15 Kasım 2017 Çarşamba

Bağımsız Kürdistan Devleti: İsrail’in Bölgedeki Oyun Planı

İsrail 2015 Ağustos’undan bu yana petrolünün dörtte üçünü Irak Kürdistan Bölgesinden sağlıyor. Bu durum o günden beri devam ediyor ve üstelik Irak İsrail’i tanımıyor ve resmi bir ilişkisi de yok. Dolayısıyla İsrail, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi ile özel bir ilişkiye sahip ve bağımsız bir Kürdistan devletinin tesisi de onun lehine.



 Şu olguyla başlayalım, Ortadoğu'da bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulmasından hiçbir aktör -Kürtler bile- İsrail'den daha fazla şey elde edemeyecek. İsrail'in Kürt devletine desteğinin gerçek, maddi bir temeli var. Bu durum,  bütün bu Kürt sorununu, birileri desteklemek istediğinde çok tehlikeli ve jeo-politik çıkarların çatışmasına ve farklılıklara sahne kılıyor.

Fakat İsrail'in Kürdistan'a verdiği desteğini açıklayan şey nedir? Bunu anlamak çok basit: bölgedeki başlıca rakiplerine; İran, Irak ve Türkiye'ye büyük zarar verecek ve İsrail'e stratejik bir avantaj sağlayacak. Aslında İsrail'in Kürtlerle işbirliğinin kuzey Irak'ta iç kargaşa yaratmak amacıyla Kürt milisleri silahlandırdığı 1960 ve 1970'lere dayanan uzun bir geçmişi var. O dönemde ana Kürt aktör Barzani klanının lideri -bugünlerde Irak Kürdistanı'nda bağımsızlık isteyen Mesud Barzani'nin babası- Molla Mustafa Barzani idi.

Kürtler Irak'ın 37 milyonluk nüfusunun yaklaşık %22'sini, 79 milyonluk Türkiye'nin %20'sini, 18,5 milyonluk Suriye'nin %15'ini ve 80 milyonluk İran'ın da %9'unu teşkil ediyorlar. Tek başına sayılar bağımsız bir Kürdistan için şartların mevcudiyetini ispatlamaz ise de bağımsız bir Kürdistan'ın tüm bu ülkelere ne derece zarar verebileceğini göstermede yeterlidir.

Bunun yanında İsrail'i Kürdistan'ın büyük bir destekçisi yapan başka bir temel faktör de petroldür. İsrailli elit politik çevrelerin ve ayrıca ana akım medyanın referandumu desteklemesinin ve bir Haaretz makalesinde durumun “Kürtlerin uzun tarihleri boyunca İran, Irak, Suriye ve Türkiye'nin tirancı liderlerince zulme uğramaları” şeklinde tanımlanmasının da nedeni aynı şeydir.

İsrail'in arada sırada uyandırmak istediği sempati ve mağdur zihniyetine rağmen kendisini gerçekten cezbeden şey Kürtlerin kontrolleri altında tuttukları petrol ve bunun İsrail'e ulaşımının engel olunmaksızın devam etmesidir. İsrail 2015 Ağustos'undan bu yana petrolünün dörtte üçünü Irak Kürdistan Bölgesinden sağlıyor. Bu durum o günden beri devam ediyor ve üstelik Irak İsrail'i tanımıyor ve resmi bir ilişkisi de yok. Dolayısıyla İsrail, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi ile özel bir ilişkiye sahip ve bağımsız bir Kürdistan devletinin tesisi de onun lehine. 

Bu nedenle İsrail önderliğinin Kürdistan'ı desteklediğini görmek şaşırtıcı değil. Sadece birkaç gün önce İsrail medyası, adalet bakanları Ayelet Shaked'in “İsrail ve Amerikan çıkarları bir Kürdistan devletinin mevcudiyetindedir, öncelikle de Irak'ta. ABD'nin bunu çok önceden desteklemesi gerekirdi” dediğini aktardı.

İsrail'in Kürdistan'a desteğinde petrol faktörü ekonomik boyutu oluşturuyor ama stratejik etkenler daha az önemli değil. Haaretz gazetesinin 28 Eylül'deki bir yazısında bunlar mükemmel bir şekilde açıklanmıştı:

İki ulus arasındaki tarihsel dostluğun dışında İsraillilerin Kürtleri niçin desteklediğinin cevabı açıktır. Kürdistan stratejik olarak kritik İran, Irak ve Suriye kavşağında yer alıyor. Bu bölge İran'ın Lübnan'daki Hizbullah mıntıkalarına doğrudan silah ve savaşçı transferine imkân verecek Şii Hilali kara koridorunu kurmak istediği yer. İran sınırlarındaki bağımsız ve İsrail yanlısı bir Kürdistan sadece İran'ın planlarına engel olmayacak ayrıca bölgede önemli bir stratejik varlık da olacak.

