3 Kasım 2017 Cuma

Haşdi Şabi: Biz Ayağa Kalktık Hepsi Gitti



Haşdi Şabi son zamanların en çok konuşulan konularından biri...

Kimi övgüyle kimi de tam tersi bir tavırla hatta suçlamayla söz etti. Daha düne kadar kimilerinin “Şii’lerin IŞİD’i” dedikleri ama aslında içlerinde Sünnilerin de bulunduğu, büyük çoğunluğu Türkmen olan, Irak Hükümeti’nin de desteklediği silahlı güçlerden söz ediyoruz. Karargâhlarına girdik, misafir olduk, Kerkük Haşdi Şabi Sorumlusu Yılmaz Neccaroğlu ile uzun uzun konuştuk. Her soruya cevap verdi. Eleştirilerini ve mesajlarını iletti...

AMACIMIZ EŞİT HAKLAR

O da konuştuğumuz diğer Kerküklüler gibi etnik ve mezhepsel temele dayanan 2005 Anayasası’ndan şikâyetçi, olayların bu noktaya gelmesinin nedeninin bu olduğunu söylüyor: 

“Tek amacımız herkesin eşit haklara sahip olmasıydı” diyor ve ekliyor:

“Tuzhurmatu’da 2 bin 500 şehidimiz var, takriben bin civarında bomba bizim mıntıkamıza düştü, 115 bomba yüklü araba bizim sokaklarımızda patladı. Biz madde 140’ın bu sonuçlara yol açacağını söylediğimizde kimse bize inanmıyordu. Sesimiz Bağdat’a ulaşmıyordu. Kendi memleketimizde garip olmuştuk. Bu yeni bir başlangıç...”

ARTIK ESKİYE DÖNÜLMEZ

“Hepimiz oturup geleceği konuşuyoruz, Bağdat’ın daha ne kararlar alacağını bilmiyoruz ama artık peşmergenin tekrar geriye dönmesi, eski düzenin tekrar kurulması mümkün değil. Çünkü artık bizim de gücümüz var. Kendi toplumumuz bile Kerkük’ü kurtardığımıza şaşırdı. Biz onlara hep ayağa kalkmak gerektiğini söylüyorduk, ama inanmıyorlardı, ama biz ayağa bir kalktık, hepsi gitti.”

YERLEŞİMCİLER IRAK KÜRDÜ DEĞİL

“İlk seçimlerde Kerkük nüfusu 850 bindi, ikinci seçimde 1 milyon 450 bin oldu, kimdir bunlar? Saddam’ın getirdiği yaklaşık 10 bin kadar Arap ahaliyi korkutup güneye kaçırdılar. Kürtler geldi, ama bunlar Irak Kürdü değil, Türkiye, İran ve Suriye’den getirildiler.”

BAZI KÜRTLER BİZİMLE SAVAŞMADI

“Biz Haşdi Şabi olarak devletin ordusuyla birlikte buraya gelirken Talabani’ye bağlı Kürtler bizimle savaşmadı. Barzani kuvvetleri ve onlarla birlikte olan PKK bize saldırdı. Tuzhurmatu’ya bir günde 650 havan mermisi ve roket düştü. Ama neticede hepsi kaçtı.”

MİLLET ZENGİNLİKTEN ÖNEMLİDİR

“Olayların bu noktaya gelmesinde Türkiye’nin de etkisi vardı. Barzani’nin önüne kapılar açtılar, kucakladılar, yardım ettiler. Biz o zamanlar çok üzülüyorduk, bizim sesimizi niye duymuyorlar diye düşünüyorduk. Ama artık Türkiye bizimle görüşmeye başladı.”

DEAŞ’LA BİZ SAVAŞTIK

“Yarın gidip Tisin’i Tuzhurmatu’yu görün. DAEŞ geldiğinde buralarda devletten kimse kalmadı. Şehirlere girdiklerinde bizim kadınlarımızı, çocuklarımız astılar, kaçırdılar. Biz ondan sonra toplanıp kendi paramızla silah aldık, bunlara karşı direnmeye başladık. Ele geçirdikleri her yeri DEAŞ’tan geri aldık, ama çok şehitler ve yaralılar verdik. Şimdi Türkiye hududuna yakın bölgeler Haşdi Şabi’nin kontrolünde. Oralardan DEAŞ’ın Türkiye’ye geçmesini önlemeye çalışıyoruz.”




GÜL SÖZ VERDİ, TUTMADI

“İbrahim Halil (Habur) kapısından Zaho-Duhok-Erbil-Kerkük üzerinden Bağdat’a giden yol sadece peşmergenin işine yarıyor. Aslında 2005 yılında Şeyh Mumammed Molla ile birlikte Türkiye’ye gittiğimizde o zamanki Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüştük. Bize ne istediğimizi sorduğunda, ‘Biz Türklerin bu bölgede daha etkin olmasını ve bize yardım etmesini istiyoruz’ dedik.

‘Nasıl’ diye sorduğunda yolu söyledik, ‘Zaho üzerinden giden yolun Türkiye’ye ve bize bir faydası yok, ama Ovaköy ve Telafer üzerinden giden yol hem Türkmen bölgesinden geçecek, hem de isterseniz Talafer üzerinden Suriye’ye de geçer ve herkes için çok yararlı olur.’ Yanındaki danışmanlara not aldırdı, bize ‘tamam bu yolu açacağız’ dedi ama bu zaman kadar hiçbir şey yapılmadı.”

ÜÇ ÜLKEYİ BİRLEŞTİREN YOL

“Şu anda Başbakan İbadi Türkiye’ye gittiğinde bu yolun açılması için ortak karar verdiler, biz bunu 14 yıl önce söylemiştik, ama olan oldu gitti, artık geleceğe bakmak lazım. Şimdi Fişhabur’dan (Ovaköy) Telafer-Musul-Beiji-Samarra üzerinden Bağdat’a ulaşan yolun açılması üç ülkeyi birleştirecek.”

ESKİ BÜYÜKELÇİ DALGA GEÇİYORDU

“Bundan 6-7 ay evvel Başbakan Binali Yıldırım Irak’a geldi. Görüşmek için bizi de davet ettiler. Ben iki şart ileri sürdüm, ilk şartım konuşmaktı, ikinci şartım da takdim edilirken Kerkük Haşdi Şabi Sorumlusu olduğumun söylenmesiydi. Şimdi size bir şey söyleyeceğim, yanlış anlamayın: O zamanki Türk Büyükelçisi Faruk Kaymakçı beni Başbakan’a takdim ederken alay etti, istihza ile gülerek tanıttı. Ne olursa olsun bizim misafirimizdir diyerek o anda müdahale etmedim, Başbakan’a: Bizim hakkımızı hukukumuzu savunun, Telafer’de 200 kadınımızı kaçırdılar, Beşir’de çok canlarımıza kıydılar dedim. Başbakan çok üzüldü.

Şimdi yeni Büyükelçi geldi Fatih Yıldız. Çok başka bir adam...”

OKTAY YILDIRIM / KERKÜK
aydınlık/03.11.2017