23 Kasım 2017 Perşembe

‘Türk Telekom'un Hisseleri Risk Altında’




‘2005 yılında Türk Telekom’un yüzde 55’ini alan OTAŞ, borcunu ödememiş durumda. Ama asıl kötü olan, krediyi, kendisine ait olmayan Türk Telekom hisselerini rehin vererek almış olması’

‘Hükümet açıklamalarında “borç bankalara, hisseler bir yere gitmiyor” deniyor ama bir banka telekom hissesini ne yapsın? Satacak. Kime? En çok verene!’

Türk Telekom özelleştirilmeden önce Ulaştırma Bakanlığı yapan Enis Öksüz “Türk Telekom hisseleri risk altında” dedi. Şirketin yüzde 55’ini 2005 yılında satın alan Oger Telekomünikasyon 'un borcunu hâlâ ödemediğini hatırlatan Öksüz, şöyle konuştu:

BORCUNU ÖDEMEDİĞİ GİBİ KREDİYE REHİN GÖSTERDİ’

OTAŞ 2007 seçimlerinden önce birden bire ortaya çıkıp 'geri kalan bedeli peşin ödeyeceğim' dedi. Hükümet de bunu kabul etti. Borç güya ödendi ama OTAŞ’ın 4,5 milyar dolara yakın parayı bankalardan kredi olarak aldığı ve ödeyemediği, 2013’te ortaya çıktı. 

Çünkü OTAŞ, o tarihte yeni bir kredi almıştı, bugün konuştuğumuz 4.75 milyar dolara eşdeğer krediydi bu. Kredinin açıklamasına '2007 kredisini ödeyeceğim ve gerisiyle de ortaklara kâr payı dağıtacağım' diye yazdı. Böylece 2007 kredisini ötelemiş oldu. Ötelenen kredinin de Eylül 20l6’da başlayan 290’ar milyon dolarlık taksitlerinin ilk üçünü ödemedi. 

İşin özü, 2005 yılında Türk Telekom’un yüzde 55’ini alan OTAŞ, borcunu ödememiş durumda. Ama asıl kötü olan, krediyi, kendisine ait olmayan  Türk Telekom hisselerini rehin vererek almış olması. Yani şu anda Türk Telekom hisseleri için risk var.”

Eski Ulaştırma Bakanı Öksüz Aydınlık'ın sorularını yanıtladı.

BANKA TELEKOM HİSSESİNİ NE YAPSIN’

-Türk Telekom hisseleri için ne tür bir risk var?

2005 yılında 2,5 milyar TL kâr açıklayan firma, geçen yılı 724 milyon zararla kapattı. Türk Telekom özelleştirildiğinde borcu yoktu. Bugün OTAŞ’ın aldığı borçların üstüne Türk Telekom’un da 15-20 milyar borcu var.

Hükümet açıklamalarında 'borç bankalara, hisseler bir yere gitmiyor' deniyor ama bir banka telekom hissesini ne yapsın? Satacak. Kime? En çok verene!

'NE UZMANLIĞA BAKILMIŞ NE MALİYEYE, NE SİYASETE'

-Haririler ile Suudi Arabistan arasında yaşanan sorun Türk Telekom’u nasıl etkiler?

Nasıl etkilediğinden önce başka bir yönüne bakalım. Hükümet Oger Telecom'un ne uzmanlığını ne de mali açıdan yeterliliğini kontrol etmiş. Daha da önemlisi, siyasi açıdan da değerlendirmemiş. Türk Telekom’un patronu ve Lübnan’ın Başbakanı olan Saad Hariri’nin ne kadar zor durumda olduğu, Güney Kıbrıs Başbakanından bile destek istemesiyle ortada.

Şunu da unutmamak gerekir, 'Ermeni Soykırımı' yalanını parlamentosundan geçirenler arasında Lünbanlı Harririler de var.

Ayrıca 11.9 milyar dolar tespit edilerek devredilen Tük Telekom’un bugünkü piyasa değeri 6.4 milyar, Oger’in payının değeri ise 3.5 milyar dolar dolayında. Türk Telekom Oger’e geçtiğinden bu yana 11.4 milyar dolar temettü dağıtılmış. Bunun 6.3 milyar dolarını Oger almış... Bu demektir ki özelleştirme için verdiği parayı geri almış!

ÜCRET ADALETSİZLİĞİ PERSONELİN ŞEVKİNİ KIRDI’

-Türk Telekomun iyi idare edildiğinden söz edilebilir mi?

Tam tersine 60 bin çalışan sayısını (çağrı merkezlerini ve bünyesine kattığı şirketleri saymazsak) 22 bine düşürdü. Alt kademede çalışan personele düşük maaş verilirken, üst düzey yöneticiler çok yüksek maaşlar ve temettü adı altında toplu paralar aldı. Personel sayısı üçte bire düşürülünce arızalara zamanında müdahale edilemedi ve müşteri memnuniyeti olmayan bir şirket haline getirildi.

