17 Ocak 2016 Pazar

Ne ile karşı karşıyayız? KCK Sözleşmesi

Türk halkı çok şiddetli ve yoğun bir algı operasyonu ile karşı karşıyadır. Gazetelerden, televizyonlardan, tartışma programlarından, yazarlardan, akademisyenlerden, sendikalardan ve toplumsal olayların yorumlarından yayılan şiddetli ve yoğun bir propaganda. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürt kökenli vatandaşlarımızı ezmekte, onların haklarını gasp etmekte, hatta onların barış taleplerini ve barışçıl eylemlerini silahla susturmaktadır. İstenilen kültürel haklar verilse her şey bitecek, ortalık güllük gülistanlık olacaktır. Bu çerçevede HDP'nin Türkiyelileştiği iddia edilmekte ve bu parti âdeta bir barış havarisi olarak sunulmaktadır. Bu sebeple ben de son yazılarımda HDP'nin Türkiyelileştiği iddialarına cevap olabilecek noktaları belirtmeye çalıştım. Bu yazılarımda KCK harfleri de sık sık geçti.
           KCK ve KCK Sözleşmesi nedir? Net ve kesin cevap şudur: KCK, Koma Civakên Kurdistan (Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi) örgütünün kısa adıdır ve KCK Sözleşmesi de bu örgütün anayasasıdır. PKK, PYD, YPG, hatta HDP gibi bütün örgüt ve kuruluşlar bu anayasaya bağlıdır. Örgütü 21 Mart 2005'te Abdullah Öcalan kurmuştur ve Öcalan örgütün başıdır; sözleşmedeki unvanı Rêberê (Önderlik)'dir.
            Öcalan'ın sözleşmeye yazdığı önsöze göre "Demokratik Konfederalizm, devletlerin köklü bir reformla demokrasiye duyarlı hâle getirilmelerini, demokratikleşme önünde engel olunmamasını ve tüm engellerin kaldırılmasını ister ve bu amaç doğrultusunda mücadele eder. Bundan sonra Kürdistan'da üç hukuk geçerli olacaktır: AB hukuku, üniter devlet hukuku, demokratik konfederal hukuk. Üniter devletler olan İran, Irak, Türkiye ve Suriye Kürt halkının konfederal hukukunu tanıdıkça Kürt halkı da onlarınkini tanıyacak ve bu temelde uzlaşıya gidebilecektir."
      İlk bakışta hiç de itiraz edilemeyecek bazı kavramlar var: Demokratikleşme, demokrasiye duyarlı hale gelme, üniter devlet... Ancak "demokratik konfederal hukuk" terimi, bütün bu kavramların ne anlama geldiğini açıklıyor. Üniter devletlerin kendi hukukları yeterli değil, konfederal hukuku da tanıyacaklar. Yani Türkiye'nin kendi üniter hukuku olacak ama bir de Kürdistan dedikleri konfederal bölgenin ayrı hukuku olacak ve devlet onu da tanıyacak. Bu durumda "üniter" olmanın bir anlamı kalıyor mu? Peki Kürdistan dedikleri yer neresi? Metinde cevabı var: "İran, Irak, Türkiye ve Suriye Kürt halkı"nın yaşadığı yerler. Son cümleye de dikkat edilmelidir. Bu devletler, "Kürt halkının konfederal hukukunu tanıdıkça Kürt halkı da onlarınkini tanıyacak." Bunun anlamı ne? İşte "metin incelemesi" kavramının önemi burada ortaya çıkıyor. Metin incelemesi, bağlamları da dikkate alarak metinde ne demek istendiğini çözümlemek ve çözmek demektir. Dikkatli bir göz burada "biz, bu dört devletin üniter hukuklarını şu anda tanımıyoruz" anlamının bulunduğunu fark eder: Onlar bizim konfederal hukukumuzu tanıdıkça biz de onlarınkini tanıyacağız.
              Tekrar ediyorum, bu metnin yazarı Öcalan'dır ve Öcalan, 2005 yılında, yani İmralı'da hapis cezasını çekerken bu metni kaleme almış ve bu örgütü kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yöneten iktidar işte bu Öcalan ile, KCK'yı kuran ve onun başı olan Öcalan ile görüşmeler yapmaktadır. Öcalan için görüşmeler, Türkiye üniter devletini, Kürdistan konfederal hukukunu tanımaya zorlamak anlamına gelmektedir. HDP milletvekilleri de hükümetin izniyle İmralı'ya giderek işte bu Öcalan'dan, yani KCK'nın başından mesaj almakta ve mesajları meydanlarda okumaktadır. Hem hükümete bağlı istihbarat elemanları hem de HDP milletvekilleri işte bu Öcalan'dan aldıkları mesajları Kandil'e götürmekte ve Kandil ile İmralı arasında irtibat kurmaktadır.

             Sözleşmede KCK'nın bir devlet olmadığı ifade edilmektedir. Ancak sözleşmeye göre bakınız, KCK içinde hangi kurumlar var: Kürdistan Halk Meclisi (Kongra Gel). Dört ülkeden seçilen üyelerden oluşuyor ve gerektiğinde savaş kararı da alabiliyor. Yürütme Konseyi (31 üyeli Bakanlar Kurulu). Yüksek Seçim Kurulu. Yüksek Adalet Divanı, İdari mahkemeler, Askerî Mahkeme. Halk Savunma Gücü. Ekonomik-mali sistem ve bütçe. Siyasi partiler, sendikalar, dernekler. Bayrakları da var. Ve nihayet yurttaşlığa kabul ve yurttaşlıktan çıkarılma maddeleri de var. Ne ile karşı karşıya olduğumuz konusunda hâlâ tereddüdü olan var mı?

Ahmet B. ERCİLASUN
18.10.2015 / YENİÇAĞ