15 Ocak 2016 Cuma

Parça tesirli YCHP

Neredeyse her gün o hendeklerden ateş ederek bir ya da birkaç askerimizi şehit ettiler.

Sekiz aylık hamile kadını öldürdüler. 

Doktorlarımızı öldürüp, ambulansları havaya uçurdular. 

Kütüphaneleri yakıp okulları roketlediler, anaokuluna patlayıcı döşediler. Kazılmasına ses çıkaran herkesi öldürdüler. Etrafını tuzaklarla patlayıcı maddelerle doldurdular. En son “hastanedeki halkı tarayın” diye telsizden verdikleri emirler yayınlandı.

Ve...

CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı olan Kenan Otlu, Mehmetçiğin operasyonlarını hedef alarak, “Doğu’daki zulmün karşısında faşizme karşı barikatta omuz omuza duralım” dedi. AKP’nin hendekleri “öcüymüş gibi” gösterdiğini savundu.

Derken, PKK elebaşlarından Duran Kalkan, Kılıçdaroğlu’nu aynı cephede durmaya davet etti.

Kılıçdaroğlu da ilk hareket olarak askere saldırdı ve terör örgütüne yönelik operasyonları “Kötüler savaşıyor masumlar ölüyor” ifadeleriyle eleştirdi.

Halkını korumak için terörist mermilerine gövdesini siper eden, evinin önünde ayakkabı bağlarken sırtından kurşunlanan Mehmetçiği, PKK’lılarla bir tuttu.

Sosyal demokrasi denilen ucubenin bu zavallıları sürükleyip getirdiği yer en sonunda o Amerikan hendekleri oldu. Artık YCHP o hendeklerdeki parça tesirli, gübre katkılı, uzatma kablosuyla kullanılan mayınlardan biridir.

Hâlâ CHP çatısı altında olup da içinde Atatürk ve cumhuriyete bağlılığın kırıntısı kalmış vicdanlara sesleniyorum. Bu adamların 6 Ok’u o hendeklere gömmesine izin vermeyin. Bunun bir parçası, bu günahın ortağı olmayın... Çünkü tarih sadece gömenleri değil, sessiz kalanları da mahkûm edecek...

Bitmeyen öykü

Osman Baydemir, TBMM’yi Birleşmiş Milletler ile tehdit etti: “Eğer ki bu Meclis işlemezse, insanlar Birleşmiş Milletler’e gidecektir... Eğer ki bizimle birlikte yaşamak istemiyorsanız elinizi yakamızdan çekin.”

Hatip Dicle, NATO’nun müdahalesini istedi: “Türkiye’nin bir NATO üyesi olma gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Eğer bir NATO devletinde bir iç savaş çıkar ve buna engel olamaz ise NATO buna müdahale eder.”

Seyyid Rıza da İngilizleri çağırmıştı: “Üç milyon Kürt, sesimden ekselanslarına sesleniyor ve hükümetinizin manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı sizden istirham ediyor.”

Türk milletini bölmek, vatan topraklarını parçalamak için... Emperyalizmin piyonu olan her kimse, adı her neyse, her nerede doğmuş ya da yaşıyorsa, ya da ne sıfatla nerede konuşabiliyorsa... Fark etmez... Kardeş değil, düşmandır...

İngiliz tarihçi Collingwood şöyle demişti: “Tarih kitaplarının bir başı bir de sonu vardır. Fakat anlattıkları hikâyeler devam eder...”

Bundan bir asır önce... Ortadoğu’nun bağrına Batı hançeri gibi saplanacak olan Kürdistan, Sevr’in hedeflerinden biriydi. Olmadı... Dedelerimiz izin vermediler. Azdan az, çoktan çok gitti. Yine öyle olacaktır.


Dilsiz şeytan

Star gazetesi, Sırrı Sakık ve Ahmet Türk’ün fotoğraflarıyla manşet atmış: “Halkçı HDP’liler hendeğe karşı...”

TDK sözlüğünde halkçı, “halkın yararı için uğraşan kimse”, halkçılık da “Bireyler arasında hiçbir hak ayrılığı görmeme, topluluk içinde hiçbir ayrıcalık kabul etmeme” olarak anlatılıyor...

Halkçı dediklerinden biri Kasr-ı Kanco adında bir konakta yaşıyor. Kanco aşiretinin ağası. Marabaları, yanaşmaları, köyleri var. Diğeri, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye bağıranlara “it sürüsü” diyen, halkı yokluk içindeyken beş yıldızlı otellerde tatil yapan bir zavallı.

Konfüçyüs’e sordular: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, şöyle cevap verdi: “Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir!”

Hep diyorum, dil sorunudur memleketin sorunu. Önemli kelimelerin birçoğu doğru yerde ve doğru anlamda kullanılmıyor. Bu yüzden hırsız tufeyliler “devlet adamı”, bölücülük ise “barış” oldu. Teröristin dağdan düze inmesine “çözüm”, memleketin bölünmesine “büyüme” diyorlar. Halkın emeğini sömüren toprak ağalarının “halkçı” olmasının nedeni de budur...

Star gazetesinin bu manşeti Davutoğlu’nun HDP’yi anayasa masasına çağırmasından bağımsız değildir. Yerini yapıyor, “aslında bunlar halkçıdır” diye...

Dilsiz şeytan sadece haksızlık karşısında susan değildir. Dil bilmeden şeytanlık yapan da vardır, dili şeytanlık yapmak için kullanan da...

Oktay YILDIRIM
Aydınlık- 10.01.2016