Zonguldak, Bartın, Karabük tepelerinin altında 1,4 milyar ton kömür yatıyor. Ve Türkiye, kömürü dışarıdan alıyor.
* Nasıl alıyor?
* Borçlanarak alıyor.
Dış ödemeler açığı büyüyor, borçlar artıyor. Ve biz kendi toprağımızın altında yatan kömürü çıkarmıyor, kendi işçimizi işinden atıyor ve dışarıdan yüksek faizle borçlanarak kömür alıyoruz. Yılda 35 milyon ton taşkömürü alıyor ve her yıl dışarıya 4-5 milyar TL ödüyoruz.
Türkiye’nin yıllık taşkömürü ihtiyacı 30 milyon ton. Yani topraklarımızın altında yatan kömür neredeyse 50 yıllık taşkömürü ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz.
SORUYORUZ
Soruyoruz, dışarıdan kömür almanın anlamı var mı? “Daha ucuz” diyorlar.
* Neresi ucuz?
* Borçlanıyorsunuz, bir.
* Faiz ödüyorsunuz, iki.
* Paranız dışarı akıyor, kan kaybediyorsunuz, üç.
* Bu ülkenin işçisi işsiz kalıyor, çalışma alanı açamıyorsunuz, dört.
* İşsizlik nedeniyle toplumsal yaralar açıyorsunuz, ahlâkınız bozuluyor, beş.
* Zonguldak, Karabük, Bartın halkı işsiz kalınca büyük kentlere göç ediyor. İşsiz yığınlarını büyük kentlerde depoluyorsunuz, altı.
* Dışardan kömür aldıkça, Türkiye nitelikli işgücünü kaybediyor. Kömür çıkarmak öyle kolay değil, hem güç istiyor, hem de uzmanlık. Kazmacı, domuz damcı, mühendis, yer üstü personeli öyle kolay yetişmiyor. TTK’yı küçültenler, 150 yıllık tecrübeyi de toprağa gömüyorlar. Özel sektörde özellikle kapalı madenleri işletebilecek tecrübe ve insan gücü bulunmuyor, etti 7.
Bu yedi maddeyi daha da uzatabiliriz. Bu saydıklarımız maliyet hesabına girmiyor mu? İşsizlik, yoksulluk, huzursuzluk, ahlâkın bozulması, nitelikli işgücü kaybı, ülke ekonomisinin batması, bütün bunlar maliyet değil mi?
ÖZELLEŞTİRME DERSLERİ
Özelleştirme dersleri de çok acıdır.
Hatırlıyorum, 1990’lı yıllarda Zonguldak’a gittiğimiz zaman 40 bine yakın işçi çalışıyordu. Madenlere her ziyaretimizde çalışanların sayısının 2002’de Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) çalışan işçi sayısı 15 bin 119’a düştü.
Şimdi 2017’de TTK’da çalışan işçi sayısı 7 bin 625. 1990 yılına göre altı kat düşmüş. 2002 yılına göre yarı yarıya azalmış.
Aynı dönemde Zonguldak’ta satılabilir kömür üretimi 2 milyon 250 bin tondan, 900 bin tona geriledi. Yarıdan fazla üretim düşüşü. Bu rakam Zonguldak’ın il olduğu 1924 yılındaki üretim düzeyinin altında.
2010 ve 2013’te Karadon ve Kozlu’da özel sektörün işlettiği sahalarda 38 işçi hayatını kaybetti.
Soma, Ermenek ve Şırnak’taki maden cinayetleri de özel sektörün işlettiği sahalardaydı.
2004’ten bu yana yaşanan bütün maden kazaları özel sektör işletmeciliğinde gerçekleşti.
TTK küçüldükçe, üretim azaldı, dışalım arttı, ülke kaynakları dışarıya gitti, işsizlik arttı, Zonguldak küçüldü.
Yalnız Zonguldak değil, özelleştirme yüzünden Türkiye küçüldü.
Artık bu kadar ders yeter, özelleştirme çözüm değildir, sorunları ağırlaştırmıştır.
BÖYLE GİTMEZ
Artık herkes bilmeli: Böyle gitmez! Böyle gitmez! Böyle gitmez!
Türkiye, borç batağında çırpınmaktadır ve borçlanma ekonomisinin sonu gözükmüştür.
Taş kafalılar bile çok kısa zamanda anlayacaktır: Türkiye Üretim Ekonomisine geçecek.
ÜRETİM EKONOMİSİNE ÜRETENLERLE GEÇİLİR
Üretim ekonomisinin insan gücü var Türkiye’de. Şimdi Üretim Ekonomisinin siyasal gücü de oluşuyor. Pamukçu ve üzümcüsünden en son Adıyaman’ın sarmalık tütün üreticisine kadar milyonlarca çiftçi ve besici, her boydan sanayici ve tüccar ve işte başta maden işçilerimiz olmak üzere işçi sınıfımız!
Türkiye’nin geleceği üreticilerin elindedir.
GMİS ÖNDERLİĞİNDEKİ MADEN İŞÇİLERİMİZ AYAKTA
Genel Maden İşçileri Sendikamızın (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci ile konuştum. Ey Türk Milleti, siz de duyun maden işçilerinin sesini:
Eğer TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda geçen torba yasanın 58. Maddesi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilirse TTK Genel Müdürlüğü, kendi elindeki maden sahalarının ruhsatlarını parçalayıp özel sektöre satabilecek. Müessese olarak ya da işletme olarak özelleştirme yapılabilecek.
Böylece TTK’nın rödövanslı sahalarda ya da taşerona verilen işlerdeki sorumluluğu tamamen ortadan kalkacak. Başka deyişle o sahalardaki denetim daha da zorlaşacak ve yeni iş cinayetlerinin önü açılacak.
Sendikasız, sigortasız, iş güvencesiz ve kaçak çalışma artacak.
Ruhsat sahibi iken sahaları yeterince denetleyemeyen devlet tamamen devre dışı kalacak.
Cenazelerimiz hastane kapılarına ve elektrik direklerinin dibine bırakılacak.
Duydunuz mu?
Duymasanız bile duyacaksınız. Çünkü maden işçisi ayağa kalkıyor!
ÖYLEYSE
* Türk milleti olarak, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nin bir çakıl taşının dahi özelleştirilmesine izin vermeyeceğiz.
* Hükümetin Meclis gündemine getirdiği Torba Yasanın 58. maddesi derhal geri çekilmelidir.
* Türkiye Taşkömürü Kurumu’na acilen işçi alınarak, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin hazırladığı rapor doğrultusunda, üretimi artıracak önlemler hayata geçirilmelidir.
Daha ne istiyoruz:
* Maden işçimiz ve sendikası, daha çok üretelim diyor.
* Maden işçimiz, borç batağından çıkış yollarını gösteriyor.
Bu dava, Türkiye davasıdır.
Doğu PERİNÇEK
Aydınlık/02.11.2017