Ortadoğu'da bağımsız bir Kürdistan devleti idealini gerçekleştirmenin zorluğunu teslim eden raporda başka bir potansiyel onaya işaret ediliyor:

Kürtlerin tek seçeneği Irak'tan yasalara uygun bir kopuş için müzakere için sabırlı diplomasiyi ve düşman komşuları ile bir çeşit ticari ilişkiler biçimini kullanmaktır. Türkiye ve Irak karşısında belli oranda nüfuzu olan ABD, sahne arkasında sessizce buna yardım edebilir ve İsrail de açıktır ki Trump yönetimini böyle davranmaya zorlayacaktır.


Büyük problemler yolda!

Öte yandan ABD'nin resmi olarak referandumu desteklememekle birlikte Kürtleri silahlandırmayı sürdürdüğü gerçeği yerinde duruyor ve ABD-NATO müttefiki Türkiye bu durumu büyük bir problem olarak görüyor. Mevzubahis mesele iki NATO müttefikindeki karşılıklı ilişkilerde ciddi bir anlaşmazlık doğurdu.

Öte yandan İsrail'in Kürdistan'a destek için ikna etmek zorunda olduğu güç sadece ABD değil. Kürtler arasındaki ayrımlar da buna ciddi tehdit arz ediyor; İran, Irak, Suriye ve Türkiye'nin bağımsız bir Kürdistan devleti idealine beraberce karşı çıkmasını ise saymıyoruz bile. 

Örneğin Türkiye, Kürdistan Bölgesel Yönetiminin İsrail ve diğer ülkelere yaptığı petrol ihracatındaki hayat damarı konumunda. Bu nedenle Bölgesel Yönetimin Erdoğan'a saldırmaya gücü yetmez. Fakat bu temel mesele bile değil. Problem Erdoğan'ın karşılık olarak ne isteyeceğinde -yani Kürdistan Bölgesel Yönetiminin Türkiye'de PKK'yi ve Suriye'de de YPG'yi gözden uzak durmaya zorlaması- ki bu da tamamen imkânsız. Barzani Türkiye desteğini almak için bunu yapmak istese bile PKK için Barzani bir hayduttan ve kendisini Kürtlerin lideri ilan etmiş birisinden fazlası değil, dolayısıyla gerçek bir etkide bulunma gücü yok.

Sorunu katmerleştiren başka bir faktör de Irak ve Suriyeli Kürtlerin bile Kürdistan hedefinde aynı sayfada yer almamaları. Amerikan desteğiyle cesaretlenen Suriye Kürtleri Suriye'de kendi federasyonlarını tesis etmek istiyorlar. Suriyeli Kürtler ülke nüfusunun %8'ini teşkil etmelerine rağmen bölgenin %25'ini ve petrol ve gaz kaynaklarının da %40'ını kontrolleri altında tutuyorlar (petrol ve gaz yönünden zengin Deyrezzor bölgesini kontrol etmeleri durumunda) ve bu ekonomik kaynağı politik güce dönüştürmek üzereler. Yerel yönetim seçimleri yapılıyor ve parlamento seçimlerinin de önümüzdeki yıl gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Eğer bu gerçekleştirilirse Suriye ve Türkiye'yi Kürtler karşısında ittifaka sokar. Suriye'deki zengin bir Kürdistan federasyonu ve Irak'ta bir devlet Türkiye için ciddi bir tehlike yaratacaktır ve bir Ankara-Şam ittifakı, Suriye'yi ülkesinin kuzeyindeki mevcut Türk güçlerini görmezden gelmek ve kaybettiği alanları geri alma iddiasını bir süre ertelemek zorunda bırakabilir. Bu durum Kürtlerin durumunu iki ülke karşısında ciddi biçimde tehlikeye atıyor.

Yine de bunlardan hiçbiri IŞİD sonrası Ortadoğu'da Kürdistan meselesinin önemini kaybedeceği anlamına gelmiyor. Irak ve Suriye haritalarında yer alan iki farklı Kürdistan bölgesi nedeniyle yakın gelecekte daha fazla kaos bekleyebiliriz ve bölgede çatışmayı İsrail'den daha fazla aktif olarak körükleyecek başka bir güç bulunmuyor. İsrail için Kürdistan meselesi tüm büyük rakiplerini istikrarsızlaştıracağı ve büyük bir petrol kaynağını güvenceye alacağı beklenmedik bir fırsat çünkü.

Makale, 03.10.2017 tarihinde “New Eastern Outlook” sitesinde yayınlanan Salman Rafi Sheikh’in “Kurdistan is an Israeli game-plan for the Region” başlıklı makalesinden “medyaşafak.net” tarafından çevrilmiştir.

Makalenin orijinali için bakınız: