1 Mayıs 2014 Perşembe

MEHMET AKKAYA/ İşçi sınıfı umurlarında mı?

“Birlik, Dayanışma ve Mücadele” sloganını, Türkçe, Kürtçe, Lazca, Çerkezce, Arapça ve Ermenice söyleyecek, kürsüsünden bu dillerde konuşmalar yapacak, “Kürt meselesinin en temel mesele olduğunu” iddia edecekler.
 
Kürtçe, Lazca vs. konuşmak, mitinge gelenlerin Türkçe konuşmaları anlamayacağı için midir?
 
İşçi sınıfına iyilik yapmış, 1 Mayıs’ın birlik ve dayanışma ruhuna uygun davranmış mı olacaklar?
 
Kargaların güldüğünü görebiliyor musunuz?
 
İşçi sınıfının birliğini isteyen; birlik ve dayanışma gününde işçiye, işçi olduğunu anlatır. Türk, Kürt, Laz, Ermeni, Arap vs. olduğunu hatırlatmaz.
 
Etnik kökenlerini, dinlerini, tarikatlarını, mezheplerini ya da yörelerini önemsemenin sınıfı dağıtmak olduğunu, aralarında ayrılık çıkaracağını, düşmanın ekmeğine yağ sürmüş olacaklarını söyler.
 
İşçi sınıfının birliğini isteyen; işçiye, işçi sınıfın unsurları olduklarını, çıkarlarının ortak olduğunu söyler.
 
İşçi sınıfının birliğini isteyen; son 30 yıllık kayıpları hatırlatır. Kayıpların, birbirlerine sahip çıkmadıkları için olduğunu; kapıya dayanmış kıdem tazminatının kaldırılması, taşeron işçilik, esnek çalışma, kiralık işçi büroları gibi, topyekûn işçileri tehdit eden planları ise ancak sımsıkı kenetlendikleri zaman püskürtebileceklerini söyler.
 
Etnik ve mezhepsel farklılıkları öne çıkarmanın, işçileri yeniden Ortaçağ’ın kulluk zincirine bağlamak olduğunu anlatır.
 
Etnik ve mezhepsel ayrılıkların, kabile devletlerini hortlatacağını, mafyalaşmış Ortaçağ devletçikleri doğuracağını ve onları emperyalizme yem yapacağını anlatır.
 
İşçi sınıfını parçalayanlar, kiminle devrim yapacaklar?
 
Karşıdevrimcilerin bayram ettiğini görmüyorlar mı?
 
Hükümet, çalışma hayatı için kölelik planında “sona yaklaştıklarını” açıkladı.
 
“Taksim” diye tutturanlara ve Sıhhiye’de “Kürsüden Kürtçe konuşulacak” diye tepinenlere bakınız.
 
1 Mayıs’ta, kölelik planını zihinlere çakmak, bu plana karşı işçiyi derleyip toparlamak için küçücük çaba görebiliyor musunuz?
 
Hükümet, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy ve ÇATES’i satıyor.
 
1 Mayıs’ta işçi sınıfını, fabrikaların önünde birleştirmek için bir çaba görüyor musunuz?
Ya yılın 364 günü yer altına saklanan, toplumun hiçbir temel meselesinde görünmeyen, senede bir gün çıkarak, yüzlerini kapatıp “kavga, isyan, devrim” sloganları ile cam çerçeve kıranlara ne demeli?
 
Onlara diyecek sözüm yok.
 
Ama onların kuyruğuna takılan sendikacıların aklına şaşılmaz mı?
 
2014 Mayıs’ında işçi sınıfının kavgaya hazır olmadığının farkında değiller mi?
 
Sendikal hareketin son 10 yılın en zayıf dönemini yaşadığının, sendikaların önemli kısmının hükümetin kontrolüne geçtiğinin, bir kısmının bölünmenin aleti olduğunun farkında değiller mi?
 
İşçi sınıfını hazır olmadığı bir kavgaya sürüklemek, bir yandan da etnik kökenlerine göre parçalamaya çalışmak, hangi akla hizmettir.
 
Hem madem bu kadar kavga âşığısınız ve işçi sınıfını bu kadar seviyorsunuz, Yatağan işçisi, 18 Nisan’da Ankara’da, atlı polisler, gaz bombaları ve plastik mermilerle ezilmeye çalışıldığında neredeydiniz?
 
Yatağan işçisi, herkesi desteğe çağırmadı mı o gün?
 
“İsyan, devrim” diye cam çerçeve kıranlar, 1 Mayıs’ların yüzleri kapalı örgütleri, neredeydiniz?
 
İşçi sınıfının yardıma ihtiyacı olduğunda sadece İşçi Partisi’nin ve TGB’nin orada olması, “kavga fetişistleri”nin ise yer yarılmışçasına kaybolmaları düşünmeye değmez mi?
 
2014 1 Mayıs’ı, Yatağan, Kemerköy, Yeniköy ve ÇATES’le dayanışma, özelleştirmeyi püskürtme günü olmalıdır.
 
Bu 1 Mayıs, hükümetin kölelik planlarının çöpe atılması için güçbirliği yapıldığı, kararlılık sergilendiği gün olmalıdır.
 
Bu 1 Mayıs, işçi sınıfının emperyalizme karşı ayağa kalktığı gün olmalıdır.
 
2 Mayıs’ta sendikal hareket, bölme çabalarını ve yenilgiye sürüklemeyi esastan sorgulayacaktır. Emin olun.
 
AYDINLIK; 01.05.2014