25 Mayıs 2014 Pazar

Kıbrıs'a çifte kıskaç

kibriskiskac
 
‘Barış’a 90 milyon avro tazminat!
AİHM, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Türkiye’yi 90 milyon avro tazminata mahkum etti. Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından açılan davayla Türkiye ilk kez devletler arası bir davada mahkum edilmiş oldu.
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı konusunda, önemli bir aşamada olan müzakereleri de Türk tarafı aleyhine etkileyebilecek kararını dün açıkladı. AİHM, Türkiye’yi 90 milyon avro tazminat ödemeye mahkum etti. Karara göre, tazminatın 30 milyon avrosu harekat sonrası kaybolanların ailelerine, geri kalan 60 milyon avrosu ise Karpaz Yarımadası’nda kalan Rumlara verilecek. Kıbrıs müzakerelerinde “al-ver” sürecine geçildiği, mülkiyet konusunun masaya konulduğu bir dönemde AİHM’nin böyle bir karar vermesi, AKP’nin Kıbrıs politikasını da açmaza soktu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise AİHM kararının bağlayıcılığının olmadığını ileri sürdü.
 
AİHM, dün tartışmalı ve zamanlaması açısından çok sayıda soru işaretini de beraberinde getiren önemli bir karara imza attı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 1974’teki harekattan sonra bin 491 Rum vatandaşının kaybolduğu ve 211 Rum vatandaşının da yerlerinden edildiği gerekçesiyle 22 Kasım 1994’de yaptığı başvuruyla açılan davada, Türkiye’nin 90 milyon avro tutarında manevi tazminat ödemesine karar verdi. Mahkeme söz konusu tazminatın üç ay içinde Rum yönetimine ödenmesine hükmetti.
 
30 milyon avrosu ailelere
Karara göre, tazminatın 30 milyon avrosu harekat sonrası kaybolanların ailelerine, geri kalan 60 milyon avro’su ise KKTC’deki Karpaz Yarımadası’nda kalan Rumlara verilecek. AİHM’nin 1996’da görüşmeye başladığı davada, kararını 2001 yılında vermiş, Türkiye’nin harekatta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11 farklı maddesini ihlal ettiğine hükmetmişti. Ancak AHİM, davanın tazminat kısmıyla ilgili ceza hükmünü ileri bir tarihe ertelemişti. Bunun üzerine Rum yönetimi, davanın maddi manevi tazminat kısmının görüşülmesi için 2011’de yeniden mahkemeye başvuruda bulunmuştu.
 
Kararla, Türkiye AİHM tarafından ilk kez devletlerarası bir davada tazminat ödemeye mahkum edilmiş oldu.
 
Mahkemenin karar kısmında şöyle denildi:
 
1. 1’e karşı 16 oyla, 10 Mayıs 2001’de verilen karardan bu yana davacı hükümetin Sözleşme’nin 41’inci maddesi uyarınca formüle edilen taleplerin yerine getirilmediğine,
 
2. 1’e karşı 16 oyla Sözleşme’nin 41’inci maddesinin kayıplar için de uygulanmasına,
 
3. 2’ye karşı 15 oyla 41’inci maddenin Karpaz Yarımadası’nda mahsur kalan Kıbrıslı Rumlar için de uygulanmasına,
 
4. 2’ye karşı 15 oyla,
 
a. davalı devletin, kayıp kişilerin ailelerinin manevi zararının karşılanması için şikayette bulunan hükümete üç ay içinde 30 milyon euro ödemesine,
b. son ödeme tarihinden itibaren bu miktara Avrupa merkez bankası’nın borç verme faizinin uygulanmasına,
c. bu miktarın kurbanların ailelerine davacı hükümet tarafından 18 ay içinde Bakanlar Kurulu gözetiminde dağıtılmasına,
 
5. 2’ye karşı 15 oyla,
 
a. davalı devletin, Karpaz Yarımadası’nda mahsur kalan Kıbrıslı Rumların uğradığı manevi zararın karşılanması için davacı devlete üç ay içinde 60 milyon euro tazminat ödemesine
b. son ödeme tarihinden itibaren bu miktara Avrupa Merkez Bankası borç verme faizinin uygulanmasına,
c. bu miktarın kurbanların ailelerine davacı hükümet tarafından 18 ay içinde Bakanlar Kurulu gözetiminde dağıtılmasına karar verilmiştir.”
 
AİHM, konuyla ilgili 2001 yılında verdiği kararda Türkiye’yi suçlu bulmuş fakat tazminat cezasıyla ilgili hüküm bildirmeye hazır olmadığını duyurmuştu.
 
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘adil tazmin’ ilkesini düzenleyen 41’inci maddesinde şöyle deniyor:
 
“Eğer Mahkeme bu Sözleşme ve Protokollerin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın iç hukuku bu ihlalin sonuçlarını ancak kısmen ortadan kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine adil bir tazmin verilmesine hükmeder.”
 
Bakan; Bizi bağlamaz
Öte yandan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, kararın açıklanmasından önce yaptığı açıklamada, “Uluslararası hukuk bağlamında ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan kıymet ifade eder” dedi. ‘Birleşmiş Miller (BM) Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi’nin Sheraton Otel’deki ‘Kudüs’ konulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, “Bu dava, 10 yıl sonra tekrar gündeme getirildi. Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan kıymet ifade eder. Hukuk açısından sakıncalarının olmasının yanında zamanlaması yanlıştır. Çıkması durumunda tabii bu karar. Tam Kıbrıs’ta kapsamlı barış kapsamında müzakereler ivme kazanmışken Türkiye’nin öncülüğünde bir süreç başlamışken, kapsamlı müzakerelerin psikolojik açısından doğru olmamıştır. Bu karar alınacak olursa, bu Kıbrıs Barış Müzakereleri konusunda da şu ana kadar oluşan psikolojik atmosfere uyumlu değil” diye konuştu.
 
Rum Yönetimi daha önce 1974, 1975 ve 1977 yıllarında Ankara’ya karşı 3 devletlerarası dava daha açmış, ancak bu davalar rapor ve ara karar alınarak tazminata hükmedilmeden sonuçlanmıştı.
 
Aydınlık; 13.05.2014