60 bin çalışanı ile yılda 2,5 milyar dolar kâr ederken satılan bir kuruluş, geçen yıl 22 bin çalışanı ile 24 milyon TL zarar etti. Cirosuna nominal değer olarak bakın, özelleştirmeden bu yana büyümemiş durumda. Üstelik kendisinin 15-20 milyar TL’lik borcunun yanında, hisseleri üç büyük Türk bankasına 4 milyar 750 milyon dolarlık bir borca rehin verilmiş durumda. Yatırım yapamadığı, insanların fiber alamamasından belli. Bütün bu borçları ödemede sıkıntı yaşıyorsa iyi idare edildiğini söyleyebilir miyiz?

Ne yazık ki özelleştirmeden sonra transmisyon, santral ve şebeke konularında yurt içi ve yurt dışında eğitim almış kalifiye personel Türk Telekom’dan ayrılarak ilgisiz kurumlara gitmek zorunda bırakıldı. Büsküvi fabrikalarında yöneticilik yapanlar ise Türk Telekom’da önemli görevlere getirildi. Öyle ki 2007 yılında, köşesinde 'bu nasıl özelleştirme' diyerek Türk Telekom’un özelleştirilme sürecini yerden yere vuran bir köşe yazarı, fikir değiştirdikten hemen sonra Başbakan’ın ekonomiden sorumlu Başdanışmanı oldu, ardından Türk Telekom’a yönetim Kurulu üyesi olarak atandı!

Ücret adaletsizliği, personelin şevkini kırdı. Şirketine güvenmeyen, yarınlarının kaygısını taşıyan personel huzurlu bir şekilde çalışamadığı için verim alınamadı, bunun sonucu olarak arıza ve tesis süreleri uzadı, müşteriler mağdur edildi.

Türk Telekom’un başarısız yönetimi nedeniyle arıza sürelerinin artmasının farkına varan BTK, Türk Telekom’u Sabit Telefon Hizmet Kalitesi Tebliği’ne uymadığı için uyardı.

Özelleştirme öncesi 1 Genel Müdür, 4 Genel Müdür Yardımcısı, 18 Daire Başkanı ve 37 Daire Başkan Yardımcısı ile yönetilen kurumda, bugün bir Genel Müdür, 10 Genel Müdür Yardımcısı ve yine 53 Daire Başkanı (Direktör) ile 113 Daire Başkan Yardımcısı görev yapmaktadır. Personel sayısı üçte bire düşerken yönetici sayısı 3 katı artmıştır! Üstelik geçen bu şirket 724 milyon zarar ederken, sayısının 38 olduğu kaydedilen üst düzey yöneticilere (YK-GM-GMY) sadece prim ve diğer ödemeler olarak 181 milyon TL para ödenmiş. Bu sene ilk 9 ayda sayıları 30’a düşen üst yöneticilere ödenen para ise 107 milyon TL.

15 Temmuz’da sahnelenen ve başarısız olan, ancak ülkemizi büyük sıkıntılara sokan FETÖ kalkışması sonucu yapılan operasyonlarda, Türk Telekom ve Avea'nın üst düzey yöneticilerinden bazıları, FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Bir kısmının görevine son verildi.

TÜRK TELEKOM’UN ÖZELLEŞTİRME TABLOSU

-Yüzde kaçı ne kadara satıldı?

Yüzde 55’i özelleştirilerek Suudi asıllı Oger Telecom şirketine satıldı. Geri kalan kısmı ise devlet hazinesi ve borsa arasında dağılmış durumdadır. Yüzde 25 hisse TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na aittir, yüzde 15 hisse Borsa İstanbul’da halka açıktır, yüzde 5 ise Türkiye Varlık Fonu’na aittir.

Özelleştirme öncesinde yılda 2,5 milyar dolar kâr eden Türk Telekom, sadece iki buçuk yıllık geliri kadar bir paraya satılarak, kamunun büyük bir zarara uğramasına sebep olundu.

Türk Telekom'un mal varlığı olarak ülkemize ait 30 milyon kilometrelik bakır alt yapı şebekesi de yapılan imtiyaz anlaşması gereği 21 yıllığına Oger Telekom’a verildi.

-Gerçek değeri miydi bu?

Türk Telekom ihalesinden çok kısa bir süre önce, beş milyon müşterisi olan ve yılda 500 milyon dolar kâr eden Pakistan Telekom’un yüzde 26’sına, 2,6 milyar dolar bedel biçilmişti. 19 milyon müşterisi olan ve yılda 2,5 milyar dolar kâr eden Türk Telekom’un yüzde 55’inin 6,5 milyar dolara satılması basiretsizliktir. Müşteri sayısı ve kârı Pakistan Telekom’un dört katı olan Türk Telekom’un toplam değerinin 40 milyar dolar, yüzde 55’inin ise 22 milyar dolar olması gerekirdi.

