride söylenenlerle birebir örtüşmektedir.

Yani bu bildiriyi Kandil yazmıştır; üniversitelerimize sızmış olan Amerikan ajanı konumundaki sözde akademisyenler de imzalamıştır. 

Özetle; Türkiye’ye karşı psikolojik savaş yürüten emperyalizmin ajanı konumuna girmiş üniversite görevlisi bir grupla karşı karşıyayız. Elbette ki bu örgüt hakkında soruşturma açılmalıdır.


Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Başkanı Canan Arıtman, “Bu akademisyenler, çocuklarımızı eğitemez.” derken, yerden göğe kadar haklıdırlar.


Amerikan emperyalizminin emrindeki akademisyenlerle Hitler’in emrindeki o akademisyenlerin hiçbir farkı yoktur. PKK terörüne arka çıkan bu faşist kafalı akademisyenlerden bilim değil ancak ve ancak fitne çıkar.

Fitnenin yeri de bellidir…



Rıza Zelyut
ulusalkanal.com.tr

16.01.2016