Türkiye’nin 170 yılda kurulmuş olan telekom şebekesi -30 milyon kilometre bakır ve sadece bakır değeri 90-250 milyar TL arasındaydı - 21 yıllığına işletilmesi için Türk Telekom’a imtiyaz olarak verildi. Yani 21 yıl sonra (2026 yılında) şebekenin yönetimi tekrar devlete geçecek ve bir kez daha belirli bir süreliğine (müşteri bulabilirse) özel sektöre devredilecek.

TAŞINMAZLARI SATILDI ŞEBEKESİ TALAN EDİLDİ

-Özelleştirme öncesi verilen taahhütlere uyuldu mu?

Türk Telekom’a ait taşınmazların çok büyük bir kısmı satıldı. Şebekenin içindeki bakırlar da satıldı. Ne o taşınmazlar ne şebeke onlara ait.

Türk Telekom, Ziraat Bankası ile birlikte Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde ve hatta her köyünde arsası ve binası olan bir kuruluştu. Üzerinde teçhizat (santral vb.) olan binalar satılamaz şeklinde bir anlaşma yapılmış. Eski santrallar çok büyük olduğu için binalarda çok fazla yer işgal ediyordu. Teknoloji ilerledikçe daha işlevsel ve çok daha küçük yer işgal eden santrallar kurulmaya başlayınca, çok değerli binalar boşa çıktı ve satıldı!

Bu milletin parası ile alınan bu kıymetli taşınmazları bir kiracının satmaya hakkı var mı?

AYRICALIK ÜSTÜNE AYRICALIK!

-Bazı ek ayrıcalıklar da tanınmıştı?

İhaleye çıkıldığında kurumlar vergisi yüzde 30’du ve en fazla kurumlar vergisini veren şirketlerden biri Türk Telekom’du. Ancak satıştan çok kısa bir süre sonra Kurumlar Vergisi yüzde 10 düşürüldü ve ihaleyi alan şirkete bir ayrıcalık tanındı. 

Ayrıca şirketten altyapı (yatırım) ve istihdam konusunda bir garanti istenmedi. Aksine şirketin eli rahatlatıldı. Ayrıca ihale şartnamesinde satıştan sonra kurum çalışanlarından kurumda kalmak istemeyenler Devlet Personel Başkanlığı aracılığı ile en fazla 6 ay içinde başka kuruma gönderilecek, Türk Telekom’da kalanların Emekli Sandığı ile ilgisi kalmayacaktı. Bu durum ihaleye giren firmaların gözünü korkutmuştu. Altı ay sonra kalifiye personel Türk Telekom'dan ayrılırsa hangi personelle işleri yürüteceklerdi? Dolayısıyla ihale bedelini yükseltmeye cesaret edemediler. İhaleden sonra bu süre 5 yıla çıkarılarak Türk Telekom’u satın alan şirketin eli bir daha rahatlatıldı. Kurumlar vergisi ihaleden önce düşürülse, personelin 5 yıl daha kurumda kalma güvencesi ihaleden önce verilseydi, ihale bedeli çok daha yüksek olabilirdi.

BERLUSCONİ’NİN ARİA’SINI TÜRK TELEKOM KURTARDI

- Özelleştirmeyle ileri teknoloji ve daha iyi bir hizmet getirildi mi?

İnternet altyapısı özelleştirilmeden önce kurulmuştu. Benim bakanlık yaptığım dönemde 2.5 milyon aboneye ulaştı. 19 milyon sabit telefon müşterisi vardı. Santralların neredeyse tamamı sayısallaştırılmıştı. Ayrıca o zaman Aycell adını verdiğimiz GSM operatörü ile piyasaya çıktık. Aria adlı diğer operatörle birlikte iki GSM operatörünün her biri -henüz alt yapısı dahi yokken- 2.5 milyar lisans bedeli ödedi. Neredeyse hiç müşterisi olmayan iki operatörden alınan lisans bedeli, milyarlarca dolarlık altyapısı olan ve 19 milyon müşterisi olan Türk Telekom’un yüzde 55’ine parasal olarak denk geldi.

Özelleştirmeden sonra dönemin Ulaştırma Bakanı, 'Türk Telekom gibi bir sabit operatörün mobil şirketi olmamalı' diyerek Avea’nın satılmasını destekledi, Avea, Aria ile birleşti. Ancak daha sonra ne hikmetse, hisselerinin çoğu İtalya eski Başbakanı Berlusconi’ye ait olan Aria’yı krizden kurtarmak amacı ile tekrar Türk Telekom’un bünyesine kattı!

Oktay YILDIRIM
Aydınlık/23.11.2017